GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUBU ADINA GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE?NİN; CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARINDA TOPLANTI, GÖSTERİ VE SEYAHAT ÖZGÜRLÜKLERİNİN KULLANILMASINI ENGELLEDİĞİ, HALKA ŞİDDET UYGULAYAN KAMU GÖREVLİLERİNİ HİMAYE ETTİĞİ VE KAMU GÜCÜNÜ KULLANARAK VATANDAŞLAR ÜZERİNDE BASKI UYGULADIĞI İDDİASIYLA İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:20.11.2012

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin hakkında verilen gensoru üzerinde önerge sahipleri adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, çok sayıda sivil toplum örgütü 1/10/2012 tarihinde Ankara Valiliğine verdikleri dilekçeyle Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde bir basın açıklaması yapacaklarını?

Sayın Başkanım, izninizle bir hususu hatırlatmak istiyorum efendim: Kürsü önünde, başka yerlerde sayın milletvekilleri öbek öbek duruyorlar. Lütfen?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, konuşmacının insicamı bozulduğu için, ya dışarıya lütfen ya da yerlerinize oturursanız sevinirim.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Ankara Valiliği de 16/10/2012 tarihli yazıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı olduğu gerekçesiyle, bu sivil toplum örgütlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin birinci binasının önünde toplanmasına ve akabinde Anıtkabir'e, Atatürk'ün manevi huzuruna çıkmasına izin vermemiştir.

Anayasa'nın toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını düzenleyen 34'üncü maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir." hükmü öngörülmüştür. 2911 sayılı Yasa'nın 3'üncü maddesinde de benzer hüküm yer almıştır. Keza Anayasa'nın 34'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği hüküm altına alınmıştır.

Sayın Bakan, bu yürüyüşe katılmak ve Anıtkabir'de Büyük Atatürk'ün manevi huzuruna çıkmak ne zamandan beri suç oldu ki bu etkinliği yasaklamaya kalktınız? Türkiye'nin her tarafından Ankara'ya gelerek cumhuriyet coşkusuna katılmak isteyen yurttaşlarımıza anayasal suç işleyerek engel oldunuz. Yurttaşlarımızın Anayasa'da teminat altına alınan seyahat özgürlüğünü engellediniz. İşlediğiniz anayasal suça valileri ve kolluk görevlilerini alet ettiniz. Onlara, konusu suç olan emir verdiniz. Yurttaşlarımızın üzerine biber gazı sıktırdınız. Yurttaşlarımızla güvenlik görevlilerini karşı karşıya getirdiniz. Hayalî istihbarat raporlarından bahsederek halkımızı korkutacağınızı zannettiniz. Güvenlik görevlilerinin orantısız güç kullanmasına sebep oldunuz. Ellerinde sadece Türk Bayrağı olan yurttaşlarımıza şiddet uygulattınız. Tüm kamu görevlilerine şunu belirtmek istiyorum ki: Hiç kimse konusu suç olan bir emri yerine getirmemelidir, aksi hâlde sorumluluktan kurtulamaz.

Sayın milletvekilleri, kaldı ki bu etkinlik 2911 sayılı Yasa kapsamına da girmemektedir.  Bu etkinlik, Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama ve halkın Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama coşkusuna katılma etkinliğidir, yoksa bu bir gösteri veya eylem değildir. Halkın cumhuriyete ve cumhuriyetin kurucularına bir minnet ve vefasıdır. Cumhuriyeti kutlama nasıl ve ne hakla yasaklanabilir? Sayın Bakan, bu bir cumhuriyet karşıtlığı değilse lütfen siz söyleyin, nedir bu? Bu etkinliğin toplantı ve gösteri yürüyüşü olarak değerlendirilemeyeceğini sizler de biliyorsunuz. Peki, neden yasakladınız?

Cumhuriyet sadece bir rejimin adı değildir sayın milletvekilleri; cumhuriyet aynı zamanda bir zihniyet değişiminin adıdır, bir aydınlanma devrimidir cumhuriyet. Antiemperyalist bir savaştan sonra, cumhuriyet 1923'te kurulmuş ve aydınlanma devrimleri peş peşe gelmiştir. Bu devrim İslam dünyasında bir ilktir. Atatürk, aydınlanma devrimlerini uygulayarak büyük bir toplumsal dönüşüm sağlamıştır. Büyük Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen bu cumhuriyet devrimi, emperyalizme karşı bağımsızlığı, padişahlığa karşı cumhuriyeti, şeriata karşı laik düzeni, tutuculuğa karşı devrimciliği, ümmetçiliğe karşı ulusçuluğu, kulluk ve biat kültürüne karşı vatandaşlığı getirmiştir. İşte, cumhuriyetten ve yurttaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama etkinliklerine katılmalarından rahatsızlığınız bundandır. Zira, siz, cumhuriyet devrimlerini ve bu devrimlerin ortaya çıkardığı yeni zihniyeti, çağdaş, laik ve demokratik cumhuriyeti bir türlü içinize sindiremediniz. Bu nedenle de millî ve resmî bayramların içini boşalttınız. "Millî bayramlar stadyumlarda kutlanmaz, halkın katılımıyla sokaklarda kutlanır." dediniz fakat sokaklarda kutlamak isteyen halka izin vermediniz. Sokaklarda Cumhuriyet Bayramı kutlamak isteyen, cumhuriyet coşkusunu yaşamak isteyen yurttaşlarımıza biber gazıyla müdahale ettiniz.

