| Konu: | Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 10.10.2018 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime 10 Ekim Ankara ve Kerbelâ şehitlerini saygıyla anarak başlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz maddenin, aslında 8'inci maddenin çok da içeriğinde bir şey yok. Ben bu konuyla ilgili, isterseniz, bir başka noktadan sizlerle Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu paylaşmak istiyorum.
Son zamanlarda TOKİ ve Emlak Konut eliyle yapılmaya çalışılan inşaatlarla ilgili sürekli ve düzenli olarak devlet destekli, bankalar destekli bir kampanya götürülüyor. Ancak Türkiye'de dikkat edilmesi gereken temel bir nokta var. Türkiye'de yapı sektörü dediğimiz, Türkiye'nin 81 ilinde yüz binlerce insana iş alanı oluşturan, milyonlarca insana doğrudan doğruya çalışma alanı oluşturan yapı sektöründe çok ciddi bir sıkıntı var sevgili milletvekilleri. Şirketler ciddi bir kriz içinde. Şirketlerle birlikte sektörde çalışan pek çok mimarlık ofisi, mühendislik ofisi neredeyse kapanma noktasına gelmiştir.
Başka bir önemli sıkıntı da başlamış olan yapılardan, inşaatlardan, konutlardan kredi karşılığı, düşük faizli kredi karşılığı konut almış olan yurttaşlarımızın şu an kredilerini ödeyememesi yüzünden dairelerinin ya da hak sahipliklerinin icra yoluyla bankalar eline geçmiş olmasıdır. Öylesine bir ekonomik kıskaç içindedir ki borcunun yarısını ödemiş olan bir yurttaşımız, geriye kalan borcunu, sahip olduğu mülkü bankaya vermesi durumunda bile karşılayamamaktadır.
Başka bir önemli sıkıntı da şu: Yine iktidarınız döneminde, özellikle büyükşehirlerin merkezlerinde "kentsel dönüşüm" adı altında, önce "afet riskli alan" sonra da "kentsel dönüşüm alanı" adı altında Çevre Bakanlığı tarafından ilan ettiğiniz bölgelerde yapılmış olan projelerde fakir fukaranın gecekondularının yıkılması sonrasında, özellikle bu bölgelerde ciddi çöküntü alanları oluşmaya başlamıştır. Öylesine büyük bir sorunla karşı karşıyayız ki yüz binlerce bina yıkılmış, müteahhitler ya da ilgili belediyeler tarafından kiraları ödenemeyen yurttaşlarımız vardır ve bu inşaatların geleceğinin ne olacağı konusunda da henüz bir çözüm ortaya çıkmamıştır. Sektördeki karşılıksız çekler, şirketlerin ardı ardına birbirini batırmasına yol açan bir sürece dönüşmeye başlamıştır. Öylesine bir aymazlık vardır ki bu maddenin görüşülmesinde sunumu yapan Adalet ve Kalkınma Partisi temsilcisi "2004 ve 2016 yılları arasında bütün dünyadaki sermaye fazlalığı nedeniyle oluşan arzdan biz de yararlandık, düşük faizli dövizi kullanarak beton ve rant ekonomisine yatırım yaptık." dedi ama Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişte bu Mecliste görev yapan milletvekillerinin ısrarla ve inatla uyarmalarına rağmen, 2016 yılında başlayan, gelişmekte olan piyasalardan büyük merkezlere, büyük ülkelere doğru sermayenin kaçışı konusunda gelen tehlikeyi fark etmediniz ve bugün ekonomide peş peşe birbirini tetikleyen iflaslar ve konkordatoları engelleyemez hâle geldiniz.
Şimdi burada anlamakta zorluk çektiğimiz başka bir nokta şudur: Devletin tasarruf etmesini konuşurken, kamunun tasarruf etmesini konuşurken siz, 100 Günlük Eylem Planı'nız içinde 15 milyar dolarlık bir büyük yatırımı içine alan Kanal İstanbul'un öncelikli projeniz olduğunu söyleyecek kadar da birbirinizden kopuk davranıyorsunuz. ÜFE'nin yüzde 46, TÜFE'nin yüzde 24 olduğunu da dikkate aldığımızda şu gerçeği tüm milletvekillerimizin görmesi gerekir. Aylar itibarıyla incelediğimizde ÜFE yüzdeleri iki ay sonra TÜFE'ye dönüşmektedir. Yani bugün yüzde 46 ÜFE varsa iki ay sonra TÜFE yüzde 46'dır. Kasım, Aralık, Ocak 2017'nin yüzde 1'lerin altındaki enflasyon rakamları pariteden çıkıp yerine 2018'in rakamları geldiğinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Devam edelim Sayın Zeybek.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - ...bütün dünyadaki Türkiye'yi izleyen ekonomistlerin söylediği gibi enflasyon rakamları yüzde 46'dan yüzde 60'lar seviyesine gidecektir ki zaten ekim ayı enflasyonu açıklandığında yüzde 4'ler seviyesinde bir artış, kasım ayı açıklandığında ki gene yüzde 4'ler seviyesindeki bir artışla birlikte yani 1'ler gidecek 4'ler gelecek. Böyle olunca da bugün enflasyona orantılı olarak yüzde 2,7 ile 3 arasında faiz veren bütün bu bankalar daha yüksek faizlerle işletmelere kredi vermek durumunda kalacaktır.
Şimdi, siz, Ziraat Bankasıyla köylüye para vermezseniz, Halk Bankası eliyle KOBİ'lere ve esnafa kredi vermezseniz, şimdi içine fonlayacağınız Kalkınma Bankasıyla Türkiye'de hangi şirketi kalkındırmak istiyorsunuz?
Konuşmamı 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği sözle bitiriyorum. "Millî olmak zorundasınız ve yabancı devletlere güvenerek ekonomik kıskaçtan kurtulamazsınız. Millî şirketleri güçlendireceksiniz ve Türkiye'de üretilen ham maddelerle sanayiyi geliştireceksiniz."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)