GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Diğer Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:10
Tarih:25.07.2018

HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; on saattir bir taslak üzerine, Plan Bütçede konuşulan tartışmalar üzerine değerlendirme yapıyoruz, kimi zaman oylama yapıyoruz, hepimiz de yorulduk. Hepimiz Yunanistan'dan, Hatay'dan, Nusaybin'den, Cizre'den, yangından söz ederken sanki yangından mal kaçırırcasına hiçbir şeyi detaylı ele almadan gidiyoruz. Birçok konu konuşuldu, bazı şeyler tekrara girdi fakat özellikle sağlık alanıyla ilgili ben bazı isimleri okumak istiyorum, hepinizin dikkatini çekmek istiyorum.

Doktor Göksel Kalaycı, Doktor Ali Menekşe, Doktor Ersin Arslan, Doktor Melike Erdem, Doktor Kamil Furtun, Doktor Abdullah Biroğul, Doktor Aynur Dağdemir, Doktor Hüseyin Ağır, Doktor Said Berilgen. Arkadaşlar... 2005-2017 arasında sadece sağlık hizmeti verdiği için şiddete maruz kalıp yaşamını yitiren isimlerdir bunlar ve hekim isimleri sayıyorum. Bir kısım hekim ve sağlık çalışanları yaşamını yitirdi, hastalık nedeniyle, ambulans sürerken, ambulansta hizmet verirken, bunları ele almıyorum. Bunlar şiddet sonucu yaşamını yitirenlerdir. Şiddeti uygulayanlar, şiddetten yana olanlar ve şiddetin uygulanmasına veya şiddetin uygulanma nedenlerine bir tepki göstermeyenler, şiddeti sağlık çalışanlarının günlük yaşamına koyanlar aslında bu on altı yıllık sistemin kendisidir. Sağlıkta bugün de bir kısım değişiklikler yapılmakta, sistem sağlık kurumlarını işletmeye, oraya başvuranları bir tüketici gibi görmeye... Ve sağlıktaki olumsuzluğun nedenini hekim ve sağlık çalışanları olarak göstermektedir. Sanki bütün her şey düzgün, bütün bu çalışmaları yapan telefon hatlarıyla ve diğerleriyle yapılan algıda bu işin sorumlusu sağlık ve sosyal hizmet konularında çalışanlardır diye dile getiriliyor.

Sağlığın tanımına baktığınızda Dünya Sağlık Örgütü sağlığı tanımlarken sadece hastalık, bedensel, fiziksel engel olarak değil, sosyal tam iyilik hâli olarak tanımlamakta ve sağlığın olmazsa olmaz koşullarını dile getirmekte. Olmazsa olmaz koşullarının başında içme suyu, barınma gibi nedenlerin dışında eşitsizliğin, açılan makasın giderilmesi lazım, yoksulluğun önlenmesi lazım. Siz bunu önlemediğiniz sürece istediğiniz kadar hekimi Hakkâri'ye gönderin, hâlâ temiz içme suyu içemiyorsa, temiz beslenemiyorsa siz istediğiniz kadar hekimi Yozgat'ın Çandır ilçesine gönderin yine aynı sorunlar ortaya çıkabilir. Sağlığı ekip olarak ele almak lazım. Siz sağlığı sadece hekimler olarak görürseniz yanılırsınız. Bugün dünyada hiçbir hekim tek başına sağlık problemini çözemez, çözebilseydi boyuna hekim yetişirdi. Sağlık bir ekip hizmetiyse sağlıktaki yapılacak düzenlemeler de ekip olarak ele alınması lazım. Ama öyle bir hâle geldik ki Türkiye'deki birçok problemi tek çözüm noktasıyla ele almakta, tek insana düşürmekte, tekçi çözümlerle tanımlamalar yapmaktayız ve her şeyi tek elde tutarken sağlıktaki problemleri de tek elde tutarsak çözecekmişiz gibi düşünüyoruz. Bakın, sağlıkta yapılan düzenlemelere bakın. Büyük iddialarla sağlıkta düzenleme yapılacağı söyleniyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda da dile getiriliyor, birinci partinin teklifinde de, Sağlık Bakanlığının teklifinde de bunlar dile getiriliyor. MHP'nin de desteklediği teklifte sadece hekim ve diş hekimlerinden söz ediliyor, bir kısım arkadaşlarınkinde eczacı ve veterinerlerden söz ediliyor. Peki, bu sağlığın sosyal hizmetleri ve sağlık çalışanlarından niye kimse söz etmiyor? Yani onlardan söz etsek ne olur? Buna rağmen, bütün bu konuşmalara rağmen, eczacı, veteriner, diğer konuşmalara rağmen ve genelde de bütün üyelerin katılmasına rağmen oylama esnasında yasa aynen kendisi gibi geçmektedir. Plan ve Bütçe Komisyonuna katılan arkadaşlar hatırlar, herkesin, Milliyetçi Hareket Partisinin bile desteklediği, sözde desteklediği süreci oylamada millî menfaatler doğrultusunda ele aldı.

