| Konu: | Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 28.03.2018 |
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 535 sıra sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bugün sabah Başbakan Binali Yıldırım Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinin olduğu -Sayın Maliye Bakanımız o toplantıya iştirak etti mi, etmedi mi bilmiyorum- toplantıda aynen şunları söyledi: "Yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili 35 maddeyi kesinleştirdik; vergi kanunlarıyla ilgili 96 maddeyi geçirdik; KDV'yle ilgili 33 madde var, görüşülüyor; yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili 67 maddelik bir torba kanunu hazırlandı ve bu, önümüzdeki günlerde de Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecek."
Yaklaşık on altı yıldır iktidar - ben de yaklaşık yedi yıldır Plan ve Bütçe Komisyonundayım- buna benzer onlarca yatırım ortamının iyileştirilmesi, vergi kanunu ve ekonominin düzeltilmesi için çeşitli vergi indirimlerinin yapıldığı bir sürü değişiklikleri Parlamentodan geçirdi ama artık hiç dikiş tutmadı ve bu nedenle de şimdi KDV'yle ilgili bir düzenleme yapmaktayız. Adına "vergi reformu" ya da "büyük vergisel düzenlemeler" ne denirse denilsin, vergisel değişikliklerin sınıfsal bir olgu olduğu unutulmadan, en başta, vergi gelirlerini azaltıcı olmaması; tersine, adil bir biçimde vergi gelirlerini artırması ve bu yapılırken de vergi yükünü daha adil dağıtması gerekmektedir. Çünkü aksi bir düzenleme, bütçe açığını artırarak borçlanma, para basma gibi faiz oranlarını yükselten ve enflasyona yol açan, buradan hareketle ekonomik büyümeyi yavaşlatan bir sonuca neden olacağı gibi, bu mali operasyonlar mevcut gelir eşitsizliklerini daha da derinleştirecektir. Bir başka anlatımla, bir vergi reformu kamu gelirini azaltıcı değil, adil bir biçimde daha da artırıcı ya da en azından nötr olmalıdır. Çünkü savaş, OHAL gibi nedenlerden dolayı artan harcamaların yanı sıra yapısal olarak ciddi düzeyde sağlık ve sosyal güvenlik açıkları verildiğinde, bu açıklar yeterli vergi geliriyle kapatılmadığında alternatif olarak geriye borçlanma yolu kalmaktadır; bu da faiz oranlarını ve faiz geliri elde eden rantiyeye yapılan ödemeleri artırarak zenginden yana büyük bir bölüşümle sonuçlanmaktadır.
Vergi oranlarının yüksek olduğu düşünülüyorsa -ki Türkiye'de özellikle KDV, ÖTV ve emekçilerin gelir vergisi oranları çok yüksektir- bu oranların düşürülmesi nedeniyle ortaya çıkacak vergi kaybı ancak vergi tabanının genişletilmesiyle giderilebilir. Bu da adına "vergi harcaması" denilen, bu yılki tutarı 132 milyar lirayı bulan ve asgari geçim indirimi gibi bir uygulama dışında bütünüyle sermaye sahibi zenginlerin yararlandıkları muafiyet, istisna ve indirim gibi kaçakların azaltılmasıyla mümkün olabilecektir.
Bu bağlamda ele aldığımızda yeni düzenleme, sırasıyla, hem vergi gelirlerini azaltıyor hem de sermayeye yeni muafiyet ve istisnalar getirerek mevcut adaletsiz vergi yükünü daha da adaletsiz hâle getirerek emekçilerin omuzlarındaki yükü artırıyor ve neden olacak bütçe açıklarıyla da faizci rantiyeye olan bağımlılığı artırıyor.
Bu düzenleme yasalaştığı takdirde yaklaşık olarak 160 milyara ulaştığı tahmin edilen devreden KDV 2019 Ocak ayından itibaren şirketlere ödenecektir denilmektedir. Ayrıca, bu düzenlemeyle, bugüne kadar birikmiş olan devreden KDV'nin de bütçe imkânları göz önüne alınarak, imalat sektöründen başlayarak ne kadar sürede, nasıl, hangi koşullarda ve hangi sektörlere verileceği konularını belirlemeye Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.
