| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2017 |
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve bizleri sabahın bu saatinde ekranları başında izleyen aziz Türk milleti; 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Bizler milletin temsilcisi olarak, milletin vekili olarak bu Meclise gönderilirken özellikle bizden beklenti, milletin sorunlarına çözüm üretme noktasındaydı. Milletin bizden beklediği elbette ki siyasi kısır çekişmeler değil, milletin bizden beklediği elbette ki kavga, gürültü değil. Hele hele ülkemizin geçmiş olduğu bu zorlu süreçte bilhassa millî ve manevi birliğimizi korumamız gerektiğini her bir milletvekilinin, bu çatı altında görev yapan, milletin temsilcisi olarak oturan her bir milletvekili arkadaşımızın gerçekten önemli bir bilinçle idrak etmesi gerektiğini de tekrar vurgulamak isterim.
Bu anlamda, Türk milletinin sesi olmaya geldik, nefesi olmaya geldik, sorunları gündeme taşımaya geldik, bunlara çözüm üretmeye geldik ve en önemlisi, vatanı uğruna canını ortaya koymuş olan şehit yakınlarımız -onlar bize şehitlerimizin emaneti- ve gazilerimizle ilgili sorunların giderilmesi yönünde defalarca kürsüden kanun tekliflerimizle birlikte gerekli çalışmaları yaptık ancak hâlâ çözüme kavuşmamış olan noktalar var. Bunlarla ilgili tekrar bunları tekrar etmek istiyorum. Yıl sonu geldiği için özellikle son iki senenin değerlendirmesi olarak da görülebilir. Her ne kadar iktidar partisi tarafından "Gazilerimiz ve şehit yakınlarımızla ilgili çalışmalar tamamlanmış." denilse bile eksikler bulunmakta, bu anlamda gazilerimiz arasında eşitsizlikler bulunmakta. Çok rasyonel bir tespittir bu, ortaya konulabilir bir çizelge yapılabilir. Muharip gazilerimiz, Kore gazilerimiz, Kıbrıs gazilerimiz arasında aldıkları maaştan özlük haklarına kadar farklılıklar bulunduğu için bunların aciliyetle giderilmesi gerekiyor. Gazilerimizin uzuv kaybı derecesine bakılmaksızın malul gazi sayılarak oluşturulan eşitsizlik mutlaka giderilmelidir. Şehit yakınlarımıza ve gazilerimizin yakınlarına kadro önceliği verilmelidir ve kadro arttırılmalıdır. Elbette ki kadrolar verildi, yapılanları da göreceğiz ama yeterli midir buna da hep birlikte karar vereceğiz. Yeterli olmadığını, feryat bir yerden geliyorsa mutlaka hâlâ eksiklik vardır diyebilmeliyiz.
Terörle mücadele sırasında yaralanmış gazi sayılmayanlar yaklaşık on beş yıllık bir mücadele sürdürmekte. Bir kanun hükmünde kararname çıktı bize göre gazilerimiz için ancak bunlar surda bir gedik olarak kaldı sadece. Gerçekten uygulamaya geçtiği vakit onların arasında belki yüzde 2'sine sadece gazilik unvanı verilebildi.
Yine vatanımızın kahramanları korucularımızla ilgili bir korucu kanunumuz yok. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bununla ilgili bir kanun teklifimiz mevcut ve bunun mutlaka tüm parti grupları tarafından değerlendirilmesi şart. Bunu gündeme taşıdık ve bu hususta bir korucu kanununun çıkarılması için kanun teklifimizde detaylar da mevcut. Ortalama 8 nüfuslu bir aileye sahip olan korucularımızın bir kısmının almakta olduğu maaş 1.510 lira. Çok zor koşullarda yaşamaktalar. Bu para ailelerinin geçimlerine yetmemektedir ve her akşam o evin hanımı eşini sabah dönmemek üzere evinden yolcu etmektedir. Bunlar da bizim kahramanlarımız. Özellikle, üzerimize düşen, korucularımızla ilgili de derhâl bir kanun çıkarılması ve özlük haklarının, maaşlarının iyileştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak.
