GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:14.02.2018

CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri, bizleri izleyen değerli yurttaşlarımız; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına 518 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Tasarısı üzerine söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, şu elimizdeki gördüğünüz basılı evrakın tamamına yakını 3 Kasım 2002'den bu yana AK PARTİ iktidarının bu ülkedeki yatırım ortamını geliştirebilme adına çıkardığı, alt komisyonları baypas yaparak, Parlamento geleneğinde eşine az rastlanır torba yasalarla çıkarılan yasalar. Ama şöyle bir elimizi vicdanımıza koyup geriye doğru bir baktığımızda, bu ülkedeki sefaletin, yoksulluğun, üretim azalmasının, dünyadaki saygınlığının, eğitim ve öğretimin on beş yıldır ülkeyi kesintisiz yöneten bir iktidar eliyle nasıl, ne hâle getirildiğinin en güzel göstergesini birlikte görüyoruz. İşte bugün görüşülmekte olan bu kanunda da yatırım ortamını yeniden iyileştirme noktasında birtakım önlemler var.

Sayın milletvekilleri, şöyle bir bakıyoruz, AK PARTİ Hükûmeti Anayasa'ya aykırı bu düzenlemelerle, torba yasalarla, inatla, hırsla, vazgeçmeden, bütün eleştirilere kulağını tıkayarak yoluna devam etmeye çalışıyor. Bir atasözü vardır, diyor ki: "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemezsiniz." ve elde edilmiyor arkadaşlar. Hepimiz yaşıyoruz, seçim bölgelerinize gittiğiniz zaman uğradığınız bir esnafın yüzü gülmüyor, KOBİ'ler çok zor durumda, sanayici kenarda köşede biriktirdiklerini ipotek vererek varlığını sürdürmek, marka değerini korumak, ele güne mahcup olmamak için birikimlerini satarak ya da kredilendirerek yaşamını sürdürüyor, bunların hepsi de malum.

İktidar partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi arkadaşlar ve bakıyoruz, adalet yerlerde sürünüyor; on altı yıldır geriye doğru baktığımızda da kalkınmanın hâlâ yeni önlemlerle düzeltileceğini söyleyen bir iktidar eliyle demek ki o noktada da AK PARTİ iktidarı sınıfta kalmıştır. Temel nedenlerinden birkaç tanesi... Dünyanın neresinde olursa olsun bütün yatırımcıların aradığı ortak bir temel kural vardır: Yargınızın, hukuk sisteminizin güven vermesi, hukuk devletinin güven vermesi. Arkadaşlar, inanıyorum -sizlerin vicdanına da sesleniyorum- şu anda ülkemizdeki hukuk sistemi sizin vicdanınıza da güven vermiyor. Ülkemizde birçok yabancı yatırımcı var, gelmiş buralarda yatırım yapmışlar. Ama istatistiklere baktığımızda, her geçen gün, malını, cevahirini kurtaran pılını pırtısını toparlayıp Türkiye Cumhuriyeti'ni terk ediyor. Birçok yabancı banka var, birinin CEO'suna soruyorlar -100'ün üzerinde şube kapatmış- diyorlar ki: "Türkiye iyi bir ülke, faiz oranları da oldukça yüksek, Türkiye'den neden çıkıyorsunuz?" Diyor ki: "Ben Türkiye'de çok iyi para kazandım ve kazanmaya devam ediyorum ama takdir edersiniz ki, bir ihtilaf hâlinde, yargısı güvenilir olmayan bir ülkede benim paramın pulumun, bankamın teminatının olmayacağı sizce de malum; o yüzden ben yavaş yavaş Türkiye'den çekiliyorum." Buna Körfez'deki birçok ülkenin bankaları da dâhil. Bazı şirketlerimiz yabancı ortaklı, onlar da, hepsi ilişkilerini gözden geçiriyorlar. Seçim bölgem Tokat'ta çok ciddi oranda makine ihracatı yapan firmalar var. Eskiden 200 bin, 300 bin, 400 bin euroluk makineleri ihraç ediyorlardı. Soruyorum, şimdi "O gelip günlerce ağırladığımız, eşiyle çocuğuyla tatile gelip bize sipariş veren firmaların sıradan bir satış temsilcisi dahi ülkemize ve bize gelmiyor artık, birçoğu telefonlarımıza çıkmıyor. diyor."

Şimdi, hedef koyuyoruz: "Kalkınacağız, turizmde kalkınacağız, sanayileşeceğiz, üreteceğiz, dünyaya satacağız." Dünyayla ilişkilerimize bakıyoruz arkadaşlar, bu noktada da biz güven vermiyoruz. En büyük pazarımız Orta Doğu kan gölüne dönmüş. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihten gelen saygınlığını dip yaptırmışız. Öyleyse hep birlikte -bu ülkede birlikte yaşıyoruz- bu ülkede muhalefeti, bu ülkenin sivil toplum örgütlerini, hepsini ortak bir anlayışla birleştireceğiz ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi "Söz konusu vatansa gerisi teferruat." diyeceğiz. Bizden gelen o kıymetli önerilere de lütfen kulak asıp dinleyeceksiniz.

Bakın, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nin açılış konuşmasında aynen şöyle diyor: "Bir ulusun hayatıyla doğrudan doğruya ilgili olan ekonomisi çöküşün de yükselişin de nedenidir. Zamanımız bir iktisat çağıdır." Yıl 1925. Arkadaşlar, 2023'e, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl hedeflerine hazırlanıyoruz ama biz hâlâ geldiğimiz noktada hedeflerinde birleşmiş bir ülke değiliz.

