| Konu: | Tokat ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 09.01.2018 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, bizi izleyen değerli yurttaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Meclis kapanırken, Türkiye'de ortak bir anlayışla, tüm siyasi partiler de katkı sunarak taşeron işçiye bir müjde vermeyi arzu ettik ama Hükûmet OHAL'den kaynaklı fırsatçılığı, yine bir kanun hükmünde kararnameyle Türkiye'de yaşayan emekçilere kara bir gün olarak yaşattı.
Tabii, taşeron işçilik sistemi AK PARTİ iktidarının 21'inci yüzyılda piyasaya sürdüğü modern bir köleliğin tam da kendisidir. AK PARTİ Hükûmeti, aynı işte çalışan, eşit işi yapan insanları bazılarına kadro vererek diğerlerinden ayırdılar. Bunu, yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini yok sayarak çıkardılar. İşte, tam da yine kafanızda tasarladığınız bir OHAL fırsatçılığını bu yüce Mecliste gerçekleştirdiniz. Tüm siyasi partiler -bir kez daha altını çiziyorum- katkı sunarak ülkemizin imkânları çerçevesinde 1 milyon 500 bin mi, 1 milyon 350 bin mi, ülkemizin gücü neye yetiyorsa belki 500 binine, gelin ortak bir anlayışla olayın tarafı olan sivil toplum örgütlerini, sendikaları, bileşenleri karşımıza alıp, kademeli olarak tamamına verip bu sorunu da çözelim dedik ama kabul görmedi. Tabii, bu ülkede ortak yaşama kültürüne, iş barışına da zarar veren bir uygulamayı hayata geçirdiniz. Türkiye'de DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ gibi üç önemli sendikayı Cumhuriyet Halk Partisi bir taşeron çalıştayıyla bir masada buluşturup ortak bir anlayışı da sundu size ama tabii, sizin halkı, sivil toplum örgütlerini, emekçileri, kendinizden başkasını ve biat edenlerden başkasını yok sayan anlayışınız bunu da hiç görmezlikten geldi. Tabii, devam ediyor bu anlayışsızlık, hâlâ da Hükûmetin gündemindedir.
"Helal kazanç" dediğimiz şeyin üç ölçüsü vardır: Meşru iş, adalet ve alın teri. Emek düşmanları, demokrasi ve özgürlüğün tam da düşmanlarıdır. Bu yaptığınızla ne insanı ne ahlakı ne de vicdanı varsaydınız. Bu alışkanlık sizde devam ediyor ama inanıyorum, 2019 yılında bu halk bunları görüp, sizin insanı, emeği, sivil toplum örgütlerini yok sayıp, sadece muhtaç edip oy devşirme anlayışınıza dur diyecektir.
Taşerona kadro diye söz verdiniz ama olmadı, aynı iş yerinde bazı çalışanlar kadro alırken büyük bir kesimi alamadı. Tokat'taki devlet hastanesinde yemekhanede çalışan, on dört yıldır sizin de getirdiğiniz, hatta mitinglerinizde, devlet kurumunun bahçesinde partinizin önlüklerini giyip katkı sunan, bayrak asan bu çocuklar mağdur. Ama itirazları şuna, diyorlar ki: "Bu kadroyu ne kadar verecekseniz bize verin, belirleyin, biz bunu kendi aramızda pay edelim." Yine, il özel idare çalışanları aynı durumda; Tokat'ın muhtelif yerlerinde, Türkiye'nin her tarafında gece eksi 20, 30 derecede kar mücadelesi yapan, bunlara da yok. Ama ne olmuş? Özel idare almış; A, B, C diye sivil toplum örgütlerine ya da kamu kurum ve kuruluşlarına 5'er, 10'ar kadro vermiş, maaşını kendi ödeyip, bunların hepsi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında çalışan almış, Sivil Savunmada çalışan almış, bir başkaları da almış. Bunları çoğalttığımız zaman, 69 kamu kurum ve kuruluşunda da hiçbir kadro yok. Yani, adaletsizliğiniz, hakkaniyetsizliğiniz, bu halkı yok saymanız her alana yansımış durumda. Yetmiyor, yetmiyor.
Türkiye'de iki ilde özel idare çalışanlarına tam kadro vermişsiniz. Neresi, bilin bakalım arkadaşlar? Biri Rize, biri Erzincan. İşte, böyle garip bir tesadüfle de bu ülke sizin yaptığınız kanun hükmünde kararnameyle tanıştı ve yaşadı. Ve şeker fabrikaları çalışanlarına yok. On sekiz aydır denetim yapamayan, toplanamayan millî Şeker Kurulumuz -gerçi millî olan her şeye de sizin bir karşı duruşunuz var ya- toplanamıyor. Hepinizin çocukları, bazılarınızın da torunları var. İşte, bunlara sağlıklı şeker pancarından, köylünün, çiftçinin ürettiği şekeri yediren işçilerin kadrosu yok. Bunlar yirmi sekiz yıl, otuz yıl çalışmış ama hâlâ kadroları yok. Bunların bilinmesini, görülmesini ve hepimizin ortak anlayışıyla bu adaletsizliğin ortak bir şekilde düzeltilmesini istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Peki, buyurun, bir dakika ek süre.
KADİM DURMAZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Tokat'ın sorunları saymakla bitmiyor. Bir bölümünü bu kürsüden birkaç kez yineledim.
Tokat'a ilk uçak indiğinde... İsmi de "Tokat" olan bir uçağımız vardı ama ne garip ki referandum olup on gün geçene kadar AK PARTİ iktidarı iki uçağı birden Tokat'a indirdi ama referandum bitti, sonucuna ulaştı ve ondan sonra iki uçak da inmiyor. Neymiş efendim? "Bu havaalanına büyük gövdeli uçaklar inemiyor." Arkadaşlar, niyet Tokat'a uçak indirmekse bunlar yapılır.
Yine, Çamlıbel Tüneli. 1.650 metre rakımda, o kamyoncuların, otobüsçülerin, otomobille seyahat edenlerin kara bir kâbusu olan buranın, bu tünelin mutlak ama mutlak ihale edilmesi lazım.
Yine, ayrıca, Tokat'ı Niksar-Akkuş-Ünye üzerinden Karadeniz'e bağlayan yol; Tokat-Almus yolu, Almus-Niksar yolu; yine üç ilçemiz; Artova, Yeşilyurt, Sulusaray yolları övündüğünüz bölünmüş yollardan nasibini alamamıştır diyorum. Ama diyorum ki gelin, işçiye kadro dağıtırken...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) - ...biraz insani, biraz vicdani, biraz da ahlaki olalım diyorum.
Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)