| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 12.04.2018 |
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; orman kadastrosu yapılmayan veya orman kadastrosu yapılıp da orman sınırları dışında bırakılan ama üzerine erozyon veya ağaçlandırmayla ilgili çalışmalar sırasında vatandaşın tapulu yerlerine ağaç ekimi sonucu oluşan problemlerin çözümü maksadıyla bu alanların karşılığında o bölgede bulunan 2/B arazilerinden veya hazine arazilerinden bu vatandaşın ikna edilerek bu vatandaşa karşılığında yer verilmesiyle ilgili bir tasarı. Tasarının bu yönüne elbette olumlu bakmaktayız. Yalnız şimdi ben buradan soruyorum Orman Bakanlığının değerli bürokratlarına: Bu vatandaş orman işletme müdürlüklerine başvuru yapsa "Ben tapulu kesim yapacağım, üzerindeki ağaçları kestireceğim." dese acaba ne cevap verebileceksiniz, buna verebileceğiniz bir cevap var mı? "Madem burası orman dışında, orman sınırları dışarısında, üzerinde de ağaçlar var ama orman değil, ben tapulu kesim yapacağım." dese buna verebileceğiniz bir cevap var mı acaba?
Bu yasayla beraber tabii, ormanla ilgili, hazine arazileriyle ilgili çok sayıda problemle karşı karşıya gelmekteyiz. Vatandaşlar 2/B arazileriyle ilgili birçok bölgede konulan fiyatlardan şikâyetçiler. Yani biz bu sorunları her gün burada konuşuyoruz ama çözüme dönük adımlar maalesef atılmıyor. Seçim bölgem olan Erdemli'de sahilden 30-40 kilometre, 50 kilometre yukarıdaki köylerde metrekaresine 50 lira fiyat konuyor. Köyde yaşayan bir insanın metrekaresi 50 lira yazılan bir araziyi satın alma şansı yok, araya simsarlar giriyor, "Madem sen burayı alamayacaksın, hakkını devret." diyor, büyük şirketler, büyük firmalar geliyorlar, vatandaşın elindeki arazileri alıyorlar ve küçük çiftçiyi bu arada tüketiyoruz.
Sayın Bakanım, bu yasalar çıkarken keşke masa başında çıkarmasak, bu yasaları çıkarmadan önce gidip köylüyle konuşsak; çiftçiyle konuşsak; hayvancılıkla ilgili bir yasa çıkarıyorsak gidip çobanla, Yörük'le, hayvancılıkla uğraşan insanlarla konuşsak mutlaka daha doğru sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Şimdi, tarım arazileriyle ilgili herkes şunu söylüyor seçim dönemleri gidildiği zaman: "İllaki bu arazileri çiftçiye vereceğiz, köylüye vereceğiz." Ama bugün köylü burayı işgal etmiş, ekiyor, dikiyor yalnız hazineye müracaat ettiği zaman "Ben burayı ihale yoluyla satacağım." diyor. Şimdi, ihale yoluyla satılan bir yere o köyden olmayan, parası olan başka bir vatandaş gelecek, o köydeki sosyal dokuya da zarar verecek, oradaki insanlar birbirine düşecek, birinin elindeki malı başka bir vatandaş satın alacak. Bununla ilgili, şartsız ve süresiz olarak üzerinde işgal bulunan şahıslara hazine arazilerinin bedeli komisyon tarafından konularak mutlaka satışının yapılması lazım yoksa bu belirsizlik yıllar boyu sürer. Ne Millî Emlak bu konuyu çözebilir ne Orman Bakanlığı çözebilir; hiç kimsenin bu sorunu çözme şansı yok, yıllarca bu sorunları konuşmaya devam ederiz. İmar rantı olmayan... Yani şimdi, İstanbul'da boğazlarda veya Antalya'da, Mersin'de, Ege'de imar rantı olan araziler var. Elbette imar rantı olan arazilerin birilerine peşkeş çekilmesi doğru bir düşünce değil. Ama imar rantı olmayan bölgelerde tarım arazisi olarak kullanılan veya köylerdeki vatandaşın başını sokabileceği bir ev yaptığı küçük hazine arazilerini işgal edenlere veya üzerine bina yapanlara direkt satışının yapılabilmesinin önü açılmalıdır. Buna herhangi bir kısıtlama, tarih konulmamalıdır. Bu yetkiler de mutlaka iller bazında defterdarlıklara verilmelidir. Bunun Ankara bürokrasisi devre dışı bırakılmalıdır. Yoksa burada komisyon kurulacak, fiyat konacak, Ankara'ya yazılacak. Ankara'da Milli Emlak Genel Müdürlüğünde benim seçim bölgemde ilgili yıllardır bekleyen dosyalar var. Sorduğumuz zaman "Burasında şu problem var, ona müfettiş gitti, buna başka bir şey gidecek." Bu sorunlar bu mantıkla çözülmez. Yine önümüzdeki her seçim döneminde siyasetçiler gider, seçim bölgesine söz verirler "Biz bu sorunları çözeceğiz." derler, "Vatandaşın tapusunu vereceğiz." derler ama bugünler gelir geçer ve hiç kimse tapusunu alamaz, biz bu sorunları konuşmaya devam ederiz.
