GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:10.05.2018

CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, AKP'nin iktidara geldiğinden bu yana yönetim anlayışı olarak ortaya koyduğu ve artırarak uyguladığı bir oldubitti yasasıyla karşı karşıyayız. Tartıştırmadan, gerekli komisyonlarda görüşülmeden, kamuoyunun gözünden kaçırılmaya çalışılarak yine bir yasa çıkarılmaya çalışılıyor ama değerli milletvekilleri, bizleri ekranları başında izleyen sevgili yurttaşlarım; bu defa farklı, bu defa biraz daha abartılıyor çünkü "6771 sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı"nı konuşuyoruz. Bu tasarının içeriğine baktığımızda değerli arkadaşlar, devletin bütün kurumlarını yeniden düzenleme yetkisinin verilmek istendiğini açıkça görürüz. İşte böyle bir yasa tasarısının oldubittiyle, apar topar yasalaştırılmaya çalışıldığına tanık oluyoruz.

Benden önceki konuşmacı arkadaşlar içeriğini anlattılar ve bu içeriğinin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirttiler. Ben bu tasarının 2'nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım, onunla ilgili görüşlerimizi sizinle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde ilkeler ve yetki süresini düzenlemektedir. Ne acı ki bir garabetle karşı karşıya olduğumuzu söylemek zorundayım. Tasarının 2'nci maddesi aynen şöyle arkadaşlar, bu maddeye göre ilkeler ve yetki süresi şöyle: "...yürürlükteki kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin ilgili hükümlerinin 6771 sayılı Kanuna uyumlu hale getirilmesini, kamu hizmetlerinin verimli, süratli kullanılması ve etkin bir şekilde yürütülmesi ile hizmetin özelliği ve gereklerine uygun düzenlemeler yapılmasını, atama ve görevde yükselmede kariyer ve liyakat esasları ile nitelikli personel istihdamının esas alınmasını, kamu hizmetlerinde iş bölümü ve koordinasyon sağlanmasını, benzer hizmetlerin tek kuruluş veya bir birim tarafından yürütülmesini ve kaynak kullanımında israfın önlenmesini..." ilke olarak almışlar. Peki, başüstüne. Yetki süresi bakımından gerçekten acı bir tabloyla karşı karşıyayız.

Bu maddede yer alan hükme göre değerli arkadaşlar, Bakanlar Kuruluna verilen yetki bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Cumhurbaşkanının yemin ederek göreve başladığı tarihe kadar geçerli olacaktır. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarabilecektir.

Değerli arkadaşlar, söz konusu madde metninde yer alan kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin Cumhurbaşkanının yemin ederek göreve başladığı tarih gibi belirsiz bir tarihe sürdürülmesi hukukun temel kavramları açısından gerekli ve önemli olan kesinlik ve belirlilik kavramları açısından ciddi sorun taşımaktadır. Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir, bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır olması gerekir. Ayrıca Anayasa'nın "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme" başlıklı 91'inci maddesinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin süre bakımından sınırının, kullanılma süresinin yetki kanununda açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Değerli Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ biraz önce buraya çıktı ve sürenin belirli olduğunu söyledi. Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar? 24 Haziranda seçim var. 24 Haziranda yapılacak seçimde mevcut Cumhurbaşkanı da aday ve seçimi kaybetti, bu düzenlemeye göre, seçimi kaybeden, yetkisini kaybeden Cumhurbaşkanının kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi devam edecek seçilen Cumhurbaşkanı yemin edene kadar. Bu, hiçbir hukuk devletinde, hiçbir parlamenter rejimde, hatta, daha da ileri gideyim, hiçbir tek adam rejiminde olmayan ve kimseye verilmeyen bir yetki.

Diğer yanı: Birinci tur seçim oldu, birinci turda Cumhurbaşkanı seçiminde yeterli oy alınmadı. İkinci turda, olmasın olmasın, olur ya, herhangi bir nedenle seçimler ertelendi. Ne olacak? İlanihaye bu yetki kullanılacak mı? Olmadı.

Peki, şimdi, Sayın Bakanım, Sayın Başbakan Yardımcım, Sayın Bekir Bozdağ, sizinle Adalet Komisyonunda uzun süre çalıştık, neresi belirli bunun?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Çok net.

MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) - Hiç de belli değil.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Çok belli ve net.

MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) - Şimdi, komisyonda bunları konuşurken, tartışırken Sayın Başbakan Yardımcısı dedi ki: "Tarih, süre iki türlü olabilir. Ya, belirli bir tarih verilir '24 Haziran 2018'e kadar.' denir ya da bir olay tarih olarak alınabilir, ikisi de olabilir." dedi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Süre, süre.

MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) - Evet, süre bakımından.

"İkisi de olabilir." dedi. Şimdi, biz, bu şekilde düzenlemenin sakıncalarını söylüyoruz, bu sakıncalar olabilir. Peki, tarih belirlemenin ne sakıncası var? Yani bu yasa tasarısında "Bu yetkiyi kullanma süresi 24 Haziran 2018." demenin ne sakıncası var? "İkisi de olabilir." diyorsunuz. Çıksın, gerçekten çıksın biri "Böyle bir tarih koymanın da şu sakıncası var." desin. Bunu diyemiyorsunuz ama sakıncasını işaret ettiğimiz konuda ısrar ediyorsunuz. Bu ısrar karşısında biz bu düzenlemenin iyi niyetli olmadığı konusunda ciddi şüpheler taşıyoruz, ciddi şüpheler taşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, esas olarak, AK PARTİ anlayışı, 2002'den bu yana, iktidara geldiğinden bu yana sürekli bir yetki alma derdinde, sürekli kurumları, kurumsallıkları, Parlamentonun geleneklerini, demokrasinin kurumlarını ortadan kaldırıp bir kişiye, bir yapıya yetki taşıma derdinde ve sürekli de aldı, sürekli de yetki alındı. Ama memleketin geldiği hâle bakın. Demek ki bu şekilde bir yönetim anlayışı memleketi düzeltmeye, sorunlarını çözmeye yetmiyor.

Bakın, bu yasa tanımazlığın, bu keyfîliğin, bu kadar yetkinin bir kişide olmasının ülkeyi getirdiği noktayı söyleyeyim size: 15 Temmuz darbe girişimine bu anlayış getirdi. Hiç kimseyi dinlemeyen, "Her şeyi ben bilirim." diyen anlayış ülkeyi 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya bıraktı. Bunun için millet "Tamam." diyor.

Eğitim arapsaçına döndü, öğrenci memnun değil, veli mutlu değil, öğretmen mutlu değil; bunun için millet "Tamam." diyor.

Dış politika, herkes dostumuzken herkes düşmanımız oldu; bunun için millet "Tamam." diyor.

Toplumsal barış bozuldu, kutuplaşma had safhada; bunun için millet "Tamam." diyor.

Demokrasi çok büyük yara aldı arkadaşlar. Hiçbir muhalif sese tahammülü olmayan bir anlayış gelişti bu yetkinin bir adamda toplanması anlayışıyla; bunun için millet "Tamam." diyor.

Şimdi biz bu "tamam"ı dedikçe aslında kızıyorsunuz, oradan sinirleniyorsunuz ama bir şey söyleyeyim mi? Milletten önce siz "Tamam." dediniz ya, siz "Tamam." dediniz. Elinizde bu kadar yetki, bu kadar güç varken, tek başına iktidarken erken seçim kararı aldınız. Niye? Çünkü "Artık ben bu yükün altından kalkamıyorum 'Tamam.'" dediniz. (CHP sıralarından "Tamam." sesleri, alkışlar) Siz dediniz bunu. Muhalefet partisi olarak muhalefet partileri erken seçim ister. Neden? Çünkü iktidarı alırım -kaybedeceği bir şey yok- diye erken seçim ister. Sevgili yurttaşlarım, ama bir ülkede bütün güce sahip olan, her istediği yasayı çıkarabilen, önünde hiçbir engel olmayan bir iktidar neden erken seçim ister? "Artık ben bu yükün altından kalkamıyorum, bu ülkeyi yönetemiyorum, 'Tamam.'" diyor; bu, bu anlama gelir. Peki, siz "Tamam." diyorsunuz, millet de sizin bu "Tamam." deyişinize 24 Haziranda gerekeni yapacak, sizi kırmayacak, "Tamam." diyecek ve gerçekten "Tamam." olacak. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkede 24 Hazirandan sonra bu karanlık bulutlar dağılacak, herkesin huzur içinde olduğu, herkesin barış içinde olduğu, herkesin işinin, aşının olduğu, özgür, mutlu bir Türkiye'yi hep birlikte yaratacağız.

Ben Genel Kurulu saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)