GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:17.12.2017

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sizi ve yüce Meclisimizin çok değerli üyelerini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bakanlığımızın bütçesi üzerinde gerek Bütçe Komisyonunda gerekse bugün Genel Kurulda görüş belirten, katkı sağlayan tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Elbette dış politika millî politikadır ve dış politikada iktidar, muhalefet milletçe bir bütün olarak hareket etmemizde her zaman fayda vardır.

Geçtiğimiz bir yıl yani bir önceki bütçe tartışmasından bu yana geçen bir yıl Türkiye için ve dünya için de kolay bir yıl olmadı, hele hele bizim gibi zor bir coğrafyada yaşayan ülkeler için çok kolay olmadı ama olumlu gelişmeler de var. Geçen sene bu vakitler Halep'te bombalanan kadınları, çocukları konuşuyorduk ve oradan insanları nasıl kurtardığımızı, kurtaracağımızı konuşuyorduk ama bugün Suriye'de siyasi çözüme nasıl geçebiliriz, onu konuşuyoruz. Çünkü Türkiye'nin öncülüğünde -Rusya'yı ve İran'ı da dâhil ederek- Astana süreci ve diğer, Soçi sürecinde attığımız adımların neticesini aldık, çatışmalar büyük oranda durduruldu ve güven artıcı adımların atılmasını sağlıyoruz; şimdi siyasi sürece geçmek için, ülkeyi seçime hazırlamak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Türkiye, bu zor süreçte de çok dinamik, çok yönlü, proaktif bir dış politika izledi ama dış politikamızın temel prensiplerinden de hiç taviz vermedi. Her şeyden önce girişimci ve insani bir dış politika izliyoruz. Girişimci dış politika, aslında insanımızın girişimci ruhunu yansıtıyor, insani dış politika da Türk milletinin vicdanını yansıtıyor ve ecdadımızdan aldığımız da bir mirastır, bunu hep birlikte yürütmeye çalışıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette "Yurtta sulh, cihanda sulh." ilkesinden de hiçbir zaman vazgeçmedik. Bu demek değildir ki herkesle her gün dost olacaksınız, ilelebet dost olacaksınız ya da tam tersi, herkesle sürekli dost olmayacaksınız. Dış politikada, uluslararası ilişkilerde bir tek prensip vardır: Sürekli dost da olmaz, sürekli düşman da olmaz. Dolayısıyla, doğruları söylerseniz, yanlışların karşısında dik durursanız dostunuz da artar, düşmanınızın sayısı da artar. Biraz önce çok değerli Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız güzel bir haberi bizlerle paylaştı. Siz diyorsunuz ki: "Türkiye'nin itibarı sarsılıyor." Hayır, Türkiye'yi kıskananlar var, çekemeyenler var, karşı olanlar var, bunları görüyoruz. İşte, Almanya'da hükûmet kuruluyor. Hükûmet programını açıklarken "Türkiye'nin Avrupa Birliğine alınmaması birinci önceliğimiz, bunun için müttefik arayacağız." diyor. Şimdi, Almanya'yla bizim bir problemimiz mi var? Yok.

ZİYA PİR (Diyarbakır) - Avusturya o.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Özür dilerim, Avusturya. Teşekkür ediyorum düzeltme için.

