| Konu: | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2018 |
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkanım, özellikle göstermiş olduğunuz demokratik yönetim anlayışınızdan dolayı da sizlere teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, çatısı altında bulunduğumuz yüce Meclisimiz bugüne kadar maalesef özellikle 80 ihtilalinden sonra bütün kesimlerin ortak talebi olan çağdaş, demokratik, çoğulcu ve sivil bir anayasayı bugüne kadar yapamamıştır; inşallah bu dönem, 27'nci Yasama Dönemi böyle bir anayasayı yapmaya fırsat verir ve böyle bir anayasayı yapmak yüce Meclisimize nasip olur. Tabii demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasa olmadığı için buna dayanak teşkil edecek çoğulcu demokratik bir iç tüzüğü de maalesef yapamadık. Keşke bugün, bu kadar mesai vermiş olmamıza rağmen, daha katılımcı, daha çoğulcu, daha demokratik bir iç tüzüğü şu an Genel Kurulda tartışır olsaydık. Bugün bu kadar mesai verdiğimiz iç tüzükle ilgili, keşke parlamenterlerin, siz değerli milletvekillerinin kendi sorunlarını, kendi duygularını daha rahatça, daha özgürce ifade edebileceği bir iç tüzüğü yapıyor olsaydık. Ancak maalesef bugün sadece ve sadece referandumda kabul edilen ve yürürlüğe girmiş olan yeni Anayasa'ya uyarlama kapsamında sadece teknik birtakım düzenlemeleri yaparak İç Tüzük değişikliğini yapmış bulunuyoruz. Bu, çoğulcu ve katılımcı bir Meclisin oluşmasına maalesef katkı sağlayamayacaktır. Bu İç Tüzük'le Parlamentomuz yürütme karşısında gücünü maalesef, benim kanaatime göre, tam anlamıyla yerine getiremeyecektir. Keşke şu an yasamayı, Parlamentoyu yürütme karşısında daha güçlü kılacak bir iç tüzüğü yapabilseydik.
Değerli arkadaşlar, şu anda -özellikle gelen teklifte de var- benim çok tuhafıma giden, özellikle yasamanın yürütmeyi denetlediği mekanizma olan yazılı soru önergelerine Bakanlığın veya yürütmenin vereceği on beş günlük yasal sürenin aynen korunmuş olması. Ancak buna herhangi bir müeyyidenin getirilmemiş olması çok tuhaf. Parlamentoya geldiğimiz günden beri diğer bazı milletvekili arkadaşlarımız gibi yazılı soru önergeleri verdik, ancak on beş gün içerisinde sanırım cevaplanan hiçbir yazılı soru önergesine rastlayamadık. Burada, keşke, bu on beş günlük sürede cevap vermeyen yürütmeye bir müeyyide koyabilseydik. En azından bu şekilde yasamanın yürütmeyi denetlemesini sağlamış olurduk. İnşallah önümüzdeki süreç içerisinde daha demokratik bir İç Tüzük'ü hep birlikte yaparız.
Değerli arkadaşlar, geçen dönem referanduma sunulan Anayasa değişikliğiyle birlikte özellikle yargı sistemimizde de çok ciddi değişiklikler oldu. Değişen yargı sistemi, tabii, Türkiye'de şu anda özellikle yargıya olan güven konusunda ciddi sorun yaşıyoruz. Geçen hafta hepimizin gerçekten hayretle izlediği bir yargı uygulamasına tanıklık ettik. Anayasal hakkını kullanan bir avukat, bir savunman mahkemenin, heyetin hoşuna gitmediği şekilde konuştu diye heyet tarafından tutuklandı. İşte, yeni Anayasa'nın yaratmış olduğu hukuk sisteminin en güzel örneklerinden bir tanesi. Böyle bir yargıyı, böyle bir mahkeme uygulamasını kabul etmek mümkün değil. Hukuk devletinde savunma görevini yapan avukatların, savunmanların heyetin hoşuna gitmeyen savunmalarının tutuklama gerekçesi gösterilmesi kabul edilemez. Bu uygulamayı yapan bu mahkemeyi buradan kınıyorum. Avukatlar bağımsız savunmanın temsilcileridir, hukuk devletinin olmazsa olmazıdırlar. Hukuk herkese lazım. Daha doğrusu bu uygulama geçmişte FETÖ'cü hâkimlerin yapmış olduğu uygulamaları andırıyor bize.
Mahkemenin gerekçesinde avukatı sadece yargılamayı sulandırmak, yargıya olan güveni sarsmakla suçluyorlar. Ne zamandan beri CMK değişti, tutuklama gerekçeleri değişti de yargıyı, adaleti sulandırmak tutuklama gerekçesi oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) - Ek süre verebilir misiniz?
BAŞKAN - Sayın Tutdere, tabii, bir dakika size de söz veriyorum.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) - Ne zamandan beri avukatların savunmaları yargıyı sulandırmak olarak değerlendirildi? Yargıyı sulandıran avukatların savunması değil. Değerli milletvekilleri, yargılamayı sulandıran mahkemelere, savcılara talimat vermektir. Mahkemeleri sulandıran hâkim, savcılık sınavlarında torpili hayata geçirmektir, liyakati bitirmektir. Mahkemeleri sulandıran bağımsız yargıyı ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla savunma yapan avukatları susturmayı, adaletin, hukuk devletinin direği olan, anayasal hakkını kullanan avukatlara dönük yapılan bu uygulamayı kabul etmiyoruz ve buradan Adalet Bakanlığına açıkça çağrıda bulunuyoruz: Bizim hukuk tarihimize kara leke olarak düşen bu uygulamayı yapanlar hakkında gerekli işlemin yapılmasını bekliyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tutdere.