GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Adalet nöbetine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:07.02.2018

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Meslektaşımız Avukat Kemal Aytaç, adalet nöbetinin 44'üncü haftasında Çağlayan'da Türk Tabipleri Birliğinin "Savaş, bir halk sağlığı sorunudur." konulu basın açıklamasını okuduğu için gece saat 01.30'da evinden alınmak istenmiştir. Ancak o gece evinde olmadığı için gözaltı işlemi gerçekleştirilememiş ve eve giden polis memurları tutanak tutarak geri dönmüşlerdir.

Aslında Avukat Kemal Aytaç gündüzleri ya sürekli adliyede bulunmakta ya ofisinde bulunmakta. Sürekli çalışan, aktif olan bir avukat olduğu için, Emniyetin bu şekilde gece saat 01.30'da ev baskını yapması, gerçekten hukuku dışı, baskı ve zorlama olayına ait, aynı zamanda diktatörlük rejimlerinde görülen bir uygulamadır. Kemal Aytaç ve avukatları cumhuriyet savcılığına müracaat ettikleri zaman cumhuriyet savcılığında bu şekilde bir yakalama, arama kararının olmadığı şeklinde bilgi vermişlerdir. Gece saat 01.30'da eve baskına giden polisler hakkında cumhuriyet başsavcılığının derhâl işlem yapması gerekmektedir.

Kemal Aytaç, 2 Şubatta yakalama ve gözaltı kararı dilekçesine itirazını verdiği hâlde, itiraz dilekçesi cumhuriyet savcılığı tarafından alınmamıştır. Neden alınmamıştır? Çünkü soruşturma dosyası UYAP'a kaydedilmediğinden dolayı işlemler gerçekleştirilmemiştir.

Sayın Başkanım, çok gürültü olduğu için benim de burada dikkatim dağılıyor, özür dilerim.

BAŞKAN - Sayın Tanal, çok haklısınız.

Sayın milletvekilleri, rica ediyorum... Hatip arkadaşımız kürsüde.

Buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, cumhuriyet savcılarının dosyalar işleme konulmadığı için dilekçeyi almama gibi bir lüksü yoktur; bu, Anayasa'mızın 74'üncü maddesi uyarınca suç teşkil etmektedir. Hele hele bir avukatın -ofisi belli, evi belli, adresi belli- gece saat 01.30'da gözaltı kararı olmadığı hâlde evine gidilmesi... Bir avukata bu yapılıyorsa sıradan vatandaşa neler yapılıyor? Yani bu anlamda Türkiye'nin geldiği hukuk dışı uygulamaların bir örneğidir bu. Ülkede adaletin aslında nesli tükendi ve adalet tükendiği için, sahip çıkılması için nöbet tutulacak bir hâle gelmiş durumda. Adalet, her yerde, her taşın altında, yargı mensubunun vicdanında, her yöneticinin kararlarında olmalıdır. Hep söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz, adalet bir gün herkese mutlaka lazım olacaktır. Özgürlüklerimizi korumak için, savunma hakkımız için, basın özgürlüğü için, ifade özgürlüğü için, demokrasi için, üstünlerin hukukuna son vermek için, terörle mücadele için, insanlık için, onurlu yaşamak için, barış için, dayanışma için adalet nöbetine devam edeceğiz. Adaletin bu ülkede egemen olması gerekiyor. Belki bir gün suçlu da olsak hak ettiğimiz cezanın insani şartlarda gerçekleştirilmesi için mutlak suretle adalet lazım olacak.

Olağan dışı bir talebimiz yok, herkes için olması gereken, olağanı yaşamak için hava gibi, su gibi gerekli olan adaleti istiyoruz. Adaleti kim sağlar? Adaleti, ülke yöneticileri sağlar, kendisiyle fikirdaş olmayana sahip çıkan, onların temel hak ve hürriyetlerine saygı duyan yöneticiler sağlar. Adaleti, kamuoyuna olanı dosdoğru aktaran, vatandaşlara siyasetin aynası olan, objektif, lekesiz medya sağlar; kocaman adliye saraylarının içerisinde hukuku savunan, sadece vicdanıyla sorumlu olan savcılar, yargıçlar sağlar. Adaleti, suçu ispat edilinceye kadar masum olan her vatandaşı savunan, adaletin temeli olan, hukuk devletinin güvencesi olan avukatlar sağlar. Adaleti, altüst olan düzenin farkında olan bireyler sağlar; gördüklerini veya "Neden göremiyorum?" diye düşündüklerini siyasi tavırlarına yansıtmayı, görebilmiş vatandaşlarımız sağlar; "Düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini ifade edebilmen için canımı bile veririm." diyenler sağlar; canı yanınca adaleti hatırlayan değil, hiç aklından çıkarmayanlar sağlar; adaleti, herkese layık görenler sağlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben, özür dilerim Sayın Başkanım, bitirmek üzereyim hemen.

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlamak için ek bir dakika süre veriyorum Sayın Tanal.

Buyurun.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Adaleti sağlayamazsak vicdansızın adaletine mahkûm oluruz. Müvekkillerini savunan avukatlar, gerçekleri yazan gazeteciler hapislerde. Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay ve gazeteci Ahmet Şık gökyüzünü görmedikçe, ailesine kavuşmadıkça bu adalet nöbetleri bitmeyecek. Dilerim ki 44'üncü adalet nöbetine gerek kalmasın. Dilerim ki adalet nöbetleri korku nöbetlerine dönüşmesin. Dilerim ki adalet anında yerini bulsun, hiçbir durağına geç kalmasın. Biz de gazeteci arkadaşlarımızın, hukukçu meslektaşlarımızın mahkûmiyetlerinin çetelesini tutmayalım. Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir çünkü kuvvete dayanmayan adalet âciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.

Teşekkür ediyorum.

Saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)