| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 17.12.2017 |
ALİ YİĞİT (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bütçe tasarısı üzerine aleyhte kişisel görüşlerimi sunmak için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, genel olarak bütçeler geçmişin hesabının, geleceğin de planlamasının yapılmış olduğu görüşmelerdir. Ancak ne yazık ki ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren bu kadar önemli bir tasarıda, muhalefetin düşünceleri, uyarıları, önerileri hiç dikkate alınmamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, âdeta Hükûmetin gönderdiği her tasarıyı kabul eden, onaylayan bir kurum hâline dönüştürülmüştür. Oysa herkes yanılabilir, herkes aldatılabilir. Bunu, acı da olsa öğrenmiş olmanız gerekir. Devamlı şunu söylediniz: "Allah bizi affetsin." Bir daha sakın demeyin çünkü doğruları yapmaya çalışın.
Değerli milletvekilleri, bütçe görüşmeleri başladığından beri kürsüye çıkan bütün Hükûmet yetkilileri ve iktidar partisi milletvekilleri dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisi içinde olduğumuzdan, büyüme rakamlarından söz etmekte, neredeyse Türkiye'ye çağ atlattıklarını iddia etmektedirler ama inanın, gerçekler böyle değildir. Enflasyon, işsizlik çift haneli rakamlara ulaşmış, ekonomik daralma nedeniyle açılan her 3 işletmeden 1'i kapanmıştır. İnsanlar yarınından vazgeçmiş, bugünü kurtarma derdine düşmüşlerdir. Bu çalışanlar, bu üretenler, emekliler hiçbiri hâlinden memnun değil. Dolayısıyla, bu güçlü ekonomi ve büyüme masalları hiç kimseye inandırıcı gelmiyor.
Bakınız değerli arkadaşlar, İngiltere kökenli Legatum Enstitü diye bir enstitü var. Bu enstitü her yıl ülkelerin refah seviyesiyle, insanların memnuniyetiyle ilgili bir araştırma yapıyor. Bu araştırmada, ekonomi, adalet, sağlık, özgürlük, eğitim, işsizlik, iş ortamı, sosyal güvence gibi sekiz alt başlık yer almakta ve bu alt başlıkların altında da 104 değişken göz önüne alınarak değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu enstütünün geçen hafta açıkladığı 2017 raporuna göre Türkiye 149 ülke arasında ne yazık ki 88'inci ülke. Dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisinin içinde olmakla övünen ve çağ atlattığını söyleyen ülkemiz -lütfen dikkat edin- güvenlikte 133'üncü, kişisel özgürlüklerde 105'inci, sosyal sermayede 96'ncı, iş ortamında 91'inci, eğitimde 80'inci, yönetimde 70, ekonomik nitelikte 55, doğal çevrede 54 ve en iyisi ne biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sağlıkta 53'üncü sıradayız Sayın Bakanım yani yine de kutluyorum Sağlık Bakanımızı, bu konuda iyiyiz demektir.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Teşekkür ederiz.
ALİ YİĞİT (Devamla) - Oysa dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde yer alan diğer ülkelerin neredeyse tamamı, bu kriterlere göre de rapordaki ilk sıralarda yani ilk 20'nin içinde yer almaktadır. Olması gereken de zaten budur değerli arkadaşlar. Demek ki bir yerlerde yanlış yapılıyor, bu yanlışın bütün faturasını millete çıkarıyorlar. Bunun en büyük örneği ise bu yılın bütçesine konulan koşullu yükümlülüklerdir.
"Koşullu yükümlülükler" başlığı altında bütçe kalemine baktığımızda, toplam 6,2 milyar TL ödenek konulacağı ve bu ödeneğin "kamu-özel iş birliği projeleri" diye adlandırılan otoyol köprüleri ile şehir hastaneleri için kullanılacağı ifade edilmektedir. Buna göre 2018 yılında ulaştırma projeleri için 3,6 milyar TL, şehir hastaneleri için de 2,6 milyar TL ödenek konulmuştur.
Değerli arkadaşlarım, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim, tekrarlamakta da yarar var. Kamu yapar anlarım, özel yapar onu da anlarım ama bizdeki gibi kamu-özel iş birliğini hiç anlamıyorum. Parayı devlet buluyor, krediyi devlet veriyor, teminatı devlet veriyor, yıllık kazancı garanti ediyor, birilerine para kazandırıyor. Az kazanmışsa devlet onu da telafi ediyor. Bunun için bu bütçeye "koşullu yükümlülükler" diye bir kalem ekleniyor, kalıcı hâle getiriliyor. Bu bağlamda, henüz bitirilmemiş projelere önümüzdeki yıllarda yenilerinin de ekleneceği göz önüne alındığında, bu rakam giderek büyüyecek ve âdeta kara bir deliğe dönüşecek, bunun altından ne devlet ne vatandaş kalkamaz. Taahhüt edilen ödemelerin dolar ve ABD bazındaki enflasyon oranlarına göre yapılacağı da düşünüldüğünden acilen bu konuda önlemlerin alınması gerekir. Onun için, biraz olsun muhalefetin de sesine kulak verin ve bu yanlıştan dönün. Hükûmeti bu konuda uyarıyor, geleceğimiz adına yeni bir planlama yapmaya davet ediyorum çünkü bu gemi batarsa hepimiz altında kalacağız değerli arkadaşlar.
Bir daha, tekrar "Allah bizi affetsin." demeyin. Fakirleşen bir halk var, her gün değişen bir dış politika var yani kötüye giden bir ülke durumundayız. Demokrasi ve insan haklarında hiçbir şey değişmiyor, iflas etmiş bir ülkeyiz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)