| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 22.03.2018 |
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özgür basın için mücadele eden tüm tutuklu gazetecileri, başta sevgili dostum Akın Atalay olmak üzere selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle, AK PARTİ Başkanı Erdoğan'ın dün söylediği bir sözü hatırlatmak isterim. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun, yaşadığımız tüm sıkıntıların sebebini itiraf etmiş kendisi. Demiş ki 2019 seçimleri için: "Allah göstermesin, herhangi bir aksilik durumunda kaybedenin biz değil, Türkiye olacağını görmek zorundayız. Mesele siyasi olmaktan çıkmış, devletimizin ve milletimizin bekası meselesine dönüşmüştür." Böyle demiş Erdoğan, o kaybederse Türkiye kaybedecekmiş. Bu sözlere tehdit mi dersiniz, "Ben olmazsam oldurmam." mı dersiniz, artık ne derseniz deyin ama işin şirazesi iyice kaydı.
Bu sözler daha çok su kaldırır ama bunun ışığında zaten Türkiye'ye yaşatılmayan acı, zulüm kalmamışken, ülke savaşa bile girmişken dün bir yeni adım daha atıldı. Doğan Medya Grubu, telefonda Erdoğan'dan gözyaşlarıyla af dilemesiyle hatırladığımız Demirören'e satıldı, tam da seçime giderken. Tesadüf olabilir mi? Hayır. Erdoğan büyük bir seçim yatırımı yaptı; seçim yolunda gerçekleri tamamen gizleyecek, muhalefetin sesini tamamen kısacak kocaman bir adım daha attı. "Tek devlet" "tek millet" "tek yargı"dan sonra şimdi de "tek medya" diyorsunuz.
Zaten uzunca bir süredir Aydın Doğan ve ailesi aslında baskı altındaydı. Şimdi onlar satışla belki kendilerini kurtarmış olabilirler ama Doğan Grubunda çalışan basın emekçileri ne olacak, işten çıkarmalar yaşanacak mı, bunun da takipçisi olacağız.
Doğan Grubu kusursuz yayıncılık mı yapıyordu? Hayır. Tarafsız mıydı? Hayır. Eleştirilecek çok fazla yönü vardı. Hele HDP hakkında onlarca konuşma yapılırken HDP'li hiç kimsenin çıkmadığı bir yayın grubundan söz ediyoruz. Ama küçücük bir muhalif sese bile iktidarın tahammülü olmadığını görüyoruz, aslında olan bu. O nedenle işte Demirören'e verdiler Doğan Grubunu. Çünkü Demirören, Erdoğan'ın kendisidir. Doğan Grubunu aslında Demirören değil Erdoğan almıştır, Demirören'i de CEO yapmıştır. Amaç, seçime tek sesli bir medyayla gitmektir çünkü acziyet vardır. Öz güveni olan hiçbir siyasi iktidar aslında bu yollara tenezzül etmez.
Biz bunu ilk kez yaşamıyoruz. Faşizmin öncelikli refleksidir basını susturmak. Dünyada da Türkiye'de de çok örneği vardır. Daha uzağa gitmeye gerek yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Başkan, biraz süre isteyeceğim.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - 15 Temmuzdan sonra kapatılan basın yayın organlarına baktığımız zaman İMC TV, Artı TV, Hayatın Sesi Televizyonu, bunlar... Ama ne oldu biliyor musunuz? Hep bir yol bulundu, gazeteciler de bir yol buldular, gerçekler de bir yol buldular yani bunu susturmak o kadar kolay değil. Yine yeni kanallar açacağız, yeni dergiler basacağız, gerekirse kapı kapı dolaşacağız. Türkiye'nin tüm muhalifleri, demokrasiden, barıştan yana olan herkes yan yana gelecek, kimsenin gücü sesimizi kısmaya da ülkeyi karıştırmaya da yetmeyecek.
Son olarak bir şey daha söylemek isterim. AİHM eski yargıcı Rıza Türmen diyor ki: "AİHM'in iki kararı -Mehmet Altan, Şahin Alpay- tutukluluk rejimi ve ifade özgürlüğü bakımından önemli ve Anayasa 90 gereğince uyulması gereken kararlardır. Bu kararlardaki ilkelerin yargıçlar tarafından resen dikkate alınması gerekir."
Ey yargıçlar, duyuyor musunuz? Serbest bırakın arkadaşlarımızı diyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)