GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:42
Tarih:19.12.2017

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımın bütçesi üzerindeki görüşmelerde Bakanlığım adına söz almış bulunuyorum.

Bu ana kadar yapılan konuşmaları dikkatle dinledim ve yapılan konuşmalarda olumlu katkılar sağlayan değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Diğer taraftan, tenkitlerde bulunan, değerlendirmeler yapan arkadaşlarıma da cevap vermek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, gerçekten, söylenenlerin hepsi doğru olsa Türkiye'nin küçülmesi lazım oysa Türkiye büyüyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Üretimle mi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Bakın, Türkiye bu yıl içerisinde, üç çeyrektir büyüyor; birinci çeyrekte büyüdük, ikincide büyüdük, üçüncüde büyüdük...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, kabul.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - ...ve toplam üç çeyreğin ortalaması, Türkiye 7,3 oranında büyüdü.

Şimdi, yine burada, imalat sanayisindeki büyüme yüzde 9,4. Bakın, Türkiye hem genelde büyüyor hem sanayimiz büyüyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kapasite kullanımı olmasın o.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Yine, Türkiye'nin büyümesiyle ilgili, örneğin son çeyrekte, üçüncü çeyrekte bir dünya rekoru kırdık ve bu ortalama büyüme yüzde 11,5; sanayi büyümesi yüzde 15,8. Dolayısıyla büyüyen bir Türkiye var, büyüyen bir sanayi var. Bu bakımdan, fazla endişe etmeye gerek olmadığını düşünüyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, on beş yıldır hep büyüyoruz sizin dediğinize göre ama hiçbir karşılığını görmüyoruz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) -Diğer taraftan, bir sayın milletvekili arkadaşımız ocak-kasım arasında kapanan şirket sayısından bahsetti ve ocak-kasım arasında -yani bu yıl içerisinde- 12.537 şirketin kapandığını söyledi. Bakın, sadece kapanan şirketler değil, açılan şirketler de var. Yine aynı dönemde açılan şirket sayısı 67,785. Yani ocak-kasım arasında açılan şirket sayısı 67.785, kapanan şirket sayısı 12.537 yani 5,4 katı açılan şirket sayısı fazla yani 1 şirket kapanıyor, 5'ten fazla şirket açılıyor. Yine, aynı rakam, sanayiye baktığımızda, imalat sanayisine baktığımızda ocak-kasım arasında kapanan şirket sayısı -imalat sanayi için söylüyorum- 1.606, açılan şirket sayısı 9.316, bu da tam 5,8 katı. Yani söylendiği gibi olsa Türkiye'de kapanan şirket sayısının açılandan daha fazla olması lazım oysa rakamlar bunu söylemiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sizden öğrendik, sadece ihracatı söylüyorsunuz ya.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Şimdi, bir diğer konu, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığım sunumda bir arkadaşımız dedi ki: "Ben soru sordum, cevap alamadım." Bakın değerli arkadaşlar, bunlar doğru değil. Plan ve Bütçe Komisyonunda 19 arkadaşımız söz almış ve sorular sormuşlar. Bu arkadaşlarımızın tamamına 30/10/2017 tarihinde cevap vermişiz, hem özel adreslerine göndermişiz hem de Meclis Başkanlığına göndermişiz. Sanıyorum, Kazım Arslan Bey'di, "Ben soru sordum, cevap alamadım." demişti. Bakın, burada belgesi var, galiba danışmanı veya sekreteri Okay Bersoy'a teslim edilmiş. Dolayısıyla bu da doğru değil.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir başka konu, KOSGEB'le ilgili. Bazı arkadaşlarımız KOSGEB'le ilgili olarak dediler ki: "Sayıştayın raporu var, Sayıştay bir rapor verdi. KOSGEB'de verilen krediler yandaşlara veriliyor, bu krediler hakkıyla verilmiyor diye Sayıştayın raporu var." dediler. Bakın, soruyu okuyorum: "Can suyu niteliğindeki kredilerin yandaşlara dağıtıldığı ve gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmediği iddiasıyla ilgili sorumlular hakkında soruşturma açılıp açılmadığı..."

