GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki davaların siyasi olduğuna, gazeteci Mehmet Ali Birand'ın ölümünün 5'inci yıl dönümüne, görevlerini yapmaya çalışan gazetecilerin her gün davalarla uğraştıklarına, Şahin Alpay ve Mehmet Altan'ın Anayasa Mahkemesinin kararının uygulanmasını beklediklerine ve Isparta'daki kazada hayatını kaybeden askerlerin ailelerine başsağlığı dileklerini ilettiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:17.01.2018

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün, Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş'ın yargılandığı iki davanın duruşması, şu saatlerde, Ankara Sincan'da, bize çok yakın bir yerde görülüyor. Biri devleti aşağılamak, diğeri Süleyman Soylu'ya hakaretten iki dava ki aslında, ortada pek hakaretle konuşmadığı kişi bırakmamış bir kişiye hakaret ayrı bir ironi konusu tabii. Ancak şunu ifade etmek isteriz, bir siyasetçi, hükûmeti ya da bakanları ya da siyasetçileri eleştirmeyecek de gerçekten ne yapacak? Bu, bir siyasetçinin en doğal hakkıdır. İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken konuşmaların böyle davalara muhatap olması, Venedik Komisyonu gibi uluslararası hukuk kurumlarınca da defalarca aslında eleştirildi. Artık söylemeye bile gerek duymuyoruz bu davaların siyasi olduğunu, yargının siyasetin elinde olduğunu. Selahattin Demirtaş'ın halk nezdinde kazandığı sevgiden korkuluyor, çok önemli bir siyasi rakip olarak görüldüğünden etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Bu açıkça ortada ancak Selahattin Demirtaş, bugün cezaevinde dahi kitabı en çok satanlar arasına girmiş, üretmeye devam eden bir siyasetçi. Selahattin Demirtaş, yine, bugün, en dik duruşuyla mahkemede "Mücadeleye devam." diyecek.

Bugün, bir gazetecinin, Mehmet Ali Birand'ın ölüm yıl dönümü. Birand, büyük basın kuruluşlarında çalışmasına rağmen, gazetecilerin tartışmaktan çekindiği pek çok konuyu gündeme getirmiş ve bu alanda önemli çalışmalar yapmış bir değerli gazeteciydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bu yüzden, o da Türkiye gazeteciliğinin kaderini paylaştı ve uzun yıllar davalar peşini bırakmadı. Kendi üslubuyla, kendi tarzıyla hafızamıza kazınan Birand'ı da saygıyla anmak isterim.

Görevlerini yapmaya çalışan gazeteciler her gün davalarla uğraşıyorlar. Cumhuriyet gazetesinin saygın ve güvenilir araştırmacı gazetecilerinden Çiğdem Toker bu alanda çok önemli bir isim. Çünkü cebimizden çıkan vergilerle gerçekleşen ihaleleri yakından takip ediyor, kamu yararı için her gün köşesinde yazıyor, bu ihaleleri özellikle yazıyor ama üzerine gittiği ihaleler milyarlarca liralık ihaleler olunca birilerini de rahatsız ediyor. Çiğdem Toker'e Agrobay Seracılık tarafından yazısı nedeniyle 1,5 milyon liralık dava açılmış. Toker yazısında Rusya'ya domates ithal etme yetkisi kazanan firmaların şüpheli olduğundan bahsediyor. Davacı firma yüksek hızlı tren inşaatı, Rize Havalimanı, üçüncü köprü gibi tüm ihaleleri toplamış bir firma ve Toker çok basit bir soru soruyor "Domates ihracatı yapabilecek benzer onlarca firma varken neden Agrobay?" diye.

1,5 milyon, bir gazeteci için çok absürt bir rakam, başkaları için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - ...çok önemsiz olabilir ama gazeteciler için çok önemli bir rakam, hepimiz için de öyle. Gazeteciyi korkutmak ve susturmak için açılmış bir dava. Bir insanı suskunluğa mahkûm etmek, onu öldürmektir. Bugün bir cinayet işleniyor fakat gazeteciliğin ölümü, toplumda liyakatin, güvenin, demokrasinin, özgürlüğün ölümüdür, bunu da unutmamak gerekir.

Aynı şekilde, iki gazeteci de tahliye bekliyorlar, Şahin Alpay ve Mehmet Altan ve Anayasa Mahkemesinin kararının uygulanmasını bekliyorlar ancak ülkede Başbakan diyor ki: "Anayasa Mahkemesi dosyanın içeriğini bilmiyor." Dosya içeriği bilmeyen bir Anayasa Mahkemesinden söz ediliyorsa gerçekten hukuk devleti olmaktan çoktan vazgeçmişiz demektir. Ne devleti olduğumuzu ve hangi kanunun egemen olduğunu açıklamayı da Hükûmete bırakıyoruz.

Ben de Isparta'da hayatını kaybeden askerlerin ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Teşekkür ederim.