GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:12.03.2018

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; 534 sıra sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa, madde 18: "Angarya yasaktır." Burası Parlamento; bizlerin, kuşkusuz, 81 milyon vatandaşımız ve yurttaşlarımız için sabahlara kadar, olmadı öbür gün de sabahlara kadar çalışmak gibi bir sorumluluğumuz ve bir yükümlülüğümüz var ama bir de insani olması koşulu var bunun. Burada şimdi böyle bir ittifak yaparak, iki günde geçmesi gereken bir temel kanunu "Hayır, biz sabaha kadar çalışacağız ve çıkaracağız." demek gayriinsani bir çalışma koşuludur; bunun altını çizmek istiyorum.

16 Nisan 2017'de bir referandum gerçekleştirdik, bu yapılan referandumla birlikte yeni bir sisteme geçiş yapıldı. Peki, daha ne isteniyor, ne yapılmak isteniyor? Şimdi, bir seçim ittifakıyla birlikte yeni bir koalisyon bu arkadaşlar. Bu, ittifak değil, yeni bir koalisyon. 80 öncesi Birinci ve İkinci MC Hükûmetleri gibi, yeni MC hükûmetlerine doğru gidiyoruz. Benden önce konuşan Bülent Kuşoğlu arkadaşımız son derece diplomatik bir dille bunu dile getirdi. Bu bir ittifak değil; önümüzdeki süreçte, bunun MC hükûmetlerine benzer bir hükûmet modeli olduğunu göreceksiniz ve bunun çok büyük sıkıntılarını ve büyük problemlerini hep birlikte yaşayacağımızı bilmenizi istiyorum.

Peki, bu değişiklikle AKP ne istiyor, daha fazla ne istiyor? Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda seçilmek istiyor arkadaşlar -bunu anlıyoruz- ancak 16 Nisan 2017'de yapılan referandum bunun cepte ve çantada keklik olmadığını açık ve net bir şekilde gösterdi. Sayın Devlet Bahçeli'nin, MHP'nin açık ve aleni bir şekilde destek vermiş olmasına rağmen, 16 Nisanda yapılan referandumda YSK marifetiyle oyların değiştirildiğini ve bunun "evet"e devşirildiğini vicdani ve ahlaki olarak hepimiz biliyoruz arkadaşlar; bunu saklamaya, gizlemeye gerek yok, bu açık ve net. Ama bu yetmedi, dolayısıyla MHP'nin desteğinin devam etmesi yönünde bir irade belirledi ve bu şimdi onun düzenlemesi. Ama bu yetmiyor, aynı zamanda Parlamentodaki çoğunluğunun da korunması şarttır burada yani bu koalisyonun Parlamentodaki çoğunluğunun da korunması şart. Aksi takdirde, Cumhurbaşkanı yeni yetkilerine rağmen Türkiye'yi istediği gibi yönetemiyor arkadaşlar. Ama Parlamentoda çoğunluğu korumak da o kadar kolay değil çünkü Haziran 2015'te AKP yüzde 41 oy aldı ve Parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. Şimdi, tekrar, yapılacak olan seçimde, Parlamento seçimlerinde böyle bir kaosun yaşanmasını AKP lideri ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan istememektedir ve dolayısıyla oy birleştirmesi kuralı altında MHP'yle ittifakı geliştirmek istemektedir.

Milliyetçi Hareket Partisinin ise birbiriyle bağlantılı iki hedefi var. Yok olmamak için gelecek seçimde hiç olmazsa grup kuracak kadar sandalye kazanmak, bu arada yakın tehdit olarak da İYİ Partiyi Parlamento dışında bırakmak istemektedir. AKP ile MHP'nin bariz bir şekilde anlaştıkları ilk husus, elbette mevcut yüzde 10 barajının korunmasıdır. İlk yaklaşım ile MHP'nin yüksek seçim barajını kabullenmesi paradoksal görünebilir. Hemen tüm anketler MHP'nin hâlen yüzde 10'un bir hayli altında seçmen desteğine sahip olduğunu işaret etmektedir. Ancak İYİ Parti rekabetinin bir an evvel bertaraf edilmesine şans vermek için barajın olduğu yerde bırakılmasının cazibesi inkâr edilemez. Baraj mevcut seviyesinde tutulduğunda MHP'nin tutunabileceği tek dal oy birleştirmesidir. İşte bugün burada yapılan da yapılmak istenen de sabahlara kadar çalıştırmak istenmesinin nedeni de bu oy birleştirmesinin yapılmasıdır.

Arkadaşlar, korkunun ecele hiçbir faydası yok.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Biz de onu söylüyoruz size zaten, korkunun ecele faydası yok.

MUSA ÇAM (Devamla) - 1987 ve 1991 yılında daraltılmış seçim bölgesiyle bu ülkeyi yönetmek isteyen Anavatan Partisini hatırlayanınız var mı bugün? Var mı? Yok. Esamesi okunmuyor. Doğru Yol Partisini hatırlayanınız var mı? Yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kimler geldi, kimler gitti? Biz hep buradayız. Önce CHP vardı, hep de olur. Gelir, gidersiniz.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Bundan sonra biz varız, biz. Siz yoksunuz artık, yok. Millet vicdanında görüyor sizi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Göreceğiz.

MUSA ÇAM (Devamla) - On yıl sonra bu koalisyonun da -eksikliğinin- hatırlanmayacağını bilmenizi istiyorum. Ama esas mesele, Sayın Bülent Kuşoğlu'nun da altını çizdiği ve benim de ekleme yapmak istediğim...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Musa Bey, Başkandan bir dakika talep edelim.

MUSA ÇAM (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir dakika ek süre vereyim size.

Tamamlayın lütfen.

MUSA ÇAM (Devamla) - Söylemek istediğimiz şudur, Sayın Özgür Özel biraz önce söyledi, 16 Nisanda biz de kendi bölgemizde yaşadık: Teyze, abla, amca "Evet, biz iki seçimdir veriyoruz, üç seçimdir veriyoruz, yine vereceğiz." Tamam, bunda hiçbir sorun yok. Ama arkadaşlar, esas mesele, bu yükselen kibrin Türkiye'ye egemen olmuş olmasıdır. Bu, Türkiye'yi kötü bir noktaya götürüyor, bizi kötü bir noktaya götürüyor. Ayrıştırma ve kamplaşma her geçen gün artarak devam etmektedir. Bunu önümüzdeki süreçlerde de hep birlikte göreceksiniz.

Bizim annemizden babamızdan öğrendiğimiz bir tek şey var: "Oğlum, mevkin ve makamın ne kadar büyürse büyüsün, o kadar mütevazı ol. Oğlum, ne kadar zengin olursan ol, o kadar alçak gönüllü ol." Bu kadar seçim kazanacaksın, bu kadar yıl iktidarda kalacaksın "Yetmez daha ver, daha ver, daha ver, hepsini ver." Ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız arkadaşlar?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Altmış yedi yıl ne yaptınız yani?

ŞAHİN TİN (Denizli) - Kazanamıyorsanız ne yapalım yani?

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Millî irade, millî irade...

MUSA ÇAM (Devamla) - Nereye götüreceksiniz? Nereye götüreceksiniz, nereye? (CHP sıralarından alkışlar)

HAYATİ TEKİN (Samsun) - Man Adası'na, Man Adası'na...

ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz bir yere götürmeyeceğiz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Altmış yedi senedir yatıyorsunuz.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Musa Bey, millî irade, saygı duyacaksınız.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.