| Konu: | 675 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/782) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 06.02.2018 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Zeytin Dalı Harekâtı'nda şehadet mertebesine ulaşmış aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, hâlen tedavi görmekte olan askerlerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun hükmünde kararname Türkiye Büyük Millet Meclisine 29 Ekim 2016 tarihinde gelmiştir; o tarihten itibaren, yaklaşık on beş aya yakın bir süredir görüşülmeyi beklemekteydi.
Kanun hükmünde kararnamede özet olarak, terör örgütleri veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan kaynaklanan tehditlere karşı demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri ve kamu düzenini korumak amacıyla olağanüstü hâl kapsamında alınması gereken tedbirler düzenlenmektedir.
15 Temmuzdan itibaren FETÖ'yle amansız mücadele edilmektedir; kararlı, haklı ve son derece doğru şekilde FETÖ'cülerin üzerine gidilmektedir. FETÖ'yle irtibatı ve iltisakı olanlar hakkında hukuki yaptırım ve idari tasarruflar sonuna ve gerektiği yere kadar yapılmalıdır. Türkiye bu beladan temizlenmek zorundadır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in ifade ettiği gibi 15 Temmuz, herkes ve özellikle Türk siyaseti için ders ve milat niteliğindedir. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi tortu ve kalıntılarıyla birlikte kökten kazınmalı ve OHAL sürmelidir. Pensilvanya lobisinin samimiyetsiz demokrasi, temelsiz özgürlük, asılsız insan hakları sözlerine aldırış edilmemeli, melanet mutlaka devrilmelidir.
Değerli milletvekilleri, 20 Ocak 2018 tarihinde başlayan ve bugün 18'inci gününe giren Afrin'e yapılan Zeytin Dalı Harekât'ında şehit olan, Rahmetirahman'a kavuşan bütün kahramanlarımızı bir kez daha minnetle yâd ediyor ve Rabb'imden onlara şefaat temenni ediyorum. Yörük anamızın dediği gibi "Mehmetçiğimizin ayağına taş değmesin." diyerek dualarımızın onlarla olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yine, Değerli Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in 1 Temmuz 2015 tarihli grup toplantısında yaptığı şu konuşmayı bir kez daha hatırlamak için ifade etmek istiyorum: "Şimdilik şunu söylemek isterim ki Türkiye'nin güvenliği partilerüstü bir konu olup günlük siyasetin önündedir. Bu itibarla, Türkiye, tüm millî güç unsurlarıyla harekete geçmeli, hiçbir devletten izin beklememeli, uluslararası hukuktan doğan meşru haklarıyla vatanını ve milletini savunmalıdır. Bu, bir savaş çağrısı değildir, nefsi müdafaa ve millî güvenliğimizi sağlama alma, Türkiye'nin caydırıcılığını gösterme iradesidir." Evet, bugün Fırat Kalkanı Harekâtı da İdlib çatışmasızlık bölgesi operasyonu da Afrin Zeytin Dalı Harekâtı da bu kapsam ve amaçla yapılmaktadır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in talimatlarıyla, geçen hafta Kilis'te bir ziyarette bulunmuştuk. Orada bir esnafımızın söylediği söz çok anlam ifade etmektedir. Esnafımız şöyle söylüyor: "2016 yılında atılan roketlerden, bombalardan şikâyetçiydik, ne anlama geldiğini bilmiyorduk ancak şimdiki atılan bombaların ne anlama geldiğini, neye kastettiğini çok iyi biliyoruz." Yani bu da Sayın Genel Başkanımızın o günkü uyarılarının ne kadar haklı olduğunu ortaya koyması açısından son derece önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, PKK'nın Suriye kolu olan PYD-YPG terör örgütü, sınırlarımız boyunca Suriye'nin kuzeyine yerleşmiş, baskı ve şiddetle demografik yapıyı değiştirmiştir. Bu bölgede emperyal güçlerin ve ABD'nin desteğiyle gözümüzün içine baka baka silah ve eğitim desteği almış ve güçlendirilerek Türkiye ve Fırat Kalkanı'yla özgürleşen bölgeye ve İdlib gerginliği azaltma bölgesine çeşitli defalar saldırılarda bulunmuştur. Batılı ülkeler ve ABD, kendi ülkelerinin sınırlarına komşularından yapılacak saldırıları acaba nasıl karşılardı? İsrail şehirlerine yapılan bir roket saldırısında neredeyse Filistin'in tamamı savaş alanı hâline getiriliyordu. Hangi ülke bu konularda tepki gösteriyordu? Tabii ki hayır, hiçbir tanesi tepki göstermiyordu. Ama bizde ise yabancı güçlerin veya emperyal güçlerin tepkisinden çok, içimizdeki hainlerin sesi çıkmaktadır.
