GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın, Müslümanların ve mazlum insanların infialine yol açan Filistin'de yaşanan hadiselere ilişkin gündem dışı açıklaması nedeniyle MHP Grubu adına konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:99
Tarih:15.05.2018

MHP GRUBU ADINA EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sırf 80 milyon Türk milletinin değil, 1,6 milyar Müslüman dünyasının ve vicdan sahibi milyarlarca insanın kınadığı, tek taraflı, haksız, hukuku ve uluslararası normları ve uluslararası meşruiyetin esaslarını çiğneyen bir durumla karşı karşıyayız. Amerika, Tel Aviv'de bulunan büyükelçiliğini uluslararası hukuku ve ilgili bütün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyinin kararlarını ihlal edercesine Kudüs'e taşımıştır.

Bu gün, toprakta hakkı olmayanların tarihî gün saydığı gündür. Bu gün, toprak sahiplerinin ise gasbedilen topraklarda hayatlarının sona erdiği gündür. İşgalin yolunu açan Balfour Deklarasyonu, tam yüz yıl önce, kendilerine ait olmayan toprakları o topraklardan çok uzaklarda olanlara vadetti. Yetmiş yıl önce verilen taksim kararı ve İsrail devletinin kurulması arka planında ise Avrupalı antisemitiklerin kendi günahları olan "holokost"un faturasını Filistin halkına ödetmesi ve bu toprakların yarısından fazlasını Filistin halkının elinden alıp İsrail devletine vermesi yatıyor. Elli bir sene önce yani 1967'de Doğu Kudüs zorla, zorbalıkla Filistinlilerin elinden alındı, işgal edildi. Bugüne kadar süregelen trajedi ve acılar azalmak şöyle dursun, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump'ın son hamlesiyle katlanılmaz bir hâle gelmiştir. Başkan Trump'ın, kendi iç politika mülahazalarıyla, ondan önceki bütün başkanların atmaktan çekindiği bu adımı tarihe kara bir leke olarak geçecektir. Bu haksız tasarruf, Amerika'nın Filistin davasında adil ve tarafsız bir ara bulucu sıfatını ortadan kaldırmıştır. Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma konusunda ısrar etmesi Orta Doğu'da en temel sorunun çözüm imkânlarını tahrip etmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz Filistin davasında ve onun en önemli unsuru olarak gördüğümüz Kudüs-ü Şerif statüsünün muhafaza edilmesi ve İsrail'in işgali ve tasallutu karşısında 80 milyon Türk milletinin müşterek hissi ve tavrını paylaşıyoruz, bu konuda Dışişleri Bakanlığının dün yaptığı açıklamayı isabetli buluyoruz.

Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanının, İslam İşbirliği Teşkilatının Dönem Başkanı olarak, gelecek cuma günü İslam Zirvesi'ni İstanbul'a yeniden davet etmesi önemli bir gelişmedir.

Bu bağlamda, ilgililerin dikkatini şu iki hususa çekmek istiyorum: Birincisi, bu zirvenin yapılmasını engelleyecek şartların oluşmaması için prosedürel seçenekleri iyi tespit etmek gerekir. Bu kadar kısa sürede devlet ve hükûmet başkanları seviyesinde zirve akdetmek bazı engellere takılabilir. Ancak, genel sekreter olduğum dönemde hazırladığımız teşkilat yeni şartı yürürlüğe girmiştir ve bu engelleri aşmak mümkündür. Şüphesiz bu prosedürel ayrıntıları burada anlatmak uzun sürecektir. Bu konuda düşüncelerimi Dışişleri Bakanlığı mensuplarına aktarmış bulunuyorum ve aktarmaya her zaman hazırım.

İkinci husus ise, Amerika Başkanı Trump'ın geçen yıl aralık ayında aldığı karardan sonra İstanbul'da 13 Aralık 2017'de toplanan zirvede bu konularla ilgili birtakım hususları paylaşmıştım. Toplantıya katılan bütün kişiler Kudüs-ü Şerif'in statüsünün korunması konusunda gerekli tüm önlemleri almayı taahhüt etmişti. Yani geçen aralık ayından -altı ay önce- bugüne kadar bütün önlemler alınmak durumundaydı. Şimdi o günden bugüne altı ay geçmiştir. Bu önlemler nedir, alınan önlemler nedir; bunun açıklanması lazım gelir. Şimdi, gelecek cuma yapılması arzu edilen zirvede İslam âlemi ve uluslararası kamuoyu aradan geçen altı aylık süre zarfında hangi önlemlerin alındığını soracaktır.

