| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 03.05.2018 |
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; mezunu olmaktan büyük onur duyduğum İstanbul Üniversitesini burada bir gün konuşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Çünkü İstanbul Üniversitesinin bize yaptığı katkı, bize verdiği emek, o kıymetli hocalarımızın, o tarihî kürsünün, oranın o ruhunun bize kattıkları, bu ülkeye kattıkları anlatmakla, yalnızca burada kürsülerde söylemekle bitmez. İstanbul Üniversitesi gerçekten, insanlık tarihine çok büyük harflerle not düşmüş ve emsali bulunmayan büyük bir kültür merkezidir. İstanbul Üniversitesi keşke dünyadaki emsalleriyle yarışabilecek olanakları bulsaydı ve bizlerden çok daha kıymetli hukuk adamlarını, çok daha kıymetli aydınları bu ülkeye kazandırmaya devam etseydi. İstanbul Üniversitesini bölmek, üniversiteleri bölmek, üniversitelerin bölünmesinden bir bilim aramak hiçbir akla uygun şey değildir. Onun için, sizin Türkiye'de dokunup da Türkiye'ye kazandırdığınız bir şey olmadığı için neyi konuşalım, neyi anlatayım? Ben size burada başka bir şeyi anlatayım da bari memlekete bir katkısı olsun.
Şimdi, geçenlerde burada Türkiye Kömür İşletmelerinin Genel Müdürünü anlatmıştım size, o Genel Müdürü geçiyorum. Ondan hakikaten özür dilemeyeceğim tabii, fırıldak Mustafa, biliyorsunuz. Şimdi daha can alıcı birisi geldi, İmdat var, bir İmdat. Hani bu trenlerin "imdat"ı var ya, İmdat var. Yani gerçekten ben, bir üniversiteyi ancak böyle kurun diye tavsiye ederim. Sayın Bakan, gerçekten, bu çayla ilgili kurduğunuz ÇAYKUR ve bir de gariban vatandaşların çay paralarını iç etmek için kurduğunuz ÇAYTAŞ var ya, müthiş bir doktora tezi olur buradan. Bu İmdat, hakikaten çay üreticisine "imdat" dedirtti.
Bakın, ne olmuş? Şimdi, ÇAYKUR'un sermayesi 594 trilyonken bu İmdat demiş ki: "Ya, olur mu böyle bir şey, bunu artıralım." Ne yapalım? "Ya, bunu 2 katrilyon 50 trilyon yapalım." Tabii, kim tutar? 2 katrilyonun üzerinde bir sermaye artışı olmuş ama İmdat'ı tutamamışlar. İmdat tutmuş, demiş ki: "Arkadaşlar, bu ÇAYKUR çok kâr ediyor, bugüne kadar, benim genel müdür olduğum dönemden önce çok kâr etmiş, ben buna tarihî bir gol atayım." Ne olmuş? Bak, 469 milyon lira zarar etmiş ÇAYKUR, tarihinde ilk defa, yetmemiş, 1,8 katrilyon lira banka borcunun içerisine, gırtlağa kadar borca batmış. Çay üreticisini getirdiğiniz hâle bakar mısınız. Sayın Cumhurbaşkanının memleketi.
Az önce burada bir milletvekili diyor ki: "Kaçak çay tarımı da Karadeniz'e kaydı." Hiç kimseden cevap gelmiyor. Kaçak çay tarımı Karadeniz'e kaydı. Hükûmet ya da iktidar, çay üreticisi Rizeli ama perişanlığın bedelini ödeyen de Rizeli hemşehrilerim. Rizeli hemşehrilerime geçen yıl dedim ki: Bak bu şeker fabrikaları var ya bu pancar üretenlerin başına ne geldiyse fındık üreticisi var ya o Karadeniz'de fındık üretenlerin başına ne geldiyse, bu SEKA fabrikalarının başına ne geldiyse, orada çalışan işçilerin başına ne geldiyse sıra size gelecek, en son size gelecek.
