GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:15.12.2017

CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) - Salon da boş ama Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Evet, maalesef.

SEYİT TORUN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunuş konuşmanızla başlamak istiyorum. Çok güzel ifade etmişsiniz: "Yaşam devam edecekse havayı, suyu, toprağı ve enerjiyi koruyalım, kirletmeyelim, tahrip etmeyelim yoksa doğa felaketleriyle baş başa kalırız." Ve eklemişsiniz: "Emanet şuuruyla koruyoruz." Buna yürekten katılıyoruz. Ama bu sözlerin dilek ve temenniden çıkıp bir an önce de uygulamaya geçmesini talep ediyoruz. On beş yıllık iktidarınızda hava kirli, doğa talan, rant her yerde ama olumsuz hiçbir şeyin sorumluluğu üzerine alınmıyor, hiçbir olumsuzluktan pay çıkarılmıyor.

Havadan başlayalım arkadaşlar. 2015 yılından başlayarak ülkemizin neredeyse her ilinde PM10 olarak bilinen kirlilik değerleri Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen değeri aşmıştır. Bir tek Çankırı ili bu değerlerin altında. Hepimizin, çocuklarımızın yaşamını tehdit ediyor bu kirlilik. Doğaya bakalım örneğin, gerçekten doğa talanı artık hemen hemen her bölgemizde ciddi anlamda devam ediyor. Birinci derecede doğal sit alanlarında, ekolojik alanlarda, ormanlarda, yaylarda, meralarda, sulak arazilerde maalesef HES'lerle, termik ve nükleer santrallerle ve özellikle maden ve taş ocaklarıyla, sermayenin önü açılarak, diğer taraftan da hukuki yönler kapatılarak yoğun bir talan yaşanıyor. Bu talanın, bu tahribatın sonucunda acaba elde ettiğimiz katma değer bizi tatmin edecek mi? Doğayı tekrar geri dönüştürürken acaba hangi maliyetlerle karşı karşıya kalacağız?

Değerli milletvekilleri, bu varlıklarımız inanın acımasızca elimizden çıkıyor. Her yerde, gittiğimizde, özellikle uçak seyahatlerinde de görüyoruz ki ormanlık alanlarımız ve meralarımız her geçen gün bozuluyor. Artık çocuklarımıza bırakacağımız emanetler üzerine iyi şeyler söylememiz de çok mümkün değil.

Kayıplarımıza bakın arkadaşlar, on beş yıldır ağaç dikiyoruz diyoruz ama Avrupa'daki yeşil alan 20 metrekareyken bizde hâlâ bu -kişi başına düşen- 5 metrekare. En fazla ormanlık alana sahip 190 ülke arasında 139'uncu sıradayız. Doğayı korumada 180 ülke arasında 177'nci sıradayız arkadaşlar. Erozyonla kaybettiğimiz toprak miktarımız 1,2 milyar ton; 2,8 milyon hektar tarım arazimiz kaybedilmiş, tarımdaki istihdam payımız 2002'de 7,5 milyon kişiyken 5 milyon kişiye düşmüş ve ithal etmediğimiz tarım ürünü kalmamış. HES'lerle hapsedilen akarsular, Yeşil Yol'la bitirilen yaylalar, ekosistemde yaratılan geri dönüşsüz tahribat her geçen gün artıyor. Uluslararası çevre sözleşmelerine attığımız imzalar maalesef ülkemizde hâlâ geçerliliğini korumuyor.

Biraz önce, bu salona gelmeden önce de değerli arkadaşlar, Esenyurt Belediye Başkanımızın da istifa ettiğini öğrendik. Türkiye nüfusunun yüzde 40'ının yaşadığı kentlerde artık belediye başkanları seçilmiş belediye başkanları değil maalesef, ya görevden alınmış ya açığa alınmış, millî iradenin temsili gerçekleşmemiş.

