GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/671) esas numaralı 30 İlde İl Özel İdaresi 559 Köyde Belediye Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/128) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:52
Tarih:30.01.2018

KADİR KOÇDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cenab-ı Allah'tan kahraman ordumuza tez zafer, şehitlerimize rahmet, gazilerimize acil şifalar ve sağlık, milletimize birlik beraberlik ve dirlik düzenlik vermesini diliyorum. Bugünler tefrikadan uzak durmamıza, yüreklerimizin top bile sindiremeyecek biçimde toplu vurmasına vesile olsun. Meclisimiz ülkemizin terör ve fitne belasından kurtarılması, bölgeye huzur ve barış gelmesi yolunda Anayasa'nın 117'nci maddesi gereği manevi varlığından ayrılamayacak olan başkomutanlık görevini layıkıyla yerine getirsin.

Hassas bir dönemden geçiyoruz. AK PARTİ iktidarlarının yaptığı hatalar birikerek ülkeyi bir beka meselesiyle karşı karşıya getirdi. En son 15 Temmuz melun darbe girişimi milletimizde büyük bir travmaya yol açtı. Devam eden süreçte bazı hatalardan dönüldü. Biz beka meselesinin medeni hukukta bir kişinin yaşama hakkının kendisine karşı bile korunmasına benzer şekilde her şeyin üstünde olduğuna inanıyor ve buna yönelik adımları destekliyoruz. Ancak millî direncimiz, millî mukavemet gücümüz aradan geçen zaman içinde olması gerektiği kadar güçlenmedi. Kendi saflarını sıkılaştırma uğruna milleti kamplaştırma, kutuplaştırma, dışlama davranışları devam ediyor. Dış politikamız millî imkânlarla millî hedefleri bağdaştırmada yeteri kadar başarılı değil. Siyasetin dili zehirlenmiş durumda. En güçlü olmamız gereken zamanda birbirimizle didişip boğuşuyoruz. Sebepler ve yapılması gerekenler hakkında çok şey söyleyebilirim ama vaktim yok. Onun için, en önemli gördüğüm hususu ifadeyle yetineceğim.

Sizlerin dikkatine iki ülkeyi, Almanya ve Kore'yi getirmek istiyorum. 1949'a kadar kültürü, coğrafyası, altyapısı, maddi ve beşerî sermayesi, teknolojik düzeyi, bilgi birikimi, eğitim seviyesi velhasıl aklınıza her ne geliyorsa her şeyi aynı olan bir millet ikiye bölündü, kırk iki sene sonra tekrar birleştiklerinde birbirlerini tanıyamadılar. Aynı şey Kore için de geçerli. Gerçi onlar henüz birleşmedi ancak ayrıldıktan elli sene sonra, 2005 yılında kuzeyde ortalama ömür güneyden on üç yıl daha kısaydı. Buradan çıkan sonuç şu arkadaşlar: Birlikte yaşamanın verimli, nizasız ve başarılı olmasının, insanların kendilerini en iyi biçimde gerçekleştirmesinin izahı, kültürde, coğrafyada, yer altı, yer üstü zenginliklerinde, iklimde değil, hukuktadır. Diğer şartlar aynı olduğunda belirleyici olan hukuktur, hukukun meşruiyeti de usule bağlıdır. Kore'nin güneyinde ve Almanya'nın batısında diğer kısımdan farklı olarak öngörülebilir, hesaplanabilir bir ortam tesis edilmişti, insanlığın binlerce yılda oluşturduğu birikimden yararlanılmıştı.

Bugün ülkemizde en endişe verici olan alan hukuktur. Bu alandaki eksiğimiz maalesef bugüne mahsus bir durum da değildir. Derecesi değişmekle birlikte mahiyeti aynı kalmaktadır, hatta son yıllarda durum hızla kötüleşmektedir. Hukuka ve yargıya güven yerlerde sürünmektedir. Neyin suç olarak damgalandığının ceza hukuku giriş kitaplarındaki suç tarifiyle uzaktan yakından bir ilgisi kalmamıştır. Ödüllendirme-cezalandırma, terfi-tenzil mekanizmalarında keyfîlik hakimdir. Ayırma, kayırma ve buyurma hâkim tarz olmuştur. Ehil, emin ve halka yakın olmayan insanlar hak etmedikleri güçlerle donatılmaktadır. İlginin, sevginin, bilginin yararı değil, zararı vardır. İnsanlar önünü görememekte, bırakın beş altı yılı, beş altı ay sonrası için bile plan yapamamaktadır, çünkü hiçbir hesap tutmamaktadır. Siyaset, hukukun hem en önemli kaynağı hem de meşruiyet tabanıdır. Böyle olduğu için genellikle ikisi birden kötüleşmekte ya da iyileşmektedir. Ülkemizde de durum böyledir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlayabilir miyim?

BAŞKAN - Tabii, buyurun, tamamlayın lütfen.

KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Siyaset olması gerektiği gibi değildir arkadaşlar. Gündem belirleme, kanaat, irade oluşturma, karar alma ve denetleme mekanizmaları normal siyasi süreçlerin dışına kaymıştır. Daha da vahimi bu hâl giderek normalleşmektedir. Siyasi aktörlerin kimi alenen kimi tersinden kimi gizlice statükonun sürmesi için elinden geleni yapmaktadır. Meclis etkisiz hâle getirilmiştir. "Ben Ahmet'ten, ben Ali'den, hatta ben kendimden daha hızlı koşarım." diyemeyen sporcu olamaz. Siyaset de gündem belirleme, irade oluşturma, karar alma ve denetim süreçlerinde herkesten daha etkin olma iddiasıdır. Ama günümüzde böyle değil, kabalık, ufuksuzluk, tembellikle statükonun sürdürülmesi avantaj sağlayabiliyor, bu da hukukun ve usulün devre dışı bırakılmasıyla mümkün oluyor.

Vaktim yok, şu kadarını söyleyebilirim: Bugün, Yunus'un yaşadığı çağla pek çok benzerliğimiz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİR KOÇDEMİR (Devamla) - Yedi yüz yıl önceki gibi bugün de gün "Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz." deme günüdür. Bugün Türk devlet geleneğinden gerekli dersleri alıp hukuku, meşruiyeti ve usulü en üstte tutma günüdür, aklın ve sözün hürriyetini savunma günüdür. İstiklal Marşı'mızdaki "yarından da yakın" denen şeyi dünden de uzak yapmamanın yolu bundan geçmektedir. Gelin buna bu teklifi kabul ederek başlayalım.

Saygılar sunuyorum.