GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:5
Tarih:09.10.2018

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 4 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu arada Hakkâri Çukurca'da şehit olan 2 askerimize rahmet diliyorum, ruhları şad olsun. PKK terör örgütünü lanetliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Binali Yıldırım'ın İzmir Milletvekili sıfatıyla vermiş olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü değişiklik teklifi Anayasa Komisyonunda yapılan görüşmelerde mutabakatla kabul edilmiştir. Bizim de üyesi bulunduğumuz Anayasa Komisyonunda mutabakatla kabul edilen İç Tüzük değişikliğine çok fazla değinmeyeceğim ancak değişen hâliyle de olsa 1973 yılından beri yürürlükte bulunan Meclis İçtüzüğü'nün ihtiyacı karşılamadığı da açıktır. Bugüne kadar yapılan, özellikle de 2017 yılında yapılan değişikliklerle İç Tüzük'ün felsefesi ve sistematiği bozulmuştur. Bu değişikliklerle bazı hükümler uygulanamaz hâle gelmiş, İç Tüzük'te olmayan bazı uygulamalar da teamül hâlini almıştır. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha verimli ve etkin çalışmasının önü açılmalıdır. Bu sebeple yüce Gazi Meclisimizin daha verimli çalışmasını sağlamak için gelin hep beraber yeni bir tüzük yapalım.

Bilindiği gibi İç Tüzük, Meclisin gizli anayasasıdır. Anayasalar nasıl toplumsal mutabakat sözleşmesi ise, toplumun her kesiminin katılımı ve kabulüyle yürürlüğe konulması gerekiyorsa Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü de parti ayrımı yapılmaksızın Mecliste bulunan tüm milletvekillerinin katılımı ve mutabakatıyla hazırlanıp yürürlüğe konulmalıdır. Bu konuda bir komisyon kurulup her partinin milletvekillerinin görev aldığı bir komisyonca tüzük taslağı hazırlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, tüzükle ilgili açıklamalarımı burada sonlandırıyor, Türkiye'nin diğer önemli meselelerine kısaca değinmek istiyorum.

Birinci mesele; emeklilikte yaşa takılanlar sorunu gündemdeki yerini hâlâ ciddi bir şekilde korumaktadır. 1999 öncesi çalışma hayatına başlayanlar hizmet süresi ve prim günü sonunda emekli olacağını düşünerek çalışmaya başlamış fakat yapılan yasal düzenlemelerle mağdur edilmişlerdir. İşe başladıkları tarihte prim, gün süresini doldurmalarına rağmen yaş şartını yerine getiremedikleri için emekli olup aylık alamayan milyonlarca kişi bir an önce bu düzenlemenin hayata geçirilmesini talep etmektedir. Sorundan etkilenen kişi sayısı yaklaşık 7 milyondur.

İYİ PARTİ olarak bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yasa teklifi verdik. Bildiğimiz kadarıyla, Mecliste grubu bulunan tüm partiler de emeklilikte yaşa takılanların sorunlarıyla ilgili seçim döneminde vaatlerde bulundu. Tüm partilere sesleniyorum: Eğer samimi iseniz; buyurun, bu kanayan yarayı birlikte tedavi edelim ve sorunu çözelim.

Kamuoyunun gündemini meşgul eden diğer bir konu ise intibak meselesidir. 2000 yılı ve sonrasında emekli olanlar maaş eşitsizliği sebebiyle intibak beklentisi içerisindedir. Milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren intibak için yargı yolu kapanmıştır ve tüm emeklilerimiz yüce Meclisimizden intibak yasasının bir an önce çıkarılmasını beklemektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, yine sayıları 2 milyona ulaşan öğretmen, polis, hemşire, din görevlisi ve idareci ile bunların emeklileri 3600 ek göstergeyi beklemektedirler. Yine başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm partiler seçim öncesi bu sorunun çözüleceğine dair vaatlerde bulunmuştu. İYİ PARTİ olarak biz bu konuda da kanun teklifimizi verdik, gelin bu mağduriyeti de hep birlikte giderelim ve 3600 ek göstergenin çıkarılmasını sağlayalım.

