| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 10.04.2018 |
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Polis Günü. Bütün polislerimizin Polis Günü'nü kutluyorum. Şehit olanlara Allah'tan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Bu yasa Komisyonda görüşülürken de gerekli katkıları ve itirazlarımızı belirtmiştik. Bazıları dikkate alındı, bazıları dikkate alınmadı. Onun için tümü üzerindeki konuşmalarımızda, nelerle ilgi yanlışlar var, eksikler var, onları sizlerle paylaşacağız.
Bu yasanın esas geliş maksadı toplulaştırma ve tarla içi sulamayla alakalıydı ancak o kadar çok madde eklendi ki yani yine bir torba yasa oldu. Bunun içerisine, maksadı aşan, mesela ateşli silahlarla ilgili maddeden tutun çiftçi mallarını koruma, ormanla alakalı, kadastroyla alakalı, şehir kadastrosuyla alakalı ve sulama birliklerinin kaldırılmasıyla alakalı birçok madde eklendi. Dolayısıyla gerçekten hepimizin kabul edebileceği, hepimizin destek verebileceği toplulaştırma ve tarla içi sulamayla ilgili yasayı tamamen farklı bir boyuta çekmek suretiyle burada ne yazık ki bizim de itirazlarımızın olacağı ve bu konuda biraz sonra önergelerimizi de vereceğimiz birçok madde gündeme geldi. Şimdi, itiraz ettiğimiz birkaç tane maddeyi, orada Komisyon Başkanımız ve Sayın Bakan, Bakanlık yetkilileri dikkate alarak tasarı metninden çıkarttılar. Bundan dolayı teşekkür ediyoruz ama itiraz ettiğimiz çok önemli birkaç maddeyi de ne yazık ki görmezden geldiler, duymazdan geldiler ve o maddelere, biraz sonra başlayacağımız maddeler üzerindeki görüşmelerde devam edilecek. Bunların içerisinde çiftçiyi ilgilendiren, toplumun genel kesimini ilgilendiren çok önemli maddeler var. Bunları da biraz sonra, sizlerle sırası geldikçe paylaşmaya devam edeceğim.
Şimdi, çiftçi mallarının korunmasıyla alakalı bir madde var; bu olumlu bir maddedir. Çiftçi mallarını koruma, çiftçinin mallarını korumaktan çok kendilerini korumakla alakalı işler yaptıkları için çiftçiye çok fazla bir katkısı yoktu. Dolayısıyla çiftçi mallarını korumanın çiftçinin yetkisine bırakılmış olması yani çiftçinin isterse buraya katkı sağlayacak olması önemli bir şey, çiftçinin lehine, köylünün lehine olmuştur; bu açıdan da bunu olumlu buluyoruz.
Yine, sulama kooperatiflerinin kurulması var bu tasarının içerisinde. Sulama kooperatiflerini kuruyoruz ve denetimini DSİ'nin yetkisine bırakıyoruz ama aynı zamanda yine kanunla çıkarılmış sulama birliklerini de ne yazık ki kaldırıyoruz bu tasarıyla. Şimdi, bir tarafta yaparken bir tarafta yıkıyoruz. Yani bu doğru olmuyor arkadaşlar. Biz her ikisini birlikte aslında yaşatabilmiş olsaydık çok daha etkili ve çok daha doğru olacaktı.
