GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:22.02.2018

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 519 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, benim üzerine söz aldığım kanun teklifinin 13'üncü maddesiyle 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'nun 3'üncü maddesi, şu an konuştuğumuz kanun teklifiyle değiştirilen akademik unvanlara göre tekrar düzenlenmiştir. Doktor öğretim üyesi ve öğretim görevlileri mali haklarıyla ilgili, Personel Kanunu'nda derece düzenlemelerinde isim değişiklikleri yapılmıştır. Biz vermiş olduğumuz önergeyle bu maddenin kanun teklifinden çıkarılmasını önerdik. Çünkü bu akademik unvanlardaki kanun değişikliği ve yükseltmelerdeki kriterlerin tamamına karşı durumdayız.

Bu hafta üzerinde konuştuğumuz akademik yükseltmelerde unvan değişiklikleriyle ilgili kanun teklifi içinde yer alan değişikliklerin nasıl gündeme geldiği, hazırlanma sürecine hepimiz şahit olduk. Kanunun ismi dahi, değerli milletvekilleri, dün Genel Kurulda değiştirildi. Özensizce hazırlanmış demek istemiyorum ama gerçekten akademi dünyasındaki çok temel sorun alanları noktasında biraz acele edildiğini görüyoruz. Akademik kadrolardaki atama kriterleriyle ilgili tüm tarafların, özellikle, başta akademisyenler, üniversiteler ve belki bu konuda, bu alandaki ilgili sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerileri dikkate alınmadan, sürece dâhil olmadan, tepeden inme, sorun çözücü değil, aksine, akademi dünyasında var olan sorunları daha da derinleştiren, hatta tartışmaya açan bir sürece şahit oluyoruz.

Kanun teklifinin akademik unvan tartışmasının sadece bir isim değişikliği tartışılmasına sıkıştırıldığını, içerik ve nitelik tartışmasından uzak, akademisyenlerin temel sorun alanları, özlük hakları, akademik yükseltmelerdeki objektif ve ölçülebilir performans kriterlerini gözeten, özellikle genç bilim insanlarının gelişme ve araştırma potansiyellerini destekleyen, güvenceli çalışma koşullarını önceleyen bir düzenleme olmadığını hep birlikte görmekteyiz.

Atama kriterleri arasında yer alan dil koşulu başta olmak üzere, akademik yükseltmelerdeki koşullarda bir geriye gidiş yapıldığını görmekteyiz. Doktora eğitimini tamamlayan, akademik ve bilimsel üretme ve gelişme sürecinin başındaki bilim insanları için yabancı dil şartı kaldırılmaktadır. Bilimsel üretim için önemli bir akademik aşama olan doçentlik unvanı için ise asgari dil puanı düşürülmektedir. Bu durumun neticesinde araştırma ve yayın kalitesi düşecektir. Yükseköğretim kurumlarımızda uluslararası gelişmelerden kopuk bir sürecin önü açılacaktır.

İçinde bulunduğumuz küresel rekabet ortamında, bilgiye ulaşımın sınırsız olduğu bir dönemde evrensel bir dile hâkim olmanın özellikle de bilim insanlarının yaratacağı katma değer açısından önemi ortadadır. Asıl tartışma alanı, değerli milletvekilleri, eğitim sistemimizin her aşamasında yabancı dil öğrenme sorununun nasıl aşılacağı olması gerekirken biz bugün akademik atama kriterlerinde, özellikle doktoralı genç bilim insanları için dil şartını, bir engel olduğunu görerek kaldırıyoruz. Bu asla kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerimizde küresel rekabet ortamında evrensel ve uluslararası gelişmeyi takip edebilecek, bilgi üretebilecek, ülkenin kalkınmasına katkı sunabilecek nitelikli ve donanımlı insan kaynağı ve yeni nesilleri yetiştirecek bilim insanlarımızın niteliklerinin, yetkinliklerinin bu kanun teklifiyle aşağı çekileceği kaygısı sadece bizler için değil, eğitim alanındaki birçok paydaş için de tartışılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ortaya çıkan bu durum, YÖK'ün 2017 tarihinde yayınladığı Yükseköğretimde Uluslararasılaşma Strateji Belgesi'nde belirlemiş olduğu hedeflerle de çelişmektedir. YÖK Başkanımız burada yok ama değerli başkan vekili hocalarımız burada. Burada, gerçekten, bu uluslararasılaşma konusunda YÖK'ün belirlediği çok önemli tespitler ve hedefler var. Özellikle yabancı dil bilen akademik ve idari personelin yetersiz olduğu, yabancı dilde programların yetersiz olduğu ve yabancı dilde bilgilendirme eksikliği yaşandığı tespit edilmektedir. Şimdi, ben, buradan söylemek istiyorum: Bu durum ortadayken YÖK'ün belirlemiş olduğu hedefler ve strateji, özellikle kalite kurullarının kurulması, ihtisaslaşma, Hükûmetin getirmiş olduğu bu kanun teklifindeki yabancı dille ve kriterlerle ilgili koşulların aşağı çekilmesi YÖK'ün bu hedefleriyle çelişmektedir ve hatta bu uluslararasılaşma stratejisini de çökertmektedir. Bir gecede, bir kişinin isteği üzerine yardımcı doçentlik kadrosunu kaldırıyoruz. Yabancı dil koşullarında gerçekten kabul edilemeyen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - İzin verirseniz bir dakika...

BAŞKAN - Buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Yabancı dil koşullarında gerçekten bizi küresel rekabette zayıflatacak bir noktaya gitmekteyiz.

Diğer bir konu ise -kalan süremde değinmek istiyorum- yine kanun teklifine göre akademik yükseltme kriterlerinde Üniversitelerarası Kurulun belirleyici olması yanında, YÖK'ün denetiminde üniversitelere de farklı koşullar belirleme yetkisi veriliyor. Ancak burada, baktığımız zaman, evet, bir denetim var ama ucu açık kriterler konulacak üniversiteler arasında ve bu yine YÖK'ün belirlediği o nitelik ve uluslararası ihtisaslaşma alanında üniversiteler arasında nitelik farkını ortaya çıkaracak. Bazı üniversiteler için elbette bir rekabet ortamı olacak ama bazı üniversiteler için suistimale açık bir durum ortaya çıkacak. YÖK'ün belirlediği nitelik ve kalite yaklaşımı bağlamında, bazı üniversitelerimizin nitelik ve kaliteden iyice uzaklaşacağı ortaya çıkacaktır.

Değerli milletvekilleri, ben bir akademisyen sorumluluğuyla görüş ve çekincelerimizi sizin dikkatinize sunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.