GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ-MHP ittifakıyla ilgili yasa teklifine, hiçbir partiye danışmadan çoğunluğa güvenerek bir yasa hazırlayıp tüm Türkiye'ye bunu dayatmanın demokrasi ve uzlaşı siyasetinin tamamen terk edildiğinin bir göstergesi olduğuna, AKP döneminde yerliliğe vurulan en büyük darbenin tarım üzerinden olduğuna ve Dicle Üniversitesinde 2 öğrencinin Kürtçe ıslık çaldıkları gerekçesiyle gözaltına alınmalarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:22.02.2018

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Aslında gerçekten, hani, hangi sürede neyi anlatacağımı bilemiyorum bazen burada konuşmaya başlarken. Ama çok ciddi, başlı başına kendileri tartışılması gereken sorunlar var. Bir tanesi, AK PARTİ-MHP ittifak yasa teklifi tabii. En başta bu geliyor, seçim ittifakı olarak adlandırılan teklif ve seçim kanunlarında bazı değişiklikler içeren bu teklif Meclis Başkanlığına sunuldu. Diğer hiçbir partiye danışmadan, çoğunluğa güvenerek bir yasa hazırlayıp tüm Türkiye'ye bunu dayatmak, artık, demokrasiyi ve uzlaşı, istişare siyasetini tamamen terk ettiğinizin bir göstergesidir. Yasamanın adresi Türkiye Büyük Millet Meclisidir, biz böyle biliyoruz. Önümüze getirilen teklifle, bir kez daha, demokratik bir zeminde, katılımcı bir şekilde, tartışmaya açık kanun yapım sürecinin baypas edildiğini ve Parlamentonun çoğunluk oligarşisiyle bir tür noter mercisi olarak işletilmek istendiğini görüyoruz. Bu teklif öncelikle 16 Nisan referandumunda yaşanan şaibe ve hukuksuzlukları yasal zırha büründürüyor. Mühürsüz zarf ve oy pusulalarının artık geçerli hâle gelecek olması bunun en büyük kanıtı. Bunun dışında, teklifte açık, eşit, denetlenebilir ve demokratik seçim ilkelerini ortadan kaldıran çok sayıda düzenleme var. Bunlardan biri, iktidarın emrinde olan -açıkça böyle söylemek gerekiyor- ve maalesef AKP il başkanları gibi davranan valilere sandık birleştirme ve taşıma yetkisinin verilmesi. Bir diğeri ise sandık başkanlarının kamu görevlilerinden oluşturulacak olması. Bu, seçimlerin asli öznesi olan siyasi partilerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - ...sandık kurulu belirleme haklarının ellerinden alınmasıdır ve bunun amacı, açıkça, sandık kurullarında çoğunluğun elde edilerek aslında her türlü kararın iktidarın lehine sonuçlandırılmak istenmesidir. Oy pusulasında ittifak bölümünün geniş, belirli bir alanı kapsayacak olması, seçmen davranışını psikolojik olarak etkileyecek olması da bu bölümde oy verme ve hesaplama usulünün farklı olması yine eşitlik ilkesinin ihlalidir. Yani gerçekten, aslında, bütün düzenlemeler, artık oyların hesaplanmasının AKP-MHP ittifakının hanesine yazılacak şekilde olmasına yönelik tasarlanmıştır ve biz, tabii, bu düzenlemenin daha çok tartışılacağını biliyoruz ama girizgâh olarak bunları söylemek istedik.

Bir diğer önemli konu, Türkiye'de yine AKP döneminde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - ...yerliliğe vurulan en büyük darbe aslında tarım üzerinden oldu. Çiftçinin gelir-gider dengesi gözetilmeden, tarım cenneti olan bu ülkenin tarımsal üretimi gün geçtikçe azaldı ve buğday depolarından buğday ithal etmeye, bu noktaya gelen bu ülkede şimdi de başka bir kaynak kurutulmaya çalışılıyor; şeker fabrikaları satılmaya çalışılıyor yani 25'in 14'ü özelleştirilmek isteniyor. Buna sendikalar karşı çıkıyorlar. Bu, sadece bir istihdam sorunu değil, bu konudaki yaratılan belirsizlikler değil, aynı zamanda şeker pancarı ekolojik dengeyi düzenleyen bir bitki, çiftçiyi gerçekten mutlu eden ve sonrasında, onun ardından başka ekimlerin yapılmasının da müsait olduğu, buna elverişli bir bitki.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen, tamamlayalım.

Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Biz, sanıyorum, artık AK PARTİ'nin köye dönüş dediği -böyle bir ideali var diye sunuluyordu- ama şimdi köyden göçüşü politika hâline getirdiğini görmüş oluyoruz.

Evet, Halkevlerinden bugün onlarca insan yine "barış" dedikleri için gözaltına alındılar. Halkevlerinin yanında olduğumuzu ve barışın gerçekten aslında savunulması gereken şey olduğunu, savaşın değil, ifade etmek isteriz.

Odalarımıza galiba zeytin dalları gönderiliyormuş, fideler, Cumhurbaşkanlığı tarafından. Bunlar barışı simgeler, savaşı değil. Yani, gerçekten, zeytin fidelerinin bile kalkıp da savaş aleti olarak kullanılmasını da kınadığımızı ve "barış" diyen herkesin serbest bırakılması gerektiğini söylüyoruz.

Sayın Başkan, affınıza sığınarak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son bir dakika... Hadi bu seferlik böyle... Tamamlayalım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Tamam, son bir dakika...

Yani, bu, gerçekten ifade etmeden geçemeyeceğim bir şey: Dicle Üniversitesinde 2 öğrenci Kürtçe ıslık çalıyorlar diye gözaltına alındı ve sekiz yıl ile yirmi yedi yıl arası ceza talebi var.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Kürtçe ıslık nasıl oluyor?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Kürtçe ıslık, evet. Yani, ben bir ıslık çalmak istiyorum, nasıl oluyor Kürtçe ıslık? Ama olmuş.

Musa Anter 1943 yılında Dicle Talebe Yurdu Müdürlüğü yaparken karakola çağırılmış. Siyasi şubede görevli polisler tarafından, Kürtçe ıslık çaldığı gerekçesiyle, tekme tokat dövülerek ağır hakaretlere maruz kaldığı hikâyeyi "Hatıralarım" kitabında anlatmış. Komiser demiş ki: "Ulan hainoğluhain, kusurunu biliyor musun?" "Yok." demiş Musa Anter. "Radyonuz yok mudur?" "'Var.' dedim." "Peki, pikabınız yok mu?" "'O da var.' dedim." "Peki -bilmem ne oğlu bilmem ne- bu kadar güzel Türkçe plak varken ne -nokta nokta nokta- yemeye yurtta Kürtçe ıslık çalıyorsunuz?"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bunu da tamamlayayım, son cümle.

BAŞKAN - Tamamlayın hadi.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Ama bu ilginç bir konu, bunu dinleyelim hakikaten.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Açılmadı mikrofon.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Zapta geçmesin diye kapattı!

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Zapta geçsin, geçsin, özellikle geçsin.

BAŞKAN - O ıslık nasıldı, bilmiyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - "İşte, biz buradan geliyoruz aziz Türk ve Kürt gençleri." diye Musa Anter "Hatıralarım"ında yazıyor. Ve daha yeni aynı olay...

Evet, sekiz yıl ile yirmi yedi yıl arasında... Dicle Üniversitesinde okullarının bahçesinde çocuklar ıslık çalarak dolaşıyor ve ıslıkla bir marş çaldıkları iddia ediliyor. Onlar da "Yok, o marş da değil. Aslında Xelil Xemgin isimli Kürt sanatçının bir şarkısını biz söylüyorduk." diyorlar ve polisler apar topar alıyorlar, götürüyorlar.

Tarihe geçsin: Kürtçe ıslık da varmış. Türkçesini sizden bekliyoruz.

Teşekkür ederim.