GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:83
Tarih:10.04.2018

ERKAN AYDIN (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle, üç yüz bir gündür haksız ve hukuksuz bir şekilde esaret altında tutulan Enis Berberoğlu'nu buradan saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Umarım adalet yerini bulacak ve o günlerin hepsinin hesabını sizler, buna mesul olanlar veremeyecekler diyorum ve bir an önce özgürlüğüne kavuşması için de buradan sizlere çağrı yapıyorum.

548 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bir ulusun uygarlık düzeyi üzerinde yaşadığı toprakların ağaçlandırılmasıyla ölçülür. Sanırım bu tasarıyla da uygarlık seviyemizi yükseltmek yerine aşağıya çekmeye çalışıyoruz. Oysa ormanlar geçmişi geleceğe bağlar, bizlere sabrı öğretir, beraber yaşamanın, faydalı olmanın da zevkini verir. İktidar ise bu tasarıyla hem ormanları hem de orman köylüsünü bitirme derdinde.

Türkiye'nin en yoksul olan kesimi hepimizin bildiği gibi, orman köylüsüdür. Şimdi, bu tasarı, orman köylüsünü, zaten darda olan, zaten en düşük gelir grubunda olan orman köylüsünü maalesef tamamen ortadan kaldırabilecek bir tasarıdır. Anayasa'mızın 169, 170 ve 171'inci maddeleri "Ormanlar ve orman köylüsü" ile "Kooperatifçiliğin geliştirilmesi" başlıkları altındaki hükümleriyle orman köylüsünü ve orman kooperatifçiliğini koruma altına almıştır. Amacı ise bu kooperatifler aracılığıyla ormanların korunması ve daha üst seviyeye taşınmasıdır. Bunlarla ilgili kurulan OR-KOOP'lar da ülke genelinde 400 bin üyesiyle, en büyük faydayı hem köylümüze hem de ormanımıza sağlamaktadır. 6831 sayılı Orman Kanunu da bu haklarla ilgili, köylünün ve o işi yapanların haklarını koruma altına almıştır. Tartıştığımız bu tasarı ise 6821 sayılı Yasa'nın ruhuna aykırıdır ve aslında geri çekilmelidir. Gene, 6831 sayılı Kanun'un 40'ıncı maddesinde bir fıkrada değişiklik yapılarak -şimdiki tasarıda 14'üncü maddede- orman köylüsünün yapamayacağı yerlerde makine gücüyle yapılması gereken yerleri bu makine gücü olan kişilere ya da şirketlere -aslında gizli olarak da yapılmak istenen- yandaş firmalara yine birçok yerde gördüğümüz ihale şartnamesi düzenlenerek, orada birtakım büyük şirketlerin girerek, makineleştirerek üç kuruş geliri olan orman köylüsünün ekmeğine göz dikilmektedir. O yüzden bu eleştirileri de göz önüne alarak burada yandaşa verilen ihalelerin de başka bir yolunu açmayınız diyorum.

On beş yıllık AKP iktidarının bu tür dolambaçlı yasa tasarılarıyla yaptıklarına bir bakalım. Maliye Bakanının kendi açıklamaları, kendi verisi: 94 kuruluşta bulunan kamu payları blok satış, halka arz ve İMKB'de hisse satışı yoluyla 10 tane liman, 81 tane elektrik santrali, 40 tane tesis, işletme, 3.483 taşınmaz, 3 gemi, 36 maden sahası, araç muayene hizmetleri ve en son da dün yapılan şeker fabrikalarının satışları.

Bakın, Niğde halkı, Kırşehir halkı kendi ifadesiyle... Sadece arsa değerinin 450 milyon olduğu bir şeker fabrikasını 333 milyona verdiniz. 2 tanesinin satışından doğan zarar 102 milyon dolar yani bugünün kuruyla 400 küsur trilyon lira. Bunlar babanızın size kalan mirası değil, bunlar 80 milyonun alın teri, tüyü bitmemiş yetimin hakkı.

Burada el kaldırıp indirerek bunları belki yaparsınız ama hem zaman içerisinde hem tarih içerisinde bu millet bunun hepsinin tek kuruşuna kadar sizden hesabını sorar. O yüzden, gelin, bu yanlıştan yol yakınken dönün diyoruz.

Şimdi, biraz önce saydık, her şeyi sattınız. Şimdi neyi satıyorsunuz bu tasarıyla? Dikili ağaçları satıyorsunuz, suyu satıyorsunuz, herhâlde en sonunda aldığımız, soluduğumuz havayı satmak için de buraya bir yasa tasarısı getireceksiniz, gidişat korkarım bu yönde. Ama buradan ben de bir ormancı çocuğu olarak -rahmetli babam orman mühendisiydi- ormanların içinde yetişmiş, büyümüş ve o yeşilliğin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AYDIN (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayın.

ERKAN AYDIN (Devamla) - ...o doğanın olmadığında ne bir paranın, ne oradan elde edeceğiniz -bu satışlarla birtakım yandaşa verdiğiniz- gelirin, oradaki zenginliğin hiçbir anlamının kalmadığını anlayacağız, hep birlikte anlayacağız sizin çıkardığınız yasalarla ama mesuliyetini 80 milyon hep birlikte ödeyeceğiz diyorum. O yüzden de şu hepimizin bildiği Türk atasözünü bir kez daha hatırlatıyorum, "Yaş kesen, baş keser." diyorum ve bu kanun tasarısının tekrar Komisyona gönderilerek, özellikle sıkıntılı maddelerinin geri çekilmesini buradan teklif ediyor ve yasaya katılmadığımızı ilan ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.