| Konu: | 682 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/808) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 31.01.2018 |
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tabii, olağanüstü hâl, Anayasa'nın 120'nci maddesinde belirtilen demokrasiye, hukuk devletine, temel hak ve özgürlüklere tehdit oluşturan şiddet olaylarının sonlandırılması amacıyla ilan edilmiştir. Ancak üzerinde söz aldığım 452 sıra sayılı 682 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin konusu esasen jandarmayı, polisleri ve sivil memurları kapsıyor ki bu, 265.391 polisi, 139.721 jandarmayı, 5 bin sahil güvenlik personelini, 16 bin sivil memuru, toplam 426.119 kamu personelini ilgilendiren bir husus. Burada 682 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle getirilen nedir esasen? Memurların özlük hakları, disiplinle ilgili verilen cezaların tüzükle getirilmesi, aşağı yukarı 66 tane madde var. Burada getirilen 66 tane tüzük maddesinin içerisinde de geçmişteki cezai maddelerin sayısında yüksek bir artış söz konusu. Burada göze çarpan nedir? Geçmişte Emniyet Kanunu'nun 83'üncü maddesi uyarınca, Emniyet teşkilatıyla ilgili, Emniyet mensuplarının tüzük maddesi uyarınca ihracı ve disiplin cezasının verilmesi Anayasa Mahkemesine götürülmüştü, Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. Anayasa Mahkemesi bunu iptal ettiği hâlde, bunun geçerlilik tarihi 2017 olduğu hâlde, 682 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükmü yeniden getirmiş oldunuz. Getirilen bu düzenleme, geçmişte Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir hükmün, arkasından dolanarak tekrar kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi ki Anayasa'mızın 128'inci maddesinin ikinci fıkrasına açıkça aykırıdır. Anayasa'nın 128'inci maddesinin ikinci fıkrası der ki: Siz, memurların özlük haklarını kanunla düzenleyebilirsiniz. Anayasa'mızın 11'inci maddesi, Anayasa'nın bu hükümleri yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, herkesi bağlayacağına göre, siz kanunun vermediği bir yetkiyi kanun hükmünde kararnameyle düzenleyemezsiniz diyor ama buna rağmen yaptınız. Bu, Anayasa'ya açıkça aykırı bir hüküm.
Peki, burada Jandarmanın, Sahil Güvenliğin, Emniyetin disiplin suçlarını komple, bir arada düzenlediniz ama bunun dayanağını... 668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Jandarmayı ve Sahil Güvenliği, Emniyetle birleştirdiğinizden dolayı bunu yaptınız. Peki, bunu birleştirdiniz; bu anlamda, bu doğru mudur, yanlış mıdır, buna baktığımız zaman... Jandarma, Sahil Güvenlik nereye bağlı? İçişleri Bakanlığına bağlı. Peki, Emniyet de İçişlerine bağlı. Peki, polisin özlük haklarına "3000" diyeceksiniz, aynı Bakanlığa, aynı kuruma bağlı olan Emniyet teşkilatının özlük hakları 3000, Jandarmanın 3600. Maaşa bakıyorsunuz, farklı; tatile bakıyorsunuz, farklı; kaldıkları lojmana bakıyorsunuz, farklı. Ben buradan İçişleri Bakanlığına sesleniyorum. Hükûmetin yetkililerinin -Sayın Bakan da burada- yaptıkları en büyük mazeret "Efendim, Türkiye'nin imkânı, polisin özlük haklarını 3600'e kaldırmıyor." Ya, Allah'tan korkalım Sayın Bakanım yani bu Türkiye her türlü imkânı kaldırıyor, güya dünyanın en büyük ülkelerinin arasındayız, burada 265 bin polisin özlük haklarının 3600'e çıkarılmasını kabul etmiyorsunuz.
Bugüne kadarki tüm seçim vaatlerinize baktığım zaman, tüm siyasi partilerin bu konuda vaatleri var ama siyasi partilerin vaatleri olduğu hâlde pratik anlamda kanun teklifini veren de Cumhuriyet Halk Partisidir. Genel Başkanımız bugüne kadarki tüm programlarında... Emniyet mensuplarının -özlük haklarıyla ilgili- ek göstergesinin mutlak surette 3600 ek göstergeye çıkarılmasını söylemiştik, taahhüdümüz var, kanun teklifimiz var, hatta benim sizden istirhamım, bu konuyla ilgili Mahmut Tanal olarak vermiş olduğum teklifi aslında sizin bu kanun hükmünde kararnameyle birleştirip bu sorunun halledilmesi gerekir. Yani çünkü bu konuda aynı kurum içerisinde bulunan polislere üvey evlat muamelesi yapılıyor İçişleri Bakanlığı tarafından. İzinden tutun, fazla mesai ücretinden tutun, ek göstergeden tutun... Hatta ve hatta geçen gün -İstanbul'da geçen- Emniyet mensubunun anonsunda şu geçiyor: "Polislerin içerisinde eğer rapor alan varsa, izin alan varsa bunlar hakkında tutanak tutun." Emniyet mensupları bu kadar perişan durumda. Gerçekten insan hakları açısından polisin, Emniyet mensuplarının insan hakları ihlal ediliyor. Anayasa'mızın 18'inci maddesi diyor ki: "Angarya yasaktır." Emniyet mensupları açısından 18'inci madde, insan hakları ihlal ediliyor.