Yine, 8'inci maddenin ek 11 ve ek 12'si. Buna Komisyonda da itiraz etmiştim burada da itirazımı gündeme getiriyorum. Bu 8'inci maddenin ek 11 ve ek 12'nci maddelerinin metinden çıkartılması lazım. Önergemizi de bu şekilde vereceğim zaten. Neden? Çünkü burada ucu özelleştirmeye varabilecek kadar açık bir şey var. Bunu kanunla sarih hâle getirmemiz lazım ya da bu metinlerin, ek 11 ve ek 12'nin 8'inci maddeden çıkartılması lazım. Şimdi, orada diyor ki: "Sulama birlikleri tüzel kişiliğini yitirirse büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyesi sınırında değilse ilçe belediyelerine, hatta DSİ tarafından hizmet alımı suretiyle işletilebilir." Yani bu ne demektir? Bu sulama birliklerinin özelleştirilmesine kadar gidebilecek bir açıklıktır. Dolayısıyla ek 11 ve ek 12'nci maddelerin bu metinden çıkartılması lazım ya da kanunen yeni bir düzenleme yapmamız lazım. Dolayısıyla ek 11 ve ek 12'nci maddelere de itirazımız var.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, sulama birlikleri, biliyorsunuz, yasayla kurulan, DSİ'nin yürütemediği işleri yapabilmek adına kanunen kurulmuş birlikler. Bunlar kurulduğunda devletten tek kuruş destek almadan, sandalye, masa dahi devletten almadan, kendi imkânlarıyla, köylülerin imkânlarıyla kurulmuş ve bugüne kadar da makine ikmalini tamamlamış, personelini tamamlamış ve çok önemli bir tecrübe sahibi olmuş, bugüne kadar gelmiş. Çiftçimizin lehine hizmet etmiş kurumlar bunlar. Şimdi, biz bu yasa tasarısıyla sulama birliklerini kaldıracağız ve sulama birliklerini DSİ'ye devredeceğiz ya da büyükşehir belediyelerine devredeceğiz; özelleştirmeye kadar ucu açık bir kanun çıkartıyoruz. Dolayısıyla, bunların hiçbirisinin doğru olmadığını buradan belirtmek istiyorum.
Bakınız, sulama birliklerinin başkanları nasıl seçilir? Önce köylerdeki çiftçilerden delegeler tespit edilir; sandık kurularak ya da muhtarların vasıtasıyla her köyden arazisinin çoğunluğuna göre 3, 5, 6 delege tespit edilir. Bu delegeler gider yapılan seçimde sulama birliklerinin meclisini ve sulama birliklerinin başkanlarını seçer. Dolayısıyla, köylünün ve çiftçinin içerisinde olduğu ve onların seçimiyle iş başına gelen bir meclis ve sulama birliği başkanı görev yapar. Şimdi, bunlar bir taraftan sulama birliğinin menfaatlerini gözetir sulama birliğini batırmamak için, diğer taraftan da çiftçinin menfaatlerini gözetir. Dolayısıyla ne şiş yansın ne kebap yansın misali hem ücretleri belirlerken çiftçiyi mağdur etmez hem de sulama birliklerinin zarar etmemesi noktasında doğru bir karar alır.
Bakın arkadaşlar, bugüne kadar alınan kararların hepsi çiftçinin lehine olmuştur. Dolayısıyla, ben bir tek örnek vermek istiyorum: Adana'da Lokman Hekim Sulama Birliği, Misis'te, DSİ'ye devroldu, lağvedildi, şu anda DSİ işletiyor.
Bakın, mısırın oradaki sulama fiyatı 150 TL değerli arkadaşlarım. Bakın, bunların altını çizerek söylüyorum, 150 TL. Ovada sulama birliklerinin mısıra dönümüne 32 lira fiyat verdiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Arada 5 kat fark var. Yani bu, tamamen çiftçinin aleyhine gelişen bir şey olacak. Dolayısıyla bizim itirazımız da çiftçinin mağdur edilmemesi, çiftçinin korunması, üreten insanın korunması noktasında. Yoksa sulama birlikleri başkanlarıyla ilgili birçok şey gündeme geldi. "Efendim, lüks yaşıyorlarmış, şu kadar para harcıyorlarmış seçim yapıldığında." Ya arkadaşlar, muhtarlar da seçime girdiklerinde çok para harcayarak seçim kazanıyorlar. O zaman muhtarlıkları da mı ortadan kaldırmamız lazım? Belediye başkanları da çok para harcıyorlar. O zaman belediye başkanlıklarını da mı ortadan kaldırmamız lazım? Bu, doğru bir yaklaşım tarzı değil. Bizim bakış açımız, çiftçiyi korumak, çiftçinin zarar görmemesi açısından doğruyu yapmak noktasında.
Burada oturan bütün AK PARTİ'li değerli milletvekili arkadaşlarımın vicdanına sesleniyorum, Komisyon Başkanının vicdanına sesleniyorum, Bakanlığın vicdanına sesleniyorum: Gelin, bu sulama birlikleriyle ilgili konuyu yeniden gündeme alalım, yeniden değerlendirelim.