İnfaz ve koruma memurlarımızın, 4/B'li çalışanlarının kadrolu bir memur kadar hakları ve iş güvenceleri bulunmamaktadır. Bu konuda eşitlik sağlanmalıdır. Güvenlik hizmeti gören bu arkadaşlarımız genel hizmetler sınıfından güvenlik sınıfına geçmek istemekteler; bu da haklı bir talep.
Millî projeler üzerine konuştuk bu bütçede. Özellikle millî projelerin ülkenin üreten ekonomisine katkı sağlayacağını hepimiz biliyoruz. Ancak "millî projeler" derken millî projeleri ifa edecek olan, buralarda görev yapacak olan kardeşlerimizle ilgili kadroların açılması şart. Ziraat, tarım ve su ürünleriyle alakalı özellikle o bölümlerden mezun olan kardeşlerimizin bir işsizlik sorunu var. Madem bu projelere geçilecek o zaman şunu yapmamız gerekiyor: Su ürünleri bölümünden mezun olanlar, ziraat mühendisleri ve yine gıda mühendisleri, veteriner hekimler, bilhassa kendi meslek dallarında uzman olan kişilerin kadroya alınması gerekmektedir.
3004 sosyal güvenlik ön lisans mezunları, 2018 yılı Haziran atamasında en az -bakın, bunlar sayı olarak o kadar- 3 bin kadro talep etmekteler; bu anlamda da hassasiyet göstermek gerekiyor. Türk milleti ferasetli, Türk milleti çok istemiyor. Ne istiyor? Minimum, yapılması gerekenler noktasında hakikaten buluşulacak yerde buluşmak istiyor. Bu anlamda da buradan adım atılırsa inanın Türk milletinden de mutlaka bir adım gelecektir.
Kamuya personel alımlarında 35 yaş şartının esnetilmesi yine milletimizin talepleri. Neden? Uzun seneler atamaları yapılmayıp bekledikleri için yaşları ilerlemiş olduğundan dolayı yaşın en azından bir iki yaş esnetilmesi yönünde de haklı talepleri bulunmakta.
Adalet Bakanlığı bünyesinde yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan mübaşirlerin hizmet sınıfları büyük bir haksızlık oluşturmaktadır. Yürüttükleri görev bakımından asli ve sürekli hizmet ifa eden mübaşirlerin kendileriyle benzer işleri gören zabıt kâtibi, şoför ve başka diğer memurlar gibi genel idari hizmetleri sınıfında bulunmaları gerekmektedir. Bu hususta Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığının bütçesinin sunumunda mübaşirleri genel idari hizmet sınıfına geçireceklerini beyan etmiştir. Bu müjde 5.500 mübaşir arkadaşımızı ve ailesini sevindirmiştir. Bakan Bey'in sözünün takipçisi olacağımızı buradan tekrar belirtmek isterim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, devlette bilhassa süreklilik esasına çok önem verdiğimizi, milletimizin de devlete güvenini bu unsurun oluşturduğunu, bir bakanın vermiş olduğu sözün gelen diğer bakan tarafından mutlaka devam ettirilmesi gerektiği yönünde de tekrar mutlaka takipçisi olacağımızı söylemek isterim.
Ezcümle, adalet bölümü mezunlarına bölümüne göre öncelik verilmesi şartı vardır. Zaten genel anlamda, fakültelerden mezun olanların, kendi bölümlerinden mezun olan arkadaşlarımızın kendi bölümlerine atamalarının ve görevlendirmelerinin yapılması gerekiyor ki gerçekten mesleklerini icra etsinler, mutlu birer çalışan olarak hizmet edebilsinler vatana ve millete.
