GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:63
Tarih:22.02.2018

SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çağdaşlığa, kültüre, bilime, emeğe ve adalete inanan ve bunun için mücadele eden toplumların emekçileri toplumların geleceğini ilgilendiren hangi konu olursa olsun her yeni düzenlemede daha iyiyi, daha güzeli, daha ileriyi, çağdaşlığı, gelişmişliği, bilimi düşünerek en iyiyi yapmaya çalışırlar ancak bu kanun teklifi, arkadaşlar, maalesef yeni hak kayıpları ve yeni mağduriyetlerin yolunu açacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında bir kurumdan bahsettiği zaman o kurumun amirleri maalesef bunu bir emir telakki ediyor ve onunla ilgili ivedi bir şekilde hukuka bakmaksızın, adalete bakmaksızın maalesef bunu yerine getirmeye çalışıyorlar. Bu nasıl akıl tutulması, gerçekten soru işaretleri var. "Yardımcı doçentlik kaldırılsın." diye başlayan sürecin sonuna gelindiğinde şunu çok rahat görebiliyoruz: Sayın Cumhurbaşkanı bir kez daha bu teklifi getirenler tarafından kandırılıyor, bunu burada ifade etmek istiyorum.

Kanun teklifinin geneline bakıldığında, doktor öğretim üyesi ve doçent alımlarının subjektif, öznel kriterlerle yapılacağı, bir siyasi parti genel başkanı tarafından atanan rektörlerin neredeyse tüm yetkiyi eline aldığı görülmektedir. Bu teklifin kabulü hâlinde, yandaş olmayan akademisyenlerin üniversitelerde kadro alma şansları maalesef azalacaktır. Bakın, 2002 yılında 79 olan üniversite sayısı bugün 180. Çok iyi, üniversitelerin çoğalması gerçekten iyi ancak nitelik mi önemli, nicelik mi? Bakın, YÖK'ün yayımladığı verilere baktığımızda Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde profesör yok, doçent yok, yardımcı doçent yok, kim var? Sadece araştırma görevlisi. Yine 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Hukuk Fakültesi kuruluyor, hâlâ öğrenci almıyor. Kadrosuna baktığımızda profesör yok, doçent yok, yardımcı doçent yok. Şimdi, arkadaşlar, üniversiteyi kuruyoruz ama maalesef içi boş. Önemli olan nicelik mi, nitelik mi bir kez daha soruyorum yani öğrencisi olmayan, binası olmayan üniversiteler. Bu veriler aslında iktidarın eğitime olan bakış açısını bizlere çok iyi bir şekilde anlatıyor.

Değerli arkadaşlar, Adıyaman Üniversitesinde skandal mülakat sonuçlarını sizinle paylaşmak istiyorum. Bakın, 21 aday... Görevde yükselme yazılı sınavında tam 100 puan alan bir aday sözlüden 50 puanla başarısız kılınıyor. Yine, 95 puan alan bir aday yine 50 puanla başarısız kılınıyor. Arkadaşlar, bu nasıl saygısızlık, bu nasıl vicdansızlık? Evet, bu konuda umarım Sayın Meclis Başkan Vekilimiz de bir soruşturma başlatır. Bu adaletsizliğin, eşitsizliğin, hukuksuzluğun bir an önce giderilmesini talep ediyoruz. Daha önce de bunu söylemiştik: Mülakat maalesef birçok insanın hayatını karartır. Bakın, evet, bugün iktidar sizsiniz ama 2019'da başkaları gelecek. Bu yüzden mülakat yerine liyakati mutlaka esas almamız gerektiğinin bir kez daha altını çiziyorum.

Değerli arkadaşlar, yine, bugün bu yasa teklifinde üniversitelere ek koşul belirleme yetkisi tanınıyor. Bu ne demek? "İstediğiniz kişilere koşul belirleyin." demek. Ek koşullar belirleme yetkisi şaibeli alımları artıracaktır. Son yıllarda yaşananlar, Cumhurbaşkanının atamasıyla atanan rektörler yine maalesef bunun yolunu açıyor.

Değerli arkadaşlar, hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması; ayrıca, kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülmesine engel olan, kamu yararı amacı taşımayan, kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan, hak, hukuk ve adalet anlayışına aykırı, makul olmayan ve uygulanabilirliği bulunmayan bu düzenlemenin Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine tamamen aykırı olduğunu çok açık bir şekilde görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, buyurun.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu nedenlerle, Genel Kurul gündeminde görüştüğümüz bu kanun teklifinin geri çekilmesini talep ediyoruz.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Özellikle, Millî Eğitim bütçesinde "109 bin öğretmen alınabilir." denmesine rağmen maalesef bugün itibarıyla sadece 20 bin öğretmen artı 5 bin ücretli öğretmen alınacak. Biz bunu yeterli görmüyoruz. Gerçekten de, 455 bin öğretmen arkadaşımız şu anda atama beklemektedir. Madem 109 bin Millî Eğitim bütçesinde var, neden 109 bin alınmıyor? Hadi 109 bin alınmıyorsa, gelin, biz bunu 59 bin, 60 bin yapalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sen nereden biliyorsun öğretmenin sorununu?

SERKAN TOPAL (Devamla) - Çünkü biz tebeşir tozu yuttuk Sayın Özel, biz tebeşir tozu yutarak bu sıralara geldik.

BAŞKAN - Artık şimdi tebeşir yok, biliyorsun yani.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Bir kez daha, öğretmenlerin mağduriyetini gidermek adına en az 60 bin...

BAŞKAN - Elektronik masalar, sandalyeler, sıralar, tahtalar...

SERKAN TOPAL (Devamla) - Evet, teşekkür ediyorum.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın milletvekilimiz bir öğretmendi.

SERKAN TOPAL (Devamla) - Öğretmenlerin sesini duyalım.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.