GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 670 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/755) ve İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:55
Tarih:06.02.2018

CHP GRUBU ADINA HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, Samsun'a da canım feda, Samsun'un da milletvekilliğini yapmaktan çok büyük onur duyarım. Ankara Milletvekili olmak da benim için büyük bir onurdur ama milletvekili olmak hepsinden daha onurlu bir şey. O görevi yapmak için gayret sarf edeceğim.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; biraz önce Sağlık Bakanı buradaydı, ben de o burada olduğu için de... Kendisi, evet, burada; Sayın Sağlık Bakanı burada, çok teşekkür ediyorum. Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekili biraz önce bir bilgi paylaştı, dedi ki: "Türkiye'nin kanser ilaçlarına harcadığı para yılda 3 milyar dolar." Doğrusu, bu rakamı duyunca hem çok şaşırdım hem de dehşet içerisinde kaldım.

Kıymetli milletvekilleri, kanser ilaçlarının insan kanından yani insanlardan bağışlarla toplanan kandan üretildiğini bütün tıp camiası bilir. Türk Kızılayı -"Türk" kelimesini de kaldırdınız, rahatsız oluyorsunuz bu "Türk" kelimesinden- yılda ortalama 1,5 milyon ünite kan topluyor. Bu 1,5 milyon ünite kandan kanser ilacı yapmak için yapılması gereken toplam yatırım miktarı da 70 ila 100 milyon dolardır. En az 70, en çok da 100 milyon dolarlık bir yatırımla bugünkü o kanser ilaçları zincirindeki ilaçların tamamını üretmeniz mümkündür. Şimdi, düşünebiliyor musunuz; 1,5 milyon ünite kan topluyoruz ama bu kanı el kapılarına, elin firmalarına veriyoruz, yabancı ülkelerdeki firmalara veriyoruz, onlar onu kanser ilacına çeviriyorlar, 3 milyar dolara bize satıyorlar; bu nasıl bir siyasettir, bu nasıl bir anlayıştır? Bunu sorgulamayacak mısınız Allah aşkına ya? Soruyorum ya. Sayın Sağlık Bakanı, buna lütfen gelin burada cevap verin, bu insanların vicdanına seslenin. Niye biz üretmiyoruz? Kızılayın topladığı 1,5 milyon ünite kan yok pahasına satılıyor. Bu ülkenin 100 milyon doları yok mu Allah aşkına? Sayın Bakan, bir kampanya açın, ben sizi destekleyeceğim, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da destekleyeceğiz; biz o kampanyaya 100 milyon dolar parayı bağışlayacağız, bu fabrikayı kurun, bir an önce bu 3 milyar doları bu vatandaşın cebine geriye koyun.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; "Bu OHAL niye bu kadar ısrarla tutuluyor?" diye doğrusu ben de sorguluyorum. Şimdi size bir örnek anlatacağım. Bakın, Dumankaya diye bir firmaya el konuldu FETÖ'cü diye. Evet, olabilir, yargısı var, vesairesi var. Bu Dumankaya firması İstanbul'da 3 bin tane konut üretmiş ve satmış vatandaşlara. Vatandaş gitmiş bankadan kredi kullanmış, altınını bozdurmuş, ahırdaki hayvanını satmış, köydeki tarlasını satmış, canını dişine takmış, gelmiş bu firmadan konut satın almış. Sonra? Bu firmaya el konulmuş. Şimdi, o vatandaş bankadan kullandığı krediye taksitler ödüyor, faiz ödüyor ama daireye hâlâ sahip değil. Daireler boş duruyor, vatandaş bankaya faiz ödüyor, kendisi icralık olmuş, canı cebinde. Böyle bir düzen olabilir mi? Peki, niye bu vatandaşların daireleri verilmiyor? Niye verilmiyor biliyor musunuz? OHAL KHK'siyle el koyduğunuz o firmaya yandaşları yönetici atamışsınız, TMSF kayyumları atamışsınız, altlarına arabalar çekmişler, bir saltanat hayatı yaşıyorlar. Maşallah o saltanat hayatıyla yakında ne daire kalır ne bir şey; satıp yiyorlar, satıp yiyorlar. Haram olsun, zehir zıkkım olsun. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kadar mı yahu? Bu kadar mı? Saygıdeğer milletvekilleri, günü geldiğinde bu vatandaş bunların hesabını soracak ve bunları Türkiye sizin önünüze koyacaktır, buna emin olun.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu KHK'yle ilgili söyleyeceğim ikinci bir husus da şudur: Bu OHAL'in niye var olduğunu doğrusu sorguluyoruz değil mi? Niye bu OHAL'i çıkardılar? OHAL bugünlerde Türkiye'nin gündeminde niye bu kadar tartışılır hâle geldi? Şimdi size anlatayım, 80 milyon da bir dinlesin.