Bakın, değerli arkadaşlarım, Sayıştay raporunu okuyorum, Sayıştay raporu 52'nci sayfa birinci paragraf, Sayıştay raporu diyor ki: "Kredi faiz desteği için başvurusu onaylanmış toplam 244 bin 980 işletmeden kredi almayı hak kazanan 15 bin işletmenin seçiminin bilişim ortamında -yani bilgisayar ortamında- yukarıda sayılan kriterler dikkate alınarak yapıldığı, kriterleri sağlamayan -bakın, dikkat edin, kriterleri sağlamayan- hiçbir işletmeye ayrıcalık tanınmadığı ve bu seçim sürecinin örnek oluşturacak ölçüde başarılı gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmıştır." Bakın, bu iddiayı ortaya atan arkadaşlarımız raporu da doğru okumamışlar. Raporun 52'nci sayfası birinci paragrafında ifade edilen metni size okudum.

Bakın, 2 defa bunu yaptık. Birincisi, geçen yılın, 2016'nın Aralık ayında bir çağrı açtık KOBİ'ler için. Burada 244 bin başvuru oldu ve yaklaşık 15 bin KOBİ'ye kredi kullandırdık. Bu kullandırdığımız kredi -geçen sene için söylüyorum- 640 milyon liradır. Yine, benzer şekilde, çok başvuru olduğu için 2017 yılının yani bu yılın ocak ve şubat ayında tekrar çağrıya çıktık ve bu çağrıya da yaklaşık 540 bin başvuru oldu. 2016 yılından devreden başvuruları da kattığımızda toplam 770 bin başvuru oldu ve bu 770 bin başvurudan 460 bini kredi almaya hak kazandı. Bu 460 bin KOBİ'den yaklaşık 274 bin KOBİ'ye 6,7 milyar kredi verdik. Bütün bu krediler bilgisayar ortamında verildi, asla ve kata bir kayırma söz konusu değildir ve bunun olmadığı Sayıştay raporlarıyla sabittir.

Şimdi, yine, bir başka arkadaşımız konuşmasında KOSGEB'de 10 daire başkanlığı kadrosu olduğunu, 12 atama yapıldığını söyledi. Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi yani olmayan kadroya atama yapılabilir mi? Ben, bugünkü rakamı söylüyorum: Bugün KOSGEB'de 12 daire başkanlığı vardır ve 9 adet daire başkanlığı doludur, 3 adedi boş. Bu bakımdan, bunu da burada sizlerle paylaşmış olayım.

Bir başka sayın milletvekili arkadaşımız, Edirne Milletvekilimiz dedi ki: "Bu KOSGEB kredilerinden hep yandaşlar faydalanıyor, biz faydalanamıyoruz, Edirne'de faydalanamıyoruz. Ben bilmek istiyorum kimler bu kredileri kullanıyor." dedi.

Bakın, Edirne iline ilişkin söylüyorum: 2016 yılı içerisinde 82 işletmeye, 82 KOBİ'ye toplam 4 milyon 68 bin lira kredi verildi. Yine Edirne ilinde, 2017 yılında -yani bu yılın temmuz ayına kadar- 2.038 işletmeye toplam 47 milyon 883 bin lira kredi verildi. Dolayısıyla bütün illerde olduğu gibi Edirne ilimiz de KOSGEB kredilerinden, bütün Türkiye'nin her tarafındaki kriterler neyse aynı kriterlerle kredi kullandı. Bu kullandırılan kredilerde asla ve kata bir kayırma söz konusu değildir. Bu kredilerde yapılan yanlış bir işlem yoktur. Ben, arkadaşlarımızın Sayıştay raporlarını daha dikkatli okumalarını, raporun tamamını okumalarını öneriyorum.

Bir başka arkadaşımız konuşmasında görevden alınan akademisyenler olduğunu söyledi.