Bu torba yasada birçok şeyi görüşüyoruz ve öyle ilginç ki bunları görüştüğümüz zaman da -kendi kendimizi kandırmayalım- kalkınma hızla ilerleyecek, büyüme artacak, millî gelirimiz yükselecek, asgari ücretli asgari ücretten fazlasını alacak, KOBİ'ler gelişecek diye bir kural yok, çok da elzem olmayan şeylerle insanları uğraştırıyoruz. Ama bir tanesi, inanıyorum hepinizin vicdanlarını da yaralayacaktır. Bir ülkede olmazsa olmaz iki temel kayıt vardır arkadaşlar; biri, nüfus kayıtları, bir diğeri de tapu ve kadastro kayıtları. Şöyle geriye doğru hafızamızı yenilersek Musul ve Kerkük'ün peşmerge tarafından işgalini izlerken hepimizin içi sızladı, yüreğimiz sızladı. Orada iki yeri imha ettiler; önce nüfus kayıtlarını, daha sonra da tapuyu.

Şimdi, biz bu değişiklikle, tapulara ipotek şerhinin konmasını doğrudan birçoğu yabancı olan bankalara veriyoruz. Eskiden tapuya gittiğiniz zaman yaşlısı genci, orada yetkili bir memur hemen sizin mahkeme ilamı gibi yüzünüze okur da "Ey amca, teyze, abla, beyefendi, kardeşim; sizin şu ada, bu pafta, bu parselde bulunan bu taşınmazınıza şu kadar kıymetle, bedelle ipotek konuluyor falan banka, filan finans kuruluşu ya da borçlunuz tarafından." diye ya da "Bunu filancaya şu bedel karşılığında satıyorsunuz." diye insanı uyarıyordu. Tabii, bankalardaki genel tema nedir? Kârlılık ve kâr. Hemen bir yakınımızı, belki birileri mülkiyeti olan, kenarda akçesi, birikimi olan bir yaşlıyı götürecek, diyecek ki: "Ya, bir para çekiyorum, şu bankada bir imza işim var." Bankalarda da sürekli değişen memurlar bu işin sorumluluğunda değil ve onlara cezai müeyyide de getirilmiyor bu yasayla arkadaşlar. Ülkemizde -birçoğumuzun da bildiği- kaldırımlarda kredi kartlarının satıldığını, o bit gibi yazıları hiç kimsenin okumadığını da hepimiz biliyoruz. Gelin, bu noktada iyi düşünelim, ortak bir anlayışta buluşalım, tapu gibi önemli bir konudaki yetkiyi yeniden, bu maddedeki değişiklik önergemize sahip çıkarak tekrar tapu müdürlüklerine verelim.

Yine arkadaşlar, burada ne oluyor? Noter işlemlerini Ticaret Sicili Gazetesi'ne veriyoruz; bunun kalkınmayla çok fazla bir ilgisi yok. Yapı denetim şirketlerinin ne ilgisi var arkadaşlar?

Yine, meralara baz istasyonu kurmanın ne ilgisi var arkadaşlar? Bunlar aman aman bu ülkenin kalkınmasının önündeki takozlar, engeller değil ve bakın, birçok madde yanlış ve hileli bir şekilde getiriliyor.

Gelecekte görüşeceğimiz yine torba yasada özelleştirmeyle ilgili çok tehlikeli bir madde geliyor ve bunun içerisinde şeker fabrikaları da var. Türkiye'de 31 tane şeker fabrikası var arkadaşlar. Bu ülkenin millî, stratejik bir ürünü, hepimizin yaşamına da doğrudan dokunan şeker pancarı şekeri gibi doğal bir ürün var. İşte, oraları da özelleştirdiğimiz zaman bundan sonra çoluğumuz çocuğumuzun, gelecek neslimizin tamamı yapay tatlandırıcılara mahkûm olacak ve insan sağlığını tehlikeye atacak bir boyuta doğru gidiyoruz.

Ben buradan tekrar Hükûmete sesleniyorum: Gelin, birazcık daha muhalefetin yol gösterici, uzlaştırıcı ve sizin önünüzü açıcı, bu ülkeye de katkı sunacak önerilerine kıymet verin, önem verin. Biz bu gemide beraber yolculuk yapıyoruz, niyetimiz ve muradımız, bu ülkenin yeniden içeride barışçı, huzurlu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİM DURMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

BAŞKAN - Tamam.

Bir dakika ek süre...

KADİM DURMAZ (Devamla) - ...birbirini seven, kucaklayan, yeniden gerek Avrupa'da gerekse Orta Doğu'da saygınlığı olan bir ülke hâline gelmesini istiyoruz. Bu anlamda, ben, Hükûmetin birçok yasadaki bu ülkenin hayrına olmayan maddelerden geri adım atıp bir dönüş sağlamasını, bu ülkenin yurttaşlarının lehine olan birçok düzenlemede muhalefetin sesine kulak vermesini diliyorum.

Arkadaşlar, kredi vermeyle övünüyor iktidar. Ben Hükûmetten şunu beklerdim: "Biz kredileri açtık, sonsuza kadar KOBİ'lere, sanayicilere, tüketiciye, memura, esnafa kredi veriyoruz, alan yok." demesi lazım.

Arkadaşlar, esnafın birçoğu iş yerini, evini barkını güvendiği yakınına, hısmına, akrabasına, eşine dostuna satıp -birbirimizi kandırmayalım- böyle kredi alıyor gününü kurtarmak için.

Ben, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, Hükûmete de bir kez daha sesleniyorum: Bu önlemlerle, bu ülkede güven ortamı ve demokrasiyi sağlamadan kalkınmayı da sağlayamayız diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Durmaz.