Bir diğer husus, arkadaşlar, bugün sağlıkta yapılan düzenlemeler sanki yeniden bir uygulamaymış gibi dile getiriliyor. On altı yıldır bu AKP Hükûmeti bu uygulamaları ortaya çıkartmış. On altı yılda yapılamayan şeyleri sanki yeniymiş gibi ele almakta. On altı yıl önce ilk bu süreç başladığında "Esnek çalışmaya karşı çıkıyoruz, hekimler muayeneye gidiyor, herkes istediği yerdedir, esnek çalışma olmaz, tam gün çalışma." deniyordu. Bugün deniyor ki: "Esnek çalışabilirsiniz ama şirket bünyesinde çalışın, şirket bünyesinde bunu yapabilirsiniz." Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu gibi dile getirilebilir.

Sağlık çalışanları, öteden beri, bu toplumun birçok yerinde "mecburi hizmet" denilmesine rağmen, birçok şey yapılmasına rağmen ve günlük yaşamında radyasyonundan, kimyasal ajanlarından, bakterilerinden, hepatitine birçok riske rağmen, hizmeti Anadolu'nun her yerine götürmüştür. Geldiğimiz aşamada her türlü şeyde yargılanan hekim ve sağlık çalışanları, biliyor musunuz daha üç ay önce savaşa karşı çıktıkları için yargılandılar, aklandılar. Cumhuriyet kurulduğunda en büyük savaşı yine sağlık çalışanları vermiş. Ne için vermiş biliyor musunuz? Bugünkü gibi şirket bünyesinde değil, sadece tedavi için değil "Trahomla savaş." demiş "Veremle savaş." demiş "Leprayla savaş." demiş "Sıtmayla savaş." demiş "İnsanları korumak için." demiş. Bugün geldiğimiz aşamada "Hastanelerimiz var." diyoruz, bir hastaneye başvuran hasta sayısı ne kadar fazlaysa sanki övünüyoruz. Bir hastaneye başvuran sayısı, hasta sayısı ne kadar azalırsa demek ki bizim altyapımız güçlüdür, insanları daha mutlu ediyoruz, bununla övünmemiz lazım. Yoğun bakım sayısının fazlalığı değil yoğun bakımdaki mortaliteye bakacağız, ölüm oranlarına bakacağız. Bugün, performansı getirirseniz ve yoğun bakıma fazla para verirseniz, hastane kurumlarını işletmeye dönüştürürseniz işletmeler diyecek ki: "Ben yoğun bakımda yatırayım, daha fazla para kazanayım." Buna dönüştürüyorsunuz. Daha önce yoğun bakımlar yoktu, insanlar aynı şekilde yaşıyordu.

Geldiğimiz aşamada, baktığımızda, sağlık çalışanlarının arasındaki bu çalışma ortamını bozmak giderek huzursuzluğa neden oluyor. Şimdi, emeklilikten söz ediliyor ama "hekim ve diş hekimi" deniyor, diğerleri eklenmiyor. Madem ekip hizmeti, hepsinin ele alınması lazım.

