GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki sözleri sebebiyle ve görevini hukuk içinde tarafsız bir şekilde yerine getirmediği iddiasıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/18) ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:45
Tarih:22.12.2017

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken siyasetin belki de en temel sütunlarından biri olan bütçenin bu Mecliste hayırlısıyla geçmesini ve kabul edilmesini tebrik ediyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle ve hürmetle selamlıyorum.

Son iki yüz yıldır bu topraklarda büyük badireler geçirdik. Hepimizin bugünkü davranışları, ortaya koymuş olduğumuz değerlendirmeler bu son iki yüz yıllık badirelerin ve travmaların, değişimlerin, süreçlerin bir numunesi olarak ortada durmaktadır. Ama Allah'a hamdolsun, kâh güzel cumhuriyetimizle, kâh demokrasimizle ve demokrasimizin güçlü kıldığı siyasetle ve iktidarlarla bunları hep birlikte aştık. 1923 cumhuriyette kişi başına gelir seviyemiz 45 dolardı, Allah'a hamdolsun, bugün 11 bin doların üzerindeyiz. Bu, Türkiye'nin attığı adımların ne kadar isabetli olduğunu... Kâh darbelerle, kâh mezhep, etnik köken ayrımları, bizim ülkemizin birliğinin önüne konulan -ifade etmek isterim ki- birtakım fay hatları ve Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı anarşi dâhil birtakım süreçleri birlikte aştık. Şimdi, yepyeni adımlara doğru hep birlikte gidiyoruz. Şunu açıkça söylemek isterim: Bu ülke bu adımları üç temel unsurla beraber attı; devlet, millet ve siyaset. Bunlarla ilgili, bugün, eğer burada demokrasiyle beraber birçok badirelerden sağ salimen geçmişsek bilinmesini isterim ki bu üç unsurun ortaya koymuş olduğu o birliktelik bugün Türkiye'yi yarına selametle taşımaktadır.

1980 öncesiydi -iyi hatırlıyorum- rahmetli dedem bir cuma namazında Sultanahmet Camisi'ne götürdü beni. Demirel o cuma namazında oraya gelen Başbakandı. Camiden çıktık, kapının önünde dedem, Demirel'i bekliyordu. Yaklaşık 10 yaş büyüktü Demirel'den. Demirel geldi ve elini öptü. Çocuktum, merak ettim "Dede niye öptün?" dedim, "Ben devletin elini öptüm." dedi. Bugün anlıyorum ki devletle meşgalemizden, uğraşımızdan, aslında saygıdan da öte, nezaketten de öte büyük bir şuur anlayışı söz konusuydu. İşte, bugün bu şuur Türkiye'yi yarına taşıyor.

Yine, 80'li yılların ilk zaman dilimi içerisinde ortaokula gidiyordum. Babamdan izin aldım "Ben Gaziosmanpaşa Meydanı'nda kartpostal satmak istiyorum." dedim, "Sat." dedi. Sirkeci'ye gittim, kart aldım, getirdim, Gaziosmanpaşa Meydanı'nda, hâlâ komşumuz olan bir marangoza güzel tezgâh yaptırıp oraya dizdim. Bir Menderes resmini de dizmişim Sirkeci'den aldığımdan. Bir kadın ama bir kadın geldi, dakikalarca o resmin önünde ağladı, dudaklarından mırıldanan sözleri şu anda bile hatırlıyorum: "Biz sana sahip çıkamadık. Sen bizim parçamızsın." dedi. Bu büyük bir vefaydı belki de ama bilmenizi isterim ki bu vefanın da ötesinde bir şeydi, bu büyük bir millet şuuruydu.

Yine 80 öncesinde...

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sıkıştığınız zaman Menderes'e sarılmayın, Demirel'e sarılmayın!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ben siyasi bir aileden geldim. Şu vücudumun her tarafında yumruk var ve morluk var, her tarafımda. Siyasi bir aileden geldim. Bilmenizi isterim ki çocukluğumuzda sabahleyin evden çıkarken üç katlı evimizin bodrumuna iner "Acaba bomba koydular mı?" diye bakar, akşam geldiğimizde aynı evin bodrumuna tekrar bakar "Acaba bomba koydular mı, acaba babamıza ve ailemize bir tuzak kuracaklar mı?" diye endişe içerisinde olurdum. Bu tip duygularla büyüdük. İfade etmek istiyorum ki aslında siyaseti korumak, siyasetin gücünü ortaya koyabilmek, siyaseti milletin bir sesi olarak, siyaseti milletin bir nefesi olarak, siyaseti milletin kendi ifade merkezi olarak değerlendirmek o gün zihnimizde vardı. Bugün siyasete saldırıldığında, Türkiye'yi yönetenlere saldırıldığında belki ortaya koymuş olduğumuz reaksiyonun en temelinde bunlar yatmaktadır.

