GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GRUBU ADINA GRUP BAŞKANVEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR?IN; TERÖR VE BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İLGİLİ YAPTIĞI AÇIKLAMALARLA TERÖRLE MÜCADELE EDEN GÜVENLİK GÜÇLERİNİN MORALİNİ VE AZMİNİ ZAYIFLATTIĞI İDDİASIYLA BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:23
Tarih:13.11.2012

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinize hayırlı akşamlar diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi tarafından hakkımda verilen gensoru önergesinin görüşülmesinde gruplar adına ve önerge sahipleri adına konuşmalar yapıldı, hepsini dikkatle izledim. Konuya girmeden önce müsaadenizle bir iki hususa kısaca temas etmek istiyorum.

İki gensoru önergesi görüşülecekti, birisinden vazgeçildi, TRT ve Anadolu Ajansıyla ilgili olandan. Bugün sadece, terör örgütlerinin moralini, azmini, mücadele gücünü artıran veya aksine güvenlik güçlerinin moralini zayıflatan bir suçlamayla karşı karşıyayım. "Neden birinci önerge çekildi?" dendiğinde bana verilen cevap: "Saat 19.00'a kadar mutlaka bu konu üzerinde görüşmek istiyor arkadaşlarımız, onu daha sonra vermeyi de düşünüyorlar." Mutlaka versinler, vermezlerse gücenirim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Verdik zaten.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Mutlaka TRT ve Anadolu Ajansıyla ilgili gensoru önergesini de bekliyorum. Hiçbir ciddiyeti olmamasına rağmen, en azından bu iki güzide kurumun ne yaptıklarını, nasıl yaptıklarını sayın Genel Kurula anlatmak imkânını bulacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Onlara "güzide kurum" demek için senin gibi bir adam olması lazım.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu "19.00" meselesi Milliyetçi Hareket Partisi adına o kadar önemli ki, Sayın Oğan ve daha sonra kürsüye gelen Sayın Yeniçeri büyük bir süratle, arka arkaya hakaretlerini sıraladılar, kişilik haklarıma saygısızca tecavüzde bulundular; tam 19.00'da Yeniçeri bitirdiğinde arkadaşları onu hararetle kutladı, kimisi saati, kimisi telefonları gösterdi ve Sayın Türkkan'ın ifadesiyle bütün Türkiye ekran başına kilitlendi, Yeniçeri'nin konuşmasıyla herkes memnun ve müsterih oldu. Ben de kendilerini kutluyorum, saat 19.00'a kadar bu başarıyı gösterdiler ya ölseler de gam yemesinler. Demek ki bütün Türkiye'ye, saat 19.00'a kadar, BDP'nin söz hakkını da almak suretiyle, konuşmalarını yetiştirdiler. Düşünceleri şu: Herkes dinleyecek, herkes kabul edecek, herkes bana küfredecek, onları alkışlayacak, gelsin oylar; saat 19.00'a kadar konuşma bitti. Siz sadece burada mı konuşuyorsunuz Allah aşkına? Genel Başkanınız her gün grupta konuşuyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ya TRT senin emrinde niye serbest etmiyorsun? Hangi yüzle gelip burada konuşuyorsun? TRT senin emrinde.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sen benim muhatabım değilsin konuşma! (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Her gün mitinglerde aynı şeyleri söylüyorsunuz, her gün parti kongrelerinde her şeyi söylüyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ya TRT'de ver işte. Yasaklayan sensin, korkak sensin, halkın karşısına geçmekten korkan sensin!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Muhatabım sen değilsin, ben MHP'den konuşanlar için söylüyorum.

BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen. Lütfen müdahale etmeyin hatibe, lütfen.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bütün bunları söylüyorsunuz da ne oluyor? Millet size mi inanıyor, yoksa millet bu politikaları destekliyor, bu Hükûmete mi güveniyor?

