| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 13.12.2017 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz tüm kurumların bütçelerinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. 2018 yılı bütçesinin hazırlanmasında ve bu noktaya gelmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
İlk olarak müsaade ederseniz, Hazine Müsteşarlığı ve benim ilgi alanıma giren kurumların 2017 yılı faaliyetlerine ve 2018 yılı gündemine ilişkin sizleri bilgilendirmek istiyorum. Bu sene, ilk kez, atıl bir kaynak olarak duran yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmak, rezervlerimizi güçlendirmek için biz altına dayalı tahvil ve kira sertifikası çıkarttık. Yaklaşık olarak 2,5 ton altını, dediğim gibi, ekonomiye kazandırdık. Böylece bankacılık sisteminin kaynaklarını güçlendirdik, Merkez Bankamızın rezervlerini artırdık.
Yine, Dünya Bankasıyla 2017-2021 dönemini kapsayacak Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı'nı yürürlüğe koyduk ve bu program çerçevesinde ülkemize 5 ile 7,5 milyar dolar arasında uzun vadeli, uygun şartlarda kaynak kazandırmayı umut ediyoruz. Bu çerçevede 2017 yılında Dünya Bankasından reformların desteklenmesi için yaklaşık 351 milyon avro program kredisi sağladık ve bu kredi, yurt içi tasarrufların artırılması, kırılgan grupların iş gücü katılımının desteklenmesi ve sürdürülebilir büyümenin önündeki engellerin ortadan kaldırılması gibi değişik alanlarda kullanılacaktır. Az önce de gündeme geldi, aslında 2017 Şubat ayında vadesi geçmiş veya takibe düşmüş çiftçi borçlarını yeniden yapılandırdık. Bu kapsamda, 17 bin üreticimizin yaklaşık yarım milyar liralık borcu yeniden yapılandırılmıştır. Kasım sonunda ise 2017'de yaşanan afetler nedeniyle zarar gören çiftçilerimizin kredi borçlarının bir yıl ertelenmesi imkânını sağladık. 2017 yılında üreticilerimize Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerince yaklaşık 27,7 milyar liralık faiz destekli kredi, Halk Bankası tarafından yaklaşık 12,6 milyar liralık yine sübvansiyonlu kredi imkânını esnaf ve sanatkârlarımıza sunduk. Hazine Müsteşarlığının erken aşama girişim şirketlerinin, girişimlerin, teknoloji odaklı KOBİ'lerin alternatif finansman araçlarına erişmesini kolaylaştırmak için fonlara doğrudan kaynak aktarabilmesine ilişkin yasal düzenlemeyi yüce Meclisimiz kabul etti. 2017 başında yaptığımız önemli değişikliklerle kredi garanti kurumlarına daha çok kaynak sağladık ve bunların daha etkin bir şekilde reel ekonomiyi desteklemesini sağladık. Kasım 2017 itibarıyla uygulama kapsamında kullandırılan kredi büyüklüğü 210 milyar lirayı, verilen kefaletin toplam büyüklüğü ise 186 milyar lirayı aşmıştır. Kullandırılan kefalet tutarının yüzde 74'ü KOBİ'lere, yüzde 26'sı ise diğer ölçekteki yani büyük ölçekteki şirketlere sağlanmıştır. Kullandırılan kredilerin yüzde 86'sı Türk lirası cinsinden, yüzde 14'ü döviz cinsindendir. Bu kapsamda kredi kullanan firma sayısı 202 binin üzerine ulaşmıştır. Kredilerin yüzde 38'i ticaret, yüzde 31'i imalat sanayisi, yüzde 13'ü inşaat ve kalanı da hizmetler sektöründe kullanılmıştır.
Zorunlu trafik sigortalarına ilişkin de düzenlemeler yaptık. Daha sonra da primlerin yeterince inmediği ortaya çıkınca azami prim uygulamasına geçtik. Yine bu çerçevede, riskli sigortalılar havuzu kurduk ve bu uygulamalar sayesinde reel olarak zorunlu trafik sigortası primlerinde yaklaşık yüzde 28'lik bir düşüş yaşandı.