Yine ifade etmek istiyorum, işte bu devlet, işte bu millet ve işte bu siyaset anlayışı ve Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu merkez Allah'a binlerce kere daha hamdolsun ki dün Kudüs'te bütün dünyanın gözüne baka baka bir liderin ve bir ülkenin nasıl dünyayı bir noktaya çektiğinin en güzel ifadelerinden bir tanesidir ve tercümesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz böyle bir eğitimden geliyoruz. Kimin hangi dedikoduyu, kimin hangi süreci yaptığı bizi hiç ilgilendirmiyor. Ama benim tek İçişleri Bakanı şapkam yok, ben aynı zamanda bir siyasetçiyim, bir siyaset adamıyım. Ben bu ülkede "Aman bana kimse dokunmasın, etmesin, görevimi yapayım." diyen bir güzellik kraliçesi falan değilim. Siyasi sorumluluklarımız var ve siyasi anlayışlarımız var. Eğer siyaset varsa bu ülkede millet vardır, demokrasi vardır, söz vardır ve bu ülkede milletin hesabı ve milletin anlayışı vardır. Ne yapacağız yani biz? Yani elimizdeki siyasal gücü ve İçişleri Bakanlığı gücünü bir siyasi partinin belediyesine haksız, adaletsiz bir yere hesap sorarak gerçekleştirerek mi hıncımızı alacağız? Bugüne kadar böyle mi yapıldı? AK PARTİ bugüne kadar, 2002'den itibaren hep böyle mi sürecini başarıyla yönetti? Böyle olduğumuzu mu düşünüyorsunuz?

Şimdi, şunu net bir şekilde size ifade etmek isterim; çok açık ve çok net ne diyor Genel Başkanı CHP'nin: "Baskı var mı belediye başkanlarının üzerinde? Baskı var. Bir belediyemize gelen müfettiş sayısı 100'ü geçti. Bizim belediye başkanlarımızı baskılayarak onları iş yapamaz hâle getirmek 'Bak görüyorsunuz, CHP'li belediyeler hizmet üretemiyor.' noktasına taşımak istiyorlar; asıl amaçları bu."

Biz devlet idare ediyoruz, hangi şuurla bunu idare ettiğimizi biliyoruz. Siyasette de iktidar ve muhalefetin var olması gerekliliğinin demokrasinin ana prensibi olduğunu ancak Türkiye'nin yarınlara böyle gidebileceğine inanan bir anlayışın temsilcileriyiz ve 2015-2017 yılları arasında 393 AK PARTİ'ye teftiş ve denetim yapılmış, 103 CHP'ye teftiş ve denetim yapılmış, 69 MHP'ye teftiş ve denetim yapılmış, 108 de DBP'ye teftiş ve denetim yapılmış.

Peki, bunu söyleyen -kusura bakmayın, yüzünün kendi ifadesi, benim buraya koyduğum bir ifade değil- Genel Başkan milletin gözüne baka baka hangi mağduriyet hesabının altına sığınmaya çalışıyor?

Peki, 2017 yılı, evet, 2017 yılı devam eden soruşturma ve denetimler; 91 AK PARTİ, 27 CHP, 23 MHP. Hani adaletsizlik? Hani haksızlık? Ve yine seçildiği partiye göre görevden uzaklaştırılan belediye başkanları -bunların hepsini ben uzaklaştırdım, benim imzamla beraber uzaklaştırıldı- 93 tane DBP, 9 tane AK PARTİ, 3 tane MHP, 1 tane de CHP.

Ey milletim, biz yanlış bir işin altına imza atmayız. (AK PARTİ sıralarından "bravo" sesleri, alkışlar) Ne söylerlerse söylesinler, hangi dedikoduyu yaparlarsa yapsınlar, yanlış bir işin altına imza atmayız ama sizin bir sorununuz var; sorununuz ne biliyor musunuz? Altınızdan yeller üfürüyor hiçbir şeyin farkında değilsiniz.

