| Konu: | (10/5, 2602, 2612 ve 2644) No.lu Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Üretiminde ve Pazarlamasında Karşılaşılan Sorunlar ve Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 27.03.2018 |
ERKAN AYDIN (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili araştırma komisyonu kurulmasına dair grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, bu tıbbi bitkilerin tarihi insanlık tarihi kadar eski denebilir. Bununla ilgili ilk yazılı kaynaklar Sümerler ve Çinlilere aittir. Tıbbi bitkilerin kullanımı ve gelişimi daha ziyade de eczacılıkla ilgilidir. Bu bitkilerin çoğu doğadan toplanarak yıllardır tedavide kullanılmaktadır. Birçok bitkinin de M.Ö. 4000 yılına dayanan kullanımı olduğu da kayıtlarda vardır. Tropik bölgelerde yetişen bitkiler, baharatlar ticaret ağları yoluyla dünyayı dolaşan ilk ürünler olup dünya ticaretinde de önemli bir yere sahip olmuşlardır. Baharatın tarihi bilinmeden de dünya tarihinde bazı olayların, savaşların ve özellikle de sömürgelerin nasıl olduğunu anlayabilmek, aydınlatabilmek de mümkün değildir. Sanayileşmenin başlangıcıyla da eski önemini yitirmiş, onun yerini yer altı kaynakları ve diğer metalar almıştır.
Bu ürünler açısından -endemik açıdan ve çeşit açısından- Türkiye dünyadaki ilk 8 ülkeden biridir, bu da bütün dünya tarafından kabul edilen bir gerçektir ama bu kadar kontrolsüz toplanılması, herhangi bir kültürleşmenin yapılmaması, kontrollü ekimin yapılmaması soncunda, böyle giderse korkarım, ilk 28'e dahi giremeyecek duruma gelebiliriz. Peki, ne yapmak gerekiyor? Bunlarla ilgili önlemleri almak gerekiyor. Bu bileşenlerle ilgili kontrollü ekim alanları, bunların pazarlanmasıyla ilgili, üniversitelerin de desteklerini alarak ihracata yönelik dikimler ve kontroller yapılması gerekiyor. Örnek vermek gerekirse dünyada bildiğimiz omega çeşitlerinden 3, 6, 9 omega ürünleri var ama son zamanlarda bizim ülkemizde en çok yetişen ürünlerden biri olan narın içerisinde de olan omega 5 açısından Türkiye dünyada ilk 3 içerisinde. Bunun antioksidan özelliği, kansere karşı etkisi bilinmekte. Ancak biz bundan yeteri kadar yararlanabiliyor muyuz? Maalesef yeteri kadar yararlanamadığımız gibi bundan gerekli kârı da elde edemiyoruz.
Doğal bitkilerin ve tıbbi bitkilerin korunmasına yönelik çalışmalarda öncelikle tehdit faktörlerinin de ortadan kaldırılması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütüne göre 20 bin tıbbi bitki tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Dünyada da bitkisel droglar için belli başlı merkezlerde üretim yapılıyor ancak Türkiye'de bunun değeri maalesef anlaşılamadığı için de yeteri kadar kâr elde edemiyoruz.
Seçim bölgem Bursa'da Uludağ etekleri, hem endemik bitkiler açısından hem de flora açısından Türkiye'nin en çeşitli olduğu kaynakların başında geliyor. Ama ne yapıyoruz? Orada da kontrolsüz taş ocaklarıyla, mermer ocaklarıyla, RES'lerle, HES'lerle bunların hem çeşitlerini azaltıyoruz hem de bunları yok olma tehdidiyle karşı karşıya bırakıyoruz. Böyle bir zenginliğin yok olması, bizim yüzlerce yıldır tedavi amaçlı kullandığımız tıbbi aromatik bitkilerin de yok olması anlamına gelmektedir.
Şimdi, bu kadar artan tehditlerle ve bu kadar artan bir taleple, kaliteli, standart bir ürün elde etmek için, tıbbi aromatik bitkilerin ve bunlardan elde edilen ekstrelerin de sanayi kollarının büyümesi ve artması beklenmektedir. Bunu yapabilmek için de alınması gereken birtakım önlemler ve bunlarla ilgili de bilimsel olarak yapılması gerekenleri de şöyle sıralayabiliriz.
Bir: Tıbbi ve aromatik bitkilerin uygun kriterlere göre yetiştirilmesinden sonra bu amaca yönelik olarak uygun teçhizat makine sağlanması ve kurulması. Tabii ki bu ekipman ve makinelerin ülkemizde üretiminin yetersiz olduğu ve maliyetlerinin çok yüksek olduğu için de bunlarla ilgili bir teşvik planının bütçelenmesinin ve dışarıdan tedarikinin yapılması gerekiyor. Bu tedarik yapıldıktan sonra da bu makinelerin, teçhizatların da verimli kullanılması gerekiyor. Bunun için de kümelenme modelleriyle, bizim, eskiden köylerde "imece usulü" dediğimiz... Herkesin bu makineleri alma imkânı mümkün olmadığı için, doğru bölgelerde birçok üreticinin bundan faydalanmasını sağlayarak, çeşitlerin de belirlenerek, bu teçhizattan yapılarak masrafların minimize edilip verimin de maksimize edilmesi şeklinde sıralanabilir.