Yine, reel sektörün teminat ihtiyacının daha kolay karşılanması için kefalet sigortalarının kamu ihalelerinde kullanımına imkân sağladık. Türkiye'de bankaların sağladığı gayrinakdî kredi büyüklüğü 618 milyar liradır. Bunun yaklaşık yüzde 74'ü, yani 457 milyar lirası teminat mektuplarından oluşmaktadır. Şimdi, bu yaptığımız düzenlemeyle, bankalarca hâlihazırda teminat ihtiyacı için kullandırılan kredi limitlerinin başka alanlarda kullanımına imkân sağlıyoruz ve sigortacılık sektörü üzerinden teminat mektuplarının verilmesinin önünü açıyoruz.
Benzer şekilde, yerli ve yabancı yatırımcıların güveninin ve ilgisinin artırılmasıyla katılım sigortacılığına hukuki bir temel kazandırılması için Katılım Sigortacılığı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'i eylül ayında çıkarttık; inanıyorum ki bu alanda da bir canlanma söz konusu olacak.
Bireysel emeklilikte otokatılım uygulaması başarılı bir şekilde devam ediyor. 1 Aralık itibarıyla 3,4 milyon kişi sisteme katılmış, fon büyüklüğü 1,6 milyar liraya ulaşmıştır.
Yine, girişimcilerin ve erken aşama teknoloji şirketlerinin finansmana erişimini kolaylaştırmak için kitle fonlamasının kullanılabilmesine imkân veren kanun bu ay başında yürürlüğe girdi. İkincil düzenlemelere ilişkin taslağımız hazır. Sektörün görüşlerini aldıktan sonra, inanıyorum ki, önümüzdeki bir iki ay içerisinde yürürlüğe girmesini sağlayacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 yılı gündemimize gelince, Hazine Finansman Programı kapsamında yatırımcı ve piyasa çeşitlendirme stratejimizi tabii ki uygulamaya devam edeceğiz. Bu çerçevede, altın tahvili, altına dayalı kira sertifikası ihraçlarına devam edeceğiz. Aynı zamanda, piyasa koşulları çerçevesinde, ilk defa, belki, Çin'de Panda Tahvil Piyasası'nı yoklamayı düşünüyoruz. Buna ilişkin de yarın yapacağım ziyarette birtakım temaslarda bulanacağım.
2018 yılında Hazine Destekli Kredi Garanti Sistemi tabii ki devam edecek; etkinliği artıracağız. Bundan sonra, hem var olan 50 milyar liralık kaynağı hem de geri dönüşü olacak olan yaklaşık 70 milyar liralık kaynağı, yani toplamda 120 milyarlık kaynağı daha çok ihracata, imalat sanayisi yatırımlarına öncelikli olarak kullandıracağız.
Yine, reel sektör döviz yükümlülüklerinin daha iyi bir şekilde yönetilmesine, yani reel sektör firmalarının kur riskinin etkin bir şekilde yönetilmesine ve tabii ki muhtemel politika değişikliklerine gideceğiz. Bunun öncesinde, daha anlamlı etki analizi yapmamıza imkân sağlayacak bir veri raporlama sistemi üzerinde çalışıyoruz; onu da tamamlamış olacağız.
2017 yılında tasfiye sürecinden çıkartılan Emlak Bankasının güçlü bir şekilde, 2018 yılında bankacılık faaliyetlerine başlaması planlanmaktadır.
Kalkınma Bankasının özellikle stratejik ve teknolojik yatırımlara daha uzun vadeli kaynak sağlamasını, destek sağlamasını içerecek şekilde bankanın yeniden yapılandırılması çalışmaları devam ediyor. 2018'de tamamlamayı ümit ediyoruz.