Bak, geçen günlerde söyledim, sizi hafif bir uyardım bana kabahat buldunuz. "Belediye başkanlarının yurt dışına çıkmasına niye sen izin veriyorsun?" diyorsunuz. Partinizden haberiniz yok. Evet, 2014 Mart mahalli seçimlerinden sonra, 2014 Mart mahalli seçimlerinden 15 Ekim 2016 tarihine kadar yani kararı aldığımız tarihe kadar yurt dışına çıkışta rekor kıran ilk 10 belediye Cumhuriyet Halk Partisi. Söyleyeyim mi? Söyleyeyim mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Söyleyin ya, paylaşın.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi: 1'inci beş yüz elli yedi gün, bakın, 1'inci beş yüz elli yedi gün, iki buçuk yılda beş yüz elli yedi gün. Partinizden haberiniz yok. 2'ncisi üç yüz otuz dört gün. İlk 10 belediye... Ve siz bu mantıkla ve bu anlayışla belediyelerinizin ne yaptığını, nasıl bir süreç içerisinde olduğunu söyleyeceksiniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Acayip bir kabahat ha(!)

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Yine, Genel Başkanınız çıktı, bir iddia ortaya koydu. Dedi ki...

KADİM DURMAZ (Tokat) - FETÖ'ye gitmedi.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Dedi ki, bak -battal boy bir yalan- dedi ki: "Şimdi, İçişleri Bakanının saydığı unsurlardan, tamamından -altını çiziyorum, özellikle tamamından- Belediye Başkanımız hakkında daha önce soruşturma açılmış ve takipsizlik verilmiştir." Ya, bana gensoru vermenize gerek yok; ben size açık çek verdim, dedim ki: "Eğer bu doğruysa ben istifa edeceğim." Hemen istifa etmeye hazırım, açık çek. Hadi, biriniz çıkın, deyin ki: "Hayır, sen yalan söylüyorsun, Genel Başkanımız doğru söylüyor." Ben buradan şu anda gitmeye hazırım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Evet, Genel Başkanımız doğru söylüyor.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Evet, 16 dosyada...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen yalan söylüyorsun.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Hayır, hayır. 11 dosya savcılıkta, 2 dosya mahkemede, 3 dosya da idari soruşturmada.

Bitmedi daha, evet, daha bitmedi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ceza yok, ceza yok, ceza yok.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Daha bitmedi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hiçbir ceza yok.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bir taraftan Battal İlgezdi soruşturmaları... Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen ve bizim, Battal İlgezdi'yi almaya konu aldığımız, konu olan 11 tane. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında mahkeme yürüyor. Yetmedi, 3 tane de idari soruşturma var. Yetmedi, kovuşturmalar var -bakın, biraz sonra söyleyeceğim- yetmedi, kovuşturmalar var. Bu kovuşturmalardan bir tanesi haksız mal edinme, bir tanesi de görevi kötüye kullanma. Davası bugündü bir tanesinin, bir tanesinin davası bugündü.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ne oldu? Ne var bunda?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bakın, ben hata yaptım. Niye hata yaptığımı söyleyeyim mi?

ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Kardeşim, Battal davasını bırak, kendine gel!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bu karar, savcı tarafından, bir ay sonra...

ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Battal davasını bırak, kendine gel! Sorduğumuz sorulara cevap ver!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - ...yani onun kamu görevi yapmayacağına ait iddia ettiği karar ağustos ayında verildi. Ben ağustos ayından beri, maalesef, Kato'da olduğumdan dolayı, maalesef, Herekol'da, maalesef, yiğitlerimizin yanında, Türkiye'de terörle mücadele ettiğimden dolayı üç ay, dört ay geciktim. Özür diliyorum milletimden! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen kendini anlat, kendini.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bak, küfürlü konuşma!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, hayır, küfür yok.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bak, küfürlü konuşma!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Küfür etmedi ki.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bak, küfürlü konuşma!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Küfür etmedi ya.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Küfür etmedi ki "Sen kendini anlat." dedi.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... Sayın milletvekilleri, bakın, kürsüde hatip var, sizin de hatibiniz vardı, müdahale etmeyin.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bak, küfür ediyorsun! Bak, küfür ediyorsun! Bak, küfür ediyorsun!

BAŞKAN - Sayın Soylu, Sayın Bakanım, Genel Kurula hitap edin.

