GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Denetçiliği Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013 Yıllık Raporları Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:11.01.2018

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu akşam Kamu Denetçiliği Kurumu hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Saygıdeğer Divan heyetini ve yüce Meclisi, milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.

Bizler, öncelikle bu Genel Kurulun ve Meclisin saygınlığını ve itibarını korumakla birinci derecede sorumlu olan milletvekilleriyiz. O yüzden buradaki sayının azlığına, çokluğuna, 300 kişi, 1 kişi, bin kişiye bakmaksızın önemli olan şu anda Meclisin çalışıyor olmasıdır. Pek çok Avrupa parlamentosunda da, farklı ülkelerin parlamentolarında da sayıya bakılmaksızın görüşmeler yapılmakta, yasama faaliyetleri, denetleme faaliyetleri devam etmektedir. O yüzden bizim derdimiz çalışmak ve vatandaşa hizmet etmek olduğu için biz çalışıyoruz. Sayımız önemli değil. Bizi televizyonlarının başında izleyen milyonlarca vatandaşımız var. Temelde onların da çok ilgilendiği bir kurum olan Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili görüşmeleri yaparken sayı az da olsa önemli olanın öze bakarak, bizim hedefimizin bu kurumun ne derecede başarılı ve iyi çalıştığını ve tanıtımının da yapılmasının önemli olduğunu vurgulayarak bu noktada sayıya takılmaksızın bizim çalışmalarımıza devam etmemizin... İktidar olarak, muhalefet olarak buradayız, Hükûmet olarak da buradayız, o yüzden hiçbir eksiklik ve aksaklık görmüyorum.

"Kamu kurumu nedir?" diye baktığımız zaman, kamu kurumları vatandaşın hizmetlerini görmek amacıyla kurulmuş müesseselerdir. Eski Türkiye'yi hatırlarsak -çok da geri gitmeye gerek yok- 80'li yılları hatırlarsak kamu kurumları ne şartlarda hizmet veriyordu, bunları biraz düşünmek gerekiyor. En alt kademedeki memurların vatandaşa "Bugün git, yarın gel." demelerini, bir evrakın onlarca masada, birimlerde dolaşmasını, vatandaşların evrak kuyruklarını, saati dolmadan bitirilen mesaileri, kimsenin hakkını arayamadığı, hesap sorulamadığı zamanları yaşadı Türkiye. Hastaneler, vergi daireleri, SGK kuyrukları, maaşını çekmek için bankalar önünde bekleyen yaşlılar, bu manzaraların hepsi çok şükür ki tarih oldu. Yeni Türkiye'de tüm kamu kurumları ve hizmetleri yüksek standartlara kavuşturuldu. Bu standartları da milletimizin en iyisini hak ettiği bilinciyle günden güne yeniliklerle iyileştirdik, iyileştirmeye de devam edeceğiz. İşte Kamu Denetçiliği Kurumu da bu amaçla kurulmuş bir kamu kuruluşudur. Anayasa'mızın 74'üncü maddesinin yeniden düzenlenmesiyle kurulmuş ve kamu denetçisine başvurmak anayasal bir hak olarak da tanımlanmıştır.

Bu kurumun varlığı, devletin kendine güvendiği ve kendini de halkın denetimine açtığı anlamına gelmektedir. Bu, aynı zamanda bireylerin haklarını arayıp sorumluluklarının bilincine varmalarını ifade eden haklar kültürünün ve hak arama özgürlüğünün de gelişmesine imkân veren demokrasi tarihimizin çok önemli milat noktalarından birini oluşturmaktadır.

Kurumun temel prensibi vatandaşın derdine derman olmak, aynı zamanda idarecilere kararlarıyla danışmanlık yapmak ve yol göstermektir. Çalışmalarıyla vatandaşın hak arama kültürünü geliştirerek idarenin kaliteli hizmet standartlarını yükseltmekte, iyi yönetim ilkelerinin de yaygınlaştırılmasına katkı sağlamaktadır.

Hiç kimse bahsetmedi ama kısaca söylemekte fayda var, bu kuruma nasıl başvuruluyor? Zor bir başvuru süreci mi var, yoksa kolay mı? Hedef, vatandaşın hizmete ulaşmasını zaten kolaylaştırmaksa bakın çok kolay, kamu kurumları incelemeyi ve araştırmaları direkt şikâyet üzerine yapıyorlar. İdarenin işlem ve eylemleriyle, tutum ve davranışı sonucu hak ve özgürlükleri veya menfaatleri ihlal edilen gerçek ve tüzel kişiler kuruma başvuruda bulunabilmektedirler. Çocuk hakları, insan hakları ve toplumun genelini ilgilendiren konularda menfaat ihlali şartı da aranmamaktadır. Kuruma başvuruda bulunabilmek için zorlaştırıcı hiçbir ek şart bulunmamaktadır. Bu çerçevede tüm bireyler, şirketler, sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar, sendikalar ve benzeri tüzel kişiler de başvurma hakkına sahiptir. Yabancı ülke vatandaşları da şikâyetlerini bu kurumlara yapabilmektedirler. Kuruma başvurmak için hiçbir ücret alınmamaktadır. Kuruma şikâyet başvurusunda bulunmak çok kolay ve de çeşitlidir. Postayla, elden, elektronik posta, faks, elektronik başvuru, mail, valilik ve kaymakamlıklar aracılığıyla ve kurumun İstanbul bürosu aracılığıyla da başvuruda bulunabilmektedirler. Başvuru yapıldığında dava açma süresi de durmaktadır. Bunlar çok önemlidir aslında. İdari yargının çalışma usulünden farklı olarak şikâyet konusuyla alakalı tanık dinlenebilmektedir. Şikâyet konusunun özel uzmanlık gerektirmesi hâlinde bilirkişi tayini yapılabilmektedir. Başvurular altı ay gibi kısa bir süre içerisinde sonuçlandırılmaktadır. Şikâyet başvurusunun ve konunun niteliğine göre yerinde inceleme yapabilmektedirler. Kurum, şikâyet konusuyla ilgili olarak ilgili idareden tüm bilgi ve belgeleri talep etme ve devlet sırrı dâhil tüm belgeleri görme hakkına da sahiptir.