Türkiye ekonomisine de ilişkin birtakım değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Her şeyden önce, son birkaç yıla baktığınız zaman, gerçekten Türkiye ekonomisinin şoklara karşı büyük dayanıklılık gösterdiğini hepimiz tabii ki gözlemliyoruz. 2003-2016 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 5,6 büyüdü. Bu büyüme aslında Çin ve Hindistan'dan sonra en güçlü büyüme oranı olarak karşımıza çıkıyor. Küresel kriz sonrasında yani 2010-2016 döneminde ortalama yüzde 6,7 gibi çok güçlü bir büyüme performansımız söz konusu. Geçen sene, Türkiye ekonomisi, hain darbe girişimi ve terör nedeniyle büyük şoklarla karşı karşıya kaldı. Buna rağmen, Türkiye, geçen sene yüzde 3,2 büyüdü. Şimdi, tabii ki, zamanında doğru tedbirleri aldık ve özellikle reel sektörün finansmana erişimini kolaylaştırdık, ciddi reformlar yaptık. Bunun sayesinde Türkiye bu sene güçlü büyümesine devam etti. Yılın ilk dokuz ayında büyüme yüzde 7,4 oranında gerçekleşmiştir. Bu, hakikaten, Çin'le birlikte, küresel olarak baktığınız zaman, belli başlı gelişmekte olan ülkelere baktığınız zaman en güçlü büyümeye tekabül etmektedir. Büyüme reeldir, büyüme vatandaşlarımıza yansıyor. Sadece birkaç hususu sizinle paylaşmak istiyorum, büyümenin reel olduğunu göstermek açısından.
Üçüncü çeyrekte -ki en çok tartışılan çeyrek bu, yüzde 11'in üzerinde bir büyüme söz konusu- sanayi üretimi yıllık yüzde 13,7 büyümüştür. Üçüncü çeyrek itibarıyla son bir yılda 1,4 milyon vatandaşımıza iş bulduk. Üçüncü çeyrekte ihracat yüzde 15,7 oranında yıllık olarak artmıştır. Üçüncü çeyrekte toplam 376 bin konut satılmıştır, bir önceki yıla göre yüzde 23,4'lük artışa tekabül etmektedir. Üçüncü çeyrekte otomotiv pazarımız 232 bin adet büyümüştür, artış oranı yüzde 15. Üçüncü çeyrekte toplam 2,5 milyon adet beyaz eşya satılmıştır, yıllık artış oranı yüzde 16,4. Üçüncü çeyrekte Türkiye'ye toplam 16,7 milyon turist gelmiştir, artış oranı yüzde 38,1. Yine ülkemizden seyahat amaçlı yurt dışına -üçüncü çeyrekte- toplam 2,5 milyon vatandaşımız gitmiştir, yıllık artış oranı yüzde 12,5. Şimdi, bütün bu artış oranlarını verdim. Dikkat edin, hemen hemen bütün alanlarda artış oranının üçüncü çeyrekte yüzde 11,1'lik büyüme oranından daha yüksek, reel, vatandaş düzeyinde bir büyüme, bir refah artışı olduğunu çok net bir şekilde bu rakamlar ortaya koymaktadır. Üçüncü çeyrekte ekonominin yüzde 11,1 büyümesini sadece baz etkisiyle açıklamak tabii ki doğru olmaz. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış gayrisafi yurt içi hasıla rakamlarına göre ekonomide büyümenin devam ettiğini görüyoruz. Mevsimsel düzeltilmiş ve takvim etkisinden arındırılmış büyümemiz bir önceki çeyreğe göre, ilk üç çeyrek itibarıyla, birinci çeyrekte yüzde 1,6, ikinci çeyrekte yüzde 2,2, üçüncü çeyrekte yüzde 1,2'dir. Dolayısıyla çeyrekten çeyreğe de bir büyüme söz konusudur, sadece geçen seneki baz etkisini yansıtmamaktadır.
Üçüncü çeyrekte en sevindirici haber, bir süredir negatif seyreden makine teçhizat yatırımlarının yüzde 15,3 gibi güçlü bir şekilde artmış olmasıdır. Bu, gelecek açısından son derece olumludur çünkü üretken kapasite artıyor ve bu kalıcı bir şekilde refah artışını ima ediyor. Tabii ki, önümüzdeki sene de büyüme devam edecek.