Arkadaşlar, bakın, bu arkadaşlarımız bilim yaptıkları için değil terör yaptıkları için, teröre karıştıkları için görevden alınmışlardır. Yine, bu arkadaşlarımız....

MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) - Olacak iş mi ya?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Bir mahkeme kararı var mı Sayın Bakan? Adli veya bir idari soruşturma var mı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Bakın, bir mahkeme kararı yok, olağanüstü hâl kararı var. Bunu ifade edeyim.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep ) - Nasıl tespit ediyorsunuz peki?

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Hepsi için mi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - İkincisi, yine aynı arkadaşımız dedi ki: "Türkiye'nin elli yıllık otomobil hayalinin..." Bunun sahiplenilmediğini ifade etti. Doğrusu, bunu anlamakta zorluk çektiğimi ifade edeyim.

Değerli arkadaşlarım, diğer sorularımızı da daha önce Komisyonda olduğu gibi tek tek cevaplandıracağım, onların notlarını aldım. Bu bakımdan, endişeye mahal olmamasını arzu ediyorum.

Değerli milletvekilleri, dünya tarihî bir süreçten geçiyor. Bölgesel ve küresel kartlar yeniden karılıyor. Yeni siyasi pozisyonlar alınıyor. Küresel güçler de bütün bunlar devam ederken bu değişimin yönünü belirlemeye çalışıyorlar. Bütün dünyayı etkisi altına alan ve gelecekte çok daha kapsayıcı olacağı belli olan yeni bir devrim süreci yaşıyoruz. Bu devrim 4'üncü Sanayi Devrimi'dir. Bu devrim aynı zamanda sanayi dışı bütün alanları da etkileyecek olan Akıllı Toplum 5.0 Devrimi'dir.

Aslında bu iki unsur, 4'üncü Sanayi Devrimi ile küresel kartların yeniden dağıtıldığı siyasi süreç, farklı süreçler gibi gözükse de biri diğerinin sebebi ve sonucu olan süreçlerdir. 4'üncü Sanayi Devrimi'ni yakalayamayan ülkeler bu yeni güç dağılımında da söz sahibi olamayacaklar.

Değerli milletvekilleri, maalesef, daha önceki sanayi devrimlerini hep geriden takip ettik. Dünya bu devrimlerle şekillenirken biz aradaki mesafeyi kapatmakla zaman kaybettik ancak bu kez öyle olmayacak. Türkiye, artık dünyanın bekleme odasından çıkmıştır. Türkiye, bu kez izleyici konumunda bulunmayacak. Akıllı Toplum 5.0 sadece sanayi mantığını değil, toplumu da dönüştürürken Türkiye oturup beklemeyecek. Biz bu dönüşümün ana aktörü olacağız. Değişimin peşinden koşan değil, değişimin yönünü belirleyen ülke olacak, Türkiye'yi hak ettiği konuma getireceğiz.