Geldiğimiz aşamaya baktığımızda, USHAŞ diye bir şirketten söz ediyoruz ve "anonim şirketi" diyoruz. Geldiğimiz aşamaya bakın: Sağlık Bakanı bir şirket yöneticisi oluyor ve burada da yok, hiçbir muhatap da yok. Bugünkü güzel haberlerden birisi, Millî Eğitim Bakanı bütün hisselerini devretmiş etik değerlere, ahlak kurallarına bağlı olarak. Keşke Sağlık Bakanı da böyle bir şey yapsa. Kurduğumuz şirkete USHAŞ diyoruz, başına başka bir şirketin yöneticisini koymuşuz, 6 tane şirket daha kursak sağlık holdingi olacak, holdinge dönüştüreceğiz Sağlık Bakanlığını. Bir kere etik değerlere sahip çıkmak lazım.

"USHAŞ" dediğimiz şey nedir? Bir taraftan "esnek çalışma" diyoruz bir taraftan "Sağlıkta insanlar yetersiz." diyoruz, mecburi hizmet koyuyoruz, "personel alımı" diyoruz, "Hasta sayısını, yatak sayısını artırmamız lazım." diyoruz ama Ayşe'nin, Berivan'ın, Temel'in, Bağra'nın değil, John'un, Hans'ın buraya gelişini bekliyoruz ve kozmetik için, saç ekimi için veya organ nakli için veya kanser cerrahisi için. Peki, Erzincan'ın köylüsü, yeşil kartlı olan kanser cerrahisi için nasıl yapacak? Batman'daki köylü kanserse nasıl yapacak? Bir taraftan Türkiye'de sağlık reklamı verirse yasak, cezası var, bir taraftan bu şirkete diyeceksiniz ki: "Reklam yapabilirsiniz." Bir taraftan bir sağlık kurulu simsar kullandığında yasak, ki memursa buna ceza vereceksiniz 1-2 katı kadar, bu şirkete simsarlık hakkını vereceksiniz. Ya, buna vicdan lazım, buna ahlak lazım, buna şey lazım. Peki, Anadolu'da yaşayan insanların ne suçu var? Hekimler arasındaki bu farkı, sağlık çalışanları arasındaki bu farkı niye yaratıyorsunuz? Ve insanlara bu kadar şeyden sonra getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Ya, biz sizin yıpranma payınızı çözeceğiz, halledeceğiz."

Geçmişte, 2014'te Başbakan Erdoğan SAĞLIK-SEN'in, kendisine yakın sendikanın kurulunda, toplantısında "Beş yıla bir yıl vereceğim." dedi; geçti, yok "Komisyon kurulacak." dedi. Yine yok. Bugün getirilen şeyde sağlık çalışanları yok, sadece kendilerini düşünüyorlar. Ve toplu sözleşmeler dikkate alınmıyor. Neyse her şey kendilerine göre düzenlenen bir şeydir.

Bu USHAŞ'la ilgili bir diğer konu da arkadaşlar, dikkatinizi çekmek gerekirse, kamu ihale sözleşmesine tabi değil, istediği şeyi yapabilir ve denetimi yok, Sayıştay denetimine de giremiyor. Ya, ayıptır ya, bir şeyi kuruyorsanız bari bunu denetime açın. Biz burada kendi kendimize oturup konuşmuş oluyoruz ve her şeyi paraya çevirirseniz koskocaman on altı yıl boş geçmiş oluyor ve hâlâ mağduriyetler yaşanıyor. Bir taraftan da hekim ihtiyacı var. Bakın, şu anda ataması yapılıp işe başlamayanlar var, bir taraftan kura çekip mecburi hizmete gidemeyenler var güvenlik soruşturması nedeniyle. Ya, bir taraftan da işten atmışsınız kanun hükmünde kararnameyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - ...iş yeri hekimlik sertifikasını onaylamıyorsunuz. Buna kimse tahammül edemez. AK PARTİ Hükûmeti, gerek sağlık çalışanlarında gerekse bu tür farklı uygulamalarda aslında sağlığı yerle bir etmekte, yok etmekte ve getirdiği bu düzenlemeyle, Kanal İstanbul'la, Spor Totosuyla, birçok uygulamasıyla, tümüyle paraya ihtiyacı olduğu için, sağlığı da para için gördüğünden dolayı halkın sağlığını 5 kuruş görmemektedir.

Saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)