Bir kere şunu net olarak ortaya koymakta fayda var: Şu anda kapasite kullanım oranı yüzde 80'e dayanmış durumda. İhracatçı sektörlerde kapasite kullanım oranı yüzde 83. Bu kapasite kullanım oranlarıyla yatırım neredeyse kaçınılmaz bir noktaya gelmiştir. Nitekim üçüncü çeyrekte de yatırımlarda, özellikle makine teçhizat yatırımlarında çok güçlü bir artış söz konusudur.
İkinci olarak istihdam ayağı çok güçlü. Birazdan rakamlar vereceğim. Ama niye büyüme devam edecek? Şundan dolayı: Ağustos ayı itibarıyla yıl başından bu yana 1 milyonun üzerinde vatandaşımıza istihdam bulduk. Son on iki aylık baktığınız zaman yaklaşık 1,4 milyon vatandaşımıza iş bulmuşuz. Bu artışlar çok güçlü ve gelecek sene için iç talebi destekleyici niteliktedir.
Son olarak şunu söyleyeyim: Avro pazarı, Avrupa pazarı bizim en büyük pazarımız. Orada çok güçlü bir canlanma var ve devam ediyor. Petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi Rusya'yı, petrol ihraç eden Orta Doğu ülkelerini olumlu yönde etkilemektedir. Bunun sayesinde Türkiye'nin ürünlerine, Türkiye'nin müteahhitlik hizmetlerine, turizm bağlamında güçlü bir dış talep desteği bekliyoruz.
İstihdam rakamlarını verdim ama şunun da altını çizeyim: Küresel krizden bu yana Türkiye'de 8,1 milyon vatandaşımıza net olarak istihdam imkânı bulmuşuz ki bu gerçekten çok güçlü bir istihdama işaret etmektedir. Bu istihdamın tabii ki devamı için ilave teşvikler üzerinde çalışıyoruz. Dün bu konuda bir Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısı yaptık ve önümüzdeki dönemde istihdamı canlı tutmak için reel sektöre, tabii ki, ilave nasıl destek verebiliriz onun çalışmalarını yapıyoruz.
Türkiye'nin tabii ki ekonomisinde her şey güllük gülistanlık değil, sorun alanlarımız da var. Sorun alanlarımızdan bir tanesi de Türkiye'nin cari açığıdır. İhracattaki artışa rağmen iç talebin güçlü olması, petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi nedeniyle ve altın ithalatının bu sene çok güçlü olması nedeniyle bu sene cari açığımızda yukarı doğru bir trend söz konusudur. Cari açık, üçüncü çeyrek itibarıyla on iki aylık baktığınız zaman, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4,7'sine tekabül etmektedir. Aslında net altın ticareti hariç cari açık yüzde 3,7 civarındadır yani cari açıktaki artışın tam 1 puanı net altın ithalatından kaynaklanmaktadır. Enerji ve altın hariç baktığınız zaman, Türkiye'de cari açık yok denecek düzeydedir. Ama biz cari açığı önemsiyoruz, cari açık önemli bir sorundur ve cari açığın kalıcı bir şekilde aşağıya çekilmesi için de biz önümüzdeki dönemde, yakın dönemde olduğu gibi, gerek enerjide gerek ham maddede dışa bağımlılığı azaltmak, gerek Türkiye'nin tasarruflarını artırmak gerekse Türkiye'nin katma değer zincirinde yukarı çıkması için AR-GE, inovasyon, girişimcilik ekosistemini güçlendirme noktasında çabalarımıza devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; genelde Türkiye'nin borçlarına ilişkin birçok değerlendirme tabii ki hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda yapılıyor. Şunun altını çizmek