Buyurun.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama, Sayın Başkanım, küfür yok.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ve yine burada Erguvan Barış Parkı meselelerden bir tanesi. 670 metrekare kendi kurduğu sitenin önündeki parka bir taraftan büfe ve kafeterya yapma izni veriyor, sonra 3 bin metrekareye çıkarıyor, sonra o kafeteryanın yerine 4 lüks restoran yapıyor, yaptırıyor.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Ankara Belediye Başkanı Mustafa Tuna mı yaptı bunu Çankaya'da?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Peki kime, kime? Ben size söyleyeyim: Bakın, imar durumu uygun olmayan bir yere ve belediye meclisinden ihale kararı alıyor. Büyükşehir belediyesi imara aykırılıkları bildirmesine rağmen gerekli işlemleri yaptırmıyor. On sekiz gün sonra -bu ismi hatırlayacaksınız- Buz Rezidans'taki ortaklarına Buz İnşaat Şirketini kurduruyor, yıllık 33 milyona kiraya vermiş olduğu yeri, orayı 3 bin metrekareye çıkardıktan sonra bir yılda 1,5 milyon kiraya vererek 1 milyon 467 milyon lira haksız kazanç sağlıyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bravo(!) Harika(!)

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bunu kim yapıyor? Bunu buradaki belediye başkanı yapıyor. On sekiz yıl haksız kazancın bedeli 25 milyon lira. Biz haksız iş yapmayız.

Kılıçdaroğlu'nun "Suç yok." dediği dosya, 30. Asliye Ceza Mahkemesinde -biraz önce söyledim -şu anda bu cezada kamu haklarından yoksun bırakılmasını ve aynı zamanda da haksız mal edinme suçunu ortaya koymaya çalışıyor. Yetmedi, bütün bunlarla birlikte haksız mal edinmede 7,5 milyon liradan 1.600 metrekare eve kadar, daha bu işin başlangıcı olduğunu söyleyeyim. Ben dosyaların nereye gittiğini, nasıl olduğunu acaba bir yanlış yapmayalım, bir eksiklik yapmayalım, bir haksızlık yapmayalım, bir mağduriyet oluşturmayalım diye tek tek inceleyerek ortaya koyuyorum.

Ve yine size söylemek isterim. Bütün bunlarla beraber, özellikle, evet, bakın bir dosyada da arkadaşınız suçu kendisi kabul ediyor. Bir dosyada, imar mevzuatıyla ilgili dosyada diyor ki: "Ben suç işlemedim ancak hakkımda beraat verilmeyecekse hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ediyorum." Bakın, yani -avukat olanlar var- herkes mahkemelerde feryat eder "Ben suç işlemedim." diye, suçu alacağını görüyor ve diyor ki: "Hükmün ertelenmesinin geri bırakılmasını..."

Buz Rezidans, burada her şey var; ortak var, İmar Komisyonu Başkanı var, her şey var ama burada garip ne var biliyor musunuz? Bakın, men dakka dukka, çalma kapımı çalarlar kapını. Özhaseki'ye iftira ettiler, "Kızının dairesi var." dediler, çıkmadı ama burada çıktı bak. Biz aileye girmeyiz, bak, bu yanlış bir iştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) "İmar Komisyonu Başkanının 400 dairesi var." dediler, adamın kendi yerinden verdiği ve kat karşılığı aldığı 4 daire sebebiyle "400 dairesi var." dediler ama İmar Komisyonu Başkanı, burada malı götürmüş belediye başkanıyla beraber, men dakka dukka, çalma kapımı, çalarlar kapını.

Yetmedi; size bir ibret belgesi daha gösteriyorum: Nurhan Kahvecioğlu. Kim bu kadın? Kim? Bu Buz Rezidans'ta o belediyeden yerin alınmasını temin edebilmek için, belediyenin oradaki arazisini yüzde 50 ucuza daha iyi alabilmek için üstüne verilen... Ama ifadesi var ya -devlet işini sağlam kazığa bağlar- ifadesinde ne diyor biliyor musunuz? "Devir sonrası Büyük Uzunlar'dan alınan parayı ben görmedim. Ne olduğunu bilmiyorum. Ne para geldi ne de para gitti." Bakın, ben sizi kurtarmaya çalıştım, defalarca bu işin arkasında durmayın dedim ve ifade etmek istiyorum ki tamamen palas pandıras bu işin içerisine girdiniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Aman, sen bizi kurtarma, aman! Aman, bize bulaşma!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kurtarma.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bakınız, Genel Başkanınız, 17 Eylül 2015'te buz gibi bir yalan söylüyor "O rezidansın Ataşehir Belediyesi ve Belediye Başkanıyla ilişkisi yok, varsa da ben bilmiyorum." diyor. Sizce bilmiyor mu?