Diğer bir konu ise şu: Bugünün şartlarında askerliğini bedelli yapanlar 15 bin lira ödeyerek ve işinde izinli sayıldığı için sigorta primlerinin de yatırılması karşısında herhangi bir kayba uğramamaktadırlar. Bugün askerliğin normal süresi on iki aydır, daha önceleri ise normal askerlik süresi on sekiz aydı. Askerlik nedeniyle sosyal güvenlik hakkından mahrum kalınan süreyi borçlanma yani sigorta bedeli ödeyerek kazanmaktadırlar. Buna göre 2018 şartlarında otuz gün askerliğin bedeli 649 lira; on iki ay askerlik yapanlar 7.794 lira, on sekiz ay askerlik yapanlar ise 11.691 lira sigorta pirimi ödemek zorundalar. Ekonominin durumu bu hâldeyken evine ekmek götürmekten aciz insanlarımızın bu kadar sigorta primi ödemesi de mümkün değildir. Bu adaletsizliği gidermek için askerlik süresinin sigortalı sayılmasıyla ilgili kanun teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduk.

Ayrıca, 2017-2018 yıllarında tabii afetlerden zarar gören çiftçilerimizin gördükleri zararın, TARSİM sigortası yapıp yapmadığına bakılmaksızın, devletçe karşılanması ve kredi borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesi konusunda da kanun teklifimizi yine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduk. Bu teklifle, başta Antalya Kumluca, Finike, Demre, Elmalı ilçeleri çiftçisi ile Karadeniz fındık üreticisinin ve ülkenin diğer bölgelerindeki çiftçilerin tabii afetlerden gördüğü zararın bir nebze giderilmesini amaçladık. Fındık üreticisi hâlen 15 liraya mal ettiği fındığı 12 liraya tüccara vermektedir. Bugüne kadar devlet herhangi bir fındık taban fiyatı açıklamadığı gibi, üreticiyi tüccarın insafına bırakmıştır. Fındık üreticisinin beklentisi, devletin bir an önce zararı olmayacak şekilde bir taban fiyat açıklamasıdır.

Ağır ekonomik kriz altında inleyen insanlarımızın bir nebze olsun sıkıntılarına ilaç olmak amacıyla, emeklilikte yaşa takılanların sorunları, 3600 ek gösterge bekleyenlerin sorunları, uzun dönem askerlik yapan vatandaşlarımızın askerlik sürelerinin sigortalı sayılması, meydana gelen tabii afetler sonunda zarar gören çiftçilerimizin zararlarının devletçe karşılanması ve kredi borçlarının bir yıl süreyle ertelenmesine dair kanun tekliflerimize tüm partilerden destek bekliyoruz. Gelin, sıkıntı içindeki insanlarımızın birazcık rahatlatılmasını sağlamak için hep birlikte çaba gösterip bu teklifleri yasalaştıralım.

Değerli milletvekilleri, döviz kurlarındaki yükseliş, artan hayat pahalılığı ve zamlar karşısında vatandaşımızın artık dayanacak gücü kalmamıştır. Söz sırası geldiğinde "Ülke büyüdü, ekonomi büyüdü." diyorsunuz ama baktığımızda vatandaşın cebinde 3 kilo domates alacak parası yok. Güya ekonomik program açıklıyorsunuz, birkaç iktisadi terimle süslüyorsunuz, vatandaş da bir şey yaptığınızı zannediyor ama çarşıdan, pazardan haberiniz yok.

Arkadaşlar, bu ekonomik krizden çıkmak ve bir daha krize girmemek için kalıcı tedbirler almak zorundayız. Bu sebeple üretime dayalı sanayi teşvik edilmelidir, tarımsal girdiler sübvanse edilip mazot, gübre ve ilaç fiyatları makul seviyelere çekilmelidir. Türk tohumculuğu geliştirilmeli, halkın sağlığı için büyük tehlike saçan genetiği değiştirilmiş organizmalar hemen denetim altına alınarak geleneksel tohumların ıslah edilmesi için Türk tohumculuk araştırma enstitüleri kurulmalıdır. Fidecilik desteklenmeli ve çiftçiye tarımsal üretim normal seviyeye ulaşıncaya kadar, beş yıl süreyle ücretsiz fide dağıtımı sağlanmalıdır. Hayvancılık desteklenmeli, üreticilere bedelsiz damızlık hayvan verilmelidir. Ekonomide gerçekçi bir politika benimsenmeli, büyüme oranları makul ve gerçekçi olmalıdır. İhracat ve turizm gelirlerinin artırılması için gerçekçi tedbirler alınmalıdır. Doğrudan yabancı yatırımların daha çok gelmesi için uygun bir ortam yaratılmalıdır. Dış ticaret ve cari açık azaltılmalıdır. İthal edilen ürünlerin yurt içinde üretilmesi sağlanmalıdır. Yurt dışında ülkemizin imajı iyileştirilmelidir.

Biraz önce de söylediğim gibi, Başkanlığa sunduğumuz tekliflerin Mecliste kabulü için tüm gruplardan yardım talep ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bahşi.