| Konu: | Ağrı Milletvekili Leyla Zana'nın 1'inci Yasama Yılı ile 2'nci Yasama Yılı 01.10.2016 ila 30.04.2017 Döneminde Anayasa'nın 81'inci Maddesine Uygun Biçimde Andiçmeden Aralıksız Olarak Genel Kurulun 212 Birleşimine Katılmamasına Bağlı Devamsızlığı Nedeniyle Anayasa'nın 84'üncü ve İç Tüzük'ün 138'inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık Divanının 20.07.2017 Tarihli ve 41 Numaralı Kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1171) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 46 |
| Tarih: | 09.01.2018 |
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Karma Komisyonun 507 sıra sayılı Raporu'nu görüşmek için bugün Genel Kurul toplandı. İsteriz ki her milletvekili milletin kendine verdiği yasama faaliyetini eksiksiz yerine getirsin ve böyle bir toplantı, böyle bir görüşme, böyle bir rapor görüşmesi yapmak zorunda kalmayalım. Bir milletvekilinin vekilliğinin düşmesinden bu Meclisin bir üyesi olarak hiç kimsenin keyif alacağını, gurur duyacağını düşünmüyorum. İsteriz ki tüm vekillerimiz, halkın bize yüklemiş olduğu görevi, emaneti ilk günden son güne kadar tüm yasama faaliyetlerine katılarak yerine getirsinler. Çünkü millet bize görev verirken "Bu Meclise git, sonuna kadar haklarımı kolla, demokratik rejim içerisinde kendine düşeni yap." diyerek oy veriyor.
Değerli arkadaşlar, ancak önümüzde bir problem var, bir sorun var. Biz şu an şeklî bir işlem için bir aradayız. Burada çok fazla siyasi yorum yapıp olayı ajite etmek tarafında değilim. Bu şeklî işlemin gereği olarak Anayasa'nın 84'üncü maddesinin son fıkrasında "Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir." deniliyor. Yine, benzer ifadeler, aynı Anayasa maddesinin açıklaması İç Tüzük 138'de ifade edilmiş durumda. Söylemek istediğimiz şu: Önümüzde, bir vekilin hiçbir gün Meclise gelmemesi, yemin dahi etmemesi, yasama faaliyetlerine katılmaması üzerine doğan şeklî bir işlem var. Takdirî bir işlemden bahsetmiyorum. Divan toplanmış, devamsızlığı tespit etmiş. Aynı şekilde, ilgili milletvekilinin tam 212 kez birleşime katılmadığını tespit etmiş, buna ilişkin de yemin daveti tekrar tekrar kendisine iletilmiş. Ve yine onun dışında, ödenek ve yolluk kesintisi gibi bir ara ceza, ara formül ifade edilmiş ancak buna rağmen o şeklî işlemler yerine gelmediğinden dolayı da bildiğiniz gibi bugünkü Genel Kurul gündemi açılmış olmuş.
Değerli arkadaşlarımız, öncelikle bu tarz bir işlem yani milletin yetki verip, görev verip göndermesine rağmen Meclise gelmemek, yemin etmemek, yasama faaliyetlerine katılmamak öncelikle, bizi seçen, buraya gönderen milletimize saygısızlıktır diye düşünüyorum. Altını çiziyorum, keşke herkes, sevse de sevmese de, istese de istemese de bu usuli işlemleri yerine getirse, Meclisi bu tarz konularla meşgul etmese.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Davutoğlu niye gelmiyor?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Altını çiziyorum, biz bundan keyif almıyoruz ama bu işin hakkını yapmak, usulü yerine getirmek de bizim görevimiz.
Bakınız değerli arkadaşlar, aslında söz almayacaktım, çok geç saat oldu ama bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissettim çünkü konuşmacı arkadaşlarımızın vicdandan öte, çok sert ifadelerle partimizi, Genel Başkanımızı itham ettiğini gördüm.