Diğer yandan, birikmiş KDV'nin ödenebilmesi, vergi incelemesi yapılması şartına bağlanmaktadır. Kamu yararınaymış gibi gözükse de vergi incelemesi şartı geldiğinde işletmelerin, özellikle de küçük işletmelerin olası bir vergi cezasıyla karşılaşma ihtimalini düşünerek ya iade talep etmemeleri ya da maliyeyle, dolayısıyla da siyasi iktidarla iyi geçinmek zorunda kalmaları gerekecek. Bu durum, şirket sahiplerinin siyasal iktidarla ters düşmemeleri gerekeceği anlamına gelmektedir. Nitekim, devreden KDV'nin on iki ay içerisinde indirilememesi hâlinde, bu tarihten itibaren altı ay içinde mükellefe iade edilmesi öngörülürken, bu on iki aylık süreyi yirmi dört aya kadar çıkarmaya Bakanlar Kurulu, altı aylık süreyi de üç aya indirmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınarak şirketlerin siyasal iktidara olan bağımlılığı gittikçe sağlamlaştırılmaktadır.
Ancak bir başka gerçek daha var; KDV tahsilat oranı 2004 yılında yüzde 83 iken 2017 yılında yüzde 52'ye, cezaların tahsilat oranları ise aynı yıllarda yüzde 57'den yüzde 17'ye gerilemiştir. Yani hâlihazırda tahsili gecikmiş onlarca milyar liralık vergi tahsil edilmezken devreden KDV ödemeleri yapıldığında bunun ciddi bir bütçe açığına yol açacağı kesin. Böyle bir açık ya yeni vergilerle ya da borçlanmayla karşılanacaktır. Seçim atmosferine girildiğinde yeni vergiler koymak siyasal iktidar açısından riskli olacağından borçlanma yoluna gidilecek, borçlanma limitleri artırılacak. Bu da faiz oranlarının daha da artması ve ekonominin daha da zora girmesinin yanı sıra rantiyenin daha da zenginleşmesi anlamına geliyor.
Bu düzenlemenin ilk bölümünde, Türkiye'de özel sağlık kurumlarından sağlık hizmeti alan yabancılara, büyük ölçüde de Araplara, Orta Doğu ülkesi vatandaşlarına verilen sağlık hizmetlerinde normalde yüzde 8 olan KDV sıfır olmaktadır. Bu uygulamanın bütçe açığını, dolayısıyla da borçlanma ihtiyacını artırması gibi etkiler doğurmasının yanı sıra yerli hastaların KDV ödemek zorunda kalmasının kendi yurttaşımız açısından haksızlık olacağı da açık ve nettir.
Yine bu düzenlemeyle, işletme defteri tutan esnaf ile serbest meslek erbabı, mevcut KDV yerine hasılat esaslı vergilemeyi seçebilecek yani alış belgelerindeki KDV'yi doğrudan gider yazıp hasılat belgelerindeki KDV'yi doğrudan gelir yazabilecektir; indirilen veya indirilmeyen KDV, yüklenilen KDV gibi işlerle hiç uğraşmadan, sonradan belirlenecek bir oranda hasılat üzerinden tek bir vergi ödeyecektir. Yani mevcut KDV sisteminde olduğu gibi işletmelerin yarattığı katma değerin vergilendirilmesi yerine bundan tamamen bağımsız ve alakasız farklı bir vergileme getirilecektir.
Diğer bir düzenleme, okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, ibadethaneler, yaygın din eğitimi veren tesisler, gençlik merkezleri, gençlik ve izcilik kamplarının ve benzeri binaların bağışlanması hâlinde bu bağışlar hâlihazırda KDV'den istisna tutuluyor. Tasarıda yapılan bu düzenlemeyle bu binaları bağışlamak amacıyla yapanların bu binaların inşaatı sırasında satın aldıkları mal ve hizmetler de KDV'den istisna edilmektedir. Böyle bir uygulama hem doğrudan bir vergi kaybına hem de örneğin büyük inşaat firmalarınca kolayca suistimal edilebileceği için dolaylı biçimde vergi kaçağına neden olabilecektir.