Zeytin Dalı Operasyonu, ülkemizin toprak bütünlüğünü, egemenliğini korumak, sınırlarımızı güvence altına almak ve sınır boyunca yaşayan tüm vatandaşlarımızın huzur içinde yaşamalarını sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Bu harekât, Türkiye için bir varoluş mücadelesidir ve en doğal hakkıdır. Eğer bu operasyon yapılmamış olsaydı Kilis'e, Hatay ve ilçelerine atılan roket sayısı daha da artacak, Kilis hedef, Hatay namlunun ucunda olacaktı. Sınırımızın karşı tarafından ve Amanoslar'dan terör örgütleri tarafından Kilis ve Hatay'a yapılacak bir işgal teşebbüsü ülkemizi daha da zora sokabilecekti. Ancak şunun bilinmesini de isterim ki, bölge insanları da buna asla müsaade etmeyecekti, aynen Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi.
Değerli milletvekilleri, Suriye'nin kuzeyinde yerleşmiş PKK uzantısı hain terör örgütü, harekâtın başından bu yana devamlı hain saldırılarına devam etmektedir. Bu hainler ibadetlerini yapan insanları oralarda bombalamakta, camilere, savunmasız insanlara, masum sivillere yönelik roket atışlarıyla saldırmaktadır. 20 Ocak 2018'de başlayan Zeytin Dalı Harekâtı'nda şimdiye kadar 2'si Devlet Su İşleri, 1'i de TEDAŞ'lı hemşehrim olmak üzere 18 evladımız şehit olmuştur, 62 insanımız da yaralanmıştır. Hatay'a -yine Başbakanın verdiği bilgiler doğrultusunda- 60, Kilis'e 34 defa olmak üzere sınır ötesinden 94 füze atılmıştır. Bunun sonucunda da 8 vatandaşımız şehit olmuş, 113 vatandaşımız da yaralanmıştır. Kimin sivillere saldırdığı açıktır, kimlerin masumların can ve mal güvenliğini zehrettiği ortadadır. Ancak Türk ordusu özellikle sivil kayıp olmaması için tüm hassasiyetini göstermektedir. ABD'nin Irak ve Suriye'de IŞİD'le mücadele kapsamında ne kadar çok sivili katlettiği hepimizin bilgisi dâhilindedir.
Hain örgüt başka olaylarda yaşanan görüntüleri Zeytin Dalı Operasyonu'nda gerçekleşmiş gibi göstermektedir; dünya kamuoyunda haklılık kazanmak için böyle bir yola gitmektedir. Maalesef ülkemizde de bazı hainler bilerek veya bilmeyerek bu oyunlara alet olmaktadır.
Terör örgütü ve yandaşlarının algı yaratmak adına yaptığı "Türk askeri tarihî eserleri yok ediyor." şeklindeki yalan haberlerine karşı Türk askeri Suriye'nin tarihî ve kültürel zenginliklerine kesinlikle zarar vermemektedir ve kesinlikle sivil halka, yaşam alanlarına yönelik bir askerî operasyonda bulunmamaktadır. Bilakis terörden kurtulan köy ve yerleşim yerlerinde bölge halkı askerlerimizi coşkuyla karşılamakta, bağrına basmaktadır ve askerlerimiz tarafından sağlık kontrolünden geçirilmektedir. Bizim orada yaşayanlarla veya yerel halkla bir sorunumuz kesinlikle yoktur, bizim sadece terör örgütleriyle mücadelemiz vardır.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu da Suriye'de Raco, Afrin, Cinderis gibi bölgelerde 2012'den bu yana huzur içinde olunduğunun söylenmesidir. Suriye'de olaylar başlar başlamaz bölücü terör örgütleri bu bölgeyi işgal etmiştir. Yöre halkını teslim almış, halkın ektiklerinden biçtiklerinden, yetiştirdiklerinden, kazandıklarından, mallarından haraç almışlar, kaostan faydalanarak ülkemizde yapmak istedikleri ancak başaramadıkları kanton bölge oluşturma ve emperyal güçlerin maşası olarak ülkemizin sınırlarının güvenliğini zaafa uğratacak kukla yönetim oluşturma hevesine girmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
15 Temmuzda gerçekleştiremediklerini sınırlarımız dışına taşıyarak bağımsızlığımıza, bekamıza yönelik hareket, iş birlikçileriyle, dost görünen düşmanlarla birlik olarak, Türk'e rağmen, Türkiye'ye rağmen bu coğrafyada söz sahibi olmaya kalkmışlardır. Bu coğrafya bizim devleti ebet müddetimizdir; batısıyla, doğusuyla, güneyiyle, kuzeyiyle Türk milletinin oksijen alanıdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ahrazoğlu.