GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:6
Tarih:10.10.2018

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliğinde, biliyorsunuz, AKP nasıl propaganda yaptı? "Güçlü Meclis..." "Yasaları milletvekilleri yapacak. Artık, yasama, yürütme ayrılacak." dediler. Biz böyle olmayacağını halkımıza anlatmaya çalıştık kısıtlı medya imkânlarıyla, kısıtlı siyaset alanıyla. Yüzde 51'e 49, toplum size inandı ama maalesef, biz haklı çıktık. Yasaları saray yapacak dedik, yasaları saray yapıyor. Maalesef, Meclise düşen de sarayın yazdığı fermanlara bir mühür basmak olacak dedik. Sayın Mehmet Muş, on gün önce saraya gitti, hazır yazılmış fermanı aldı, Meclise getirdi; Plan Bütçe Komisyonu Başkanının önüne koydu, Süreyya Sadi Bilgiç'in önüne koydu. Peki dedik, hadi oturalım, konuşalım. Hani yasaları milletvekilleri yapacak ya, anlat bakalım Sayın Mehmet Muş, niye getirdin bu teklifi, nasıl hazırladın, sen mi hazırladın dedik, cevap veremedi. Anlatmaya başladı, anlattı. Peki, o zaman biz de katkı sunalım dedik. İnanın, son derece yapıcı öneriler sunduk, dedik ki: Bak, burası iyidir, şurası kötüdür -az sonra anlatacağım- ama inanın, sarayda ferman nasıl yazılmışsa Komisyondan öyle geçti arkadaşlar. Bütün parti grupları önerilerini sundular, noktası, virgülü değişmedi, sizin önünüze ferman öyle geldi. Niye? Çünkü fermanı padişah yazmıştı. Hiç padişahın yazdığı fermana dokunulur muydu?

Bakın, AK PARTİ'li arkadaşlarımız önerilerinize kafa salladığı hâlde, "Evet ya, şu konuda HDP'nin dediği, şu konuda İYİ PARTİ'nin dediği veya CHP'nin dediği doğru olabilir." dediği hâlde noktasına virgülüne dokunulmadı çünkü onlara göre bu bir fermandı ve bize düşen, fermana mühür basmaktı arkadaşlar. Bakın, bu, Meclisin itibarını, maalesef, yerle bir eden bir uygulamadır.

Bakın, biz neler önerdik arkadaşlar, bir kere de burada tekrar edeyim. Kalkınma Bankasının geliştirilmesine ihtiyaç var mı? Elbette var. Ama dedik ki bu fermanda her şey yazılmış. Ya, öyle bir banka tanımlanmış ki her şeyi yapar. Ne yapar? Hani, çok ihtiyacımız olan bir şeyi yapar mesela, "Konut yapar." diyor bakın. Çok ihtiyacımız var ya! Bütün şehirlerimiz betona gömülmüş, "Bu banka konut yapar." diyor. "Altyapı yapar." diyor, "Enerji yatırımı yapar." diyor, "KOBİ'lere destek verir." diyor. Yani bankacılık sektöründeki bütün bankalar ne yapıyorsa şu anda her şeyi yapar diyor. Ya, arkadaş, bir kalkınma bankasının odağı olur. Hani, on altı yıldır isminizde var "kalkınma", memleketi kalkındıramamışsınız, büyük bir ekonomik krizin içindeyiz, şimdi diyorsunuz ki "Kalkınma Bankasıyla kalkındıracağız." Ya, bir odağı olsun. Bakın, her banka artık ihtisaslaşır, bir odağı olur. Bu banka hangi konuda odaklanacak belli değil, her şeyi yapar. Niye? Ferman öyle yazılmış çünkü. Amaç, odak belirleyemedik, Sayın Mehmet Muş da dokunamadı.