İnşaatta KDV matrahı daraltılıyor. Düzenlemeyle, arsa karşılığı inşaat işlerinde KDV matrahı daraltılmaktadır. Bundan böyle, sahibi olduğu arsayı müteahhide veren arsa sahibi bunun karşılığında sadece aldığı konut veya iş yerleri için KDV ödeyeceğinden ve müteahhit tarafından yapılan işten de arsa payına karşılık konut veya iş yeri teslim olacağından bu düzenlemenin KDV gelirini azaltmasının yanı sıra ciddi sıkıntıda olan inşaat sektörünü rahatlatmaya dönük olduğu ve asıl büyüme stratejisinin konut, emlak, inşaat ve bunu banka kredisi ağıyla kurmuş olan siyasal iktidarın bu stratejiyi sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Hâlihazırda kısmi istisna mahiyetinde olan gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejimi kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama, terminal hizmetleri tam istisna kapsamına alınmaktadır. Bu düzenlemede vergi gelirlerinin azalmayla sonuçlanacağı açık ve nettir.
Yine, bu düzenlemelerin içerisinde AR-GE yenilik ve tasarım faaliyetlerine yönelik makine teçhizat alımlarına katma değer vergisi istisnası getirilmektedir. Bu düzenlemenin de vergi kaybına neden olacağı çok açıktır.
Mevcut mevzuat uyarınca deprem, sel gibi doğal afetler ile Maliye Bakanlığının mücbir sebepler olarak kabul ettiği sebepler nedeniyle zayi olan malların KDV'si indirime konu edilebiliyor. Tasarıyla amortismana tabi iktisadi kıymetlerin zayi olması durumunda yüklenilen katma değer vergisinin kalan kısmına ilişkin indirimine de imkân sağlanmaktadır.
Şu ana kadar, işletmelerde yıl bittikten sonra gelen faturaların, yasal olarak kanunen defter kayıtlarına işlenmedikleri için KDV'sinin indirilmesi mümkün değildi. Artık bu düzenlemeyle KDV'nin takip eden yılın sonuna kadar indirilebilmesine imkân sağlanmaktadır. Keza ihracatçılar için de KDV iadesi sürelerinin kısaltılacağı hükmü yeni düzenlemede yer almaktadır. Böylece ihracatçılar açısından finansman yükü ortadan kalkarken yeni bir finansman kaynağı imkânı doğmaktadır. Bundan böyle serbest muhasebeci ve mali müşavirler KDV iadelerine dayanarak teşkil edecek raporları düzenleyebileceklerdir. Bunlar siyasal iktidar ile çeşitli sektörler ve meslekler arasındaki simbiyotik ilişkiyi güçlendirirken kamu finansmanı üzerindeki yükü artıran düzenlemeler olarak tarihe geçecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle KDV'nin indirilmesi, KDV'yle ilgili yapılacak bu düzenlemeler kimi sanayici iş adamlarımıza birtakım kolaylıklar getirecektir ama bizler genel olarak vergilerden vazgeçiyoruz ve önümüzdeki süreçte ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız. Özellikle bizim, vergilerde ciddi anlamda bir düzenleme yapmamız gerekiyor.
Gelir vergisinde, kurumlar vergisinde, KDV'de ve ÖTV'de ciddi anlamda, yeni baştan, baştan sona kadar düzenleme yapmamız gerekirken bu tip palyatif tedbirlerle ekonomiyi iyi bir noktaya götürmek mümkün değildir. Bu nedenle bu konudaki eleştirimizi yapıyoruz ama doğru maddelerde de gerekli desteğimizi vereceğimizi söylüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)