Şimdi, biz dedik ki Komisyonda, bir kriter koyalım, başarısız olanları eleyelim, bunlar kapansın; amenna, buna itirazımız yok. Sulama birliği başkanı kendi cebine çalışıyorsa, sulama birliği başkanı sulama birliğini yanlış yönetiyorsa, çiftçinin aleyhine bir şey varsa, gelin, sulama birliğini kapatalım ama sulama birliği başkanları ve sulama birlikleri bir kriterin üzerinde başarı ortaya koymuşlarsa, alacaklarını tahsil etmişlerse, borçlarını taksitlendirip ödeyebiliyorlarsa, makine ikmallerini tamamlamışlarsa, personelinin maaşlarını verebiliyorlarsa sulama birliklerini kapatmayalım. Başarısız olanların üzerine gidelim. Devlet Su İşlerinin bu yetkisi var, şu anki kanunda bu yetkisi var zaten. Bunun için ayrıca bir kanun çıkarmaya gerek yok ama Sayın Bakan bunu ısrarla gündeme getirdi, ısrarla, bir an önce bu işin bitmesi ve kapanması noktasında kendi grubundaki arkadaşları da ne yazık ki zorladı, dolayısıyla şu anda huzurunuzda bu yasayı görüşüyoruz.
Şimdi, sulama birlikleri, bölgesinde eğer bir çiftçinin tarla yolu greyderle düzenlenecekse greyderi gönderir o tarla yolunu düzenler; eğer bir çiftçinin kanalı tıkanmışsa, açılması gerekiyorsa JCB'yi gönderir o kanalı açtırır; bir çiftçinin, bir köylünün yakını -Allah gecinden versin- vefat etmişse JCB'yi gönderir onun mezarını deştirir; dolayısıyla, kamyonuyla çakıl gönderir, kamyonuyla mezar yerine veya cenaze sahibinin evine mucur gönderir ve oranın düzenlenmesini sağlar. Şimdi, sulama birlikleri, kendileri açısından hizmet ettikleri gibi, bir de köylünün ve çiftçinin başka başka hizmetlerini de görürler. Bu açıdan da sulama birliklerinin yaşaması önemli.
E, şimdi, Sayın Bakan diyor ki: "Biz sulama birliği başkanlarını görevden alacağız yani tüzel kişiliği bitti miydi yerine bir memur tayin edeceğiz." Yahu, arkadaşlar, gece on ikide su olmadığı zaman benim çiftçi arkadaşım sulama birliği başkanını arar ve ona ulaşır, gece üçte arar ve ona ulaşır; sulama birliği başkanı da personeli vasıtasıyla veya kendisi bizzat giderek o yöredeki su sıkıntısını çözer, çözmeye çalışır en azından. E, ben şimdi senin atayacağın memura -sabah sekiz akşam beş, grand tuvalet gelecek- nerede ulaşacağım, nasıl ulaşacağım? Allah rızası için bana bunu biriniz izah etsin.
Şimdi, şu anda siz iyi niyetle hareket ediyorsunuz, bunu böyle kabul etmek istiyorum, böyle düşünmek istiyorum ki iyi niyetlisiniz. Yarın kötü niyetli bir insan bu işin başına gelirse, kötü niyetli birilerini buraya görevlendirirse, çiftçiye "Ben sana su vermiyorum kardeşim." derse o zaman bunu nasıl çözeceğiz Sayın Bakan? Yani burada muallakta olan ve çiftçinin aleyhine olacak birçok şey var.
Yine, personelle ilgili, sulama birliklerinin şu anda 3 çeşit personeli var; biri kadrolu personeli, diğeri sözleşmeli personeli, diğeri taşeron olarak kullandığı taşeron işçi. Şimdi, bunları DSİ bünyesine nasıl alacaksınız; hangilerini alacaksınız, hangilerini almayacaksınız? Kanunda bunların hiçbiri düzenlenmemiş. "Personeliyle" diyor ama hangi personeli alınacak, nasıl alınacak, kimler alınacak bunların hiçbiri belli değil. Dolayısıyla burada personeli de sıkıntıya koyacak, personelin durumunu da belirlemeyen bir kanun tasarısı var.