Yine, son olarak da seçim bölgemde yaşanan başka bir problemi -Sayın Bakanım, Kalkınma Bakanımız da burada- sizlere aktarmak istiyorum. Pamukluk Barajı'yla ilgili sel felaketi yaşandı tünel kapaklarına vanaların takılmaması sebebiyle. Burada çok sayıda, yüzlerce dönüm arazi sular altında kaldı. İnsanların ürün zararı İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından gönderilen heyetlerce -Sayın Bakanım bizi dinlemiyor ama Kalkınma Bakanımız burada, sağ olsun o dinliyor- tespit edildi. Yalnız vatandaşların zararı sadece ürünle ilgili değil. Adamın bahçesi kökünden söküldü veya tünelden çıkan su yüzlerce dönüm arazinin üzerine binlerce ton hafriyat getirdi. Yani insanlar şimdi mahkemeden tespit yaptırıyorlar, bunların tespitine göre dava açacaklar. Bu insanlar zaten fakir fukara insanlar. Benim kendi köyüm burası, burada herkesin 10 dönüm, 20 dönüm arazisi var. Bu insanları mahkemelere mecbur etmeyin, anında zarar tespitini yaparak köylünün zararı ne kadarsa bunu telafi edin. Burada Cenab-ı Allah korudu, bu afette 30'a yakın insan ölebilirdi. Tünelin 2 kilometre içerisinde sele yakalanıyorlar ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Şimşek.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) - ...10 işçi kepçenin bomuna binerek 4 metre kaldırıyorlar ve -4,80 genişliğindeki tünelin içerisi 4 metre suyla doluyor- 2 kilometre kepçenin bomunda geliyorlar. Son 200 metrede kepçe de istop ediyor, insanlar kepçenin üzerinde o şekilde mahsur kalıyorlar ama tünelden gelen suyun şiddetiyle kepçeyle beraber bunlar tünelin dışına atılıyorlar ve 10 insan burada -Cenab-ı Allah koruyor- burnu bile kanamadan kurtuluyor.
Şimdi, ben buradan soruyorum: Burada iş güvenliği nerede? Burada alınan tedbirler nerede? Allah aşkına, Almanya'da böyle bir kaza olur mu? Fransa'da böyle bir kaza olur mu? Yani bir tünel inşaatında böyle bir tedbirsizlik olabilir mi? Tünelin kapağı açık, mart-nisan ayı Mersin'de her zaman sel gelmesi beklenen aylar ve tünelin kapağından giren su 10 insanın neredeyse ölümüne sebebiyet verecek. Mucizevi şekilde saniyelerle bu insanlar kurtuluyor.
Şimdi yaralar sarılmaya çalışılıyor. Sayın genel müdür yardımcımız devreye girdi; burada su altında kalan pompaların, içme suyu şebekelerinin tamiratıyla ilgili talimatlar verildi ama insanların maddi kayıplarıyla ilgili de gerekli tedbirlerin alınmasını ve zararın en kısa zamanda telafi edilmesini bekliyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şimşek.