| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlar; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2016 bütçesine baktığımızda bütçenin 8,2 milyar dolar olduğunu görürüz. Yine, Bakanlığın 2016 yılı için sosyal yardımlara harcadığını iddia ettiği tutar 11,6 milyar dolar. Sınıflandırmaya girmeyen sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerine 2016 yılında harcanan tutar 38 milyar dolar.
Değerli arkadaşlar, sınıflandırmaya girmeyen sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerinden doğrudan sosyal yardım olmayan hacimli kalemlerin çıkarılması sonucunda 2016'da yardımlara harcanan tutar 26,4 milyar dolardır. Bu harcandığı iddia edilen 26,4 milyar dolar, eski parayla yaklaşık 105 katrilyon gibi devasa bir rakamdır değerli arkadaşlar. Ancak bu kadar büyük bir paranın harcanmasına rağmen ülkemizdeki yoksul sayısı azalmamakta, aksine yoksulluk derinleşmektedir. Çünkü AK PARTİ'nin anlayışı, yoksulluğu ortadan kaldırmaya yönelik değil, aksine insanların yoksul kalmasını ve yoksulluğu yöneterek iktidarını ayakta tutmaya çalışmaktır. Yani başka bir deyimle, vatandaş yoksul olmalı ve bu yoksulluğunu kullanarak, bu yoksulluğu yöneterek AK PARTİ iktidarı devam etmeli. Oysa gerçek halk iktidarlarının yapması gereken, yoksul insanlarımızın yaşamlarını kolaylaştırıcı sosyal devlet ilkesini hayata geçirirken diğer yandan da yoksulluğu ortadan kaldıracak, fakirliği ortadan kaldıracak politikaları uygulamaktır. Bakanlığın harcadığını iddia ettiği 105 katrilyonla, bahsettiğimiz sosyal yardımların yapılması yanında yoksulluğun ortadan kaldırılmasına yönelik politikaların birlikte yönetilmesi mümkün olabilirdi. Bu da şu anlama geliyor ki sosyal yardım ve hizmetlere harcanan para da sağlıksız, kimilerini zengin etmeye yönelik harcanmıştır.
Değerli milletvekilleri, yoksulluğun bu kadar yoğun yaşandığı ülkemizde sağlıklı bir toplum yapısını beklemek hayalden öteye gitmez. Üzülerek görüyorum ve söylüyorum ki yoksulluğun bu kadar derinleştiği ülkemizde toplum onarılması güç, ciddi hasarlarla karşı karşıya kalmıştır. AK PARTİ iktidarından bu yana, adam öldürme yüzde 261 artmış, fuhuş yüzde 790 artmış, çocukların cinsel istismarı yüzde 434 artmış, uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678, cinsel taciz yüzde 449, kadına şiddet yüzde 1.400 artmış, boşanmalar yüzde 37 artmış. Değerli arkadaşlar, bu rakamlar bir toplumun çöküşünün ifadesidir.
Sevgili milletvekilleri, "Hangi sorunu aralarsan arala, altında ekonomi yatar." gerçeğinden hareket edersek bütün bu olumsuz tabloların ülkemizdeki ekonomik gidişatın kötülüğünden kaynaklandığını rahatça söyleyebiliriz. Ekonomik büyümeden söz ediyorsunuz, Allah aşkına, bu ekonomi kimin için büyüyor? İşçi için büyümüyor, çiftçi için büyümüyor, engelli için büyümüyor, taşeron için büyümüyor, emekli için büyümüyor; kimin için büyüyor? Aksine, bu saydığım gruplar gün geçtikçe daha da fakirleşiyor. Ama haklısınız, ekonomi bir avuç yandaş için büyüyor, servetlerine servet katıyorlar. O nedenle, hiç değilse şu gerçeği kabul edin ki AK PARTİ'nin ekonomi anlayışı zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapmak anlamındadır.