Bakanlık olarak üç temel prensip ve hedef üzerinde yoğunlaşmış bulunuyoruz: Bunlardan birincisi, Türkiye'yi bilim merkezi bir ülke yapmaktır. Bunlardan ikincisi, Türkiye'yi teknoloji üssü bir ülke yapmaktır. Üçüncüsü, ileri sanayi Türkiye hedefidir. Bu hedefler bizi 4'üncü Sanayi Devrimi'ne her yönüyle adapte olmuş, çağın gereklerine göre üreten, büyüyen, söz sahibi olan bir ülke konumuna yükseltecektir.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, bu yıl bir Üretim Reform Paketi'ni yasalaştırdık. Bu Üretim Reform Paketi'yle sanayinin geliştirilmesini ve üretimin desteklenmesini hedefledik, yatırım ortamının iyileştirilmesini hedefledik ve yine, benzer şekilde bu yıl içerisinde Patent Kanunu'nu da çıkardık. Üretim Reform Paketi'ni Türkiye'nin sanayileşmesi yolundaki en büyük adımlardan biri olarak görüyoruz. Üretim Reform Paketi'yle sanayi sitelerinden organize sanayi bölgelerine, kurumsal iyileştirmelerden dijital dönüşüme, finansmana erişimden KOSGEB desteklerine, ürün güvenliğinden AR-GE'lerinin desteklenmesine kadar çok geniş bir yelpazede Türk sanayicisinin önünü açtık. AR-GE faaliyetleri için ayırdığımız kaynakları artırırken, sağladığımız teşviklerle bu alandaki desteklerimizi etkinleştirdik. İşletmelerimizin krediye erişimini sağlamak üzere Kredi Garanti Fonu'nu ve KOSGEB desteklerini uygulamaya geçirdik. Girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla yenilikçi KOBİ'leri destekledik. Bu ve benzeri reformlar sayesinde, üretim yapısında katma değeri yüksek sektörlerin büyümesine, rekabetçi piyasa ortamının gelişmesine imkân sağladık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizin ve Bakanlığımızın organize sanayi bölgelerine verdiği önemi gösteren bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bugün itibarıyla, Bakanlığımız tarafından tescil verilerek faaliyet gösteren OSB sayımız 308'e ulaşmıştır. Bakın, bizden önce yıllık ortalama 2 adet OSB kurulurdu, 2003-2017 arasında yıllık ortalama 8 OSB kuruyoruz. 2002'ye kadar üretime geçen parsel sayısı 11.395 iken son on beş yılda 50.437 parselde üretime geçtik ve bugün, hâlâ 13 bine yakın parsel tahsis edilmeyi bekliyor. Bakın, OSB'lerdeki boş parsellerin tamamlanmasıyla, yaklaşık 2,5 milyon insanımıza iş sağlayacağız. Yine, 2023 yılına kadar 65 adet OSB kurmayı ve bu OSB'lerde ilave 1 milyon istihdam oluşturmayı arzu ediyoruz, istiyoruz. Yine, bakın, Üretim Reform Paketi kapsamında Bakanlığımıza intikal ettirilmiş bulunan 2 adet özel endüstri bölgesi projesini bir an önce uygulamaya geçireceğiz. Mega endüstri bölgesi uygulamasının Türkiye'nin hızlı büyümesine ve teknolojik dönüşüm sürecini hızlandırmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında belirttiğim gibi, 4'üncü Sanayi Devrimi bütün kuralları değiştirecek, emek yoğun üretim yerini bilgi yoğun, teknoloji yoğun üretime bırakacaktır. Artık klasik fabrikatör tipi, sadece bir Yeşilçam klasiği, nostaljisi olarak kalacaktır. Yeni dönemin aktörleri tasarımcılar, inovasyoncular, AR-GE'ciler, kendini yenileyebilen girişimciler ve bilim insanları olacaktır. Bu gerçekten hareketle AR-GE, inovasyon ve nitelikli insan gücü yetiştirilmesini sanayimiz için olmazsa olmaz olarak kabul ediyoruz. Bunun için AR-GE ve tasarım merkezlerimizin sayısını ve niteliğini hızla artırıyoruz. Bugün itibarıyla, ülkemizde 758 adet özel AR-GE merkezi, 136 adet tasarım merkezi olmak üzere 894 adet AR-GE ve tasarım merkezi sayısına ulaşmış bulunuyoruz. Bakın, sadece bu yıl içerisinde yani ocak-kasım arasında 426 AR-GE, 130 adet tasarım merkezi açtık. 2008 yılında sadece 20 adet AR-GE merkezimiz vardı. İki yıl önce ise sadece 232 adet AR-GE merkezimiz bulunuyordu.

Değerli milletvekilleri, AR-GE merkezi sayımızı en kısa zamanda bine ulaştıracağız. Yine, bu AR-GE merkezlerimizde 2010 yılında sadece 10 bin kişi çalışırken bugün 44.303 kişi çalışıyor. AR-GE merkezlerimizde 24 bin adet proje tamamlamış veya devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, önceliklerimizden biri de ülkemizin sanayi yapısını yüksek teknoloji içeren ürünler üreten bir yapıya dönüştürmektir. Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünler üretmesi Hükûmetimiz ve Bakanlığımız için öncelikli bir konudur. Yüksek teknoloji ürünlerin ihracatımız içindeki payını yüzde 4'ler mertebesinden önce yüzde 8'e, sonra da yüzde 15'e çıkarmayı hedefliyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 2002'de kaçtı Sayın Bakan, şimdi kaç?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Yüzde 4'ler mertebesinde.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 2002'de?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Yok, yok, bugün.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 2002'de?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Bakın, burada bir yanlış yapıyorsunuz. Yüksek teknoloji...

