GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:8
Tarih:23.07.2018

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, efendim, son dönemin en zor kanunlarını görüşüyoruz demem gerekiyor galiba çünkü bu kanunlar transformasyon kanunları, dönüşüm kanunları; farklılaşan, ideolojik olarak farklılaşan Türkiye'nin kanunları; monark bir yapının kanunları. Nereden çıkarıyorum bunları? Erkler ayrılığını sona erdiren bir yapı bu. Yasamanın birçok yetkisini yürütmenin eline teslim ediyoruz bu kanunlarla beraber. Aynı zamanda, Anayasa'nın vazgeçilmez birçok maddesini ihlal ederek bu kanunları hayata sokmaya çalışıyoruz. O kadar çok ki sırayla saymaya kalkarsam çok vakit alacak. 2, 10, 12, 13, 19, 20, 34, 36, 38, 40, 74, 125, 159; ne ararsanız var. Öyle ilginç şeyler yapıyoruz ki hukukçu kimliklerimizin burada biraz sarsılması gerekiyor. Nasıl ilginç şeyler yapıyoruz? Anayasa'nın 125'inci maddesinin son fıkrasında ve 40'ıncı maddesinin son fıkrasında açıkça idarenin zarara uğrattığı kişilerin bu zararı tazmini isteme hakları net olarak ortaya koyulmuşken bu kanunlarla beraber diyoruz ki: "'Affedersin' demek zorunda kalacağımız insanları görevlerine iade ederiz, özlükle ilgili haklarını öderiz ama tazminat ödemeyiz." Bu hakkı nereden kendinizde görüyorsunuz? Manevi olarak paramparça olmuş insanlar söz konusu olursa, onların manevi yanını nasıl tatmin etmeyi düşünüyorsunuz? Her türlü zarardan ari yeni bir dünya mı yarattınız?

Yine, bu maddelerle beraber öyle şeyler geçiriyoruz ki insanın tüyleri ürperiyor, gerçekten tüyleri ürperiyor. Gözaltı süreleriyle ilgili düzenleme yapıyoruz. Buraya çıkıyoruz "dört gün" diyoruz, sıradan bir işten bahseder gibi "dört artı dört gün" diyoruz. Ama aynı kanunun içerisine başka şeyler koyuyoruz, diyoruz ki: Aynı soruşturmadan kaynaklı bir kez alır bırakır cumhuriyet savcısı ama sonra ihtiyaç duyarsa aynı sebepten tekrar alır. CMK'nin ilgili hükmünü açıkça yok sayıyoruz, yeni bir düzenleme yapıyoruz. Ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki "dört artı dört artı dört çarpı iki." Yani Kenan Evren'i aratacak işler yapıyoruz.

Aynı kanun içerisinde ne yapıyoruz? Diyoruz ki: Müdafi olmasa da insanların tutukluluğunu inceleyebiliriz. Müdafiye ne gerek var ya? "Şüpheli" ya da "müdafi" demek, ikisinden biri demek. Otuz günde bir dosya üzerinden inceleyebiliriz diyoruz, doksan gün de bir de hâkim karşısına çıkarırız diyoruz. Kenan Evren'e rahmet okutuyor, rahmet. Yapmayın. Öyle özgürlükler kolay kazanılmış şeyler değildir. İnsanlık tarihi bu özgürlükleri hayata geçirmek için çok bedeller ödemiştir. Öyle ilkel bir duruma geliriz ki, bu monark yapı bizi öyle bir yere taşır ki yarın bizler bile hakkımızı arayamaz hâle geliriz.

Ayrıca, Anayasa'nın bir koruma alanı vardır, temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir çekirdek alanı vardır, oraya giremezsiniz. Bu kanunların tamamıyla girdiniz, darmadağın ettiniz. İki, yasama organına karşı da korunması gerekir bu temel hak ve özgürlüklerin. İç koruma dediğimiz bir alan vardır. İşte o iç koruma alanını da yok ediyorsunuz. Anayasa'ya aykırı bir dünya iş yapıyorsunuz, anayasal koruma dediğimiz yani yasama organına karşı korunma dediğimiz olayı da altüst ediyorsunuz.

Öyle ilginç şeyler yapıyorsunuz ki... HSK varken bu kanunda, 159'uncu madde varken Yargıtay üyelerini, şunları bunları kendi iç yapılanmaları içerisinden görevden el çektirecek düzenlemeler yaptırıyorsunuz, diyorsunuz ki: "İltisakı tespit edilirse görevden geçici olarak alınır." Ya, koca bir Anayasa hükmü var, orada bir HSK var, münhasıran HSK'ye tanınmış yetkiler var. Gerçi onu daha önce de yok saydınız. Orada olmayan bakan yardımcısını HSK üyesi yapmaya kalktınız Cumhurbaşkanı kararnamesiyle.

Ama ben dost olarak söylüyorum: Allah izin verirse bu Meclisin altında beş yılı beraber geçireceğiz. Birbirimizle dostluk yapmamız gerekiyor. Dost acı uyarır. Yapmayın. Daha sonra geri dönemeyiz. İnsan haklarını bu kadar ayaklar altına almayın. Gelin, vazgeçin diyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)