Şimdi, buradan yazıyorum, seçimden sonra sevgili çay üreticisi hemşehrilerim, bu AKP'yi iktidardan indirmez iseniz bilin ki o çay fabrikalarının tamamı tek tek tek tıpkı şeker fabrikaları gibi satılacak, siz çay bahçelerinizde artık patates mi üretirsiniz, başka bir şey mi üretirsiniz, onu hep beraber yaşayıp göreceğiz. AK PARTİ neye el attıysa onların tamamı millî olmaktan çıkmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Konuya gelsin Sayın Başkan, konuya.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - İsterseniz burada soruyorum ben, bak, bir tane sektör söylesinler diye soruyorum, yahu, Allah aşkına, bir sektör söyleyin diyorum, AK PARTİ döneminde bu memlekete kazandırdığınız bir tek sektör söyleyin, var mı? Yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çok, çok.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Şimdi geldik üniversitelere. Üniversiteleri bölüyoruz. Daha çok bölün, madem üniversite kurmak zahmetli, üniversite kurunca bu üniversitelerin dünya literatüründe bir yeri yok, dünyada ilk sıralamalara giren, ilk 100'e giren, 200'e giren, 250'ye giren -hadi 500 diyelim- 500'e giren doğru dürüst üniversite yok, bölün o zaman, madem böyle üniversiteler bölünmekle bir işe yarıyorsa bölelim. Yaptıklarınızın hiçbirisinin savunulacak yanı yok. Yahu, Allah aşkına birini gelin de bir savunun. Yani şeker pancarına kotayı koydunuz, onu savunun; savunamıyorsunuz. Fındığı İtalyan'a teslim ettiniz, hadi gelin onu savunun; onu da savunamıyorsunuz. SEKA'yı savunun yurt dışından 1,4 milyar dolar verip aldığınız pamuğu savunun ya da güneş enerjisi santrali kurmayıp, rüzgâr santrali kurmayıp, gidip Rusya'ya gaz parası ödeyip gazdan üretilen elektriği yüzde 39'a niye çıkardığınızı, gelin onu savunun. (CHP sıralarından alkışlar) Ya da Tunçbilek'te vatandaşın akciğerine nasıl kömür tozlarını enjekte ettiğinizi savunun, Karadeniz'deki HES'leri savunun. Yahu savunacak bir şeyiniz olsun Allah aşkına bir şey söyleyin.
Seçime gidiyoruz, meydanları dar edeceğiz size. Bu rakamların hepsini konuşacağız, bunları önünüze koyacağız. Sevgili milletvekilleri, biz bekliyoruz, meydanlar orada, biz de orada olacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.
Efendim, önümüzdeki seçim Türkiye'nin siyasi tarihine şöyle bir not düşecek: 2003 yılında rahmetli Ecevit'e demişlerdi ki "Öcalan'ı sana teslim ettik." Ecevit de cevap vermişti, "Bu Öcalan'ı bize niye teslim ettiler, ben de anlamadım." demişti. Size bir tek şey söyleyeyim emin olun "Bu seçimi niye 24 Haziranda yaptık, biz de anlamadık." diyeceksiniz. Çünkü küreselleşme böyle; böyle istiyorlar. "Bu iktidar biraz daha kalsın, Türkiye ekonomik olarak biraz daha çöksün, Türkiye ürettiği millî değerleri biraz daha kaybetsin, ondan sonra biz Türkiye'nin önüne dilediğimiz sözleşmeyi koyarız, istediğimiz sonucu alırız." 2003 yılında Colin Powell'la imzaladığınız sözleşmeye bakın. Önünüze bu sözleşmeyi getirmemek için Türkiye'ye, 24 Haziran günü Türkiye'nin millî değerleriyle kurulmuş bambaşka bir iktidarı getirip koyacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.