Sayın milletvekilleri, iktidar her geçen gün aydınlanma kazanımlarını birer birer geriye almaya çalışıyor. Atatürk ve aydınlanma devrimlerine karşı bir rövanş hareketi, laiklik ilkesinin içinin boşaltılması için de planlı bir tasarımla karşı karşıyayız. Eğitim birliğini yok eden 4+4+4 yasası ve millî bayramların kutlamalarına getirilen kısıtlamalar en son girişimlerdir. 4+4+4 yasasıyla tüm eğitimi dinselleştirdiniz.

Bakınız, sizin yarattığınız iklimden ilham alarak Kırklareli Üniversitesinde bir dekan ne diyor: "Neden üniversite adını veriyoruz? `Medrese' adını koyalım, fakültelere de `mektep' diyelim. İmam-hatiplerin müfredatı genelleştirilip tüm okullarda uygulansın." diyor bu dekan. Üstelik bu dekan, Türkiye Bilimler Akademisinin üyesidir. Sayın dekan endişe buyurmasın, imam-hatiplerin müfredatı tüm okullarda zaten uygulanmaya başlanmıştır.

Yine, geçtiğimiz günlerde Van Üniversitesinde "Medresetüzzehra", Muş Alparslan Üniversitesinde "Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler" adlı sempozyumlar düzenlenmiştir. Yani kısaca, sayın milletvekilleri, AKP döneminde Türkiye'de bir medrese aşkı doğmuştur.

İHSAN ŞENER (Ordu) - Millî Eğitim Bakanlığı mı, yoksa İçişleri Bakanlığı mı gensorunun konusu?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Peki, bu laik cumhuriyeti yaşatacak mıyız, yoksa Orta Çağa mı döneceğiz? İşte bu soru ve bu süregelen saldırılar cumhuriyetçileri ve Atatürkçüleri birleştirdi, ayağa kaldırdı; bu dip dalgası toplum içinde harekete geçti; genç yaşlı, kadın erkek, ellerinde Türk bayraklarıyla alanları doldurdu.

Hükûmet 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını kararnamelerle, yasaklarla, hayalî istihbarat iddialarıyla halktan koparmaya çalışınca halk arasında dalga dalga yayılan cumhuriyet coşkusu 29 Ekimde Ulus'ta kendini bir şahlanış olarak gösterdi. Halkımız cumhuriyetimize sahip çıktı, ne kanunsuz yasaklamaları dinledi ne de barikatlara aldırdı, tüm barikatları yıktı ve cumhuriyetin kurucusu Atatürk'e koştu. Hiç kimse barikatları kaldırdığını söylemesin; barikatları halkımız kaldırmıştır, halkımız barikatları yıkmıştır.

Halkın Atatürk ve cumhuriyete sahip çıkması aynı şahlanışla 10 Kasımda da kendini göstermiştir. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet asla yıkılamaz. O'nun önderliğinde hayata geçirilen devrimler asla ters yüz edilemez. Aydınlanma devrimleriyle bir kez tanışan ve bu devrimlerin sağladığı hakları kullanan, değerleri tadan toplumları elde ettikleri bu çağdaşlık düzeyinden geri döndüremezsiniz. Siz, bu toplumu geriye götüremezsiniz.

Bakınız, bir AKP'li sayın milletvekili ne diyor: "Yasaklama yok, metro çalışmaları var ve trafikte sıkıntı yaşanmaması için alınan önlemler var." Siz insanlarla alay mı ediyorsunuz? İnsanlarımızın bu yalana kanacağını mı zannediyorsunuz?

Sayın Bakan, bir gazeteciye verdiğiniz bir mülakatta şöyle diyorsunuz: "Yürüyüşü organize edenlere güvenmek mümkün değildir. Yürüyüşü organize edenler iyi niyetli değildir. Organize edenlere batkınızda, daha önceki olaylar nedeniyle güvenmek mümkün değildir." Sayın Bakan, biz de size güvenmiyoruz.

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) - Güvensen şaşardım.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Bu gensoruyu bu nedenle verdik ve yüce Meclisten bu gensoruyu gündeme almasını özellikle talep ediyoruz.

Ve tekrar ediyorum Sayın Bakan, biz de size güvenmiyoruz.

Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Serindağ.