GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:16.12.2017

MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Devlet Personel Başkanlığı, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ile Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren en önemli kurumlardan bir tanesi Devlet Personel Başkanlığı. Devlet Personel Başkanlığının işi gerçekten çok zor, zor bir görevi var çünkü bugün itibarıyla ülkemizde memur, işçi, sözleşmeli personel, geçici personel statüsünde çalışan 3 milyon 341 bin kamu çalışanı mevcut. Üzülerek ifade ediyorum ki 3,5 milyona yakın olan kamu çalışanlarımızın neredeyse tamamına yakını mutsuz, sorunlu ve rahatsız durumda. Bunun nedeni ise sistemdeki kronikleşmiş bazı sorunlardır. Öncelikle mevcut sistemimizdeki bozuklukları dile getirmek istiyorum, tabii bunların tamamını buradan saymak bu kısıtlı süre içerisinde elbette mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde çalışma hayatına baktığımızda kamu personelinin işe girme aşamasından başlayarak emekliliğe kadar hatta emekli olduktan sonra bile adaletsiz bir sistemin içerisinde yer aldığını hepimiz biliyoruz. Öncelikle işe girişlerinde, özellikle de mülakat aşamasında objektif kriterlerin belirlenmediği ve birçok gencimizin haklarının yenildiği yaygın bir kanaattir. İlerleme ve yükselmede liyakat yerine kayırmacılığın yaygın olarak uygulandığı malumlarınızdır. Kamu personelinin maaşları yetersizdir. Çoğunun elde ettikleri gelir yoksulluk sınırının maalesef altındadır. Ayrıca çalışanlar arasında büyük bir ücret adaletsizliği söz konusudur. Birçok kurumda kamu çalışanlarına mobbing, taciz, tehdit ve yıldırmaya dayalı haksızlık ve adaletsizlikler yapılmaktadır. Özellikle bu mobbing uygulaması, bununla ilgili bazı yasal düzenlemeler, mevzuata ilişkin birtakım düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen yine yoğun bir şekilde kamu kurumlarında devam etmekte ve bunlar sistematik olarak da bazı siyasi görüş ya da gruplar adına maalesef devam ettirilmektedir. Tüm bu zorluklara rağmen çalışmaya devam eden ve emekliliğe hak kazanan çalışanlarımızın asıl sıkıntısı ise emekli olduktan sonraki durumları. Çalışırken aldığı maaşla bile zor geçinen kamu çalışanlarının emekli olduktan sonra maaşları yarıya kadar düşmekte ve ciddi bir geçim sıkıntısı yaşamaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, tabii, bu saydığım örnekler tüm kamu çalışanlarının yaşadıkları ortak sorunlar. Tabii, tüm istihdam türlerinin kendisine has da farklı farklı, kendilerine özgü, özel sorunları da var; bunlara elbette burada giremeyeceğiz.

Yine, kamu çalışanlarının dışında tabii, diğer alanlarda da çalışma hayatıyla ilgili çok ciddi sorunlarımız var. Biraz önce, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz alan Kahramanmaraş Milletvekilimiz Fahrettin Oğuz Tor Bey bunların önemli bir kısmına değindiler, tekrar olmaması açısından buralara girmek istemiyorum. Bu noktada yine, kamu çalışanlarıyla alakalı olarak çok elzem gördüğümüz çalışma gruplarının bazılarının sorunlarını dile getirmek istiyorum. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bunları sürekli olarak buralardan hep dikkatlerinize getirmeye çalıştık, birçoğuyla ilgili maalesef bir çözüm üretilmesi söz konusu olmadı.