Getirilen 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 1/(1) maddesinde ne deniliyor? "Kanun hükmünde kararnameyle daha önceden verilen disiplin cezaları aynen devam edecek." diyor.
Ya değerli arkadaşlar, şimdi, burada Komisyon adına oturan değerli milletvekili arkadaşımız hukukçu. "Bu ceza kanunlarında geçmişe yürürlük olmaz." deriz. Siz bu 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici ek 1'inci maddesine, geçmişe şamil olarak, nasıl bunu uygularsınız? Yani bunu neden söylüyorum: 1215 Magna Carta Sözleşmesi, 1215. 1215 Magna Carta Sözleşmesi'nde dahi "Cezalar geçmişe yönelik uygulanamaz." diyor ama getirdiğiniz uygulamayla "Disiplin cezasıyla ilgili geçmişe yönelik uygulanır." diyorsunuz.
İki: 1215 Magna Carta Sözleşmesi'nde hukuk güvenliği vardı, masumiyet ilkesi vardı, bununla bunu da ortadan kaldırdınız. Ama maalesef, burada 1'inci madde bu şekilde.
Geliyoruz -çünkü sürem burada çok az kaldı- maalesef, 128'inci madde, Anayasa 128/(2). Tüm kamu görevlilerinin güvencesi olan 128'inci madde. "Kanunla düzenleme yapılır." deniyor, siz kanun hükmünde kararnameyle getiriyorsunuz. Bu, aynı zamanda Anayasa'mızın 38'inci maddesinin birinci fıkrası ve üçüncü fıkrasındaki "Hiç kimse işlediği tarihte kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz." Getirilen disiplinle ilgili geçici 1/(1) buna aykırı. "Suçta kanunilik ilkesi" var. Türk Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesindeki cezalardaki kanunilik ilkesine aykırı. "İdare ceza kanunuyla ilgili düzenleyici işlem yapamaz." dediği hâlde Sayın Doğan Bey, siz bu kadar, yani seçimlerle ilgili siyasi parti şeyleri yazıyorsunuz, akıl vermiyor musunuz Allah rızası için ya? Yani, bu anlamda bu apayrı.
Daha ötesi, 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8'inci maddesinin (6)'ncı fıkrasının (ş) bendi: "İffetsizliği bilinen, anlaşılmış olan kimse ile bilerek evlenmek veya evlilik bağını devam ettirmek." Ya arkadaş, Emniyet mensubu polisi, jandarması, vesairesi bu kişi evlenmiş. Kimin iffetsiz, kimin iffetli olduğunu kim bilecek ya? Bunun ölçüsü kimin elinde? Kim iffetli, kim iffetsiz? Benim eşim... Yani, Emniyet mensubunun, polisin, oradaki Sahil Güvenliğin evlendiği eşiyle sizin ne alakanız var? Bu neye aykırı? Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesindeki demokratik toplumsal güvenliğin gereklerine, aile bütünlüğüne aykırı, Anayasa'mızın 13'üncü maddesindeki özgürlüklerin özünü ortadan kaldıran hükmüne aykırı. Yani buradaki "iffet" sözcüğünü, kim bunu takdir edecek? Burada kastedilen nedir? Yani, siz namus bekçiliği mi yapacaksınız? Bu da Anayasa'ya aykırı. Maalesef, 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 16'ncı maddesinde getirilen fıkra... Yok, burada zaman yetmiyor.
Getirilen 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin, saydığım bu maddelerinin tamamı, 1, Anayasa'ya aykırı, 2'nci madde, 13'üncü madde 128'inci maddeye aykırı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı.
Son soru şu: Sayın Bakanım, her yerde "PYD... PYD... YPG terör örgütüdür." diyorsunuz. Ey Bakanlar Kurulu! Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları da burada, İçişleri Bakanlığının, Emniyetin de mensupları burada, kanun hükmünde kararnameyle veyahut da bir kanunla, Bakanlar Kurulu kararıyla PYD'yi niye terörist ilan etmiyorsunuz ey AKP'liler? YPG'yi niye terörist ilan etmiyorsunuz Bakanlar Kurulu kararıyla?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - PKK'nın Suriye kolu.
MAHMUT TANAL (Devamla) - IŞİD'i yaptınız, PKK'yı yaptınız, FETÖ'yü yaptınız, DHKP-C'yi yaptınız, siz PYD ve YPG'yi niye terörist ilan etmiyorsunuz Bakanlar kurulu kararıyla?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Birleşmiş Milletler zaten onu terör örgütü ilan etti.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ya, PKK'nın Suriye kolu, Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Eğer yapmazsanız, ya siz bunlardan korkuyorsunuz ya da gizlenmiş bir planınız var.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Tanal, PKK zaten terör örgütü kabul edilmiş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Gelin burada konuşun. Bana Bakanlar Kurulu kararını çıkarın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bilmiyorsan öğren, bilmiyorsan öğren Sayın Tanal.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tanal.