Sayın Bakanım çok tecrübeli, birikimli bir belediye başkanımız aynı zamanda. Merak ediyorum, bu belediye başkanlarımız görevden alınırken -kimi sağlık sebebini, kimi farklı sebepleri gösteriyor ama- gerçek neden hiçbir türlü bize açıklanmıyor. Kimi belediye başkanımız zorla, kimi belediye başkanımız tehditle, kimi belediye başkanımız da gözyaşları içerisinde istifa ediyor. Bunu da anlamak mümkün değil.

Yirmi yıldır Ankara ve İstanbul'da yaşanan ve parsel parsel satılan bu şehirlerin hesabını kim verecek? Büyük şehirlerimiz artık nefes alamaz hâle gelmiştir. Cumhurbaşkanımız "İstanbul'a ihanet ettik, bizim de hatamız var." diye itiraf etti. Ertesi gün belediye meclislerinde AKP'li üyeler ellerini imar planı değişikliklerine kaldırıp indirmeye devam ediyor ve hâlâ dikey büyüme devam ediyor. Bunu her alanda, her belediyede görmek mümkün. Yani buradan, acaba Cumhurbaşkanının talimatlarını belediye başkanları mı anlamıyor, yoksa duymazlıktan mı geliyor?

Kentsel dönüşüm Sayın Bakanımızın çok iddia ettiği bir proje, çok büyük bir hevesle girdi, çok iddialı girdi ama hâlâ, bilemiyoruz, onu engelleyen konu ne? Bu noktada yeterli bir çalışma yok, hâlâ deprem toplanma alanlarımız imara açılıyor, hâlâ bu konuda gerekli kaynak da aktarılmış değil. Deprem bizi korkutuyor, depremdeki ölü sayısıyla ilgili endişelerimizi dile getiriyoruz ama maalesef, bu konuda da yeterli çalışmayı göremedik.

Bir de Sayın Bakanın MYK üyeliği döneminde Büyükşehir Yasası'yla ilgili kendileriyle görüşmeler yapmıştık ve bu yasayla ilgili görüş ve önerilerimizi de kendilerine takdim etmiştik fakat o günden bugüne hâlâ bir gelişme olmadı. Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin sorunları günbegün artarken, görev ve yetkileri günbegün artarken maalesef kaynakları yeterli değildir ve son günlerde de sürekli kulağımıza 81 ilin büyükşehir yapılacağı ve bütün illerin bütünşehir kapsamına alınacağı ifade ediliyor. Bununla ilgili de maalesef hiçbir bilgi sahibi değiliz. Eğer bu yasa çıkarılacaksa da mutlaka bütün siyasi partilerin görüşlerinin alınması ve onların da bu konudaki birikimlerine mutlaka başvurulması gerekir.

CELAL DOĞAN (İstanbul) - İnşallah çıkar, iyi bir yasa.

SEYİT TORUN (Devamla) - İnşallah çıkar, evet, Sayın Başkanım. Biz de bekliyoruz heyecanla çünkü belediyelerimiz gerçekten çok büyük sorunlar yumağında çırpınıyorlar.

Aslında, anlatılacak çok şey var ama bu kadar kısa sürede de anlatmak mümkün değil. Yerel yönetimlerimiz gerçekten... Özellikle belediye başkanlarımızın yurt dışı yasağı olması bu ülkenin bir utancıdır, bir ayıbıdır. Belediye başkanlarımızın sadece İçişleri Bakanının oluruyla yurt dışına çıkması dünyada da itibarımızı zedelemektedir ve seçilmiş insanları da maalesef halkına karşı itibarsızlaştırmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYİT TORUN (Devamla) - Bu anlamda da Sayın Bakandan, Kabineden destek bekliyoruz.

Ben tekrar söylüyorum, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bütçesini incelediğimizde, yarısı personel giderlerine harcanmış, yarısı personel giderlerine ayrılmış; beklerdik ki bu bütçe kentsel dönüşüme, bu bütçe doğanın tahribatının giderilmesine, bu bütçe çocuklarımızın yaşayacağı güzel bir çevreye harcansaydı.

Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)