Daha Erkan Karaarslan işi çıkmadı. Bak, daha Erkan Karaarslan işi çıkmadı, onlar çıkacaklar, bu FETÖ ilişkisinin nasıl olduğunu göreceksiniz, biraz sonra anlatacağım.

Yine, bunun ötesinde, bir taraftan, daireyle ilgili söylüyor. Bunu özel size göndereceğim, burada millete söylemeyeceğim. Hani "1 kuruş" diyor ya "1 kuruş", "1 kuruş varsa..." Dairenin fiyatı 2012 yılında, hemen yan taraftaki dairesinin fiyatı tespitli, arkadaşlarımız o tarihte araştırma yaparken tespit ettiler. 300 bin lira kredi alıyor 2012 yılında, topraktan daha hiçbir şey yokken, 2014'te dairenin fiyatı net belli, 495 bin lira. 495 bin lira dairenin fiyatı. Kaçta? 2014 yılında.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ne var bunda?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - 225 bin liraya alınmış, bir şey yok.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ne var bunda?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Yine bir şey söyleyelim. Burada CHP'li belediye meclis üyelerinin savcılığa suç duyurusu var, savcılığa. Ne suç duyurusu var savcılığa? Savcılığa suç duyurusu, diyorlar ki: "Bu okulda yanlış var." Kime yaptırmış bu okulu eniştesi Nurettin Şahin'e. Ne olarak yaptırmış? Daire olarak yaptırmış. Sonra imarı olmuş mu veya bunun herhangi bir ruhsatı verilmiş mi? Büyükşehir belediyesi "verme" demesine rağmen buradaki her türlü tezgah hem de yıkıyorum mazereti adı altında kullanılmış ve gerçekleştirilmiş, milyon dolarlık bir rant söz konusu.

Şimdi, ben İçişleri Bakanı olacağım, bu meselelere girmeyeceğim. Öyle mi? AK PARTİ'nin seçilmiş 9 tane belediye başkanı görevden alınacak, MHP'nin 3 tane belediye başkanı alınacak, sizin 1 tane belediye başkanınız görevden alındı diye siz İçişleri Bakanının kellesini isteyeceksiniz. Öyle mi adaletiniz sizin?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tehdit ettiğin için istiyoruz.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Biz kimseyi tehdit etmedik.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tehdit ve şantaj için istiyoruz.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Biz hiç kimseyi tehdit etmedik. Daha birçok şey var. Benim söylediğim açık ve nettir, burada söylüyorum. Trabzon'da Ortahisar Kongresi'nde söylediğim söz... Bütün bunları söyledikten sonra söylediğim söz şudur: "Sen yolsuzluk marketinin önünde çektirdiğin fotoğrafla sen bittin artık." Bu siyaseten bir terimdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Öyle Ertuğrul Özkök'ün kayığına binmeyin, Doğan Holdingin kayığına binmeyin, başkalarının kayığına binmeyin, milletin size vermiş olduğu oyları bir değerlendirmeyle namusuyla temsil etme anlayışı içerisinde olun.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kimsenin kayığına bindiğimiz yok.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Eğer vakit kalırsa şunu söyleyeceğim. Hani bana söylüyor ya CHP, FETÖ ilişkisini.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Aman aman dikkat, kafaya dikkat et, başına dikkat et.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bir şey olmaz bir şey olmaz, sen merak etme. Bakın, şimdi, şu Türk Solu dergisi. Ben Türk Solu dergisini bilmem sizin mahalle daha iyi bilir.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yok, biz de bilmiyoruz.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - 13 Nisan 2009, "CHP 11 Nisanda parti meclisi toplantısında kurultaya gitme kararı alıyor. Ancak Doğan Medyanın da Fetullahçıların da hedefi çok daha büyük." 2009 arkadaşlar. "İlk kurultay için hedeflenen Baykal'ın düşürülüp Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa..." Biraz önce bir yamak bağırıyordu orada, o yamağın patronu olan. "Gürsel Tekin'in de yardımcılığa getirilip Karayalçın'ın başdanışman yapılması..." Bak, Türk Solu dergisi.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Aa, acayip bir şey ya! Vallahi billahi acayip, acayip!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Evet, yine, İleri dergisi, 2009 yılında...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Dergi çok okuyorsun galiba!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - "CHP tabanına virüs verilmiştir, bu virüs hızlı ilerlemez. Amerika'nın, büyük medyanın ve elbette Fetullahçıların istediği CHP ortaya çıkacaktır. Ama bu darbe Baykal'a yapılıyor sanmayın, asıl darbe CHP tabanına..."

