GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:15.11.2012

İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi üzerine söz almış bulunuyorum, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün tam altmış beş gün oldu ve vicdanlar hâlen suskun. Belki, hepimizin seçim bölgesinde seçilmiş insanlarımız aileleriyle beraber açlık grevindeler. Ama nedense bugüne kadar, gerek AKP Hükûmetinden gerek Başbakandan gerekse Sayın Adalet Bakanından gerçekten, iç açıcı, ölümleri durdurabilecek, vicdanlarımızı rahatlatabilecek bir açıklamayla karşılaşmadık. Umuyorum ve diliyorum? Elimizi vicdanımıza atalım, 64 kişi altmış beş gündür ölüm döşeğinde bekliyor. Bunun akabinde, 713 kişi de arkasında devam ediyor. Bunun akabinde, Türkiye cezaevlerinde on binlerle ifade edilebilecek tutuklu yine bedenlerini açlık grevine yatırmışlardır.

Biliyorsunuz, vicdanen rahatsızız, vicdanımız sızlıyor. BDP Grubundan Sayın Eş Başkanlarımız, DTK Eş Başkanı, 10 milletvekilimiz Diyarbakır'da yine bedenlerini açlık grevine yatırdılar. Sayın Leyla Zana da bugün, vicdanlara seslenmek için, aynı yöntemle, Meclisteki odasında açlık grevine yatmış durumda. Biz, sadece insanlık istiyoruz. Biz, sadece vicdanların körelmemesi için, vicdanlara seslenmek istiyoruz. Bugün, 65'inci gününde, insanlar bedenini ölüme yatırmışken vicdanen nasıl evimize gidip yemek yiyebiliyoruz her gece? Türkiye'nin, Edirne'den Kars'a kadar, her köşesindeki insanların vicdanlarına seslenmek istiyorum: Yeter artık diyorum, ölümleri görmek istemiyoruz. Şayet, yarın öbür gün, o cezaevlerinden insanlarımız tabutla çıkarsa bunun cevabı olabilecek misiniz? Bunu vicdanlarınızda kabul edebilecek misiniz? Eminim ki hiçbir insanımız bunu kabul etmez. Onun için, duyarlı kamuoyuna, vicdanlara tekrar sesleniyorum.

Değerli arkadaşlar, 12 Kasım günü Ceylanpınar ilçemize gittim. Ceylanpınar ilçemizde, gerçekten? Türkiye kamuoyuna buradan seslenmek istiyorum: Memurlar rapor alarak bölgeyi terk ettiler. Bunu, Hükûmet kanadındaki bakanlıklar çok rahat tespit eder. Esnaflar dükkânlarını kapatmış, evinde. Hâli vakti iyi olan, ekonomik durumu iyi olanlar şehri terk etmişler ama nedense bu durumda bile Türkiye kamuoyu sessiz bekliyor.

Hani derler ya "Kurt puslu havayı sever." İşte, orada tam bir puslu hava mevcut. Her türlü faili meçhul cinayetlere açık bir yerdir. Sınır hattına gittiğimizde, kimin gittiği kimin geldiği belli olmuyor. Elini kolunu sallayarak, sözüm ona "Özgür Suriye Ordusu" mensupları gerek oradan gerek buradan gidiyorlar. Sözüm ona, bitişik ilçede yaşayan insanlar sabahtan geliyor Ceylanpınar'a, akşam dönüyor. Neden bu sorumsuzluk? Soruyoruz: Yarın öbür gün, faili meçhul cinayetler gelişirse ne yapabileceksiniz? Vicdanlara sesleniyorum: Ceylanpınar insanı, yedi gündür evinde hapsedilmiş, çarşıya çıkamıyor, gezemiyor. Biz, bir günde, sadece bir günde üç tane kazan bombası atan uçakları bizzat, net, gözlerimizle seyrettik. Sınırın sıfır kilometresinde, Suriye'ye ait bir yerleşkede ve orada da çoğunluğu Kürt nüfusu olan insanlarımızın başlarına bomba yağdırılıyor. Bir küçük çocuk geldi, o çocuğun üstünde kan izi vardı. Sınırdan kaçmış gelmişti. Yaşı henüz yediydi. Sorduk: "Ne oldu?", "Annemi, babamı ve ağabeyimi uçak öldürdü." Üstünde hâlen ıslak kan mevcuttu. Buna -dur demek için- yine, mevcut koşullarda, AKP Hükûmetinin dış politikasındaki yanlışlığı sebebiyet vermiştir. Hani ya, sıfır sorunlu, yani komşularla sıfır sorunlu bir ülkeydik! Sıfır sorun nerede kaldı? Suriye'yle düşman olduk. Irak'la düşman olduk. İran'la düşman olduk. Yunanistan'la düşman olduk. Bulgaristan'la düşman olduk. Böyle bir dış politikayla bu ülke yönetilemez.

Tekrar vicdanlara seslenmek istiyorum. Bir an önce, Ceylanpınar'daki duruma? O vahim duruma şahit olduğum için, gerçekten, şu anda bile kemiklerim sızlıyor. Kapıyı kapatıp, sabahtan akşama ekmek almaya gidemeyen o insanlarımız gerçekten bir dram yaşıyorlar. İşte bu, AKP'nin dış siyasetinin sorunudur.

Değerli arkadaşlar, faili meçhul cinayetlerle, yani geçmişimizle yüzleşmemiz şart. Bizim, bu konuda da grup olarak önerilerimiz var, önergelerimiz var ama maalesef, altı senedir Parlamentodayım ve altı senedir bir tek önerimiz, önergemiz dikkate alınmadı mevcut AKP'nin çoğunluğu sayesinde.

Kürt sorunu vardır bu ülkede. Kürt sorunu, kimliğiyle vardır, diliyle vardır. Kürt sorununu inkâr edemezsiniz. Otuz yıldır inkâr ettiniz, nereye vardınız? Kürt sorununu kabul edeceksiniz. Biz de özgür, birlikte, eşit yaşamayı esas alan Demokratik Özerklik Projesi'ni esas alan Demokratik Özerklik Projesi'ni esas almışız, bundan vazgeçen de namerttir, bunu böyle bilin. Biz ilkelerimizle varız.

Doğrusu, Türkiye halklarının kardeşçe yaşaması için önerilerimizin dikkate alınmasını saygıyla arz ediyorum. Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarında alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Binici, teşekkür ederim.