Yıllardır uzman erbaşlarımızın derdini anlatıyoruz, çare arıyoruz, iktidardan bir adım bekliyoruz artık. Bildiğiniz gibi, uzman erbaşlar terörle mücadelede en önlerde, göğüs göğse çarpışan, vatanı için gözünü kırpmadan canını veren kahramanlarımızdır. Bu kardeşlerimizin çok ciddi sorunları var. Bildiğiniz üzere, orduevleri askerî personeller için açılmıştır ve kamuda görev alan tüm memurlar tarafından kullanılmakta ancak uzman erbaşlarımız bunlardan istifade edememektedir. Lojman konusu yine, uzman erbaşlarımızın önemli sorunlarından bir tanesi. Çalışma şart ve esaslarına yönelik, bunlarla ilgili olarak hâlâ bir yönetmelik maalesef hazırlanmış değil. Uzmanların sözleşmeli statüleri kaldırılmalı ve bu kardeşlerimize kadro verilmesini Sayın Bakanımızdan özellikle rica ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, taşeron konusunu biraz önce Sayın Fahrettin Tor Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına gündeme taşıdı; özellikle belediye ve KİT'lerdeki taşeronda çalışanlara kadro verilmemesi tabii önemli bir eksiklik. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak taşeronlara kadro verilmesini, daha doğrusu bu taşeron sorununun çözülmesi konusunda seçim beyannamemizde bir taahhüdümüz olmuştu; taşeronlar konusunda yapılan bu girişimi destekliyoruz ancak eksik olduğunu ifade ediyoruz.

Yine, taşeron konusunun uygulama sırasında, uygulanmasından kaynaklanacak başka sorunlar olacağını ben vakit yeterse buradan ana başlıklarıyla da olsa ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak özellikle uzman erbaşlarla ilgili sorunları yakından takip ediyoruz ve bu konuyla ilgili bir Meclis araştırması önergesiyle konuyu yine Genel Kurul gündemine taşımıştık. İstanbul Milletvekilimiz Sayın İzzet Ulvi Yönter bu konuların sürekli takipçisi durumunda ve sonuna kadar da takip edeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Emniyet teşkilatı mensupları kardeşlerimizin durumu da maalesef hiç iyi değil. Polislerimizin çalışma süre ve şartları çok ağırdır. Buna rağmen taban maaşları, senelik ve haftalık izinleri ile fazla mesai ücretleri tatmin edici durumda değil. Tamamına yakını yükseköğretim mezunu olan polislerimiz, Avrupa Birliği ülkelerindeki polislerden 2 kat daha fazla çalışmakta ancak yarısı kadar maaş almaktadırlar.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına buradan bir kez daha polislerimize 3600 ek gösterge istediğimizi beyan ediyorum.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - 3600'ü istiyoruz.

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Sayın Bakan, bu konu çözülene kadar usanmadan bıkmadan konuyu gündeme getirmeye devam edeceğiz. Ayrıca ikinci emir konusunun bir düzenlemeyle mutlaka halli yoluna da gidilmelidir.

Ben, bu vesileyle, hem uzman erbaşlarımız hem de polislerimizin problem ve sorunlarını gündeme getirdikten sonra, burada Sayın İçişleri Bakanına da özellikle son dönemlerde terörle mücadele konusunda göstermiş olduğu başarılı çalışmalardan dolayı da teşekkür etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, öğretmenlerimizin de birçok sorunu var, atama bekleyen binlerce öğretmen var. Hâlâ öğretmenlerin ek göstergeleri 3600'e çıkarılmadı, ek ders ücretleri ile eğitim öğretim tazminatları yükseltilmedi, eğitime hazırlık ödenekleri maalesef artırılmadı.