Peki, dedik ki: Bakın, dünyada örnekleri var, mesela Almanya'da kalkınma bankaları var ama bunların yerel ayakları var, her eyaletin kendi kalkınma bankası var. Neden? Türkiye'den örnek verelim: Trabzon'un ihtiyacını Trabzonlular bilir arkadaşlar. Trabzon'un bir kalkınma bankası olsa Trabzon'un yerelde neye ihtiyacı olduğunu en çok onlar bilir, yerel bileşenleriyle birlikte kararlarını alırlar ve şehirlerinin ihtiyacını giderirler. Bu kalkınma bankaları şehir bazında da olabilir, bölge bazında da olabilir. Bakın, Türkiye'nin hikâyesinde Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu geri kalmıştır arkadaşlar. Ha, batı da nasıl kalkınmıştır, o da ayrı hikâye. Ama merkeziyetçi yapı hep fizibilite olarak baktığı için yatırımlar batıya doğru akmıştır, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ihmal edilmiştir. "Oysa bizim yerel, bölgesel kalkınma bankalarımız olsa, devlet de o konuda desteği verse yerel yönetimlerle, yerel STK'lerle birlikte o bölge daha etkin kalkındırılır." dedik ama dinlemediler çünkü ferman öyle yazılmıştı arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, diğer bir mesele: Kalkınma bankaları yerelin faydasına ve ihtiyaçlarına göre yapılanır. Fayda ve ihtiyaç var mı burada? Yok. Oysa yerelin ihtiyaçlarını ve faydasını ancak yerel bilir.

Kalkınma Bankasının diğer boyutu: Demokratikleşsin bu Kalkınma Bankasının yönetimi. Mademki kamu buraya kaynak koyacak... Ne dedik? Yerel kalkınma bankaları olsun, bu bankaların yönetimi de demokratikleşsin. Nasıl demokratikleşir? Saraydan ferman vererek değil. Ne olur? Yerel yönetimler, yereldeki STK'ler, sendikalar, işçi temsilcileri bu kalkınma bankalarının yönetiminde olurlar ve bölgenin bütün bileşenlerinin ortak kararıyla bölgenin faydasına, yerelin faydasına yatırımları desteklerler ama maalesef, bu konuda da ferman değişmedi arkadaşlar.

Diğer bir konu: "Merkeziyetçi bir banka" dedik ya. Düşünün, bakın, ben eminim bu Kalkınma Bankası bir şube açacak. Nereye açacak? Saraya, merkez yönetim şubesi sarayda açılacak. Saraya iş adamları, iş insanları gelip görüşecekler, onay alan projeler... O banka şubesine gidecek. "Oğlum, ben sana imzaladım, git, kalkınma bankasından destek al." diyecek.

Arkadaşlar, bu ne olacak? Ben bu bankanın ismine yeni bir isim öneriyorum "Kalkınma Bankası" değil, "yandaş kalkındırma bankası" olarak değiştirmelerini öneriyorum çünkü yandaş olmadığınız sürece bu bankadan kredi alma olasılığınız yok arkadaşlar çünkü merkeziyetçi çünkü saraydan onay almayan, akredite olmayan herhangi bir projenin bu bankadan kredi alma olasılığı yok. O yüzden "Yerel olsun." diyoruz, o yüzden "Demokratikleşsin bunun yönetimi." diyoruz ama maalesef, oradan da çok uzakta.

Arkadaşlar, peki, bu bankaya kaynağı kim koyacak? Hadi buyurun. On gün önce bir uygulama yaptınız, bir ferman daha yazıldı. Bizim bir İşsizlik Sigortası Fonu'muz var, milyonlarca da işsizimiz var, önümüzdeki aylarda daha da artacak sayıda işsizimiz var. İşsizler, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan faydalanamazken Vakıfbank, Halkbank, Eximbanka 11 katrilyon lira aktarıldı arkadaşlar, farkında mısınız? 11 katrilyon lira...

Şimdi -diyoruz ki- ferman öyle geniş yazılmış ki "Kaynağı koyarız." diyor. Nereden? Belli değil. Nereden konulacak arkadaşlar biliyor musunuz? İşsizlik Sigortası Fonu'ndan konulacak çünkü Hazinenin bir kaynağı yok. İşsizin parasıyla yandaşı kalkındırma bankasına kaynak konulacak. Bu hak mıdır arkadaşlar, bu adalet midir? İşsizler bu ekonomik krizin altında, enflasyonun altında inim inim inlerken işsizin kaynağını yandaşa aktarmak haksa siz bu kanuna "evet" deyin derim.