Şimdi, bu Avusturya'yla bizim ne problemimiz var? Yok. Demek ki onlarda problem var. Fakat diğer taraftan doğru olanların da yanında durursak, dik durursak Türkiye'nin itibarı artıyor. Sayın Bakanımız söyledi, dünyadaki oy kullanan ülkelerin dörtte 3'ünün oyunu alarak tekrar Uluslararası Denizcilik Örgütüne seçildik. Aynı şekilde UNESCO'nun İcra Komitesine aday olduk, Avrupa'dan bizimle beraber 4 ülke yarıştı ve UNESCO'ya üye olan dünyadaki ülkelerin üçte 2'sinin oyunu alarak, Almanya gibi bir ülkeyi saf dışı bırakarak seçildi Türkiye Cumhuriyeti devleti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye'nin itibarı olmasa bu seçimleri nasıl kazanacak? Dünyadaki ülkelerin üçte 2'sinin oyunu bir seçimde almak her ülkenin harcı değildir, başarabileceği bir şey değildir. Almanya gibi dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi bile başaramamıştır. Dolayısıyla, biz doğru bildiğimiz istikamette emin adımlarla ilerleyeceğiz.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Bakanım, 2026 Kış Olimpiyatları için de destek bekliyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Evet, olimpiyatları da inşallah Erzurum'a kazandıracağız Mustafa Bey. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, istikametimizden şaşmıyoruz. Elbette bir yıl içinde olduğu gibi bundan sonraki süreçte de Türkiye'nin uluslararası camiada itibarının artırılması için çalışacağız, açılım politikalarımızı devam ettireceğiz ve en son Asya'da ASEAN'da statü elde ettik, ortaklık statüsü. Afrika'da büyükelçilik sayımız 41'e yükseldi, geçen sene 39 diyorduk. Latin Amerika açılımımız devam ediyor, Asya Pasifik açılımlarımız devam ediyor, en az gelişmiş ülkelere yönelik politikalarımız devam ediyor. Uluslararası örgütler nezdinde Medeniyetler İttifakı gibi, Barış İçin Arabuluculuk gibi inisiyatiflerin eş başkanlıklarını başarılı bir şekilde sürdürüyoruz. Ama mücadele de ediyoruz. Neyle mücadele ediyoruz? Yurt içinde olduğu gibi, yurt dışında da teröristlerle, terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. PKK'yla Türkiye içinde nasıl mücadele ediyorsak Irak'ta da mücadele ediyoruz, Suriye'de de mücadele ediyoruz, Avrupa'da da mücadele ediyoruz, özellikle faaliyet gösterdiği ülkelerde de onlarla mücadele ediyoruz. Avrupa Parlamentosunun, en son, özellikle PKK'yı Avrupa binalarına sokmama kararını da olumlu karşılıyoruz. Bu konuda da çok ciddi girişimler yaptık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ'yle de mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz, milletimize sözümüz var ve FETÖ'yle mücadelemizi esasen beş temel eksende yürütüyoruz.

Birincisi: FETÖ'nün üyelerinin, teröristlerinin değişik ülkelerde yakalanması ve bize teslim edilmesi. Çok sayıda ülkeden FETÖ'ye bağlı, darbeyle de yakından ilgisi olan teröristleri teslim aldık.

İkinci ise FETÖ terör örgütünü, terör örgütü olarak uluslararası alanda ilan etmektir. Geçen seneden bu yana İslam İşbirliği Teşkilatında, aynı şekilde -burada arkadaşlarıma da özellikle teşekkür ediyorum- Asya Parlamenterler Asamblesinde, yine İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliğinde FETÖ'yü terör örgütü ilan ettirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Birleşmiş Milletler organlarından FETÖ'nün kuruluşlarını, tüm o gazetecilerini, vakıflarını, hepsini attırdık. Şimdi AGİT'ten de attırıyoruz. Bir komisyon kurdurduk, bir panel, artık, AGİT toplantılarına katılacak sivil toplum örgütlerini inceleyecek ve içindeki teröristleri ayıklayacağız. Dolayısıyla FETÖ'yle mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz ve "Türk" ismini kullanmalarına müsaade etmiyoruz. Türk Bayrağı'nı suistimal etmelerine izin vermiyoruz. Türk Bayrağı'nı şerefliler, şerefli insanlar en yükseklerde, burçlarda taşıyabilir; şerefsiz insanlara Türk Bayrağı'nı suistimal etme fırsatını hiçbir zaman vermeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, Zarrab da kullandı Türk Bayrağı'nı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, aynı şekilde, yurt dışındaki FETÖ'ye iltisaklı kuruluşların kapatılması, okulların kapatılması ya da Maarif Vakfına devredilmesi için tüm arkadaşlarımızla yoğun çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ve milletimize söz verdiğimiz gibi, bu hainler nerede olursa olsun bunların peşini bırakmayacağız.

Bizim Avrupa Birliğiyle bir sorunumuz yok ama Avrupa Birliği şunu anlamalı: Avrupa Birliği Avrupa'dan büyük değildir. Büyük Avrupa, Avrupa Birliğinden büyüktür; tıpkı Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi, dünyanın beşten büyük olduğu gibi. Avrupa Birliği bunu anlayamıyor, büyük Avrupa'yı göremiyor, vizyonu göremiyor ve diğer ırkçı akımlarla, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı gibi akımlarla Avrupa güç kaybediyor. Ve bu trendi tersine çeviremezsek, bizim desteklerimize rağmen çeviremezse Avrupa Birliğinin geleceği de pek aydınlık değil, maalesef. Dolayısıyla, biz güçlü bir Avrupa, güçlü bir Avrupa Birliği istiyoruz; çifte standartlardan uzak, ikiyüzlülükten uzak.