Bakın, bunu soru-cevap bölümünde cevaplandırayım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Peki Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Bu kapsamda, AR-GE ve inovasyon faaliyetlerinin katma değere dönüştürülmesi ve bu sayede yüksek teknoloji bağlamında yeniliğe dayalı bir ekosistem oluşturulması temel hedeflerimiz arasındadır. Bugün, ülkemizde 55'i faal olmak üzere 69 adet teknopark bulunmaktadır. Üç yeni bölgeye ilişkin Bakanlar Kurulu kararı imza aşamasında bulunuyor.

Değerli milletvekilleri, bu bölgelerde faaliyet gösteren firma sayısı 4.594'tür, istihdam edilen nitelikli personel sayısı da 44.995 olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, 2 Kasımda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Sayın Cumhurbaşkanımızın da katıldıkları imza töreniyle, Türkiye'nin otomobili projemizi başlatmış bulunuyoruz. Bu proje, milletimizin yarım asırlık hayalinin gerçeğe dönüşmesi projesidir. Yerli marka otomobil, yılda 700 binden fazla aracın satıldığı -ki bu sene rakam 1 milyondur- ülkemizde mutlak surette başarmamız gereken bir projedir. Projeyle, hem yurt içinde hem de dünya pazarında tercih edilebilir rekabetçi araçlar üretmeyi, otomotivde güncel teknolojiyi yakalamayı ve aynı zamanda bu araçların parçalarını üretecek yerli tedarik sanayimizi geliştirmeyi, bu alanda güçlü bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. Türk sanayisi ve teknolojisi açısından dönüm noktası olacak olan bu proje, bizi geleceğin teknolojisine taşıyan bir teknoloji platformu olacak, sanayimiz için bir kaldıraç vazifesi görecektir.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarları döneminde hep millî ve yerli vurgusu yaptık. Bu vurgu yani millî duruş, bizim açımızdan sadece slogan, içi boş bir söylem değildir. Millî duruşumuzu yalnızca siyasi tavrımızla değil teknoloji, sanayi, yatırım ve üretim politikalarımızla da ortaya koyuyoruz. İthalata karşı yerli üretim seferberliğini başlattık. Bin ürün bin KOBİ projemizle, Türkiye'de üretebileceğimiz ancak ithal ettiğimiz bin ürünü tamamen yerli bin KOBİ'mizle eşleştiriyoruz ve o ürünlerin üretimini Türkiye'de yapmaya başlıyoruz. Yine, KOSGEB Stratejik Ürün Geliştirme Desteği Programı'mızla ithal ettiğimiz stratejik konumdaki ürünleri yurt içinde üretmek için harekete geçtik.

Değerli milletvekilleri, KOBİ'lerimizi bir yandan AR-GE ve inovasyona yönlendirerek yüksek teknolojiyle donatmaya çalışırken diğer yandan da işletmelerimizin verimliliğini artırma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Bu anlamda, Türkiye'de bir ilke imza atarak model fabrika uygulamasını hayata geçirdik. Model fabrikalar, sanayi işletmelerinin, özellikle KOBİ'lerin verimlilik alanındaki teknik kapasitelerini yaparak öğrenme yoluyla geliştirmek ve sanayi işletmelerimizi dönüştürmek amacıyla hayata geçirildi. Projenin ilk uygulamasını bu yıl Ankara'da başlattık, önümüzdeki birkaç yılda model fabrikaları yaygınlaştıracağız. Diğer taraftan, şehir merkezlerinde kalmış sanayi sitelerinin dönüşümü projesini yürütüyoruz. Sanayi sitelerini şehrin dışına taşıyıp altyapıdan çevre düzenlemelerine kadar çağın gereklerine göre yeniliyoruz. Ayrıca, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını geliştirmek amacıyla, Millî Eğitim Bakanlığıyla imzaladığımız protokolle 300 OSB'ye 300 teknik kolej açıyoruz. Bununla, hem organize sanayi bölgelerinin nitelikli işçi problemini bitirmeyi hem de işsizlik oranlarını düşürmeyi hedefliyoruz.