Arkadaşlar, bana hakaret ettiniz, eleştirilerin ötesinde yalan söylediniz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - İznin varsa gidelim, televizyonlarda konuşalım bunları.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - ?sözlerimi çarpıttınız ama bunun karşılığında size bir tek şey söyleyeceğim çünkü ikiniz de, daha sonra Çıray da dinî referanslar vermek suretiyle sözlerinizi güçlendirmek istediniz. Ben de "Hasbinallah ve nimel vekil" diyorum, "El hayaü minel iman" diyorum; size atfediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - O işleri Allah bilir Sayın Arınç.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Aytun Çıray'ın konuşmasına gelince, Sayın Aytun Çıray da İzmir'den yakinen tanıdığım birisidir. Ben kırk yıl Manisa'da siyaset yaptım. Manisa İzmir'e çok yakındır, kendisini de çok iyi biliyorum. Bu hakaretlerinin niçin ve nereden kaynaklandığının da farkındayım. Çünkü ben kendi çizgimde siyaset yaparken, o da Sayın Demirel ve daha sonra Çiller'in eteğinden ayrılmıyordu. O siyasi partide onlar ne derse onu yapmakla mükellefti. Daha sonra kendilerini taltif ettiler, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığına birkaç aylığına veya birkaç yıllığına getirdiler.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Dört yıl, dört!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - O günden bugüne kadar, o siyasette ne söyledi, ne yaptı, CHP'ye karşı o zaman tavrı neydi ve müsteşarlıktan kalan bagajları nedir? Beni konuşturmayın!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen onu bırak, seninle ilgili iddialara cevap ver.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sadece bir şey söyleyeceğim, sizin bu hakaretlerinize karşı sadece bir şey söyleyeceğim: Siz o zaman da kötüydünüz, o zaman da sevimsizdiniz, bugün de aynı şekilde devam ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Ve Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanına bir şey rica etmek istiyorum: Bu dönemde, partinizi DYP ve ANAP tabanından güçlendirmek istediniz. Bu doğru bir stratejidir çünkü DYP ve ANAP tabanı Türkiye'de önemli bir tabandır ama onların içinden seçerek milletvekili yaptığınız insanlar, sadece Çıray değil, CHP'ye bugün güç kazandıran değil, CHP'ye prestij kaybettiren insanlardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Siz kendi işinize bakın!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen kendi işine bak! Sen millete prestij kaybettiriyorsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Dolayısıyla, Sayın Çıray'ın ne söylediği önemli değil, İzmirli kendisini çok iyi bilir.

Sanıyorum ki CHP teşkilatları da "Nereden başımıza bu adam geldi?" diye bir telaşın içindedirler.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Çok içine oturmuş, değil mi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Önümüzdeki dönem her şeyi göreceğiz; vaktimi bununla kaybedecek değilim.

İkincisi: Önergenizi verdiniz. Bu önergede çok acı iddialar var, büyük iddialar var, büyük suçlamalar var. İyi ama bu gensoru, akıbeti de az çok belli yani siz diyorsunuz ki: "Bu adam idamlık suç işledi ama 10 liralık para cezasıyla bu işi geçiştirelim." Bunun karşılığı bu değil. Sizin, Meclis soruşturması vermeniz lazım benim hakkımda; nasıl olsa 5 kişiyi de CHP'den bulursunuz 55'e ulaşmak için.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz imzalayın, verelim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bu kadar iddianın karşılığı gensoru değildir.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz imzalayın, verelim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Çünkü siz bile buna hiç inanmıyorsunuz. 50 kişilik grubunuzdan 12 kişi var; sonunda, 12 kişiyle burada gensorunun lehinde oy kullanacaksınız.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - İkide birde onu söyleyip durma; iddialara cevap ver.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz imzalayacak mısınız Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bu siyasi partilerin, bu Meclisin bir geleneği var: Hükûmetin konuşmalarında, siyasi partilerin verdikleri gensorularda, soruşturmalarda önerge sahiplerinin tamamı Parlamentoda olur, tamamı bu iddiaların arkasında olur.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Demagoji yapıyorsun. Sana karşı söylenen iddialara cevap ver.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bu ciddiyetsizliği, ben, sadece ortaya koymak istiyorum.

Üçüncüsü: En çok suçladığınız madde, bir yıl evvel, bu kürsüden, bütçe konuşmalarında konuştuğum sözlerdir. Allah aşkına, bir yıldır neredesiniz siz? Bir yıl sonra aklınıza nereden geldi?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - O zaman da söyledik.

