| Konu: | (2/1392) esas numaralı 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Gününe Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/129) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 06.02.2018 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 28 Eylülün "bireysel silahsızlanma günü" ilan edilmesine ilişkin kanun teklifim üzerine söz almış bulunuyorum.
Her yerde silahların bu kadar konuştuğu bir dünyada böyle bir kanun teklifi belki abes kaçabilir ama ben hayatım boyunca silahsızlanmadan yana olmaya ve bununla ilgili kanun tekliflerini veya gündemleri yapmaya devam edeceğim.
Bireysel silahlanma tüm uyarılarımıza rağmen durdurulmuyor ve bireysel silahlanmayı önleyici hiçbir çalışma yapılmıyor, tersine, bireysel silahlanma her geçen gün katlanarak artıyor. Bu silahlanmaya bağlı olarak da her yıl silahlarla işlenen cinayetler, çatışmalar artıyor.
Bireysel silahlanmaya karşı 1993'ten bu yana mücadele yürüten Umut Vakfı, Türkiye'de 20 milyon kişinin bireysel olarak silahlandığının tahmin edildiğini, bu silahların yalnızca 2,5 milyonunun ruhsatlı olduğunu, bunun 7-8 katı kadar da ruhsatsız silah bulunduğunu söylüyor. Bu çalışmaya göre, 2015 yılında Türkiye genelinde bireysel silahlı 2.175 olay medyaya yansırken 2016 yılında yaklaşık yüzde 25 artışla 2.721 olay yansımıştı. 2017 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 28, 2015'e kıyasla yüzde 61 artışla 3.494 bireysel silahlı olay medyaya yansıdı. 2017 yılında yaşanan 3.494 bireysel silahlı olayda 2.187 kişi öldürülürken birçoğu da ağır 3.529 kişi yaralandı. Yani gerçekten bireysel silahlanma nedeniyle ve bu nedenle işlenen cinayetlerde kaybettiğimiz insanlarımız, öyle, savaşlarda kaybettiğimiz, başka yerlerde kaybettiğimiz insanlardan çok çok daha fazla.
Şimdi, 15 Temmuz ve sonrasındaki bireysel silahlanmaya da bir değinmek isterim. 696 sayılı KHK'nin bu kadar çok tartışılmasında bir silah firmasına çalıştıkları anlaşılan askerî üniformalı kişilerin ellerinde tüfeklerle Hükûmet yanlısı bir kanala verdikleri mülakatların sosyal medya üzerinde binlerce kez paylaşılması da etkili olmuştu. Bu mülakatlarda söz konusu üniformalı ve silahlı kişiler son yıllarda silah alımının kolaylaştırıldığını anlatıyor, 15 Temmuza hazırlıksız yakalandıklarını söylüyor, benzeri bir durum için gerekli tedbirleri aldıklarını belirtiyorlardı. Bakın, Umut Vakfı buna ilişkin ne diyor: "Evet, Türkiye'de bir darbe girişimi yaşandı, bundan sonra inanılmaz boyutta bir korku ve güvensizlik ortamı oluştu. Sanki 'Sivil halk silahlansa daha olumlu olur.' gibi yaklaşımlar var. Bu son derece tehlikeli. Kontrolsüz ve riskli gruplar var. Şişirilmiş bir ego grubu var, kendilerini bu Hükûmete veya bu devlete yakınmış gibi, sanki bu devletin sahibiymiş gibi görüyorlar. Bu gruplar 696 sayılı KHK'yi gerekçe göstererek suç işleyebilir, bunu kontrol edemezsiniz." Evet, bunu kontrol edemezsiniz arkadaşlar.
İki örnek olay vermek istiyorum; 15 Temmuz darbe girişiminde Boğaziçi Köprüsü'nde öldürülen 21 yaşındaki Hava Harp Okulu öğrencisi Murat Tekin'in ablası Mehtap bu KHK'den sonra yaşadıklarını söylüyor: "O gün beynimden kaynar sular döküldü, şoke oldum, böyle bir şey olamaz dedim. Ülkemde adaletsizlik olduğunu biliyorum ama en azından kardeşimi öldürenlerin yargılanmasını umuyordum. O kadar adaletsizlik yoktur diyordum." Mehtap Tekin şimdiye dek iki kez davalarının takipsizlikle sonuçlandığını, defalarca tehdit aldıklarını, savcıların "Başımızı yakmayın." dediklerini söylüyor ve "Kardeşime iftira attıkları için dava ettiğim kişiler vardı, bu KHK'den sonra bana mesaj attılar 'KHK bizi koruyor, KHK'yi yersin oturursun yerine.' diye böyle sözler yazdılar." diyor.
İkinci olay çok vahim. Deprem riski olmamasına rağmen Konya bir kentsel dönüşüm cennetine dönüşmüş durumda. Apartmanlarının yeniden yapılmasını istemeyen bir şahıs 10 bin liraya Kalaşnikof siparişi vermiş ki bu artık internetten de veriliyor zaten. Kalaşnikofun yerine kendisine 3 pompalı tüfek verilmiş. Kalaşnikof eline geçse amacı daha da kötüymüş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Kalaşnikof eline geçse amacı daha da büyük bir katliam yapmakmış. İlk önce kendisine silahı satanı, daha sonra da müteahhitleri öldürmüş.
Evet, bir de bakıyoruz -gerçekten vahim olan şeylerden bir tanesi daha- kadın cinayetlerinin yüzde 42'si ateşli silah kullanarak işleniyor ve en kolay ulaşılabilen ise av tüfeği. Evet arkadaşlar, binlerce kadın da aslında bu bireysel silahlarla öldürülüyor kendi evlerinde eski eşleri ya da hâlen birlikte oldukları eşleri tarafından.
Şimdi dünyada şöyle bir durum var: "Böyle giderse otuz beş yıl sonra yaşam duracak." diyorlar çünkü her yıl 48 futbol sahası büyüklüğünde buzul parçaları kuzey yarım küreden kopup ayrılıyormuş. Buna bir derece daha doğal bir şey diyebilirsiniz ama ya buzullar gibi bu dünya kopup gidecek herhâlde -biz kendi kendimizin kuyusunu kazdığımız için- ya da bireysel silahlarla kendi kuyularımızı kazmaya devam edeceğiz. Buna bir son vermek gerekiyor.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.