GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:71
Tarih:14.03.2018

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biraz önce, tabii, Düzce Milletvekilimiz Sayın Faruk Özlü Bey burada Hükûmet adına oturuyordu, keşke şimdi de kendisi oturuyor olsaydı daha iyi olurdu veya şu anda salonda ben Düzce milletvekili arkadaşlara bakıyorum ama inşallah o arkadaşlarımız da burada bulunur. Düzce ilimizin 3 milletvekili var.

Düzce ilimizin bir sorunu var, o sorun da şu: Çöp deposu. Yani Düzce'nin çöp depolama merkezi Hecinler köyüne kuruluyor. Hecinler köyü bu konuyla ilgili idare mahkemesine başvurdu, idare mahkemesi "Hecinler'de çöp deposu, vahşi depolama sistemi kurulamaz." dedi. Çünkü o vahşi depolama, çöp depolama sisteminde biriken pis sular Melen Çayı'na katılıyor, karışıyor, Melen Çayı'ndan hem Düzce Ovası sulanıyor hem de Melen Çayı'nın suyu İstanbul'a veriliyor. Yani sağlık açısından hem İstanbul'da içme suyu gerçekten zehirlenmiş oluyor, mikroplar karışmış oluyor, halkın sağlık ve sıhhati etkilenmiş oluyor; aynı zamanda, Düzce'de ekim yapan, Düzce Ovası'ndaki vatandaşımıza da zarar veriliyor.

Bu açıdan, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa referandumunda, Sayın Faruk Özlü Bey köye gidip "Artık bu köyde çöp depolama sistemi kurulmayacaktır. Çöpün 'ç' harfini bu köylü artık ağzına almayacaktır. Ben size söz veriyorum. Biz bu sorunu hallettik, yeter ki siz Anayasa referandumunda bize oy verin." demişti. Ancak gerçekten, 16 Nisandaki referandumda Hecinler köyü, Sayın Bakanın bu lafına güvenerek, itimat ederek desteklerini vermişlerdi. Ancak referandumdan sonra Çevre Bakan Yardımcısı tekrar köye giderek "Efendim, buraya 15 milyon artı KDV'yle birlikte bir yatırım yapılmıştır. Biz burayı mecburen çöp depolama merkezi hâline tekrar getireceğiz." diye söyleyerek, köylüleri huzursuz etmişlerdir.

Şimdi, o köyde yapılan yatırım 15 milyon artı KDV değil. Aslında, KDV'nin miktarını da aşmayacak kadar bir tane kantar konuldu, bir de bir çukur açıldı, o çukur da betondan yapılmadı, membran bezlerle etrafı kapatılarak pis sular oraya akıyor.

Bu açıdan, benim Sayın Bakanlıktan istirhamım şu: Faruk Özlü Bey köylüye vermiş olduğu sözü... Hatta ben burada bir tartışmada dedim ki: "Sayın Faruk Bey yani orada belediye başkanının sözü mü geçerli, sizin sözünüz mü geçerli?" Dedi ki: "Benim sözüm geçerli. Ben burada Bakanım. Ben ne diyorsam o olacak." İnşallah, mahcup olurum demiştim. Ancak on beş gün öncesinden itibaren, yine köylü rahatsız edildi, çöp deposunun yine Hecinler'e konulacağı söylendi. İşte, biraz önce onun için, inşallah Faruk Bey gelir de veya burada oturur da kimin sözü geçerli, bu sözü hatırlatmak istedim. Ama görebildiğim kadarıyla, herhâlde konuşmasını, sözünü hatırlayınca Sayın Bakanımız buradan ayrıldı. Ben burada, olduğum her ortamda bunu söyleyeceğim. Düzce'ye karşı ben mahcup olmak istiyorum veyahut da kendisi mahcubiyeti için gelip burada Düzcelilerden özür dilemeli. Çünkü burada yapılan ihanet Düzcelilere ihanet, Hecinlerlilere ihanet, İstanbullulara ihanet. O açıdan, vatandaşımız çöp içerisinde yaşamak istemiyor.

İkinci bir konu, Sayın Bakanım, gerçi sizin alanınıza girmiyor ama bana gelen bilgilere göre, duyumlara göre olay şu: Tüm bakanlıklarda bilgisayarları kullanan vatandaşların bilgisayarının takibi tamam, bakanlığın telefon izlemesi tamam ancak vatandaş kendi cep telefonuyla bakanlığa girdiği andan itibaren, orada gelen mesajı, orada cep telefonuna gelen herhangi bir maili, Whatsapp'ına gelen mesajı açtığı andan itibaren, TELEKOM ile MİT'in gönderdiği yazı uyarınca bir sözleşmenin, protokolün yapıldığını ve bunun otomatik olarak oraya kaydedildiğini... Bu doğruysa bu bir felaket olur çünkü vatandaşların telefonlarının izlenmesi ancak cumhuriyet başsavcılığının izni ve mahkemenin kararıyla olur. Yani bugün ben herhangi bir bakanlığa gittiğim veya dışarıda herhangi bir vatandaşımız bakanlığa gittiğinde, gelen cep telefonu konuşmaları, mesajları, Whatsapp kayıtlarını veya akıllı cep telefonlarına gelen mailleri açtığınız andan itibaren hemen sistem altına girmiş oluyorsunuz. Farz edelim ki suç örgütüyle ilgisi olan biri size Whatsapp'tan bir yazı gönderdiğinde, açtığınız andan itibaren o memur arkadaşımız görevden alınmış olacak. Bu bir memur avcılığıdır. Sizden istirham ediyorum, bu hukuka aykırı sistem eğer doğruysa bunun da düzeltilmesini talep eder, hepinize teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)