Değerli arkadaşlar, ülke kaynaklarının, sorumsuzca harcanması ve yandaşlara peşkeş çekilme anlayışından hızla kurtulup halkın yoksulluktan kurtulması, herkesin aşının, işinin olduğu huzurlu bir Türkiye için harcanması gerekmektedir.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun her fırsatta sorduğu ve bir türlü cevap alamadığı bir soru var: Cumhurbaşkanının Suriyelilere harcandığını söylediği 30 milyar dolar yani 120 katrilyon nereye harcandı? Çünkü değerli arkadaşlar, 30 milyar dolar o kadar büyük rakam ki bununla 400 yataklı 6.300 öğrenci yurdu yapılır ve 2 milyon 520 bin öğrencinin barınma sorunu halledilebilir, 5 milyon konut yapılır, her aileyi 4 kişi düşünürsek 20 milyon evsiz yurttaşımız ev sahibi olur, fabrikalar kurulur, milyonlarca işsizimiz iş sahibi olur, emeklilere ikramiye verilir, esnafımıza kredi olarak verilir. Bunları şunun için söylüyorum: Bu devasa rakam, ekonomik problemlerimizin birçoğunu belki de kökünden çözümleyecek bir rakamdır.
Peki, değerli arkadaşlar, bu para Suriyelilere mi harcanmış? Ona da bakalım. Değerli arkadaşlar, eğer Suriyeli göçmenlere bu kadar para harcansa Suriyelilerin bir eli yağda, bir eli balda olurdu. Oysa ben, yoğun Suriyeli göçmenin yaşadığı ve şehrimizin ekonomik ve sosyal yapısını ciddi olarak, olumsuz olarak etkileyen çok sayıda Suriyelinin yaşadığı ilin milletvekiliyim. Orada görüyorum ki Suriyeli göçmenler de sefalet içinde. O zaman, haklı olarak "Bu para nereye gitti?" diye soruyoruz. Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ "Yol yaptık ya. Yollardan Suriyeliler geçmiyor mu?" diye halkın aklıyla alay eden bir yanıt veriyor. Belli ki bu para onlara da harcanmamış.
Bu konuda OECD'nin bir raporu var değerli arkadaşlar. Rapora göre Suriyeli göçmenlerin Türkiye'ye maliyeti 8,5 milyar dolar. Geride kalan 21,5 milyar dolar nerede, nereye harcandı? Değerli milletvekilleri, bütçe hakkı, aynı zamanda, bütçeyi oluşturan vergileri ödeyen yurttaşlarımızın, paranın nereye harcandığını sorma hakkıdır? Bu hak nedeniyle de her kuruşun hesabını vermek zorundasınız; hukuk içinde vermelisiniz, hukuk içinde kalmalısınız. Eğer bir ülkede hukuksuzluk en yüksek seviyelere çıkarsa, kurallar değil, keyfiyet esas olmuşsa, yargıya güvenirlik bitmişse toplumu oluşturan bireyler nasıl huzurlu olabilir?
Değerli milletvekilleri, ülkemiz bir buçuk yıldan bu yana OHAL'le yönetilmekte. OHAL, adı da üzerinde, olağanüstü bir hâldir; toplumun dinamiklerini körelten, evrensel hukuk kurallarını ayaklar altına alan, kötü bir hâldir. Ama bir şey söyleyeyim size: OHAL'den de kötü olan bir hâl vardır ki o da bilinmezlik hâlidir.
Değerli milletvekilleri, sadece AK PARTİ Genel Başkanına terk edilen yönetim anlayışı bu bilinmezliğin tek ve gerçek nedenidir. Bütün bunlara baktığımızda AK PARTİ iktidarının halkın iktidarı olmadığını görürüz. Halk iktidara getirdi ama AK PARTİ bir avuç yandaşın iktidarı oldu. Ancak umutsuzluğa yer yok. Ne demiş Yunus Emre: "Olsun be, aldırma. Yaradan yardır. / Sanma ki zalimin ettiği kârdır. / Mazlumun ahı indirir şahı. / Her şeyin bir vakti vardır."
Ben buradan, değerli milletvekilleri, sevgili yurttaşlar, halkın iktidarının çok yakın olduğunu söyleyebilirim. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarıyla halkın bütçesini ve hep birlikte yaşanacak bir Türkiye'yi kuracağız.
Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gökdağ.