GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:9
Tarih:24.07.2018

KANİ BEKO (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün aklıma geçmiş dönemlerde... Bu Mecliste Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun çıkarıldığı dönemlerde biz Ankara Kızılay'da 500 bin işçiyle birlikte "Bu, doğru bir anlayış değil, Kamu Yönetimi Temel Kanunu ülkemizi bir felaketin eşiğine getirecek." dediğimizde hiç kimseyi mitingde yapmış olduğumuz konuşmalara inandıramadık. Ama ne oldu? Kamu Yönetimi Temel Kanunu çıkarıldıktan sonra tüm işletmeler özelleştirildi, taşeronlara teslim edildi. 2002 yılından bu yana, işçi sağlığı, iş güvenliği önlemleri de alınmadığından dolayı iş yerlerinde 23 bin işçi arkadaşımızı iş cinayetlerinde kaybettik ve dolayısıyla bugüne geldiğimizde, benzeri yasaların çıkarılmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz. İstatistiklere baktığımızda arkadaşlar, biz iş kazalarında ve iş cinayetlerinde Avrupa 1'incisi olduk, dünya 3'üncüsü olduk. Geçen yıl Uluslararası Çalışma Örgütü toplantısında -ben de vardım- İtalya'dan bir işveren isyan etti. Her yıl Türkiye'nin, maalesef, Aplikasyon Komitesine alınmasına İtalya'dan işverenlerin isyan etmesi tabii ki bizim canımızı acıtmıştır.

Daha bugün İzmir'den bir haber aldım. Soma'da 301 işçi arkadaşımızı işçi cinayetlerinde kaybettik. Sadece Ege Üniversitesinde, demokratik tepkisini koyan üniversiteli kardeşlerimiz adına mahkeme 309 bin yani eski paraya göre 309 milyar para cezası kesmiş, düşünebiliyor musunuz?

15 Temmuz darbe girişiminde en sert tepkileri biz ortaya koymuştuk. G20'lerin toplantısında ben Çin'deydim, yediye yakın televizyonda canlı yayına katıldım. Darbe girişimlerine karşı DİSK ve DİSK'e bağlı sendikalarla biz de tepkimizi ortaya koyduk ama sonra ne oldu? 15 Temmuz darbe girişimi bir araç, amaçsa, bu ülkede eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, adalet, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi veren kurum ve kuruluşlar oldu. Peki, ne oldu? 150 bine yakın kamu çalışanı mahkeme kararı olmadan ihraç edildi. Bizim 3 bine yakın işçi kardeşimiz, karakolun önünden geçmeyen bu güzelim insanlar maalesef iş yerlerinden ihraç edildi. Bugün üniversitelerde olması gereken 70 bine yakın üniversite genci maalesef cezaevlerinde. Biz araştırdık, siz de araştırın. Ne istemiş bu gençlerimiz? Bu topraklarda eşitlik istemiş, barış istemiş, kardeşlik istemiş.

Bir başka şey, basın ve ifade özgürlüğü Anayasa'da teminat altında olmasına rağmen bugün gazeteciler maalesef cezaevinde. Bizim yaptığımız araştırmalara göre, 10 bine yakın basın emekçisi bugün işsiz kalmış. Biraz geriye gidelim hep birlikte, üzülerek söylüyorum, mevcut siyasal iktidara karşı toplumsal muhalefetin içerisinde demokrasi mücadelesi verenlerle birlikte yayın yapan gazetelerimiz maalesef kapatıldı, radyolarımız kapatıldı, televizyonlarımız kapatıldı ve bugün, bir daha söylüyorum, 10 bine yakın basın emekçisi maalesef işsiz. Sizin "OHAL" dediğiniz anlayış, "OHAL" dediğiniz uygulama, "OHAL" dediğiniz sistem bize göre bu. Yani bugüne kadar bu yaşananların önümüzdeki dönemde eğer üç yıl daha yaşanmasını istiyorsanız buyurun çıkartılan yasalara siz de "evet" deyin.

Bir önceki Millî Eğitim Bakanımız burada, 8'e yakın bakanla birlikte çocuk işçiliğiyle ilgili gerçekten güzel bir kampanya başlatmıştık ama hiçbir gelişme olmadığını da gördüm. Yani Anayasa'ya, 4857 sayılı Yasa'ya baktığımızda, 15 yaşının altında, fiziken ve beynen hazır olmayan çocukların tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalıştırılması yasaktır ama baktığımızda 2 milyona yakın çocuk tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalışmaya devam ediyor, Birleşmiş Milletlerin kararına rağmen, ILO kararlarına rağmen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KANİ BEKO (Devamla) - Dolayısıyla, arkadaşlar, biz bu insanları bu koşullarda, bu şartlarda ölüme terk edemeyiz. Bizim ihtiyacımız olan OHAL değil, bizim ihtiyacımız olan eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşliktir. Dolayısıyla, bugün antidemokratik yasayla, antidemokratik anayasayla yönetilen bir ülkenin çocuklarıyız. Antidemokratik anayasayla değil, bu topraklarda eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, sosyal bir anayasaya ihtiyacımız olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Hepinize teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Beko.