Benim o 80 milyon gariban, yoksul vatandaşım var ya... 78'i hariç, 78'i hariç. Şimdi, o 80 milyondan 78'i çıkın, geri kalan diğerlerinin hesabına bakalım. Elektrik parası ödüyor, su parası ödüyor, çocuğuna okul harçlığı koyamıyor, çocuk okula giderken ayağında çizmesi yok, pantolonu delik, yoksul, sefil, aç; o çocuklardan, onların aşından, ekmeğinden kısıyor bizim annelerimiz, getiriyor, vergi veriyor, elektrik parası ödüyor, su parası ödüyor, gaz parası ödüyor, vergi dairesi yakasında, her yere ödüyor, ödüyor, ödüyor, ödüyor. Ödedikleri ne oluyor? Toplanıyor devletin bütçesinde. Sonra? Bir tek yandaş firma, o 78'den bir tanesi, o bir tek yandaş firma on beş yılda bu iktidarınızın ulufesinden tam 200 milyar dolarlık 26 tane ihale alıyor. Evet, yanlış duymadınız, 200 milyar dolar. Bir tek firmaya 200 milyar dolarlık ihale veriyorsunuz, 26 ihale veriyorsunuz ve 80 milyon o 26 ihalenin 200 milyar dolarlık parasını ödemek için aç ve sersefil geziyorlar.

Onları kandırmak için 78'in bir diğerine de para yağdırıyorsunuz, "Sen de televizyonlara pompala sürekli 'Bizim reisimiz Türkiye için neler yapıyor; düşmanlar Türkiye'ye saldırıyor, bakın, düşmanların saldırılarına karşı nasıl cansiparane davranıyor.' diye onlara anlat, onun propagandasını, algısını yap." diyorsunuz. Ama biz de diyoruz ki: Bu ülke Harran'ı, GAP'ı niye ekemiyor; niye buğday ekmiyor da buğday ithalatı 5 milyon tona çıkıyor; niye Türkiye pamuk ithalatına 1,3 milyar dolar para ödüyor; niye SEKA fabrikalarını kapattılar da 3,5 milyar dolar yıllık kâğıt ithalatı yapılıyor?

Niye KHK'nin var olduğunu anlıyor musunuz? KHK'ler olduğu için Türkiye maalesef bu ağır düzenin içerisinde devam ediyor. Şimdi, bu KHK'nin içerisinde öyle düzenlemeler var ki gerçekten insan okuyunca... Vicdan sahibi, 18 yaşını doldurmuş, akli melekeleri yerinde olan hiç kimse bu KHK'lerin arkasında duramaz, durmamalı. Yazık! 80 milyon, yüzde 99'u "Müslümanız." diye geçinen insanlar. Bu KHK'lerde ne hak var ne adalet var ne vicdan var ne de bu ülkenin emeği var.

