| Konu: | 681 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Milli Savunma ile İlgili Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/804) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 31.01.2018 |
CHP GRUBU ADINA DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tabii, kanun hükmünde kararnamelerin büyük çoğunluğunun Silahlı Kuvvetlere yönelik, güvenlik kuvvetlerine yönelik düzenlemeler olduğunu biliyoruz ama bunların çoğunun OHAL kapsamında Meclisten alınan yetkiyle ilişkili olmadığını da hepimiz biliyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir asırlık emir komuta sistemini, eğitim kurumlarını, askerî sağlık birimlerini, Silahlı Kuvvetlere dahi sormadan, komisyonlara getirmeden, uzmanlara danışmadan, kararnamelerle değiştirdiniz. Şimdi de aynı Silahlı Kuvvetlerden, önce Fırat Kalkanı Harekâtı, sonra da Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında yurt savunması için, terörle mücadele için başarı istiyoruz, görev istiyoruz. Tabii ki bu görevi yapacaklar, bu görevi başarıyla yapıp memleketimize, ülkemize dönecekler. Ancak, bir öz eleştiri yapmamız lazım. Şimdi, kuvvet komutanları Genelkurmay Başkanıyla beraber bölgede dolaşıyorlar. Bu kuvvet komutanlarını Genelkurmay Başkanından ayırıp Millî Savunma Bakanına bağlamak için neler yaptınız ama alandaki uygulamaya baktığımızda bunun mümkün olmadığını hepimiz gördük. İnşallah bu hatadan dönersiniz, Genelkurmay ile kuvvet komutanları arasındaki ilişkileri, emir komuta birliğini tekrar sağlarsınız yoksa biz iktidara geldiğimizde, askerî okullar dâhil, sağlık birimleri dâhil, emir komuta birliği dâhil, Türkiye'nin bir asırlık cumhuriyet tecrübesini yine yasalarla geri taşıyacağız, geri alacağız.
Şimdi, askerî liseleri kapattık. Bunun bir temeli olabilir, o yaşta gençlerin askerî disiplin altında, silah altında olmasını bilimsel olarak tartışabiliriz ancak önce bunları kapatıp sonra bu tesislerin, bu asırlık kurumların ne olacağına karar verme aşamasında tekrar harp okullarının hazırlık sınıfı olarak açılması, bir noktada, yanlış atılmış adımdan geri dönmektir. Biz bunun devamını istiyoruz; askerî okulların, harp okullarının, askerî liselerin tekrar açılmasını istiyoruz. Bunu da siz açmazsanız, biz milletimize, Silahlı Kuvvetlerimize, ordumuza söz verdik, iktidara geldiğimizde bu okulları, bu yüz yıllık, asırlık okulları, eğitim kurumlarını tekrar cumhuriyete kazandıracağız.
Tabii, bu okulları kapatırken burada eğitim gören, milyonlarca lira eğitim masrafı yaptığımız, umut dağıttığımız bu gençleri fişledik "Sizi FETÖ mensubu insanlar seçti." diye ellerine birer kâğıt parçası verdik ve üstüne de "Kanun hükmünde kararnameyle atılmıştır." diye bir de suçladık. Bu gençler, 30-40 bin genç şu an mağdur durumda; ailelerinin eline bakıyorlar, üniformalarını ve umutlarını geri istiyorlar. Ancak defalarca başvurmamıza rağmen, Sayın Bakan dâhil, bütün yetkililerle görüşmemize rağmen "Bunların yüzde 90'ı FETÖ'cü, yüzde 10'u için de bu işe biz girmeyiz." diyorlar. Şimdi, yeni harp okulu öğrenci adayları, uzman adayları, astsubay adayları alınıyor. Onlara uygulanan sistem neyse, onlara uygulanan soruşturma usulleri neyse bu gençlere de uygulayın, bunlar göreve hazır. Silahlı Kuvvetlerin en önemli ihtiyacı, genç, eğitimli, azimli personel ihtiyacı. Bunlar göreve hazır. Bunlar için de, yeni alınan adaylar gibi, bütün süreçleri yapalım. Bu gençleri, FETÖ'cüler ile masumları birbirinden ayıralım ve Silahlı Kuvvetlere kazandıralım. Bu gençlere tekrar üniformalarını ve umutlarını geri verelim.
Bu konuyu Anayasa Mahkemesine taşıdık. İdari yargıda hak arayanlar var. Ama bütün bunlar gecikeceği için mağduriyet çok daha artacaktır. Tek istedikleri güvenlik soruşturması. Yeni alınan askerî öğrencilere neler uygulanıyorsa, bütün testlerden, soruşturmalardan geçmeye hazır olan bu gençlerin çığlığına ses verelim.
Tabii, bunları, harp okullarını Millî Savunma Üniversitesi adı altında birleştirdik. Harp okullarının birleştirilmesi ortak bir üslup ve dil kullanılması açısından faydalı olabilir ancak bunları esas personel ihtiyacı açısından kuvvet komutanlıklarından koparmak aslında sisteme büyük zarar vermektedir. Dolayısıyla eğitim yönünden, en azından eğitim müfredatları yönünden kuvvet komutanlıklarının kuvvet harp akademilerine bağlantısının tekrar kurulması lazım. Bu da önümüzdeki süreçte büyük bir zafiyet yaratacaktır. Bu ilişkinin kurulması için de önce Savunma Bakanlığını, sonra da iktidarı göreve davet ediyoruz.