Türkiye düşmanlığının... Siz sanıyor musunuz ki sadece Erdoğan düşmanlığı? Doğru, güçlü Türkiye'nin güçlü lideri Recep Tayyip Erdoğan doğruları söylediği için ve dik durduğu için düşmanı da artıyor. Fakat, en son Norveç'te ki Norveç Hükûmetinin ve NATO Genel Sekreterinin burada bir kabahati yok, soruşturma da yapılıyor, onlar da açıkça özür dilediler, Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü düşman olarak hedefe koymalarının sebebi, esasen, bunlardaki, onu yapanlar ve bunu destekleyenlerdeki Türkiye düşmanlığı, Türk düşmanlığı ve İslam düşmanlığıdır. Sadece Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla basite indirgemeyelim arkadaşlar, bu kadar basit değil. Bunu her platformda bir kardeşiniz olarak görüyorum ve bunu gerçekten böyle görmenizi tavsiye ediyorum. Sadece hükûmete indirgemeyin, yanılırız.

Bazı sorunların çözülmesi için de yoğun çaba sarf ettik. Mesela, Kıbrıs bunlardan bir tanesi. Çözülmedi ama sorumlusu biz değiliz. Rum tarafı bu parametrelerle yani o günkü parametrelerle bir çözüm istemedi; yönetimi, gücü, ekonomiyi Türklerle paylaşmak istemediği için çözüm olmadı. Bu parametrelerle de bir çözüme ulaşamayacağımız kanaatine vardık. Dolayısıyla, artık bundan sonra hangi adımı atacağımız, ne yapacağımız konusunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle de hemfikir olduk. Şimdi güneyde ve kuzeyde seçimler var, seçim öncesi zaten bunları tartışmanın bir anlamı yok, seçim malzemesi yapılamaz, bu millî bir politikadır. Dolayısıyla, özellikle KKTC'deki seçimlerden sonra oturacağız, konuşacağız, birlikte neler yapacağımızı inşallah değerlendireceğiz. Ama bu süreçte tabii ki KKTC'nin tanıtımı için adım atmamız lazım ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni zaten Türkiye tanıyor, Meclisten yeni bir tanıma kararı çıkarmaya gerek yok ama pasaportunun daha fazla ülkede geçerli olması için, daha fazla ülkede, şehirde temsilcilik açılması için hep birlikte -iktidar, muhalefet- çalışalım çünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki izolasyonların kalkması gerekiyor, Avrupa Birliği bu konuda da sözünde durmadı.

Değerli arkadaşlar, Türkiye bugün MIKTA'nın Dönem Başkanlığını yürütüyor, Asya Parlamenterler Asamblesinin Dönem Başkanlığını yürütüyor İslam İşbirliği Teşkilatının Zirve Başkanlığını Cumhurbaşkanımız yürütüyor, D8 Dönem Başkanlığını yürütüyor. Elbette tüm bu örgütlerin daha faal, daha aktif olması gerekiyor. Bunların reforme edilmesi için de yoğun çaba sarf ediyoruz ve aktif dönem başkanlıklarını arkadaşlarımızla yoğun çalışarak başarılı bir şekilde sürdürmeye çalışıyoruz ve insani dış politikamızı tüm dünya geneline yaymaya çalışıyoruz. Bakınız, Rohingya'daki ve Bangladeş'teki o Müslüman kardeşlerimize biz elimizi uzatmasaydık kimse oraya gitmezdi. Cumhurbaşkanımız gür sesiyle onların sorunlarını dünyanın huzuruna yani Birleşmiş Milletlere ve tüm dünya kamuoyuna duyurmasaydı dünya hâlâ görmezden gelecekti. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'yle beraber oraya gittik, o insanların hangi şartlarda olduğunu gördük. Gelecek hafta Başbakanımız Binali Yıldırım Bey de inşallah oraya gidecek. Başbakan Yardımcımız Recep Akdağ da gitti. Bir taraftan hem Myanmar hem Bangladeş'teki bu kardeşlerimize insani yardımları götürüyoruz hem de kalıcı bir çözüm bulmak için uluslararası camiayla beraber yoğun çaba sarf ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, iki tane konuyu sizlerle beraber -sizler de gündeme getirdiniz- değerlendirmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, Kudüs konusu. Kudüs, maalesef, İsrail'in işgali altında, hem de uzun bir zamandır. Cumhurbaşkanımız tüm konuşmalarında haritada gösteriyor. Bugün Amerika'nın aldığı karar, uluslararası hukuka aykırıdır, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırıdır ve bu konuda da zaten Meclisimizde de görüş ayrılığı yoktur; Amerika'nın bu yanlış adımdan vazgeçmesi lazım, geri adım atması lazım. Amerika'nın attığı bu adım, esasen bölgede kaosa yol açtı ve sorunları daha da karmaşık hâle getirdi.

