| Konu: | Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 09.05.2018 |
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Sayın Bakan, anlatımını bitirirken şu cümleyle tamamladı: "Yaptıklarımızı anlatıyoruz." dedi. Sayın Bakan, biz de meydanlarda sizin yaptıklarınızı anlatacağız. İsterseniz sizi davet edeyim, bakın Karadenizli hemşehriyiz, gelin, size Rize'de yaptıklarınızı vatandaş bir anlatsın. Bak burada Rizeli hemşehrilerimiz var. Çay başfiyatını 2 lira 45 kuruş olarak açıkladınız. Şu anda, vatandaş çayı 1 lira 60 kuruşa satamıyor. "Yarısının parası peşin, yarısı da altı ay sonra, işine gelirse." diyorlar.
HİKMET AYAR (Rize) - Yok öyle bir şey, hayır. Hayal dünyasında konuşuyorsun.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Ramazan ayında insanlar, aç, sefil 15 kilo çay toplayıp ÇAYKUR'a götürüyorlar ve alıcı yok. Özel sektörün kucağına itilmişler. Niye? Çünkü oraya bir yandaş genel müdür atamışlar. Yandaş genel müdür atandığı günden beri diyoruz ki: ÇAYKUR'u çalıyorlar, soyuyorlar, büyük soygun var. "ÇAYTAŞ" diye bir tezgâh kurulmuş, bu ÇAYTAŞ tezgâhının üzerinden ÇAYKUR soyuluyor dedik. Sonuç? 1,8 katrilyon banka kredi borcu, 268 milyon lira 2018 yılı zararı.
ÇAYKUR'la ilgili noktayı koyacağım.
HİKMET AYAR (Rize) - 1,2.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Bırakın o siyasi tartışmaları. Yüreğiniz varsa gelin, yarın Rize'ye gidelim, Rizelilerin karşısına geçelim, orada konuşalım. (CHP sıralarından alkışlar)
HİKMET AYAR (Rize) - Her gün ordayız, her gün, her gün.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Bak gideceğim, önce yarın Başbakanlık Teftiş Kuruluna o ÇAYKUR'un yönetim kurulu hakkında suç duyurusunda bulunacağım, bir.
HİKMET AYAR (Rize) - Çay alım yerlerini geziyorum ben her gün.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - İki: Rize Cumhuriyet Savcısına o ÇAYKUR yönetim kurulunu o savcının karşısına dikeceğim.
Üç: Rize'ye yarın gideceğim, bir hafta Rizelilere sizi anlatacağım.
Şimdi, gelelim işin diğer faslına, şu vergi barışına. Bak, ne oldu? Burada daha kısa bir süre önce Sayın Bakan "nefes" dediniz değil mi? Nefes kredisi çıkardınız. Nefesi kime çıkarıyorsunuz? Yoğun bakımda olana çıkarıyorsunuz. Yoğun bakımda kim var? İş adamı var, yatırımcı var, planlamacı var; tekstilciyi yoğun bakıma soktunuz, müteahhidi yoğun bakıma soktunuz, esnafı yoğun bakıma soktunuz, turizmciyi yoğun bakıma soktunuz, herkesi yoğun bakımlık ettiniz. Ondan sonra, "Size nefes verelim." dediniz. Yandaşlarınıza birkaç kuruş kredi verdiniz, adına "nefes kredisi" dediniz. Şimdi, "Vergi barışı!" Ne vergi barışı? Ortada vergi yoksa barışı mı olur?
Ortadaki dert, şu anda vergi tahsil etme barışı. Vergiyi nasıl tahsil ederiz? Olmayan verginin tahsili mi olur? Üretilmeyen verginin tahsili mi olur? Sizin iktidarınızda 2002'yi karşılaştıralım Sayın Bakan -ben hukukçuyum, siz ekonomistsiniz- gelin, bir karşılaştıralım: 2002'de salınan vergiler ile tahsil edilen vergilerin oranına bir bakın, iktidarınız, tarihin en başarısız iktidar dönemini yaşıyor.