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bak, burada bir iki tane dergi var.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bakın, aynısını arkadaşınız Onur Öymen söylüyor: "2008 ve 2009 yıllarında ben bu projeyi Baykal'a da anlattım, Kılıçdaroğlu'na da anlattım." diyor, bakın, 2009 yılında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hangi dergi?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bitmedi...

BAŞKAN - Süre bitti ama Sayın Bakanım, toparlayın bir dakikada lütfen.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ne menemdir ki kaset kumpası bundan sonra geliyor.

Benden FETÖ'cü çıkmaz da ben FETÖ'ye sığmam da siz FETÖ'nün içine girmişsiniz, tabi olmuşsunuz, emir eri olmuşsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

127 şüpheliden byLock çıktı.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen FETÖ'ye buraya kadar batmışsın.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Evet, yetmedi, daha ötesi var.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hâlâ nasıl konuşuyorsun?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Amerika'ya gidiyorsun -bana hesap soruyorsun- Amerika'ya gittiğin tarih 17-25 Aralıktan sadece ve sadece altı gün evvel. Kime gidiyorsun? Faruk Taban'a gidiyorsun. Ne istiyorsun? "Cemaat bize oy verirse çok memnun oluruz, çok seviniriz." diyorsun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tabii, sen mi duydun onu!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Hangi ilişkileri ortaya koydunuz? Neyi ortaya koydunuz? O 2008, 2009'dan beri hangi süreci gerçekleştirdiğiniz çok net ortadadır.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yalan söyleme, yalan! Sen mi duydun onu!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bir şey daha söyleyeyim: Burada var birçok, hem de buradaki fotoğraflar, resimler, oradaki CHP'nin FETÖ ziyaretleri, bütün hepsi, bunları geçen toplantıda anlattım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Vah, vah!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bak, siz ada siyasetini seversiniz, siz ada siyasetini çok seversiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Siz İmralı Adası siyasetini seviyorsunuz...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sen söylediklerine inanıyor musun!

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bitirelim lütfen.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - ...siz Yassıada siyasetini seviyorsunuz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen onları anlatma, sen Menderes'i anlatma; sen kendini anlat.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Yine söyleyeyim: Man Adası siyasetini de bunun için çıkardınız.

Burada tekrar söylüyorum: Bu ülkenin istiklalini, bu ülkenin geleceğini, bu ülkenin demokrasisini, bu ülkenin hedeflerini örtbas edebilmek için ortaya konulan bir tuzağın oyuncağı hâline geldiniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, daha kaç dakika dinleyeceğiz?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ne İmralı'dan ne Yassıada'dan ne de herhangi bir Man Adası'ndan size medet umdurmaz bu millet, umdurmayacak bu millet. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Saklayamazsınız, saklayamazsınız.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Ben sözlerimi şöyle tamamlıyorum...

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tehditten hiç bahsetmedin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Man Adası'ndan para geldiğini Sayın Bülent Turan kendisi kabul etti Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Hiçbir yerden para gelmedi.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Geldi, Bülent Turan'a sorun.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bak, boşuna bağırma. O parayı ispat etmezseniz namertsiniz, namertsiniz, namertsiniz! (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sensin namert!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - O parayı ispat edeceksiniz! Kıvırmayacaksınız! Yok şirket, yok vergi kaçakçılığı, yok şu, yok bu kıvırmayacaksınız! Bakın, bu sefer sert kayaya çarptınız.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Onları topla da git yalnız, milletvekillerine toplatma.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Bilmenizi istiyorum ki çok net ve açık bir şekilde bu millet bunların hepsini görmektedir ve size gereken cevabı da verecektir.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu vekiller de seni görüyor.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum özellikle bu imkânı bize verdiğiniz için.

Hepinize saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum. Sağ olasınız, var olasınız. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)