OKTAY VURAL (İzmir) - O zaman da söyledik. Belki ıslah olursunuz diye düşündük.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bir yıl sonra bu önergeye bunu yazmak nereden icap etti, büyük kongrenizden iki gün önce 6 tane gensoru vermek nasıl size ilham edildi, hangi maksatla verdiniz onları bir kenara koyayım ama ben, 420 tane yazılı ve sözlü soru önergesinin muhatabı bir Bakan olarak, baktım, içlerinde, MHP tarafından bu konularla ilgili verilmiş bir tek önerge yok; sadece CHP'den verilmiş 8 tane önerge var. Siz, bir yıl boyunca bundan dolayı beni denetime tabi tutmadınız da bugün ne oldu, ne ilham edildi, nereden aklınıza geldi böyle bir önergeyle beni gensoruya muhatap kılıyorsunuz?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Muktezayı hâle mutabakat esastır bizde, yeri ve zamanı geldiğinde getiririz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Oğan hakkında doğrusu hiçbir kanaatim yok, sadece birkaç gün evvel ki kavgada fotoğraflarını gördüm ama Sayın Yeniçeri Hocamızla ilgili bir kanaatim var. Sağ olsun, hem grup toplantılarında hem basın toplantılarında hem de pek çok televizyon kanallarında kendisini dinliyorum, aynen buradaki konuşması gibi? Bütün arkadaşlarıma sordum: Yeniçeri Hocamız hakkında ne düşünüyorsunuz? "Vallahi ne söylediğini çok fazla anlamıyoruz ama bizi rahatlıyor." dediler. Size teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Rahatlatmaya devam edin çünkü ben de en azından CNN'de, diğerlerinde izlediğim zaman bir kin, bir nefret duymuyorum; ne kadar güzel daldan dala atlıyorsunuz ama insan rahatlıyor, çok teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Rahatlatacağız sizi, rahatlatacağız hiç merak etmeyin!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, evet, biraz sabredeceksiniz, iftiraların altında kalacaksınız ümit ediyorum. İlahi adalet sizi mahcup edecek, buna da inanıyorum. Benim gözyaşımla alay etmeye ne hakkınız var? Benim sözlerimin başını, sonunu kırparak kendinize malzeme yapmaya ne hakkınız var? Bir insan için ahlak, haysiyet, ne konuşulduysa ondan anladığınız manayı bütünüyle ifade etmek değil midir? Biz çoluk çocuk muyuz? Siyasi hayatımız ortada.

"Bursa'ya kaçtı." veya "Bursa'dan gönderildi." diyorsunuz. Her siyasi partide olur. Benim 10 bakan arkadaşım başka bölgelerden aday gösterildi. Kırk yıl Manisa'da siyaset yaptım. Bursa'dan aday gösterildim. Manisa beni mahcup etmedi, oyunu 100 bin artırdı. Bursa'ya gittim, Bursa beni mahcup etmedi, oyunu 320 bin artırdı, 970 bine yaklaştı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama her iki ilde, Manisa'da ve Bursa'da MHP'nin milletvekili sayısı eksildi, CHP'nin arkasında kaldınız. Dolayısıyla, benim şahsiyetim, AK PARTİ'nin tüzel kişiliği, AK PARTİ'nin ülkede yüzde 50'ye varan oy oranlarının size bir şey anlatması lazım.

Değerli arkadaşlar, evet, bu konuşmalar yapıldı. Niçin yapıldı, nasıl yapıldı, bunları herkes biliyor. Ben, şimdi, televizyon bunu naklen yayınlamıyor diye bir endişe içinde değilim, sözlerimin arkasındayım.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Zaten her gün kanallarda veriyorlar seni.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Düşe kalka ama dosdoğru giden bir insanım ben. Her sözümün arkasındayım; attığım her adımın, söylediğim her sözün şerefle hesabını verdim. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Sayın Başbakan öyle demiyor Sayın Arınç.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, siz Türkiye'de terörün nasıl, nereden, hangi kaynaklardan çıktığını, bugüne kadar nasıl geldiğini, geçmişte yapılan mücadelelerde hangi hataların yapıldığını, "Küçücük bir çapulcu sürüsü" derken 8-10 kişinin bugün nerelere kadar eylemlerini yükselttiğini herhâlde bilmiyorsunuz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Onu diyenler sizin partinizde siyaset yapıyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sizin zamanınızda verdiğiniz rakamlar 2001 ve onun birkaç ay öncesine aittir. Niye 90'lı yıllardan hiç bahsetmiyorsunuz? 90'da neydi? 91'de, 92'de, 93'te, 94'te kaç tane şehit veriyorduk? 84'ten sonra kaç tane şehit veriyorduk? (MHP sıralarından gürültüler) Siz o zaman yoktunuz. Siz rahat bir zamanda geldiniz 99'da çünkü Öcalan'ı paketleyip Türkiye'ye teslim etmişlerdi, yargılanmış ve mahkûm edilmişti, örgüt suskunluk içerisine girdi. Bir iki senelik eylemsizliği kendinize iftihar vesilesi yapıyorsunuz. Bu övünülecek bir şey midir?