Değerli arkadaşlarım, bakın, sulama birliklerinin personelleri ve genel sekreterleri, başkanları tecrübe edindiler; hangi bölgede ne arıza olabilir, nerede su sıkıntısı olabilir, bunlar ona göre tedbirlerini alıyorlar. Yazın tam ortasında... Bakın, ben bir çiftçiyim ve bu işten anlayan bir insanım. Bunu da söylerken, lütfen yanlış anlamayın, vicdanlarınıza seslenmek için söylüyorum. Mısırda üç gün gecikin, en az 500 kilo kaybınız olur dönümde, pamukta beş gün gecikin en az 100 kilo, 150 kilo zararınız olur verimden yana. Bu hem çiftçinin zararı hem millî ekonomiden kayıp. Adana'da sulama başladı, şu anda Adana'da sulama başladı. Dolayısıyla, sizin atayacağınız memur ne zaman başlayacak, ne zaman bu su işlerini takip edecek? Hadi, yarın öbür gün, en önemli dönemde, mısırın tozlamaya girdiği dönemde su sıkıntısı yaşarsa bu çiftçi ve dönümde 300 kilo, 500 kilo kayba uğrarsa bunun zararını kim karşılayacak? E, dışarıdan zaten mısır geliyor yani dışarıdan ithal ederek mi bunu temin edeceğiz? Onun için, Sayın Bakan, bu yasa doğru bir yasa olmamıştır. Bu yasayı yeniden gözden geçirmek, Komisyona çekmek ve Komisyonda tekrar değerlendirmek lazım.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuyla ilgili bazı hassasiyetleri olduğunu da duyduk. Bizim keşke Cumhurbaşkanına bunu anlatma fırsatımız olsaydı, ben inanıyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımızı da bu konuda ikna edebilirdik ama bizim anlattığımız gibi anlatılmadığına inanıyorum ben Sayın Cumhurbaşkanımıza. Anlatılmış olsaydı, o da çiftçinin aleyhine olabilecek, çiftçinin mağdur olabileceği bir şeye "Evet." demezdi diye düşünüyorum.
Dolayısıyla bu yasayı gelin tekrar Komisyona çekelim, tekrar görüşelim, eksiklerini giderelim ve çiftçinin, köylünün lehine olabilecek şekilde tekrar gündeme taşıyalım.
Şimdi, çiftçinin durumu zaten ortada arkadaşlar yani mazot fiyatları almış başını gitmiş, gübre fiyatları almış başını gitmiş. Çiftçi tam hasada başladığı dönemde bir şekilde bir yerlerden buğday ithalatı, mısır ithalatı, pamuk ithalatıyla ürününü istediği fiyata satamaz hâle gelmiş. Dolayısıyla çiftçi böyle büyük bir sıkıntı içerisindeyken, kendisi bu sıkıntıları aşamamışken her gün yeni krediler, efendim, Ziraat Bankası yetmiyor, gidip DenizBanktan, gidip başka bankalardan kredi temin etmeye çalışırken bir de bu sulama birliklerinden dolayı ürün kaybına uğrar ve büyük bir zarar yaşarsa, Allah muhafaza, çiftçinin üretememesi gibi, çiftçinin bir daha tarlarını sürememesi gibi bir sıkıntıyla karşı karşıya kalırız.
Bakın, tekrar söylüyorum, değerli AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarımın, özellikle Komisyonda görev yapan değerli arkadaşlarımın vicdanlarına sesleniyorum: Yani bundan memnunsanız, gerçekten size bu şikâyetler gelmiyorsa, bu sıkıntılar gelmiyorsa hep beraber bunu halledelim. Ama inanıyorum ki bu sıkıntılar ve şikâyetler sizlere de iletiliyor, sizler de bundan çok memnun değilsiniz. Ama yani bir şekilde geliyor, geçiyor; yani bunu da anlamak mümkün değil. Ben, onun için, tekrar bu yasayı Komisyonda görüşmeyi teklif ediyorum değerli arkadaşlar.