istiyorum: Türkiye'nin toplam borcunun yani hane halkı, devlet, finans sektörü ve reel sektörün toplam borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yaklaşık yüzde 144'tür, gelişmekte olan ülkeler ortalaması yüzde 219'dur yani gelişmekte olan ülkelerin toplam borcunun millî gelire oranı yüzde 219'ken Türkiye'de yüzde 144'tür. Dolayısıyla gerçekten de Türkiye'nin bu bağlamda aşırı borçlu olduğu söylenemez. Reel sektörde bir kur riski söz konusudur ama bu kur riskini daha iyi yönetmeye yönelik şimdi biz bir makroihtiyati çerçeveyi, önemli bir reformu hayata geçiriyoruz. Türkiye'nin bütün bu borç üzerinden, özellikle dış borç üzerinden faiz ödemesinin millî gelire oranı yüzde 0,7'dir. Mesela bu rakam yaklaşık on beş yıl önce millî gelirin yüzde 1,9'u civarındaydı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zayıf taraflarımız olduğu gibi, güçlü taraflarımız da var; bunlardan bir tanesi de bankacılık sektörüdür. Bankacılık sektörü Türkiye'de sermaye yeterliliği açısından son derece güçlüdür. Sermaye yeterlilik oranı ekim itibarıyla yüzde 16,9'dur. Bu, hakikaten çok güçlü bir orandır ve uluslararası normların yaklaşık iki katıdır. Yani, bankacılık sektörümüz büyük şoklara karşı bile dayanıklılık gösterecek kadar güçlü bir sermaye yapısına sahiptir.
Kredi genişlemesi bu sene güçlü oldu Kredi Garanti Fonu sayesinde. Ama, kredi genişlemesinde normalleşme çoktan başladı. Her ne kadar kasım ayı itibarıyla yıllık artış yüzde 20 ise de son on üç haftalık hareketli ortalamalar itibarıyla baktığınız zaman, artış oranı yüzde 12,4 civarındadır. Bankacılık sisteminin kârlılığı da makul düzeydedir. Öz kaynak ve aktif kârlılığı, yıllıklandırılmış olarak yüzde 14,4 ve yüzde 2 civarındadır.
Enflasyon, diğer önemli bir sorun alanımızdır. Enflasyon bu sene, gerçekten, özellikle liranın değer kaybı, petrol fiyatlarındaki artış ve önemli ölçüde de gıda fiyatlarındaki katılıktan dolayı çift haneye çıkmıştır. Enflasyon sorununu biz önemsiyoruz. Enflasyonla mücadele etmek, enflasyonu tekrar tek haneye indirmek için Hükûmet olarak üzerimize düşeni yapacağız. Özellikle kamu fiyatlarını bu çerçevede daha makul düzeyde tutacağız, bunun altını bir çizmek istiyorum.
İkinci olarak, gıda komitesinde çok güzel çalışmalar yaptık. Yaptığımız çalışmalar sonucunda, ekim ayı başında, önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Özellikle yaş meyve ve sebze ki en çok oynaklık bu kalemde var, buradaki oynaklığı azaltmak, fiyatları makul düzeyde tutmak, tüketiciye kaliteli ürünün ulaşmasını, makul fiyatlarda ulaşmasını sağlamak için çok önemli düzenlemeleri ekim başı itibarıyla uygulamaya koyduk. Tabii, bir geçiş dönemi gerekecek, destek vereceğiz. Çünkü tarladan ta nihai tüketiciye kadar yaş meyve sebzede ortalama yüzde 30 civarında fire var. Bu fireyi ancak doğru paketleme ve tabii ki doğru ulaşım araçlarıyla taşıyarak toptancı pazarların yapısını, oradaki bütün ekosistemi güçlendirerek bütün bunlar üzerinden biz inanıyoruz ki bu fire oranını düşürebiliriz; bu, fiyatlara ve tüketiciye olumlu olarak yansıyacaktır.