SIRRI SAKIK (Muş) - Dört yıl, dört yıl!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, niye 2001 öncesinden bahsedilmiyor? Yazılanları da mı hiç okumuyorsunuz, istatistiklere de mi hiç bakmıyorsunuz? Bu örgüt nasıl büyüdü, nasıl palazlandı, nasıl siyasi talepler yapar hâle geldi?

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Sayenizde!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Niye 78, 79'lardan veya daha sonralarından, siyasi, sosyal, toplumsal olaylardan bir nebze ders almıyoruz?

Bir yıl evvelki konuşmada neler konuştuğum tutanaklarda var. Bu tutanaklarda ne söylediğimi, Sayın Sakık arkadaşım da biraz önce ifade etti.

Sayın Sakık, sizi kutluyorum, konuşmanızdan dolayı değil, Çıray'ı korkuttunuz da onun için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü geldi, burada özür dilemek zorunda kaldı.

Şimdi, bu konuşmadan dolayı beni eleştiriyorsunuz. Elbette Sayın Bahçeli de eleştirdi, siz de eleştireceksiniz?

SIRRI SAKIK (Muş) - Peki, Bakanım, konuşmamın nesi vardı?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben hiç korkulacak bir şey görmedim, bir beyefendi insanın?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Evet, burada izah ederken nasıl tökezlediğinizi gördüm, cümleyi zor kuruyordunuz.

Değerli arkadaşlarım, burada biraz evvel okunan -vaktim sekiz dakikaya indi- şu konulara MHP'yle farklı baktığımız çok açık. Bakınız, sadece cümle cümle alırsam mefhumu muhalifinden nasıl aykırı düştüğümüzü anlayacaksınız.

Arkadaşlar, Kürt dilinin tanınması çok önemli bir konudur. Bu bir insan hakları konusudur. Tam tersi, "Kürt kimliğinin tanınması çok kötü bir konudur. Bu bir insan hakları konusu değildir." diyor MHP. Türkiye'de yaşayan bir insan "Ben Kürt'üm, beni bu gerçeğimle tanımanızı istiyorum." dediği zaman bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir, demişim. MHP "Türkiye'de yaşayan bir insan `Ben Kürt'üm bu kimliğimle iftihar ediyorum.' diyemez, benim tanımamı isteyemez. Bizim buna saygı göstermemiz gerekmez." diyor. Madde madde aldığımız zaman?

OKTAY VURAL (İzmir) - Yalan söylüyorsun, gıybet ediyorsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Aman heyecanlanmayın efendim, aman heyecanlanmayın! Siz bunları söylüyorsunuz.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Yalan söylüyorsun!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yalan söylüyorsun, öyle bir sözümüz var mı?

OKTAY VURAL (İzmir) - Dinin yarısı insaf be, insaf!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sen mi söylüyorsun "insaf" diye? Allah sana insaf versin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Allah sana insaf versin!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Allah sana akıl fikir versin, Allah sana hayâ versin, Allah sana izan versin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Allah sana bin kere insaf versin, izan da versin, mizan da versin.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Amin. Ben kendim için "Amin" diyorum, sen de "Amin" de, sen de "Amin" de.

OKTAY VURAL (İzmir) - Haydi canım sen de söylemediğimiz sözleri bu kürsüden söylüyorsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hadi oradan!Arkanda 10 kişiyi toplayıp da buraya gelme. Attığın imzanın arkasında dur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Vicdan var mı sende, var mı vicdan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hadi oradan, hadi oradan! Memleketi bu hâle siz getirdiniz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Öyle bir sözümüz var mı Sayın Bakan?

OKTAY VURAL (İzmir) - Böyle bir söz olduğunu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Böyle bir anlayışı, böyle bir düşünceyi siz yaşattınız bugüne kadar. (MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen? Lütfen?

Sayın milletvekilleri, dinleyelim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, bütün bunların karşılığı terör örgütüne moral vermek, terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin psikolojisini bozmak? Bu iddiaları size aynen iade ediyorum. Eğer samimiyseniz Meclis soruşturması getirin.