Bakın, yine, burada çok önemli bir madde var. Yani "DSİ'ye veya Bakanlığa alınacak personel mülakatla alınır." diyor. Diğer bakanlıklardan çok farklı bir uygulama. Bununla ilgili, geçmişte Anayasa Mahkemesine başvurulmuştu ve Anayasa Mahkemesi reddetmişti. Şimdi yeniden böyle bir düzenleme getiriliyor. Bu doğru değil. Bu, insanların eşitliğine aykırı bir şey. Yani mülakatla eleman almak ne demek? Yani bu doğru bir uygulama olmaz. Dolayısıyla, bunun da düzenlenmesi lazım. Biz Komisyonda bunları söylerken, arkadaşlarımıza "Bunları yapalım." derken bu gerçekleri gördüğümüz için, insanların bize getirdikleri bu şikâyetleri gördüğümüz için söyledik. Yoksa bizim şahsi bir fikrimiz değil.
Burada köylü, çiftçi, muhtarlar; hepsi bizi arıyorlar, diyorlar ki: "Aman aman! Bu konuyu yeniden, bir daha, tekrar arkadaşlarımızdan rica edelim, tekrar gözden geçirelim." Çünkü sıkıntı var, problem var. Yani şu anda bu sulama birliklerinin meclisinde 1.500'den fazla muhtar görev yapıyor, 1.500'den fazla muhtar.
Dolayısıyla, arkadaşlar, muhtarlar, çiftçiler, köylü, herkes bu yasadan rahatsız, orman köylüleri de bu yasadan rahatsız. Gelin bu yasayı tekrar Komisyona çekelim, bu aykırı maddeleri çıkartalım. Ondan sonraki maddeler zaten hepimizin kabul edeceği şeyler. Toplulaştırmaya hangimiz itiraz ederiz? Efendim, Sayın Bakan getiriyor getiriyor toplulaştırma. Tarla içi sulamaya hangimiz itiraz edebiliriz? Vahşi sulamaya hangimiz itiraz edilebiliriz? Ama yani şimdi burada siz bunları güzel güzel anlatırken bir de öbür taraftan, çiftçinin aleyhine olabilecek...
Mesela Tarım Bakanı Komisyonda söyledi, dedi ki: "Ben çiftçiye ödenecek prim desteklerinden bu borçların kesilmesine karşıyım." Ama getirdiniz yasaya koydunuz. Ben Sayın Tarım Bakanına buradan sesleniyorum: Çiftçinin prim desteklerinden bu borçların kesilmemesi lazım. Sulama birliklerine böyle bir imkân vermediniz. Şimdi belki özelleştireceksiniz, belki özel bir kuruma devredeceksiniz ama onlara böyle bir imkân tanıyorsunuz. Yani doğrudan doğruya çiftçinin prim desteği bankaya yattı mıydı, şak diye kesecek, alacak parasını adam. Oh, ne güzel iş ya! Böyle bir şey olmaz. Bunu doğru bulmuyoruz. Bunların hepsi yanlış. Bunların hepsinin düzeltilmesi lazım. Bizim üreten insanı, çiftçiyi ve köylüyü korumamız lazım.
Her defasında burada söylüyorum: Sabah kahvaltıya oturdunuz. Salatalığınız, domatesiniz, zeytininiz, peyniriniz, hatta ekmeğiniz; bunların hepsini çiftçi üretiyor değerli arkadaşlarım. Eğer biz çiftçiyi koruyamazsak... 23 milyon ton buğdaya ihtiyacımız var; 3,5 milyon ton kütlü pamuğa ihtiyacımız var, 6 milyon ton mısıra ihtiyacımız var, bunların hepsini ithal ederek mi karşılayacağız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM VARLI (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN - Peki, bir dakika...
MUHARREM VARLI (Devamla) - Yani bizim Almanya ekonomisi gibi keşke Mercedes'imiz, BMW'miz olsa, başka yerlere satabilsek de bunları ithal edebilsek ama bizim en büyük kaynağımız, en büyük girdimiz çiftçinin ürettiklerini başka yere satmakla oluyor değerli arkadaşlar. Cari açık vermeyen tek kurum çiftçi, onun için biz çiftçiyi ve üreticiyi korumak zorundayız. Bu yasayı bu hâliyle doğru bulmuyoruz ve çiftçinin ve köylünün lehine bu yasada muhalefet edeceğimizi belirtir, hepinize saygılar sunarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Varlı.