Mayıs ayında Diyanetin imam-hatip mülakatına girip sonra İŞKUR'a temizlik elemanı olarak alımları yapılan 4.995 mağdur haklarını aramaktadır yine. Bu konuda gereken düzenleme konusunda bir çalışma yapılması şarttır.
Yine, aynı şekilde, Suriyeli öğrencilerin... Bakın, 3,5 milyon Suriyeli mülteci geldi. Her ne kadar bunlara "misafir" desek de misafirin kalıcılığı... Yani, süre olarak "misafir" dememek gerekiyor artık, ülkemize yerleştiler. Bu anlamda, Türk milletinin yine kalbinin zenginliği, mazlumun yanında olma isteği, tabii ki, gerçekten büyük önem arz etmekte. Bunlarla ilgili eğitim veren, emek veren öğretmenlerimiz var. Öğretmenlerimizin, Suriyeli öğrencilerle ilgili, özellikle Türk eğitim sistemine entegrasyonunun sağlanması, projelerde görev yapan 6 bin KPSS ve mülakatla atanmış öğretmene proje bitiminde sahip çıkılması gerekiyor; orada da, yine, mutsuz bir kitlenin oluşmasına yol açmamak gerekiyor.
Bir başka konu da engelli öğretmen adaylarımız. Yine, burada yaklaşık 4 bin kişilik bir öğretmen kitlesinden bahsediyoruz. Hepimiz burada, o özel günlerde, özel insanlarımızla ilgili hakikaten duygusal konuşmalar yapıyoruz ama ben şunu derim: Duygusal konuşmalar yapmak yerine haklarını teslim etmek burada her birimizin görevi ve vebali. Bizler Türk milletinin vebaliyle bu koltuklarda oturuyoruz. Her birimiz akşam başımızı yastığa koyduğumuzda gerçekten rahat uyuyabiliyor muyuz, bunu ölçmemiz gerekiyor. Bu anlamda, engelli öğretmen adaylarımızla ilgili, bir avuç engelli öğretmenin hâlâ atanamadığını, ocak ayıyla ilgili Sayın Başbakanın yaptığı açıklamanın 500 öğretmen ataması olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bence bütün engelli öğretmenlerimiz kendi branşlarında mutlaka istihdam görmeliler.
Öğretmenlerimizin taleplerini dikkate almalıyız; göz bebeğimiz evlatlarımızı onlara emanet ediyoruz. Her buraya, kürsüye çıktığımızda... Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kanun tekliflerimiz de mevcut, soru önergelerimiz de mevcut. İhtiyaç 100 bin öğretmenken neden 20 bin öğretmen alımı yapılır, bunu anlamak da mümkün değil. En azından 40 bin öğretmen alımı yapılması noktasında bir talep bulunmaktadır.
Yine, aynı şekilde -özellikle burada çok talep geldiği için- ebe hemşirelerle alakalı: Hizmet verdikleri köylerde gebe takibi, bebek ve çocuk izlemi, aile planlaması danışmanlığı, okul çağı çocuklarında aşı uygulaması, sağlık alanında eğitimler verme gibi görevlerinin yanı sıra, çalıştıkları köylerde tek olmaları sebebiyle temizlik personeli olarak da görev yapmak zorunda bırakılmaktadırlar. Evlilik izni, doğum izni, hatta ölüm izni olmayan vekil ebelerin eksik olan özlük haklarında mutlaka iyileştirmeler yapılmalı. Bir nevi 4/C'li olan vekil ebelerimizin 4/B ya da 45/A sözleşmeli pozisyonuna geçirilmesi gerekmektedir.
Bu değerlendirmelerin tamamını eminim ki hepiniz aslında yapabiliyorsunuz. Her bir milletvekilimizin, her bir arkadaşımızın bunlara önem vermesi gerekiyor. Milletimizin vebali bizim vebalimizdir. Bu anlamda, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.