Akademisyenlerimizin de fazlasıyla sıkıntıları var. Ben, zaman dolayısıyla sadece bir tanesine değineceğim; o da özellikle kadro konusuyla alakalı. Taşrada bir şekilde çözülüyor olsa da özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde doçentlik unvanını alıp hâlâ araştırma görevliliği kadrosunda çalışan bilim insanlarımız var. Hakikaten bu bunlar için ayıptır yani araştırma görevliliği kadrosunda maaşını alacak, özlük haklarını alacak ama bunlar doçentlik unvanını almış olan insanlar. Doçentlikte beş yılını tamamlamış, profesörlük hakkını elde ettiği hâlde kadrosuzluktan bekleyen çok sayıda insanımız var. Yine üniversitelerimizin birçok bölümünde açıklar, öğretim üyesi açığı olmasına rağmen diğer taraftan kendi imkânlarıyla doktorasını bitirmiş, dünya çapında yayınlar yapmış ve aynı şekilde ödüller almış, hatta buluşlar yapıp gazetelerde anlatılan, göğsümüzü kabartan ama kadrosu olmayan çok sayıda bilim insanımız var. Üniversitelerdeki bu kadro sorununun bir an önce çözülmesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, daha önce bu kürsüde birçok platformda gündeme getirdiğimiz bir konu da itfaiyeci kardeşlerimizin sorunlarıydı. Yangın söndürmeden arama kurtarmaya, denetimden eğitime oldukça geniş bir alanda faaliyet yapmaktadırlar. Bu denli önemli ve geniş bir alanda görev yapmalarına rağmen maalesef itfaiyecilik, polislik ya da öğretmenlik gibi bir meslek grubu hâline hâlâ getirilebilmiş değil. Üç yüz yılı aşkın bir tarihi olan itfaiyecilerimizin mesleki statüleri yoktur, yani itfaiyecilik bir meslek olarak kabul edilmemektedir. Birçok meslek sınıfında yıpranma tazminatı verilirken en çok hak etmelerine rağmen böyle bir hakları bulunmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca itfaiye veya yangın söndürme işlerinde çalışanlara kanun gereği uygulanması gereken altmış günlük fiilî çalışma süresi zammı maalesef uygulanmamakta, sadece gitmiş olduğu yangın söndürme saati, zamanı süresince fiilî hizmet süresi verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, yıllardır taşeron işçilerimize kadro sözü verilmesine rağmen somut bir adım atılmamıştı. Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve Sayın Çalışma Bakanı tarafından yapılan açıklamalar hepimizi umutlandırdı. Aslında Sayın Çalışma Bakanımız da buradayken şu konunun da altını çizmekte fayda var: Biz bu girişimi eksik buluyoruz ama destekliyoruz. Bununla birlikte, böyle bir ihtiyaç neden duyuldu, toplumda bu kadar istek ve arzu neden oluştu? Bunun sebebini hepimiz biliyoruz. Bunun sebebi özellikle taşeron uygulamasının bir istismar aracı hâline gelmesiydi. Peki, şöyle bir geriye gittiğimizde böyle bir uygulamaya neden geçilmişti? Hatırlayın, üniversitelerde yayınlanan makalelere, kürsülerdeki konuşmalara bakın, bu uygulamalarla biz kamu kurumlarında onları asli görevlerine döndürecektik, verimliliği artıracaktık, başka şeylere neden olacaktı. "Outsource" diyorlardı, dışarıdan hizmet satın alma; bunu da kimse yere göğe koymuyordu.

Peki, bugün bu hâle niye geldi, neleri eksik yaptık? Bunları da çok iyi analiz etmemiz lazım, çok iyi çalışmamız lazım. Madem taşeron işçilik bir kölelik hâline dönüştürüldü, kamunun bir kesiminde bunu düzeltme ihtiyacı duyuyoruz, peki diğer tarafında "KİT'lerde ve belediyelerde bunu neden yapmıyoruz?" sorusunu da bizim sorma hakkımız doğacaktır.

Onun için bunların bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, yarın, üç ay ya da bir yıl sonra yine aynı şeylerle, verimlilik, asli işlere, görevlere, fonksiyonlara odaklanma gibi gerekçelerle tekrar baştan aynı şeylere başlayacaksak bunların tedbirlerini de bugünden çok iyi bir şekilde düşünmemiz gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, tabii, burada bir başka önemli sorun da şu: Bu taşeron uygulamasını kaldırırken taşeron sisteminin içerisinde olan 17 bin firma, bunlarda çalışan 150 bine yakın işçi söz konusu; bunların da ne olacağını... Yani bir tarafta bir mağduriyeti giderirken diğer tarafta da yeni mağduriyet alanları da oluşturmamamız gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Bunlarla ilgili de mutlaka bir çalışmayla -yapılacak düzenlemeye dâhil edilerek- gelinmesi gerektiğini ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karakaya.