Askerî hastaneler... Zaten Silahlı Kuvvetler bundan on beş yıl önce bütün askerî tesisleri "Sağlık Komutanlığı" diye bir komutanlıkta birleştirmişti. Şimdi, bu komutanlığı Genelkurmaydan alıp Millî Savunma Bakanlığına bağlamak yerine bunu Sağlık Bakanlığına dağıtmak ve Sağlık Bakanlığının, sıradan, herkese hizmet veren ünitesi hâline getirmek, özellikle terörle mücadele eden, bu zor coğrafyada ülkenin güvenliğini sağlayan askerlere, güvenlik kuvvetlerine, hatta yurt dışından gelen itibarlı misafirlerin tedavi olduğu GATA'yı düşünürsek, hepsine, tarihimize bir ihanettir. Dolayısıyla bu da yanlış karardır, bunun da bir an önce düzeltilmesi lazım. Burada yetişmiş uzman hekimlerin hepsi sivil hastanelere geçmiştir, istifa etmiştir. Bu kayıpların bir an önce karşılanması gerekiyor.
Şimdi, tayin terfiyi Millî Savunma Bakanlığına bağladık. Sicil üstü değerlendirmeyi askerler, tayin terfiyi Bakanlık yapıyor. İki başlı bir ordu yarattık, iki başlı bir güvenlik kuvvetleri yarattık. Sahil Güvenlik ile Jandarmayı Silahlı Kuvvetlerden kopardık. Niye? Darbe yapmasın diye. Darbe yapan, darbeye kalkışan hainler kim? Emir komuta birliği yok, Silahlı Kuvvetlerle ilgisi yok. Yıllardır siyasi iktidarların göz yumması sonucu, destek vermesi sonucu orduya sızmış, devletin kurumlarına sızmış bu hainleri bu şekilde önlemek mümkün değildir. Yarın, aynı yöntemleri kullanırsak başka bir örgüt aynı suçları işleyecek ve millî iradeye karşı, millî orduya karşı kalkışma içine girecektir. Dolayısıyla teşhisi iyi koymamız lazım. Bu iki başlılığı da ordudan kaldırmamız gerekiyor.
Özlük hakları... Tabii, yargıçlara özlük hakları konusunda çok iyi bir iyileştirme yapıldı. Bunu takdirle karşılıyoruz çünkü devletin temel kurumu yargı ayağa kalkmalı, cumhuriyetin kurumu hâline gelmeli, hak ve adalet dağıtır hâle gelmeli, iktidarın baskısından kurtulmalı. Aynı şeyi güvenlik kuvvetleri için de talep ediyoruz. Şimdi "Git, Afrin'de, Irak'ta, Suriye'de çarpış, şehit ol, ülkenin güvenliğini sağla." diyoruz ama geride kalan çocuklarına, ailesine maddi olarak yeterli bir hayat seviyesi sağlayacak bir geliri bu gençlerimize, bu vatansever evlatlarımıza fazla görüyoruz. Daha önce de söyledik, tekrar söylüyorum: Bakanlığı, iktidarı, güvenlik kuvvetlerinin özlük haklarını iyileştirmeye davet ediyorum, bir kez daha davet ediyorum. Yoksa bu gençlerin vebali iktidarın boynunadır.
Şimdi, şehitlerimiz var, gazilerimiz var; gönül istiyor ki hiç olmasın, hiç gelmesin. Ancak bunların, parça parça getirilen, ihtiyaca göre getirilen yasalarla ayrı ayrı düzenlendiğini biliyoruz. Eşitlik yok, bunlar arasında farklılıklar var, büyük sıkıntılar var. Her gün onlarca şehit ve gazi yakınıyla görüşüyoruz. Eğitimleri uygun olmadığı için vasıflarına, onurlarına uygun olmayan görevlerde kullanılıyorlar. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin Meclis Başkanlığına sunduğu tek temel yasayı bir an önce Meclise getirip yasalaştırmak için muhalefet olarak hazırız. İktidarın bu konuda samimi desteğini bekliyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetleri dışarıda, özellikle peşmergeyle Kuzey Irak'ta yıllarca operasyon yaptı ama biz peşmergenin adını hiç devlet televizyonlarında Cumhurbaşkanının ağzından duymadık. Aynı şeyi biz Kıbrıs'ta, Barış Harekâtı'nda mücahitlerle yaptık; Anadolu'da, güneydoğuda korucularla yapıyoruz ama burada önde olan, ismi yâd edilen hep Mehmetçik'tir, hep güvenlik kuvvetleridir, askerimizdir, polisimizdir. Şimdi Suriye'de bunun hilafına Özgür Suriye Ordusunu ön plana çıkarmak, Mehmetçik'i geri plana atmak aslında etik de değildir, tarihî birikimlerimize de uygun değildir. O açıdan, ÖSO ile Mehmetçik'in tartışma ortamına çekilmesi iktidarın bu konudaki yanlışlarından kaynaklanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) - Bu konuyu yanlış buluyoruz ve düzeltilmesini istiyoruz.
Meclisi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çiçek.