Bakınız değerli arkadaşlar, milletvekillerini sadece el kaldırıp indiren bir robot gibi görmek demokrasiye haksızlıktır, buradaki sistemin işleyişine haksızlıktır.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Kesinlikle haksızlıktır.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Niye sıralar boş?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bizler bu tarz çalışmalar yaparken milletin bize vermiş olduğu yetki için elimizi kaldırıyoruz. Sayısal kurallar buralarda yazılmış, Anayasa'da yazılmış, o yüzden bunları yapıyoruz. O yüzden "Siz çoğunluksunuz, siz el kaldırıyorsunuz." demek "Demokrasi dışında işler yapın." demektir aynı zamanda. Biz görevimizi yapıyoruz değerli arkadaşlar. Bunun bir itham konusu olmaması lazım. Tabii ki elimizi kaldıracağız, tabii ki kendi kanaatimizle beraber, partimizin aldığı kararlarla beraber, Anayasa'ya, İç Tüzük'e uygun işleri beraber yapacağız. Israrla bu çoğunluk vurgusunun, el kaldırmak, indirmek tarzı, güya aşağılamanın, bu Gazi Meclise haksızlık olduğu kanaatindeyim. Bu Meclis aynı usullerle Kurtuluş Savaşı'nı yaptı; bu Meclis benzer usullerle, darbelerden sonra kapanma iddiası ortaya konulduğunda o direnci gösterdi; 15 Temmuzda hakeza onlar gösterdi. O yüzden bu Meclisin gücünden dolayı "el kaldır, indir" tarzı aşağılanmalara rağmen, bombalanmak istendi, kapılarına kilit vurulmak istendi.
Ve yine değerli arkadaşlar, AK PARTİ kurulduğu günden bugüne kadar yaptığımız her şeyi millet için yapmaya çalıştık. Az önce yine kıymetli vekilin ısrarla "Tek tip elbise nasıl olur da halkın istediği bir şey olur?" demesini hayretle karşıladım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Niye?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz on beş yıldan beri iktidardayız. Tek tip elbise iddiasını ilk gün gündeme getirmedik. Önümüzde bir mesele var. Siz belki Kandil'e gitmekten, oraya buraya gitmekten Sincan'a gelememiş olabilirsiniz ama Sincan'a gittiğinizde o şehit yakınları, o gaziler bu talebi iletiyorlar bizlere. Siz, gelin...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Biz Sincan'a İdris Baluken'e gidiyoruz. Siz konuşmanızı bilin gerçekten. Sincan'a İdris Baluken'e gidiyoruz, bu sıralardaki arkadaşınıza.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Dinler misiniz.
BAŞKAN - Karşılıklı cevap vermeyelim lütfen.
Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Herkes konuşuyor, ses çıkarmıyor. Siz de dinlerseniz daha iyi anlaşabiliriz.
Ben tekrar ediyorum: Eğer Sincan'a, Silivri'ye o davalara gelirseniz orada halkın bu talebi ilettiğini göreceksiniz. "Biz bunları gece rüyamızda gördük, o yüzden yapıyoruz." falan değiliz değerli arkadaşlar. Siz "..."(x) yazan alçakların gündem oluşturmasını görmeyeceksiniz, şehitlerin, gazilerin yakınlarının bu konudaki talebini görmeyeceksiniz, "Neden bu?" diye soracaksınız.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Ne alakası var?
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden, hukuk aynı şekilde taleplerle bağlıdır, o yüzden gündeme gelmiştir.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Ne alakası var, Leyla Zana'nın vekilliğinin düşmesiyle ne alakası var?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarımız, bu güzel bir üslup değil.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Yahu, ne alakası var?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Yani "Ne alakası var?" kahve ifadesi, bu güzel değil bence, gerek yok.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Ne alakası var, Leyla Zana'nın vekilliğinin düşmesiyle ne alakası var?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Anlattım, siz geç geldiniz galiba. Bir daha anlatırım arzu edersiniz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Hayır, hiç öyle değil.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, "Herkesi ötekileştirdiniz. Herkesi öteki görüyorsunuz." dediler. Yapmayın, yapmayın. Bu ülkede 80 milyon kimin derdi varsa, hangi sosyal kesimin sorunu varsa bunu çözmek için büyük bedeller ödeyerek, büyük riskler alarak adımlar attık. "Baldıran zehrini içtik." diyen bizdik.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - İdris Baluken'e on sekiz yıl ceza verildi, on sekiz yıl.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Daha düne kadar Kürtçeyle ilgili konuşmak bile endişe sebebiyken okullarda eğitimden tutun da isim koymaya kadar bu hakları veren biziz, Kürtçe TV hakkını veren bizim iktidarımız.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - İdris Baluken'e on sekiz yıl niye verildi?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - İdris Baluken'e on sekiz yıl niye verdiniz?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bunları inkâr edebilirsiniz, halkımız biliyor; bunları yok sayabilirsiniz, milletimiz biliyor. Yoksa, on beş yıl iktidar olmak kolay bir iş değil.