Kurum, ülkemizde hakkaniyet denetimi yapan tek kurum olma özelliğini taşımaktadır. Hakkaniyet denetimi yaparken şikâyet başvurusu konuda somut olay adaletinin, idarenin işlem ve eyleminin bireye kaldıramayacağı bir yük oluşturup oluşturmadığına da dikkat etmektedir. Mevzuatla ilgili değişiklikler yapılması yönünde tavsiye kararları verebilmektedir. Mevzuat değişikliği önerileriyle hukuk devletinin yerleşmesine katkıda bulunmanın yanı sıra, idarenin iyi yönetimi ve uzun vadede diğer mağduriyetlerin de önüne geçilebilmesi amaçlanmaktadır.

Bakın, dostane çözüm yöntemiyle toplam 542 adet şikâyet çözüme kavuşturulmuştur ve dört yıllık süreçte pek çok tavsiye kararı verilmiştir. Bu tavsiye kararlarıyla ilgili pek çok örnekler var ama bir tane örnekten burada kısaca bahsetmek istiyorum: Bakın, Tokat'ta astım hastası bir lise öğrencisinin YGS'nin yapıldığı salona nefes açıcı tüp ilaçla girdiği gerekçesiyle sınavı iptal edilmiş. Sonra, hakkını aramasını bilen genç bir kızın Kamu Denetçiliği Kurumuna yaptığı başvuru sonucunda sınavının iptal edilmesi haksız bulunmuş ve bu öğrencinin üniversite sınavı geçerli sayılarak psikoloji bölümüne yerleştirilmiş ve eğitim hayatını devam ettirmiştir.

Bizim bu gibi örneklerin, başarıların seslendirilmesine ve dillendirilmesine buradan vesile olmamız gerekir ki bunları öğrensin vatandaşlarımız, bunları bilsinler. Az önce bahsettim, çok kolay yöntemlerle ve çok basit olarak başvurma imkânları var. Hedefimiz, vatandaş ile devlet arasındaki bu bürokratik bağın azaltılarak bürokrasinin de hesap verebilirliğini artıracak bir kurumun güçlendirilmesini sağlamaktır.

O yüzden, Kamu Denetçiliği Kurumunun bugüne kadar yapmış olduğu tüm çalışmalarını çok kıymetli buluyorum. Verdikleri emekler ve çalışmalar sayesinde çok daha iyi noktalara gelineceğinden hiçbir şüphemiz yok.

Ben bugüne kadar kamu denetçileriyle ilgili yapılan, şu anda yapılan tartışmalarda da şunu görüyorum: Hep bir olumsuzluk, hep bir "Acaba bu insanlar gerçekten iyi ve doğru kararlar veriyorlar mı?" Temelde de bizim Meclisimize bağlı bir kurum olan Kamu Denetçiliği Kurumuna önce biz güvenmeliyiz. Çünkü bize bağlı olarak çalışan bir kamu kurumu burası da. Biz bu insanları bu göreve getirirken işlerini yapsınlar diye getiriyoruz. Neden hep bir güvensizlik üzerine çağrışımlar yapıyoruz ve bu güvensizliği biz pekiştiriyoruz? Tam tersine, bizim dememiz gerekir ki: "Evet, Kamu Denetçiliği Kurumu, sayın başkanınızla ve tüm çalışanlarınızla biz size güveniyoruz ve inanıyoruz. Getirdiğiniz raporlara bakıyoruz ve inceliyoruz."

Evet, Genel Kurulda sayı az olsa da biz inceliyoruz; bu komisyona geldi, hepimizin denetimine açık bir şekilde sunuldu, değerlendirmelerimizi yaptık. Bakın, yaptığımız bir toplantıda tavsiye kararına uymamış kurumları bile çağırıp biz burada neden uymadıklarını da sorgulayabildik, bunları yapabiliyoruz. Daha da iyisini yapmak için hep birlikte çalışmaktan gocunmamalıyız ama önce birbirimize güvenmeliyiz, güven esasını öncelikle biz tesis etmeliyiz.

Ben Kamu Denetçiliği Kurumuna tekrar tüm çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Verdikleri kararlarla ve çalışmalarla bu ülkenin güvenini hak edecek daha da iyi işler yapacaklarına eminim diyorum.

Tekrar tüm milletvekillerimizi, bizi -burada olmasa da- televizyon ekranlarının başında izleyen vekillerimizi ve vatandaşlarımızı saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

İyi akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)