OKTAY VURAL (İzmir) - İmzalayın getireceğiz, imzalayın!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ben niye imzalayacağım? Siz iddia ediyorsunuz. İşte, en başta Aytun Çıray'dan imza alın.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz, siz! Siz istiyorsunuz ya.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hadi oradan!

Değerli arkadaşlarım, bir yıl sonra verdikleri önergenin ciddiyetsizliğini ortaya koymak istiyorum. Bizim oradaki sözlerimiz, Türkiye'nin yaşadığı bir gerçektir.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Sayın Başbakan size katılmıyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Biz terörle mücadele ediyoruz, edeceğiz, kararlıyız ama Kürt kardeşlerimizi de, Kürt halkını da, kimliğini bu suretle ortaya koyan yurttaşlarımızı da elbette bağrımıza basmak zorundayız.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Barzani'yle onun için mi?

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz terör örgütünü Kürtlerin temsilcisi hâline getirdiniz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Örgüt ve eylemleriyle masum Kürt halkını birbirinden ayırmadığınız sürece, her Kürt'e terörist gözüyle baktığınız sürece bu ateş yanmaya devam eder ve siz de bununla birlikte yanarsınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz Kürtlerin temsilcisi olarak terör örgütünü muhatap aldınız, Kürtleri emperyalizmin şeyine sokuyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar?

OKTAY VURAL (İzmir) - Maalesef PKK'yı Kürtlerin temsilcisi sıfatına getirdiniz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sen boş boş konuş bakalım

OKTAY VURAL (İzmir) - Arıyorlar?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bugüne kadar başımıza gelen şeyler nedir, ne değildir, inşallah bunları rahat bir zamanda konuşacağız, ama 80'li yıllardan bu yana terörle mücadele adına getirilen ve başarısız olduğu pek çok kişilerce kabul edilen bir konseptin bugün farklı biçimde çok daha iyi neticeler aldığını görüyoruz.

"Moraller bozulmuş?" Daha bugün Genelkurmay açıklama yaptı, şu fotoğrafları elbette görmüş olmalısınız televizyonlarda. Yakalanan silahlar, bombalar, düzenekler, komutanların askerleriyle birlikte tepelerdeki gözetlemeleri, şunlar bunlar?

OKTAY VURAL (İzmir) - Şehit cenazelerini görmüyorsunuz tabii!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, nasıl bir moral bozuldu ki, sadece iki günlük bir terörle mücadelenin sonuçlarını Genelkurmay açıklıyor. Bütün bunları bir iftihar vesilesi olarak söylemiyorum, güvenlik güçlerinin moralinin bozulduğunu iddia edenler bilsin diye söylüyorum. Yakalanan silahlar, yakalanan patlayıcı maddeler, önlenen eylemler ve diğerleri karşısında sizin, hangi moralin ne şekilde bozulduğunu bir kez daha düşünmeniz lazım.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - On yıl sonra aklınız başınıza geldi!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hamdolsun, bugün askeriyle polisiyle güvenlik konusunda görev alan herkes, istihbarattan başlayarak eylemlerini en ciddi şekilde yapıyor ve sonuç alıyor. Geçmişte yaptığımız yanlışlıkları bugün artık tekrarlamayacak durumdayız. Bir taraftan halkımızı kucaklayarak, onların kültürel haklarından başlayarak? Kimlikleri madem ki Sayın Baykal ve Kılıçdaroğlu'na göre bir şereftir, bu şerefi biz cebimizden vermediğimize, bu bir insan hakları meselesi olduğuna göre niye bundan gocunuyoruz? Ben şahsen Çıray'ın konuşmasını Sayın Kılıçdaroğlu'nun önüne koyup "Paylaşıyor musun?" diye sormak isterdim, bir fırsat bulursam da soracağım. Yeni CHP anlayışı içerisinde böylesine, Sayın Sakık'ın düşüncesiyle, faşist bir düşünce var mıdır, ona kendisi karar versin.