Yine bunları yaparken, bu kümelenme modellerini yaparken Türkiye'de Atatürk'le birlikte çok gelişen kooperatifçilik modellerinin de mutlaka artırılması gerekiyor. Lozan görüşmelerinde Lord Curzon'un İsmet İnönü'ye "Sen bunları hep reddediyorsun, bugün cebimize atıyoruz, bu paranız yok, geldiğinizde de biz size para verirken tek tek bu cebimize attıklarınızı önünüze koyacağız." dediği ama Atatürk'ün de o para kaynağını, devlette ve kendisinde olmayan kaynağı kooperatifçilikle, kooperatifçiliği geliştirerek yarattığı ve asla da gidip kimseden para istemeden kalkınmayı yaptığı kooperatifçilik modelinin tıbbi, aromatik bitkilerde de uygulanmasında verimin artacağı muhakkak.
Gene bir başka konu, tohum tescili ve tescilli tohumun kullanılmasındaki ıslah çalışmaları. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili birimleri tarafından teşvik edici uygulamalar hayata geçirilmelidir. Bu merkezler tarafından, bitkilerin toprak ve iklim istekleri konusunda çiftçilere yönelik danışmanlık ve eğitim hizmetleri vererek katma değeri yüksek bitkilerin üretilmesi gerekmektedir. Tıbbi bitkilerin, özellikle ana yollar, sanayiler, havaalanları gibi kirlenmenin ve kontaminasyonun fazla olacağı bölgelerin uzağında yetiştirilerek kalitesinin artırılması gerekiyor. Ayrıca, havza bazlı destekler ve yerel paydaşların önerileriyle, yıllarca edindikleri atadan, babadan gelme o birikimleri, know-howları buralarda kullanılması faydalı olacaktır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin havzasının oluşturulması, hangi havzalarda hangi tıbbi, aromatik bitkilerin yetiştirileceği ve hangi miktarda yetiştirilmesi gerektiği bilgilerinin de sektör analiz raporlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Uluslararası düzeyde piyasa değeri olan tıbbi, aromatik bitkilerin ıslahı ve tohum geliştirme çalışmalarının artması, gen kaynaklarının ve ıslahatçı haklarının korunmasına yönelik düzenlemelerin yapılması için esasların belirlenmesi ve bunlarla ilgili de mutlaka kotaların konulması, sadece ülkemizde yetişen bu ürünlerin, dışarıda genleriyle oynanıp tekrar bize ihracat yoluyla geri gönderilerek fazla miktarlarda para ödenmesinin de önüne geçilmesi gerekiyor. Ülkemizde gıda, kozmetik, boya, süs, hayvancılık, geleneksel ve tamamlayıcı tıpta kullanılan tıbbi bitkilerin üretiminin planlanması, eylem planlarının da hazırlanması şarttır.
Bitkisel gen kaynaklarının korunması ve uluslararası ticarete konu edilmesi açısından özellikle ülkemizdeki bu bitkilerin tanımlamalarının yürütülmesi ve tüketime sunulan bitkilerin coğrafi işaretleme yoluyla da değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Ham madde işlenirken veya üretilirken de ürün kalitesinin gerektirdiği doğru yöntemlerin tespit edilmesi ve kullanılması da gerekmektedir. Bunun için de AR-GE ve ölçek büyütme çalışma süreçleri başlatılmalıdır. Ölçek büyütmede kritik basamaklar da laboratuvar, pilot, endüstriyel ölçek çalışmalarının sırasıyla denenmesi ve valide edilmesi de önem taşımaktadır.
Gene, eczaneler dışında satılan bu ürünlerin bizim gibi farmakognozi, farmabotanik ve fitoterapi eğitimi almış eczanelerden başka bir yerde satılmaması da çok önemli bir konudur çünkü bu bitkiler doğru kullanılmadığında zehirlenmelere ve başka kalıcı sakatlıklara da yol açabilmektedir. Farmasötik ürün formatında olan ürünlerde yasal düzenleme yapılarak bu eczaneler ve bayilerinin dışında ve marketlerde satılması da engellenmelidir.
Üretilen tıbbi ve aromatik bitkilerin ürün ambalajı, satışı ve üretici firma bilgilerine ait standartlarında mevzuat düzenlemeleri yeniden yapılarak mutlaka son kullanıcıya ulaştırılması gerekir. Rekabetin ve yatırımların doğru yönlendirilmesi açısından da fizibilite çalışmaları yönetilmelidir. Pazarlama stratejisinin önemli bir parçası olan kalite ve güvenilirliğin sağlanması için ürüne yönelik kriterlerin kesin olarak belirlenmesi, güvenilir sertifikasyon sistemleriyle de kalitenin güvence altına alınması gerekmektedir. Bunların kamu spotlarıyla da desteklenmesinde büyük önem vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydın.
ERKAN AYDIN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Alım garantili sözleşmeli ürün temininin sağlanması; tohumda, gübrede, ilaçta ürün bazlı ihtisas ticari borsalarının kurulması, fiyat politikası ve kontrolünün sağlanması, ürün bazlı talep oluşturulması, ham madde ithalinin kademeli olarak kontrol edilmesi, ithalatının ve vergilerinin düzenlenmesi gibi, uluslararası fuarlarda bulunmak ve yeni fuarların organizasyonlarının ülkemizde yapılmasını sağlamak gibi... Doğadan toplama yoluyla ve tarımsal üretimi yapılan tıbbi aromatik bitkilerle ilgili üretici ve yerel halka yönelik bilgilerin verilmesi ve bu yönde ihracatın hızla artırılması gerekmektedir.
Dört partinin ortak olarak verdiği tıbbi aromatik bitkilerle ilgili araştırma komisyonunun kurulmasına biz de destek veriyoruz.
Yine, Down sendromuyla ilgili verilen araştırma önergesinin de kabulünden dolayı teşekkür ediyorum. Biraz önce yavrularımızın, canlarımızın yaptığı o güzel gösteriden dolayı da kendilerine teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın.