GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:28.03.2018

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 535 olan KDV düzenlemesiyle ilgili kanun tasarısı bütün olarak yeterli bir düzenleme değildir. KDV'yle ilgili yapılan birden çok düzenlemeyle kanun -çıkış ruhundan uzaklaşan düzenlemelerle- değişime uğramıştır. Bu tasarıda KDV işlemlerinin her aşamasında belge düzenlenmesi zorunluluğu, gelir üzerinden alınan vergilerin matrahındaki azalmaları da önlemektedir. Oysa tasarıyla sisteme getirilen hasılat esaslı vergilemeyle mükellef açısından vergi almanın sağladığı avantaj ortadan kaldırılmaktadır. Bu durum küçük mükellefler açısından vergi yükümlülüğünü ağırlaştırırken belge vermesi gerekenler açısından ise kayıt dışılığın olanağının yolunu açmaktadır. Tasarı, istisna ve muafiyetler nedeniyle işlemez hâle getirilen sistemin yeniden işlerliğinin sağlanmasına yönelik düzenlemeler içermemektedir.

Değerli milletvekilleri, esnaflar kayıt dışıyla yaşadığı mağduriyet yanında haksız rekabetle de uğraşmaktadır. Gıdayla ilgili yaşananlara bu açıdan dikkatinizi çekmek istiyorum. 5996 sayılı Kanun'la birlikte taklit, tağşiş ve bozuk ürünler 2011 yılından beri açıklanmaya başlamıştı ama 2016 yılından sonra bu açıklamalar durduruldu. Bakanlığa verdiğimiz yazılı soru önergesinin yanı sıra, kamuoyuna da bu konuda yaptığımız açıklamaların ardından Bakanlık bu konuda yapılan denetimlerle ilgili elde edilen verileri açıkladı. Yapılan denetimlerle saptanan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağ, bal, takviye edici gıdalar, çikolata, enerji içeceğinin yer aldığı 282 parti ürün, 173 firma kamuoyuna açıklandı.

Değerli milletvekilleri, açıklananlar görünenin çok az bir bölümü. At, eşek ve domuz etini halkımıza yedirmişler. Bildiğiniz gibi, domuz etinin kasaplık hayvan olarak düzenlenmesi de Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri tarafından 2006 yılında sağlandı. Bunun yanında, ülkemizde 3 tane de domuz çiftliği açıldı. Domuz artık kasaplık hayvan olarak tanımlanıyor ve büyük marketlerde de satışı yapılabiliyor. Sucuk, köfte, kebap, döner, sulu köfte, hatta karnıyarık ile kıymalı börek, lahmacun gibi yiyeceklerin içine bunlar katılmış. Bu sayı -biraz evvel de belirttiğim gibi- özünde düşük. Denetimlerin artırılması gerekiyor. Tarım Bakanlığının bu konuda yeterli elemanı yok, ihbara dayalı uygulamalarla bu işlemler yürüyor. Oysa bununla ilgili yapılması gereken, nüfusu 100 bini aşan her yerde, tüm belediyelerde laboratuvarlar oluşturmak ve vatandaşın yediğinin, içtiğinin ücretsiz olarak gidip orada denetiminin yapılmasını sağlamak. Bununla ilgili kanun teklifi de verdim. Çünkü ülkemizde merdiven altı üretimin yanında, taklit ve içeriği sağlıklı olmayan ürünleri satan firmalar ne yazık ki arttı. Denetimlerin artırılması için, Tarım Bakanlığının dışında, belediyelerden alınan yetkilerin de yeniden devri gerekiyor.

Arkadaşlar, yediğiniz peynirin içinde süt yok, aldığınız balın içinde bal değil şeker var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - NBŞ var, şeker pancarı şekeri değil.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Bunun gibi içinde ne olduğunu bilmediğiniz ürünleri insanlarımıza yedirmek durumunda kalmayın, Hükûmet olarak bununla ilgili düzenlemeler yapın, denetimleri artırın. İnanıyorum ki yapılacak denetimler sonunda bu rakamlar çok yukarı çıkacak.

Eğer bir insan ahlaksızca üretim yapıyorsa o korunmamalı, teşhir edilmeli, açıklanmalı. Hatta bana kalırsa gıdada terör de cinayete eş değerdir. Bu anlamda, sabıkalandırıp ticaret yapamayacak derecede men edilmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar) İnsanımıza domuz etini yediren, at, eşek etini yediren işletmelerin mutlaka kapatılması şarttır; bu anlamda düzenlemelere ihtiyaç vardır.

Bir süredir bu konuda Hükûmete çağrıda da bulunuyorum. Gıda Bakanlığı ayrılsın, gıdayla ilgili yeni düzenlemeler getirilsin, geleceğimizi karartmasınlar.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)