Bir de bir fonu olacak arkadaşlar bu Kalkınma Bankasının, o fona da ayrıca kaynak konulur deniyor. Onun da İşsizlik Sigortası Fonu'ndan maalesef konulacağını düşünüyoruz, kanuna aykırı bir şekilde.

Değerli arkadaşlar, "Kalkınma Bankası" diyoruz. Şimdi, niye bu durumdayız, niye bu ekonomik krizi yaşıyoruz? "Kalkınma" dediğimiz şeyi acaba biraz başka yerlerde mi arasak? Elbette ekonomik rasyolarımız kötü ama niye kötü olduğunu biraz düşünsek. Düşünün ki bakın, daha iki gün önce demokrasi kalitesi ligi açıklandı. OECD içinde demokrasi kalitesi olarak sıralanmış ülkeler. 1'inci Finlandiya, 2'nci İsveç; bilirsiniz, her yerde böyledir. 41 ülke sıralanmış arkadaşlar demokrasi kalitesi liginde, biz 41'inciyiz, 41 ülke içinde sonuncuyuz OECD içinde. Hani "kalkınma" dediğimiz şeyi biraz demokrasi liginde kalkınma olarak algılasak mı acaba? Hani "Bu ülkeye yatırım gelmiyor, insanlar kaçıyor bu ülkeden." dediklerinde, yalnızca Kalkınma Bankasına işsizin parasını koymakla mı kalkınacağımızı düşünüyoruz? Bence hayır.

Diğer bir mesele, basın özgürlüğü liginde hangi kalkınma sırasındayız arkadaşlar? 180 ülke içinde 157'nci sıradayız. Utanmıyor muyuz bundan peki? Ben utanıyorum, hepimiz utanmalıyız.

Diğer bir ligde neredeyiz? Hukukun üstünlüğü ligi. 113 ülke var, biz 101'inci sıradayız, o da daha geçen yılın rakamı bu, bu yıl daha da aşağılara doğru sürükleneceğiz.

Değerli arkadaşlar, "kalkınma" dediğimiz şeyi yalnızca dolarla bulamayız. Doların gelmesi için de hani çok sevdiğiniz o yeşillerin gelmesi için de demokraside, hukukun üstünlüğünde, basının özgürlüğü liginde, demokrasi liglerinde üst sıralara çıkmalıyız. Bu anlamda da her yerde, hayatın her alanında demokratikleşmeliyiz diyorum.

Diğer bir konu daha var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika daha süre verirseniz onu da açıklayacağım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, az önce Sayın Özgür Özel açıkladı. Kırk beş gün önce Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak dedi ki: "Kalkınma Bankasını yapılandıracağız." Kalkınma Bankası borsada işlem gören bir kâğıt. 5 liraydı Kalkınma Bankası bakın, 5 liraydı borsada; Sayın Berat Albayrak açıkladıktan sonra 7 liraya çıktı. Sayın Mehmet Muş da on gün önce Meclise getirdiğinde 7 liraydı, bugün 51 liraya çıktı hissenin değeri.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kimler almış?

GARO PAYLAN (Devamla) - Yani birileri kırk beş gün önce bu hisseyi paketlemişler -borsacılar bilirler- 5 liralık hisseyi 50 liraya çıkartmışlar arkadaşlar. Yani büyük bir borsa manipülasyonları var. Ya burada Hükûmete rol biçeceğiz ya da Sayın Mehmet Muş'a rol biçeceğiz. Mehmet Muş'un bu anlamda savcılığa suç duyurusunda bulunması lazım. Ya o teklifi kendi ofisinden, hisse değeri 7 lirayken birileri uçurdular, kâğıtlar toplandı, kâğıt 51 liraya çıktı arkadaşlar.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Müdürler orada, onlar biliyorlar kim almış.

GARO PAYLAN (Devamla) - Burada birileri yetimin hakkını yiyor ama hep beraber bu yetimlerin hakkını sormazsak daha yiyenler çok olur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)