"Herkesi ötekileştiriyor." diyorsunuz, daha dün Genel Başkanımız Bulgar Kilisesinin restorasyon açılışını yaptı; "Herkesi dışlıyor." diyorsunuz, imam-hatibin katsayısını biz çözdük, başörtüsünü biz çözdük. Kimin ne derdi varsa onları masaya yatırmak bizim görevimiz, çözmek görevimiz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - İdris Baluken niye on sekiz yıl aldı?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Tabii ki cennette yaşamıyoruz, eksiğimiz vardır, çözülemeyen sorunlarımız vardır ama bunları ortak bir akılla çözmeyi bir görev biliyoruz.
"Hiçbir vekilin görevinin bitmesinden keyif almıyoruz." dedim. Ne olacak bağırılınca? Bir daha söylüyorum: Keyif almıyoruz. Ama bir aynaya bakın. Hocanın anlattığı örneklerde olduğu gibi, ters yola girmiş "Herkes ters." Sen ters yoldasın belki. Bir bakın aynaya, bu çözüme beraber katkı sağlayın, bu çözüme beraber omuz vermeye çalışın. İsterdik ki sizler bu demokratik yürüyüşümüzde size düşeni yerine getirseydiniz de hiç bunları konuşmuyor olsaydık. Şimdi "Kimin ne derdi varsa masaya yatırmak için önemli riskler aldık." diyorum, bağırıyorsunuz.
Soruyorum: Ahmet Kaya bugün hayatta olsaydı...
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Hapiste olacaktı, hapiste olacaktı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - İçerideydi, içeride. İçeri atardınız.
BÜLENT TURAN (Devamla) - ...ülkeyi terk etme imkânı olur muydu? Olmazdı. Ama...
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Hapiste olacaktı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - İçeri atardınız.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Asla doğru söylemiyorsunuz.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Arkadaşları hep içeride.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Eğer öyle olsaydı kimin içeride, kimin olmadığını halk biliyor.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Biliyor.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Siz böyle devam etmeye çalışın.
Değerli arkadaşlar...
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Arkadaşları hep içeride, Ahmet Kaya'nın arkadaşları içeride.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Yapmayın ya. İnsaf güzel bir nimettir, insaflı olun bence.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Ahmet Kaya'nın arkadaşları içeride, onu en başta söyleyeyim. Ahmet Şık içeride.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, bu ülkede hangi sosyal kesimin ne derdi varsa masaya yatırmaya, bu millete olan borcumuzu ödemeye, gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - 6 milyon oy alan partinin genel başkanı içeride.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir sevdamız var, istiyoruz ki 80 milyon huzur içerisinde, barış içerisinde, kardeşlik içerisinde; tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet anlayışı içerisinde yoluna, hayatına devam etsin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) On beş yıldan beri bu görevi yapmaya çalıştık. İstiyoruz ki bundan sonra da bu millet "Devam edin." dediği müddetçe devam edelim.
Başkalarının uzantıları, başka örgütlerin göz kırpanları ne derse desin, biz halkımızın bize verdiği görevi yerine getirmeye çalışacağız. Tüm sosyal kesimlerin derdini masaya yatırarak kardeşçe, ön yargısız "Bizim gibi düşünüyor mu düşünmüyor mu; giyiniyor mu giyinmiyor mu?" diye bakmaksızın dertlerini çözmek için demokratik rejim içerisinde adım atmaya devam edeceğiz.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)