Diğer taraftan, Türk Standartları Enstitüsü, Türkiye'nin sadece standartlara uyum sağlayan ülke değil, standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde önemli adımlar atmakta, hedeflerini bu yönde belirlemektedir.

Diğer taraftan da yurt dışındaki faaliyetlerimizi hem nitelik hem de nicelik olarak geliştirmek amacıyla ülkemiz adına uluslararası mecrada önemli adımlar atmanın gayreti içerisindeyiz. Bu bağlamda, Suudi Arabistan, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi, Afrika Teşkilatı gibi, birçok ülke ve bölgeye yönelik eylem planları yürütüyoruz.

Ülkemizin AK PARTİ iktidarları dönemindeki büyük değişimini ve gelişimini gösteren diğer önemli bir gösterge de sınai mülkiyet haklarıdır. Türkiye on beş yılda sınai mülkiyet alanında önemli çalışmalara imza attı ve bu çalışmalar başvuru ve tescil sayılarına güçlü bir şekilde yansıdı. Türkiye, bugün geldiğimiz noktada 2002 yılına göre 16 kat daha fazla patent başvurusu, 3 kat daha fazla marka başvurusu ve 2 kat daha fazla tasarım başvurusu yapılan bir ülke konumundadır. 2017 yılının ilk on bir ayında yerli patent başvurularında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artış kaydettik.

Bilimin ve teknolojinin amiral gemisi olarak gördüğümüz TÜBİTAK'ın akademik AR-GE destek programlarıyla araştırma camiamıza büyük destekler sağlıyoruz. TÜBİTAK'ın özel sektöre yönelik AR-GE ve yenilik faaliyetlerini teşvik ettiği programlar kapsamında hükûmetlerimiz döneminde büyük artışlar olmuştur. 2003 ve 2017 yılları arasında sağlanan destek miktarı, 13 binin üzerinde proje için yaklaşık 7 milyar liradır. Hem akademiye hem de özel sektöre yönelik destek mekanizmaları kapsamında 2012-2017 yılları arasında toplam 321 çağrı açarak 1.012 adet projeyi desteklemiş bulunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim bütün gayretimiz, bilim ve teknoloji odaklı bir sanayi anlayışıyla ilerlemek, mesafe almaktır. TÜBİTAK ve KOSGEB aracılığıyla gençlerimize, girişimcilerimize, bilim insanlarımıza sunduğumuz çok sayıdaki destek programımızla sınai mülkiyetin ve tasarımın güvencesi Türk Patent ve Marka Kurumumuzla, kaliteye ve tüketici haklarına odaklanan, dünyaya standart ihraç eden Türk Standartları Enstitümüzle, üniversitelerimizdeki 3 bini aşkın araştırma ve uygulama merkezimizle bilimin, teknolojinin, sanayinin ve milletimizin hizmetindeyiz. Yüksek teknolojili yerli ürün seferberliğini, Türkiye'nin 2023 hedeflerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, "bilim merkezi Türkiye" "teknoloji üssü Türkiye" "ileri sanayi ülkesi Türkiye" hedeflerinden hiçbir koşulda geri adım atmayacağız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak 2018 yılı için tahsis edilen ödeneğimizi en etkin şekilde kullanacağız. Bize ayrılan her bir kuruşta milletimizin alın terinin olduğunu aklımızda tutacağız, yaptığımız her işi doğru, hızlı ve kaliteli yapmak için azami gayret göstermeye devam edeceğiz.

2018 yılı bütçemizin milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)