Az önce, burada, Sayın Zekeriya Temizel rakamları söyledi, ekonomide faizde kırdığınız dünya rekorunu ben bir kez daha tekrar etmeyeyim ama ortadaki durum şudur: Karadeniz fıkralarından daha öte bir durumdasınız. Bizim Karadeniz'in insanının ne aşamaya geldiğini ben görüyorum. Bak, milletvekili sayısı 600'e çıktı. Benim ilim Trabzon. İki bin dört yüz yıllık bir dünya kentinde 1 milletvekili artmadı; 6 milletvekili... Niye? 2002 yılında 1 milyon 50 bin nüfusu, şu anda 750 bin; 300 bin insan göçtü gitti. Niye? El kapılarına açlıktan, sefaletten... Elinden fındığı aldınız, dereleri aldınız, limanı aldınız, şehrin bütün geçim kaynaklarını aldınız. Ne kaldı? Ya, bir tane çivi çakın ya. Bir yatırım adası söz vermiştiniz, ne oldu o yatırım adası? Hani Erzincan'dan hızlı tren gelecekti? Hani Trabzon'da büyük liman yapacaktınız, marina yapacaktınız? Ya, hepsinden vazgeçtik, Vakfıkebir'de -milletvekili de var üstelik Vakfıkebirli- organize sanayi bölgesi var, planlandı. Allah aşkına, bir tane çivi çaksaydınız bari.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sabır Haluk Bey.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Velhasıl şu: On altı yılın sonunda vatandaşı getirdiğiniz durumu size bir Temel fıkrasıyla anlatayım: Bak, Temel ile Fadime geçinememişler, sıkıntı çıkmış, kavga çıkmış, mahkemeye gitmişler; hâkim tartışmayı dinlemiş ve tarafların boşanmasına karar vermiş, Fadime'ye de 10 bin lira nafakaya hükmetmiş. Temel demiş ki: "Hâkim Bey, çok vicdanlı adamsınız. Bu Fadime'ye 10 bin lira nafaka verdiniz ya, ben de aç geziyorum, bundan sonra uğrar, ondan haftalık harçlık alırım." Şu anda bu vergi barışıyla vatandaşı getirdiğiniz yer orası.
"Vergi barışı" diyorsunuz, ne vergi barışı? Tahsilat barışı. Adam zaten nefes alamıyor, zaten yoğun bakımda. Şimdi, ona gidiyorsunuz, diyorsunuz ki: "Yapılandır borcunu." Zaten diyor ki: "Neyi yapılandıracağım? Fabrika kapalı, gündüz servisi yok, gece çalıştırıyorum elektrik parasından kurtulmak için." Fındıkçı diyor ki: "Zaten fındığı İtalyan'a verdin." Şeker üreticisi diyor ki: "Zaten sen bunu Cargill'e teslim ettin." Çayın durumu ortada; 1,60 kuruş; bak, şu anda Of'ta 1,60 kuruş. Varsa burada "Hayır, öyle değil." diyen arkadaşlar, iki dakika sonra burada, koyarız ortaya vekilliği; o kadar net söylüyorum.
Durum, içler acısıdır Sayın Bakan. Yoğun bakımlık bir ekonomiden bugün, on altı yıl sonra ülkeyi getirdiğiniz durum, mevta olma aşamasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; şu anda Türkiye'nin mecali bitmiştir.
Türkiye, bütün buralara niye geldi? Dünyada büyük bir ekonomik kriz olduğu için mi? Dünyada büyük bir panik olduğu için mi? Üretim ekonomisi düştüğü için mi? Hayır, bir tek şey; hukuk, adalet, yasa. Eğer bir ülkede hukuk güvenliği yoksa, yargı ve adalet yoksa o ülkede gelecek planlaması yok demektir, o ülkede mal ve can güvenliği yok demektir. Bütün bunları sağlamak için yapmanız gereken tek şey var: Bu ülkeye, 24 Haziran günü teşekkür edeceksiniz. On altı yıl içerisinde verdiklerinizin vermediklerinizin hesabını önünüze koyacak ve bu on altı yıl sonra Türkiye'yi bu dar boğaz içerisinden çıkaracak yepyeni bir iktidar, millî bir ittifak içerisinden Türkiye'yi kucaklayacak bir iktidar gelecek ve Türkiye'nin ekonomisini düzeltecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.