Biz İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Başkanı olarak Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla çok önemli bir zirve gerçekleştirdik. Ekmeleddin İhsanoğlu Bey de eski Genel Sekreteri olarak ki bana göre gelmiş geçmiş en başarılı İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteriydi, tüm çalışmalarından dolayı kendisini bir kere daha tebrik ediyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Kendisinin de katılımıyla çok...

MUSA ÇAM (İzmir) - Cumhurbaşkanı adayı seçildiğinde bunları söylemiyordunuz ama Sayın Bakan.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Sen adını ezberleyemedin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Adaylıkta karşı karşıya kaldığın zaman yarışabilirsin ama Mevlüt Çavuşoğlu'nu bilen herkes bilir, Antalya'da da A partisi, B partisi değil, doğru yapan herkesi destekliyoruz, Antalya'da Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarını da destekliyoruz, MHP'li arkadaşlarımızı da destekliyoruz. Doğruları söylemek lazım Musa Bey.

MUSA ÇAM (İzmir) - Cumhurbaşkanı adayıyken söylemedik laf bırakmadınız.

BAŞKAN - Musa Bey, çam deviriyorsun, ona göre.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Onlara destek, bize kayyumlar, değil mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, orada çok önemli kararlar aldık ve aldığımız bu kararların uygulanması için de hep birlikte çalışmamız lazım. Bir, Amerika'yı bu kararından vazgeçirmemiz lazım; iki, bağımsız bir Filistin Devleti'nin yani Doğu Kudüs'ün başkenti olduğu bağımsız bir Filistin Devleti'nin tanıtımı için yoğun çaba sarf etmemiz lazım.

LEZGİN BOTAN (Van) - Kudüs'ü niye ikiye bölüyorsunuz ki?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, bizim aldığımız kararlar -Amerika o kararı alır, bu kararı alır, hukuk dışıdır- Birleşmiş Milletler kararlarına, Güvenlik Konseyi kararlarına uygundur, uluslararası hukuka uygundur. Şu anda Kudüs işgal altındadır ve Kudüs'te bizim başkonsolosluğumuz var. Esasen 1925 yılında kurulmuştur. Osmanlı zamanında ve yine İngiliz mandası döneminde 9 tane başkonsolosluk kurulmuş, 1 tane de Vatikan temsilciliği. O günden bu yana maalesef, İsrail işgali olduğu için hiçbir ülkenin başkonsolosluğunun açılmasına izin verilmemiştir. Biz 2005 yılından bu yana buraya büyükelçi düzeyinde başkonsolosluk gönderiyoruz ve 2012 Birleşmiş Milletlerde gözlemci üye statüsünden sonra da Filistin'in, büyükelçi başkonsolosumuz güven mektubunu Filistin Devlet Başkanı Abbas'a sunmaktadır Ramallah'taki sarayında ve biz Filistin mücadelesini ve Kudüs mücadelesini sonuna kadar hep birlikte inşallah arkadaşlar, sürdüreceğiz, sürdürmemiz lazım. Bu konularda aldığımız kararların takipçisi olalım ama lütfen Amerika'nın aldığı bir kararda bile iktidarı böyle boşa düşürmek, ofsayta düşürmek ya da köşeye sıkıştırmak için bu tip şeyleri kullanmayalım.

Bu söylediklerim aynı şekilde Ege adaları için de geçerlidir. Bakınız, CHP Genel Başkan Yardımcısı bizim de eski mensubumuzdur ve kendisi de söyledi, "AK PARTİ iktidarında bu adalar şöyle oldu, fiilî durum oldu diyemeyiz." dedi. Doğru söyledi ve geçmişinden de bazı örnekler verdi, ben detaylara girmek istemiyorum çünkü bu, hassas bir konu. Daha önce bu konu açıldığı zaman genel başkan yardımcılarına dedim ki: Bu bir millî politikadır, hassas bir konudur, bu konuda hamaset yapmayalım. Bu konuda iktidarı zora düşürmeye çalışmayalım, bunu yaparsanız hiç zararlı çıkmayan iktidar partisi olur ve zararlı çıkan da geçmişte buna göz yuman partiler olur dedim, dostane söyledim, Bütçede de söyledim ve kapalı oturumsa kapalı oturum, aynı şekilde genel başkanlara gelip bilgi verebilirim dedim. Davet ettiniz, tarih verdiniz de gelmedim mi?