Merkez Bankamız aslında para politikasını sıkılaştırmıştır fakat bunun etkisi gecikmeli olarak ortaya çıkacaktır. Kredi Garanti Fonu'nun devreye girmesi, finansal koşulların gevşemesi bunun etkili olmasını kısmen bu geçtiğimiz dönemde engelledi ama önümüzdeki dönemde Kredi Garanti Fonu'nun daha çok yatırıma ve ihracata gideceğini düşünürsek bunun etkisi de -enflasyonist anlamda söylüyorum- göreceli olarak azalacaktır. Tabii ki önümüzdeki dönemde inanıyoruz ki lirada göreceli bir istikrar, gıda komitesinin çabaları, Merkez Bankamızın çabaları sayesinde enflasyon tekrar düşüş trendine girecektir ve bu düşüş trendinin aralıktan başlayıp yılın ilk çeyreğinde hızlanmasını bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek daha çok istihdam gerek daha kalıcı fiyat istikrarı gerekse cari açığın daha düşük düzeylere, yönetilebilir düzeylere çekilmesi için Türkiye'nin yapısal reformlarını güçlü bir şekilde devam ettirmesi zorunluluktur ve Hükûmetimizin bu konuda da iradesi güçlüdür. Reformlar sayesinde son on beş yılda birçok şok yaşamamıza rağmen ekonomimiz dayanıklıdır ve ekonomimiz güçlü bir performans ortaya koymuştur. Şimdi bu reform başlıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önümüzdeki dönemde beşerî sermayenin kalitesini artırmak için, eğitimde kaliteyi artırmak için, öğretmen eğitiminden, mesleki ve teknik eğitim oranını yüzde 60'ların üzerine çıkarmaktan, yoğun yabancı dil eğitiminden, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına, özel sektör payının artırılmasına kadar birçok konuda çalışmalarımız, çabalarımız devam edecektir. İstihdamı artırmak için son bir yıl içerisinde gerek işbaşı eğitim programlarının geliştirilmesi, özel istihdam bürolarının kurulması, kadınların iş gücüne daha fazla katılımını sağlamak için kreş ve benzeri teşviklerin sağlanması, İş Kanunu'nda son yaptığımız değişiklikler, bütün bunların amacı, daha çok istihdam, daha çok üretim. Önümüzdeki dönemde aktif iş gücü politikalarını daha da hızlandıracağız, kısmi zamanlı çalışmanın üzerindeki engelleri kaldıracağız.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi için geçen sene önemli reformlar yaptık. Taşınır rehni reformunu yaptık, yeni teşvik sistemini getirdik, bürokrasinin azaltılması, iş yapmanın önündeki engellerin ve yüklerin azaltılması noktasında önemli adımlar attık. Kamu alımları yoluyla yerli üretimin desteklenmesini sağlıyoruz. Kredi garanti mekanizması üzerinden, hazine destekli kredi garanti sistemi üzerinden finansmana erişimi artırıyoruz.
Diğer önemli bir alan, AR-GE, inovasyon ve girişimcilik sisteminin güçlendirilmesi. Son bir yıl içerisinde Patent Kanunu'nu çıkardık. AR-GE paketini, özellikle AR-GE'nin ticarileşmesini hayata geçirdik. Fonların fonunu, onlara kaynak aktarmasını sağladık. Kitle fonlamasını hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde Meclisimizin gündeminde olan TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılması ve gelecek vadeden şirketlere daha çok destek için Kalkınma Bankasının yeniden yapılandırılması gibi önemli gündem maddelerimiz var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, TÜBİTAK son on beş yılda 25 defa yapılandırıldı. Doğru yapılandırmayı nasıl bulacağız?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan, devam edin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Yargı sistemine ilişkin bilirkişi reformu, istinaf mahkemeleri, modern ara buluculuk gibi, ihtisas mahkemeleri gibi çok önemli adımlar attık. Önümüzdeki dönemde yine, yatırım ortamını iyileştirmek için İcra ve İflas Kanunu'ndan, ihtisas mahkemelerinin sayısının artırılmasından elektronik tebligat sisteminin geliştirilmesine, vatandaşların idareyle uyuşmazlıklarının azaltılmasına kadar birçok konuda çok önemli adımlar atacağız. Kamu maliyesinde Mecliste bekleyen gelir vergisi reformundan Vergi Usul Kanunu'na kadar, kamu harcama reformundan performans bazlı bütçelemeye geçene kadar birçok konuda önemli reformları hayata geçirmeyi umut ediyoruz.