Söyleyelim: TRT'nin Genel Müdürü... TRT Yönetim Kurulu karar alıyor, sizin atadığınız TRT'nin Yönetim Kurulu karar alıyor: "Sayın TRT Genel Müdürü, TRT'nin 7 bin personeli var. 3 tane, 5 tane personel çalıştıran şirketlerden hizmet alıyorsunuz. Bu şirketler TRT'yi soyuyorlar. Bizim Yönetim Kurulu olarak buna artık vicdanımız elvermiyor, buna bir son verin." Ama TRT'nin yönetimi bu emri vermesine rağmen Genel Müdürün umurunda değil. TRT'yi erken kalkan soymaya devam ediyor.

Başkasını anlatayım size isterseniz, TRT'den sıkıldınız mı? Anlatacak kurum sayısı devam ediyor. Mesela, size bir Karayolları hikâyesi anlatayım mı? Karayollarında asfalt kaplama diye bütçeden pay alıyorlar "Aman, biz sıcak asfalt kaplayacağız. Memleketin yollarını yapacağız." diye pay alıyorlar. Sonra ne oluyor, biliyor musunuz? Rakamı söyleyeyim, kaçamasınlar: Sayıştay diyor ki "362 milyon 922 bin 410 lira." Ne olmuş, biliyor musunuz? Temsil, ağırlama, yeme içme -yandaşlara aktarmak için- danışmanlık hizmeti falan diye aktarılmış. Demin benim için Sayın Başkan oraya yazılmış olan nottan dolayı söyledi ya hani "Samsun Milletvekili" diye. Hemşehrim olmasından, Samsun'dan da gurur duyuyorum. Çok da emeğim olacak Samsun'a, şimdi de emek veriyorum. Samsun'daki Karayolları Bölge Müdürlüğü ilgimi çekti. 100 milyon lira, neye harcamış bunu, nereye harcamış, ne olmuş bu 100 milyon lira, hangi danışmana ödemiş, neyin danışmanlığını almış? Devletin binlerce, on binlerce bürokratı var; bütün bunlar bilmiyorlar, yandaş bir firma biliyor. Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!

Sizin vicdanınızın sızladığını ben fark ediyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, AK PARTİ'nin milletvekilleri; vicdanınızın sızladığına ben eminim, biliyorum. Lütfen "Artık yeter!" deyin buna. Ben söylüyorum, OHAL'in niye var olduğunu beraberce isterseniz konuşalım Sayın Bostancı. OHAL niye var? İşte bunları konuşamayalım, konuşmayalım diye var.

İstanbul'da 6 tane metro ihalesi verdiniz, günlerce mücadele etti Cumhuriyet Halk Partisi, bize söylemediğiniz kalmadı; 6 metroyu iptal ettiniz. Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde 1,3 milyar lira vatandaşın cebinde kaldı, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin cebinde kaldı. Niye çıkıp da "Evet, Cumhuriyet Halk Partisi doğru muhalefet yaptı. Helal olsun Cumhuriyet Halk Partisine, kutluyoruz. Biz de gereğini yaptık." deme gereği duymadınız? İstiyorsunuz ya, hani "olumlu muhalefet" diyorsunuz; daha ne söyleyelim size?

Anlatmaya devam edeyim isterseniz, günlerce anlatsam bitmez OHAL'in niye var olduğunu. Anlatalım. Mesela şu uçaklar konusu var ya, şu FETÖ'den el konulan uçaklar konusu; o uçaklara el konulduktan sonra paraya çevirmediniz, bakanlarınızın altına koydunuz ya; onların bedellerini kim ödüyor? Onlar uçaklara binerken, vatandaş dolmuşa binecek parayı bulamazken bedellerini kim ödüyor, biliyor musunuz? Gene o gariban vatandaşlar ödüyor.

Velhasıl hadisenin sonuna, finaline gelelim: O hâlde bu hâl, hâl değildir / Sabrımız da emin olun ki sonsuz değildir / OHAL'in hesabı da unutulmayacak, unutulacak hesaplardan değildir / OHAL'de memlekette büyük bir soygun var / O hâlde OHAL bunun için var.

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Çok çok teşekkür ediyorum, çok sağ olunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Pekşen.