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Yok, biz 5-6 defa size ulaşamadık.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ben size dedim ki: Ne zaman genel başkan çağırırsa gelmeye hazırım. Ben genel başkana tarih vermem, ben Dışişleri Bakanıyım, gelen muhalefet de olsa, görüşünü paylaşmasak da yer yer ağır da eleştirsek bir partinin genel başkanına saygı duyarız. Ne zaman bizi çağırırsa, gerek MHP Genel Başkanı gerekse CHP Genel Başkanı ne zaman çağırırsa geliriz. Hiç...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Edirne'ye gidebilir misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bilmiyorum, sizde genel başkan var mı bilmiyorum da...

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - 2 tane vardı, içeri attılar.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Edirne Cezaevine gidebilir misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Cezaevine gidemeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bunu alkışlayacak ne var Allah'ını seversiniz?

AHMET YILDIRIM (Muş) - İnsan biraz mahcup olur, kızarır ya! Gülüyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, bakınız...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Edirne Cezaevine de gider misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bir saniye lütfen...

Bakınız, bu konunun, bu sorunun sebebi nedir biliyor musunuz? Bu sorunun sebebi, 1914'te 6 devletin imzaladığı bir anlaşma var. 6 devlet kararı, hani adalar ona verildi, buna verildi. 1923 Lozan Barış Anlaşması var, 1947 Paris Barış Anlaşması. Bu anlaşmalarla Ege'de karasuları, kıta sahanlığı, uçuş, hava sahası, FIR hattı dediğimiz hatlar belirlenmediği için bazı adacıklar konusunda boşluklar olmuş. Türkiye "Bizim." demiş, Yunanistan "Bizim." demiş. Esasen 1996'ya kadar bu sorun devam etmiş. Kardak sorunundan sonra Türkiye, bu sefer, Yunanistan'a yazdığı yazılarla bu sorunu dile getirmiş. Kardak sorununa kadar, 1996'ya kadar ne olduysa olmuştur. Tekrar ediyorum ve altını çiziyorum: 1996 Kardak krizinden sonra adaların fiilî ve hukuki durumunda hiçbir değişiklik olmamıştır, ne olduysa önce olmuştur.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Ama işgal var, işgal, işgal sonuçta.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ne olduysa önce olmuştur.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - E ne olursa olsun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bunun da sorumlusu AK PARTİ değildir.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Ya siz hükûmetsiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - AK PARTİ'den önce iktidarda olan partilerdir. Sen de söyledin ki "Atatürk'e kadar gider." dedin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O başka bir şey.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Ne ise ama bunu çözmek gerekiyor.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Karşılıklı konuşmasın Sayın Başkan, hiçbir şey anlamıyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Evet, çözelim, bunu da çözelim ama lütfen AK PARTİ döneminde işgal edilmiş gibi yalan bilgiler sunmayın.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Biz hiçbir zaman...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sizlere hangi bilgiler, yanlış bilgiler nereden geliyor, biz bunları da biliyoruz. Dolayısıyla AK PARTİ'yi köşeye sıkıştırmak için bu tür konuları suistimal etmeyin arkadaşlar. Size, Öztürk Bey'e şunu da söyledim: Gelin oturum da yapalım, gelin Bakanlığa -çünkü arşivlerimizi alıp da sağa sola götüremeyiz- arşivlerimizi gösterelim, kimin ne zaman ne sorumluluğu var, bunları görsün. Bunları defalarca söyledim. Bunu yapmak yerine iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışmayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, üç dakika daha...

BAŞKAN - Lütfen, iki dakikada toparlayın.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ulaştırma Bakanımıza üç dakika verdiniz.

Peki, ben size şunu sormak istiyorum...

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Bugüne kadar niye işgal edilmedi Sayın Bakan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Daha önce işgal edildi beyefendi, 1996'dan önce! Duymuyor musun! Anlamıyor musun! Sağır mısın!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ama böyle olmaz ki!

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - 1996'dan önce işgal edildi beyefendi! (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) 1996'dan önce, 1996'dan sonra değil!

NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya) - Ne zamandır maden çıkarıyorlardı? Ne zamandır tatbikat yapıyorlardı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - El kol hareketi yaparak konuşma be! El kol hareketi yaparak konuşma! Adam gibi konuş!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Bakan, size hakaret eden yok, kesinlikle yanlış.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - On defa söyledim, duymuyor musun! Duymuyor musun 1996'dan önce! Kendi genel başkan yardımcınız söyledi "Atatürk döneminde işgal edilmiştir." diye, ben söylemedim.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Atatürk demedim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, çok güzel gittiniz ama son dakikada...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ama söylüyorum, anlatıyorum...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ama böyle davranılmaz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, böyle olmaz ama.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Tamam, sussunlar, anlatayım o zaman.

BAŞKAN - Tamam sayın milletvekilleri, istirham ediyorum... Bakın, güzel güzel gidiyordu, hepinizin de katılacağı şeyler ifade ediyordu. Lütfen, müdahale etmeyelim.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Lastik patladı!

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Peki, ben şimdi size bir soru sormak istiyorum: İstikşafi görüşmeler ne zaman başladı? Rahmetli İsmail Cem döneminde. Reddimiras yapacaksanız, ayrı bir şey. Neden? Çünkü Kardak sorunundan sonra kıta sahanlığı, kara suları, ekonomik bilmem alanlar, hava sahası ve aidiyeti belli olmayan adacıklar, adalar. Bunlar Yunanistan'la görüşmek için başlatıldı. Yani bu sorunları bir bütün içinde, bir paket içinde Yunanistan'la görüşerek nasıl çözeceğimize karar vermemiz lazım. Yani bunun alternatifleri var: Diplomasi yoluyla çözebilirsiniz, uluslararası mahkemeye götürebilirsiniz, asker gönderip adaların hepsini alabilirsiniz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hadi alalım hep beraber!

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Yani seçenekleri söylüyorum ben.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, biliyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ama İsmail Cem döneminde -Allah rahmet eylesin- diplomasi yolu seçilmiş. İstikşafi görüşmeler 7 tur yapılmış bizden önce, biz de bu istikşafi görüşmelerin devam ettirilmesi kararı aldık ki Yunanistan'la diplomasiyi sürdürüyoruz, bunlara bir çözüm bulmamız lazım. Sonuçta buradan anlaşma çıkmazsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, bir dakikada toparlayın. Sayın Ulaştırma Bakanımızla aynı şeye ulaştırmış olalım sizi de.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Anlaşma çıkmazsa değerli arkadaşlar, yani biz burada gene, biraz önce söylediğim gibi, istediğimiz alternatifi -yüce Meclis karar alır- kullanırız ama bu, millî bir politikadır. Bu, sokakta konuşulacak ve onu bunu zor durumda bırakacak bir konu değildir. Defalarca söylüyorum bakın size, burada bizim hiçbir günahımız yok, ne olduysa 1996'dan önce oldu arkadaşlar. Gelin, arşivlerle, belgelerle size bunları anlatalım. Çağırın, genel başkanlar çağırsın gelip bizzat ben anlatayım arkadaşlar. Anlatalım ki... Biz, şimdi, bir çalışma grubu kurduk askerlerle beraber, Millî Savunma Bakanlığında. Ve oturuyoruz, konuşuyoruz; bu sorun nedir, ne adım atabiliriz? Gerginliği artırmakta mı fayda var, azaltmakta mı fayda var? Biz bunların hepsini detaylı, titiz çalışıyoruz ya. Bunlar millî konular. Biz de hamaset yaparız. Sizi suçlamak çok kolay; açarım belgeleri veririm basına, kimin imzası var, kim suistimal...

KADİM DURMAZ (Tokat) - Ver Sayın Bakan.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Verin, verin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Veririm yani ama bunlar doğru şey değil.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Bizi tehdit etmeyin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Tehdit etmek için söylemiyorum ama doğru değil diyorum. Bakın, bundan biz zarar görürüz Türkiye olarak sonuçta arkadaşlar. Sonuçta, değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Açarsanız bir teşekkür edeyim efendim, bitiriyorum.

BAŞKAN - Teşekkür edin efendim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum arkadaşlar özellikle bütçemizi desteklediğiniz için. CHP grup başkan vekili, "Türkiye yüzde 11 büyüdü, işçiye de, emekliye de, onlara da pay düşsün." dedi. Ben de diyorum ki: Bizim Bakanlığın bütçesine de biraz pay düşsün. Bütçemizin artması gerekiyor ama "Buna da şükür." diyoruz.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)