Sermaye piyasalarının daha da derinleştirilmesi için yakın dönemde gerek otokatılım gerek sigortacılık konusunda çok önemli adımlar attık, finansmana erişimi kolaylaştırdık. İstanbul'un uluslararası finans merkezi projesini güçlü bir şekilde devam ettireceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunun da altını çizmek istiyorum: Hem kamunun borç yükünün millî gelire oran olarak yüzde 70'lerin üzerinden yüzde 30'un altına -bu sene herhâlde yüzde 28,5 olacak- çektik. Burada en önemli kazancımız faiz yükünün azaltılmış olmasıdır. Bakın, faiz harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı 2018 yılında yüzde 2,1 olacak yani yüzde 2 civarı gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak faiz ödeyeceğiz. Bu oran bundan on beş yıl önce yüzde 14,4'tü. Benzer şekilde, bütçenin yüzde 9,4'ü faize gidecek gelecek sene, bu oran yüzde 43'ün üzerindeydi. Bu çok önemlidir çünkü hakikaten bunun sayesinde eğitime, sağlığa, altyapıya daha çok kaynak ayırma imkânımız oluyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelecek sene, uluslararası piyasalardan, tahvil piyasalarından 6,5 milyar dolarlık kaynak sağlamayı düşünüyoruz.
Son iki dakikada da bir eleştiri hususu vardı, ona cevap vermek istiyorum: Özellikle bu kamu-özel iş birliği modeliyle gerçekleştirilen projelerdeki yükümlülüklerin şeffaf bir şekilde raporlanmaması hususu. Evet, bu konu biraz eksik bir konudur ve bu konuda biz Maliye Bakanlığımıza koordinasyonu verdik. Uluslararası raporlamada yetkin olan kuruluşlarla bu konu çalışılıyor. Bundan sonra düzenli bir şekilde bunları raporlayacağız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, sayıları vermiyorlar, sayıları.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Zamanım sınırlı arkadaşlar.
Sayıları da vereceğiz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Hazine Müsteşarlığı tarafından bugüne kadar Avrasya Tüneli, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu bağlamında toplamda 8,7 milyar dolarlık borç üstlenim anlaşması imzalanmıştır, bu projeler tamamlanmış, risk dönemleri geride kalmıştır ve dolayısıyla, işletme dönemine geçilmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bu yıl kaç para ödeyeceğiz Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - İkinci konu olarak şunu söyleyeyim: Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün yürüttüğü kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında, 2018 yılında bütçeden 3,6 milyar lira, şehir hastaneleri için yapılacak kira ödemeleri yani Sağlık Bakanlığı bütçesine konulacak ödeneklerden 2018 yılında 2,6 milyar lira olmak üzere bu ödemeler yapılacaktır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 3,6 milyar ne için ödenecek?
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Hazine garantili toplam borç stoku 13,2 milyar dolardır. Bu, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 2'sinden daha azdır.
Bir rakam vermek istiyorum son olarak, biliyorum sürem kalmadı: Hazine Müsteşarlığının aktif kredi risk yönetimi çerçevesinde Hazine garantili borçlardan üstlenim oranı 2000'li yılların başında toplam garantili borç stokunun yüzde 50'si seviyesindeyken 2017 Eylül itibarıyla yüzde 0,6 yani Hazine gerçekten bu riskleri hem yönetmiştir...
Zamanım kalmadığı için diğer hususları daha başka bir bağlamda...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Beşer dakika alalım diğer bakanlardan Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Bilemiyorum, takdir kendilerinin ama şimdi haklarını yemeyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şu rakamları bir açsaydık.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN - Peki, bir dakika ek süre vereyim size.
BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Ben tekrar bu bütçe sürecinde hepinize katkınız için, yapıcı eleştirileriniz için, yol gösterici önerileriniz için çok teşekkür ediyorum. Tekrar, bütçemizin milletimize, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)