Ve aralık ayında kabul edilen 23 maddelik zirve bildirisinde 8 no.lu madde şudur: "Doğu Kudüs'ü Filistin devletinin başkenti olarak ilan ediyor ve bütün devletleri Filistin devletini ve Doğu Kudüs'ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet ediyoruz." Toplantıdan sonra bütün gözler, özellikle İslam dünyasındaki gözler Türkiye'nin üzerindedir. Yani zirveden çıkan kararın ve sonuç bildirgesinin 8 no.lu kararının nasıl uygulanacağını bütün dünya merak ediyordu. Şöyle demiştim aralık ayında: "Ben korkuyorum ki bu bildirideki 23 maddenin bazıları takip edilmediği için bir neticeye bağlanmayacak." İnşallah bu sene içerisinde bu 23 kararın ve özellikle 8 no.lu kararın uygulanmasını temenni ediyoruz.

Şimdi bize uluslararası kamuoyu soracak; ilk soru... 13 Aralık 2017'de alınan kararların çoğu o gün de ifade ettiğim gibi eski kararların tekrarı ve teyidi mahiyetindeydi. Diyecekler ki: "Neler yaptınız?" Şimdi, önümüzdeki zirve için ben şunu söylemek istiyorum: Farklı bir şey yapmak lazım. Onun için üç hususu teklif ediyorum; birincisi, çekişen Filistinli güçlerin çatışmasını önlemek yani Fetih ile Hamas arasındaki problemleri gidermek lazım. Burada daha önce başarılan bir netice var ve bunu tekrar yapmak lazım. Uluslararası hak aranması forumlarda; birincisi, Filistin devleti Birleşmiş Milletler UNESCO ve Ceza Mahkemesi üyesi olmuştu. Şimdi, bu savaş suçlarını Roma'daki Uluslararası Ceza Mahkemesine götürmek lazım; ancak oradan çıkacak kararlarla İsrail'in önü kesilebilir.

Üçüncü husus ise, Kudüslülere kendi topraklarında yaşama imkânı temin edilmesidir; Kudüslülerin eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarının medeni bir şekilde karşılanması imkânının da yaratılmasıdır. Bu konuda daha önce hazırlanan stratejinin bir an evvel uygulanması gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Filistin'le ilgili İslam İşbirliği Teşkilatı içerisinde, kurulduğu günden yani 1969'dan bu yana pek çok karar alındı, pek çok zirve yapıldı; bu kararların, maalesef, çok azı uygulanmıştır. Temennimiz, önümüzdeki zirvenin farklı olması ve ülkemizin bu husustaki öncülüğünde somut bir şekilde tecelli etmesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi adına bu hukuksuz, gaddar ve hunhar saldırıyı bir daha kınıyorum. Mübarek ramazan ayının yaklaşmasıyla Cenab-ı Allah'tan ülkemize, İslam âlemine ve özellikle Filistinli kardeşlerimize huzurlu ve güvenli yarınlar bahşetmesini niyaz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu konuşmamla herhâlde bu Genel Kuruldaki son görevlerimden bir tanesini yerine getirmiş oluyorum. Bu Genel Kurulun sona ermesiyle beraber benim görev sürem de bitmiş olacak. Bu çatı altında sizlerle beraber üç yıla yakın zaman geçirmiş bulunuyorum. Millî iradenin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türk devletinin ilelebet payidar olması temennisiyle hepinize sevgi, saygı ve en halisane temennilerimi, kalbî şükranlarımı sunarım. Burada olan ve olmayan milletvekili kardeşlerimizin varsa haklarını helal etmesini isterim. Bu üç sene içerisinde sürçülisan ettiysek affola.

Hepinize saygılar, sevgiler. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın İhsanoğlu.