GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:11.11.2012

ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarı iki temel anlayışın ürünüdür. Bunlardan birinci grubun niyeti sahil kentlerindeki yerel yönetimleri ele geçirmeye odaklıdır. Bunun yolu açık. "Madem çoğu kentin bütününde en çok oyu alan partiyiz, o hâlde belediye başkanını da en yüksek oy alan partiye kazandırmanın yolu bütünşehirden geçer." mantığından yola çıkılmış.

Öte yandan, yıllardır bakanlık yapmış ve bir kez daha milletvekilliği yapamayacakları anlaşılanlara da eski koltuklarını aratmayacak, yeni cakalı yerler açma çabası da işin diğer bir yönüdür.

Bir de, Recep Tayyip Erdoğan'ın ikbali meselesi var. Onun Çankaya'ya taşınmak gibi, şiddetli bir arzusu malum. Lakin, o gidince AKP'nin ikbali endişe konusu. Öyle ya, Recep Tayyip Erdoğan, partisinin önünde bir kimlik. Plan belli: Önce yerel seçimi gücümüzü koruduğumuz 2013'ün sonbaharında ve de bütünşehir projesini içerecek biçimde yapalım. Bedelli askerlik, 2/B, köprü, yol satışından elde edilen gelirleri harcayarak seçmenin gözünü boyayıp, milliyetçi söylemler ve idam ipini devralma girişimleriyle, keza, muhalefete ağır baskılar, şantajlar ve CD operasyonları uygulayarak 29 derebeyi yaratalım. Arkasından, bu oy gücü ve yeni derebeylerinin kent üzerindeki hâkimiyetine dayalı olarak sıra gelsin içinde partili devlet başkanlığı da bulunan yeni anayasa referandumuna. İdam ipinin ucunu tutarak, sahte özgürlük ve milliyetçi söylemlerle, 12 Eylül 2010 günü yapılan referandumda olduğu gibi, pek çok aymazı kandırabilirsek geriye tek bir şey kalır, o da partili devlet başkanının da seçileceği erken bir genel seçim. Recep Tayyip Erdoğan Çankaya'ya avdet eder, onun sayesinde parti de erozyona uğramaz!" AKP milletvekillerinin çoğunluğunun içine sinmese de tasarıya verdikleri destek bundandır.

Evet, plan bu. Lakin bu yola çıkıldığında son Anayasa değişikliğine ilişkin oylama sonucuna bakılırsa arabanın bir lastiği patlamıştır. Şimdi, B planının izlerini görüyoruz. Anlaşılan o ki yeni anayasa referandumu ile yerel seçim takvimi yer değiştirmiştir. Lakin şu unutulmasın ki gelen günler bu arabanın diğer lastiklerinin de patladığı günler olacaktır.

İkinci çıkar odağının niyeti Türk köylüsünü köyünden kopararak topraksızlaştırma ve kent varoşlarında geçim derdine düşmüş ucuz iş gücü hâline dönüştürmektir. Tarım ve hayvancılıkta son on yıldır uygulanan ve her geçen gün köylüyü bitiren, sosyal yardımlara muhtaç eden projeler tesadüf değildir. Yabancılara toprak satışı alanının köylere uzanması, 2/B arazilerinin hak sahiplerince alınamayacak bir ortama getirilmesi, tarım ürünü ve hayvan ithalatına mahkûm edilmemiz de tesadüf değildir. Dolayısıyla bu tasarının altında yatan anlayış da köylünün marabalaşarak çağdaş egemenlerin ucuz iş gücü hâline dönüşmesine aracılık etmekten ibarettir.

Bu tasarının içeriğine ilişkin görüşlerime gelince: Tasarının gerekçesinde yer alan ve tanımlamada bulunan "yerinden yönetim", "katılımcı", "saydam" ve "yurttaş odaklı" gibi kavramlar birer palavradan ibarettir. Aslında, bu tasarıyı; "finansman", "büyük yatırım" ve "rant" kavramlarıyla değerlendirmek daha doğrudur. Belediyeciliği sadece parasal boyutta gören bir anlayışın yerinden yönetime bakış açısının ne denli sığ olduğunu ifade etmek isterim. Bu tasarıda birey yoktur kırsalda yaşayanların özgürlüğü ellerinden alınmaktadır, bireyin seçtiği kişiyle olan teması kesilmektedir. Yine, bu tasarıda hizmeti yurttaşın ayağına götürmek yerine, yurttaşı hizmet verilen yere gelmeye zorlama yaklaşımı vardır. Bu tasarıyla gerçekleşmesi arzulanan proje, kentleri köyleştirme projesidir. Oysa, kent ve köy kültürleri birbirinden ayrıdır. Kırsalda yaşayanlar, yeterince hizmet alamayınca, hizmetin yoğunlaştığı kent merkezlerine göç etmek zorunda kalacaklardır. Bu, kentlerin gelişmesi değil, şişmesi sonucunu doğuracaktır. Bu şişme, ekonomik, kültürel ve sosyal farklılığa sahip kitleler arasında çatışma ortamı yaratacak ve önü alınamayan sosyal olaylarla karşılaşılacaktır. Oysa, Türkiye'nin tersine göç dalgasıyla karşılaşacağı bir ortam yaratılmalıdır. Gelecekte büyükşehir belediyelerinin tek işi aç yığınları doyurmak olursa hiç şaşırmayalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.