Değerli arkadaşlar, biz, çok şükür ülkemizdeki toplumsal barışın, bu ülkede yaşayan hangi etnik unsura sahip olursa olsun, millet bütünlüğü içerisinde birbirini kucaklayacak bireylerden oluşacağını düşünüyoruz. Bunun içerisinde Laz'ı da mı olacak, Boşnak'ı da mı olacak, Arap'ı da mı olacak? Elbette olacak. Unutmayın, TRT 6'da biz Kürtçe yayın yaparken Kurmancisiyle, Zazakisiyle, Soranisiyle, yine yirmi dört saat Arapça yayın yapıyoruz TRT El Türkiye kanalında. Bütün bunlardan dolayı "Ya, Arapça nasıl yayın olurmuş kardeşim? Bu da nereden çıktı?" demiyorsunuz. Mesele sadece Kürtçe yayın yapmaktan ibaret. Bu bir haktır. Bunu geçmişte biz yapmadığımız için o bölgede yaşayan insanlar bir taraftan İran radyolarını bir taraftan Ermenistan televizyonlarını izliyordu. Şimdi kendi televizyonumuzu, özel olarak yerelde yayın yapan yirmi sekiz tane radyo ve televizyon yayınlarını izliyorlar. Bu, toplumsal barışa katkıda bulunuyor, ayrıştırmıyor. Dolayısıyla, demokratikleşme ve özgürlükler açısından attığımız her adımın, ülkede bir kavgaya ve kaosa değil, birbirimizi daha iyi tanımak, birbirimizi var eden sebepleri yaşatmak için bir vesile olduğunu düşünüyorum.

Unutmayın, her Diyarbakır'a gittiğimde, her Şırnak'a gittiğimde, her oradaki kardeşlerimle kucaklaştığımda Müslüman kimliğini ön plana çıkarıyorum çünkü unutmayın; Malazgirt'in fethi 1071'dir, Diyarbakır'ın İslam orduları tarafından fethi 639'dur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Diyarbakır, Anadolu'nun kapısı açılmadan önce İslam'la müşerref olmuştur. Şırnak da böyledir, Batman da böyledir ve o insanlar tertemiz, bugüne kadar devletine isyan etmemiş, kavga çıkarmamış, Çanakkale'de kucak kucağa şehit olmuş asil insanlardır. Onları bir terörist gibi görmek yanlış bir düşüncedir, sakil bir düşüncedir, terörle mücadele bu şekilde olmaz, dedik.

Değerli arkadaşlarım, bizim 1987'den bu yana on beş yıl devam eden olağanüstü hâl uygulamasını 30 Kasım 2002 tarihli bitirdiğimizi biliyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ya, yalan söyleme be. Daha önce?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Olağanüstü hâl döneminde Türkiye'de yapılanların, işkenceler, faali meçhul cinayetler, binlerce insanın göç etmesi, köylerin boşaltılması, mezraların, yaylakların terk edilmesi arkasından terörü kışkışlamış olamaz mı, büyütmüş olamaz mı? Bir insanın kimliğini inkâr, kendisinin temsilinde zorluk çıkarılması bir sebep olamaz mı?

OKTAY VURAL (İzmir) - Terörün meşruiyeti yoktur, terörü meşru ve haklı göstermeyiniz. Demokrasiye, hukuka ihanet ediyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ekonomik geri kalmışlık başka bir sebep olamaz mı? Kandırılmışlık başka bir sebep olamaz mı? İşkence, Diyarbakır cezaevleri, başka suçlamalar insanı isyana sevk etmiş olamaz mı?

OKTAY VURAL (İzmir) - Kanser olduğu için yeşil kartı iptal edilen adamın haklı sebebi yok muydu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bir terörün bir sonuç olduğunu düşünürsek bunun sebepleri arasında bütün bunları saymamız ve terörle mücadelede kesin sonuç almamız için bizim o sebeplere yönelmemiz gerekmez mi?

OKTAY VURAL (İzmir) - Terörü meşru gösteriyor ya! Şu zihniyete bakın ya!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O zaman terörün ortaya çıkış gerekçesi haklı bir gerekçedir diyorsun.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yani atanamayan öğretmenler terör mü yapsın?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - O yüzden Diyarbakır Emniyet Müdürünün söylediği sözleri elbette anlayışla karşılamak lazım.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Diyarbakır Emniyet Müdürü hakkında Sayın Başbakan sizin gibi düşünmüyor ama.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - O konuşmanın bütününü ele aldığınız zaman, elbette terörle mücadele edecek, teröristle mücadele edecek ama karşısındaki insanın elbette bu yola nasıl sevk edildiğini, nasıl kandırıldığını, nasıl silah çektirildiğini de düşünmesi gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sayın Başkanım, izin verir misiniz?

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Başbakan Yardımcım.