| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 22.02.2018 |
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüştüğümüz kanun teklifinin 13'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun verdiği önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, içinde bulunduğumuz çağ teknoloji çağı olarak da nitelendirilebiliyor. Dolayısıyla bu çağda, eğitim dünyasındaki yeniliklerle birlikte akademik alanda gerçekleştirilen çalışmaların kalitesinin ve araştırmacıların niteliklerinin yeniden sorgulanması da bu vesileyle ele alınmış olunuyor. Küreselleşen dünyada araştırmacıların, bilim insanlarının, kültürlerin uyumuna dikkat eden ve yenilikleri sahiplenen ve takip ederek geliştiren bireylerden oluşmasına da dikkat edilmektedir. Görüştüğümüz teklife baktığımız zaman ise bu kriterleri tamamıyla karşılamakta maalesef yetersiz kaldığını da görüyoruz. Oysa eğitimin ülke kalkınmasında çok ciddi de bir rolü bulunmaktadır. Gelişmiş eğitim süreçleri, yeni bilgi ve bulguları ortaya çıkarıyor ve daha sonra güncel gelişmeleri takip ederek çözüm önerileri de sunmaya gayret ediyor. Bunun yanı sıra, kalkınmadaki süreçte de nitelikli ve nicelikli iş gücüne de ihtiyaç bulunmakta. Ülkelerin eğitim kalitesi arttıkça tabii ki doğal olarak iş gücündeki verimlilik de artıyor. İşte, bizim burada gördüğümüz bu tetikleyici gelişme diğer ülkelerle olan rekabetimizi artırıyor ve o ülkenin dışa açılımı daha kolay hâle geliyor. Ülkemizden de bunun örneklerini görmemiz mümkün.
Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler kategorisi olarak baktığımız zaman da ekonomi alanındaki performans farkının ana sebeplerinden bir tanesinin de eğitim düzeyindeki bu farklılıklar olarak karşımıza çıktığını tespit edebiliriz.
Sayın milletvekilleri, genel bu durumdan sonra ülkemizdeki duruma şöyle bir göz attığımız zaman, ülkemizdeki durumun oldukça farklı olduğunu da görüyoruz. Örneğin, geride bıraktığımız kasım ayı itibarıyla -bazı rakamlar vereceğim sizleri çok yormadan- genç işsizlik rakamı yüzde 19,3, öte yandan, genç kadın işsizliği yüzde 25, yükseköğretimdeki işsizlik oranımız yüzde 12,2 ama yükseköğretim görmüş kadın işsizliğimiz yüzde 16,6. Demek ki burada vahim ve endişe edilmesi gereken bir durumla da karşı karşıyayız.
Bu yukarıda saydığım verileri birazcık daha kötüleştiren bir başka göstergemiz daha var, o da OECD'nin yaptığı ne eğitimde ne de istihdamda olan kişilerin oranı. Maalesef bu oranda da biz OECD ülkeleri içerisinde neredeyse rekor kırıyoruz, yüzde 23,9. Demek ki bir sıkıntı var bu alanda, bu konulara neşter atılması gerekiyor.
Türkiye'nin yetişmiş, kaliteli ve yetenekli beyinleri de işte bu sebepten yurt dışına çıkmaya başlıyor ve oralarda bilimsel çalışmalara katkı yapıyorlar. Beyin göçüyle ilgili genel bir kanaat var sayın milletvekilleri, o kanaat de şu: Beyin göçü veren ülkelerin genellikle ekonomi, insan hakları ve özgürlük gibi kavramlarda yetersiz olduğu tezi henüz çürütülemedi. Demek ki böyle de bir genel ölçüsü var beyin göçünün.
Gönül isterdi ki bu teklifte de beyin göçünü tersine döndürecek, diğer ülkelerden ülkemize tekrar geri akışı sağlayacak olan bazı düzenlemeler de yapılsın hazır bu fırsat elimize geçmişken. İşte, bu yüzden hepimiz, kendi aldığımız eğitimlerin, deneyimlerin, yaşadığımız diğer tecrübelerin esiri olmadan, samimi, istekli ve bütüncül bir şekilde, sadece yükseköğrenim alanında değil, eğitimin bütün safhalarını içeren, ele alan, onu iyileştiren kalıcı dönüşümleri de sağlamak zorundayız. Üniversitelerimizin, bilgiyi toplum ve bilim yararına üreterek ekonomimize de katma değerler sunabilecek şekilde seferber edilmesi gerekir. Bilimle yol alacaksak değerli milletvekilleri, bu tip kısıtlı düzenlemeler değil, geniş dönüşüm yaratacak düzenlemeleri de hayata geçirmeliyiz.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.