| Konu: | Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 17.10.2018 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karayolları Trafik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuya, kanuna girmeden önce göçle, Suriye meselesiyle ilgili birkaç kelime söylemek istiyorum. Bu konuya hakikaten sevgi diliyle yaklaşmamız gerektiğini, ensarlık, muhacirlik, misafirlik, merhamet anlayışıyla yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. CHP Grubundan bazı arkadaşlar ifadede bulundular. Geçen yıl CHP bir rapor hazırladı, Veli Ağbaba, Zeynep Altıok, Mustafa Balbay, Nurettin Demir, Selina Doğan, devam edip gidiyor. Bu rapor zannediyorum Sayın Kılıçdaroğlu'nun da ön sözüyle yayınlandı. Bu raporu okumanızı tavsiye ediyorum. Bizim de çok istifade ettiğimiz bir rapor. Bu raporda diyor ki: "Suriyeliler konusu siyasi malzeme yapılmamalı." Bu raporda diyor ki: "Suriyelilere daha fazla insani yardım yapılmalı." Bu raporda diyor ki: "Suriyelilerin iş gücü piyasasına erişimi hızlandırılmalı." Ve hatta daha ileri gidiyor, bizden de ileri gidiyor, "Suriyelilere mülteci statüsü verin." diyor. Mülteci statüsü vermek -geçici koruma statüsüyle Suriyeliler şu anda Türkiye'de- şu demek: Beş yıl kaldıktan sonra -dünyanın her yerinde olur, uluslararası hukukta öyledir- vatandaş yapın demektir. Aslında bu rapor şu andaki uyguladığımız noktadan daha ileride. Bu konuyu siyasi malzeme yapmayalım. Bu raporu hazırlayan arkadaşlar, bildiğim kadarıyla, konuyu enine boyuna tartışmışlar ve buraya yazmışlar. Ben bu raporun CHP ve bir kısım arkadaş tarafından da tekrar okunması gerektiği düşünüyorum. Bu raporu okuyarak fikirlerimizi söylememiz gerekiyor.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Biz raporun arkasındayız.
ATAY USLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, konumuza gelelim. Bir kanun teklifi görüşüyoruz. Genel kolluk personelinin disiplin düzenlemeleri var, yetki ve özlük hakları var, trafik güvenliğini artırıcı tedbirler var, uyuşturucuyla mücadele konusunda tedbirler var, çocukların korunmasına yönelik tedbirler var, yeni bir ilçe kurulması var, yabancıların iş ve işlemleri var, Nüfus Hizmetleri Kanunu'yla ilgili düzenlemeler var. Toplam 49 maddeden oluşuyor. Tekirdağ Milletvekilimiz Mustafa Yel'le beraber bu teklifi hazırladık, Meclis Başkanlığımıza sunduk. Ardından Komisyonda teklifimiz görüşüldü ve yaklaşık on üç saatlik bir görüşme oldu, şimdi de Genel Kurulun huzuruna geldi.
Gerek değişen ihtiyaçlar gerek Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş dolayısıyla İçişleri Bakanlığının yetki, görev sahasına giren bazı konularda uyum düzenlemelerinin yapılması zaruri hâle geldi. Biz de bu zarurete istinaden bu düzenlemeyi, bu teklifi getirdik. Teklifteki bütün maddeler neredeyse, İçişleri Bakanlığını doğrudan ya da dolaylı şekilde ilgilendirmektedir. Bu anlamda konu aslında İçişleri Bakanlığının görevleri üzerine odaklanmış durumdadır.
Kanun düzenleyici, teklif edici olarak teklif ettiğimiz konularda amacımız, hedefimiz konusunda da kısa bilgi vermek istiyorum: Mustafa Yel Milletvekilimizle beraber hazırladık. Mustafa Yel Milletvekilimiz yirmi üç yıllık mülki idare tecrübesine sahip. Ben, yine, İçişleri Bakanlığı bünyesinde farklı görevlerde kaymakam, vali yardımcısı, daire başkanı olarak on üç yıl kadar çalıştım.
Bu minvalde, teklifimizin içeriğinde sahada gördüğümüz, bizzat tecrübe ettiğimiz aksaklıkların giderilmesiyle ilgili düzenlemeler var. Yine bu teklifin içerisinde, milletvekili olarak sahada karşılaştığımız taleplere cevap verme amacıyla yaptığımız çalışmalar var. Üçüncü olarak -çokça eleştiriliyor "Bu teklifler yürütmeden geliyor." vesaire diye- evet, teklifi hazırlama süreci içerisinde yürütme organıyla birlikte çalıştık, yürütme organından gelen ihtiyaçları, talepleri değerlendirdik; bu talepleri, ihtiyaçları ve teklifi ortaya koyarken yürütme organıyla beraber mali açıdan, idari açıdan bir etki analizi yaptık.
Değerli arkadaşlar, güçlerin ayrılığı, güçlerin kopması anlamına gelmiyor. Güçler beraber çalışacaklar ve netice itibarıyla biz de bu teklifi beraberce huzurlarınıza getirdik.
Bu teklifin hazırlanma sürecinde, Komisyon öncesi süreçte Mustafa Yel Vekilimizle beraber yaklaşık on günden fazla bir mutfak çalışması yaptık; ilgili kamu kurumlarıyla görüştük, taraflarla istişare ettik, uzmanlardan destek aldık ve teklif ortaya çıktı. Teklife Komisyon aşamasında da değişik partilerden milletvekilleri katkı sundu, şimdi Genel Kurulumuzda.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu teklifin bir kısmını çok önemsiyorum, bu da trafik kurallarıyla ilgili, Karayolları Trafik Kanunu'yla ilgili düzenlemeler. Teklifi isimlendirirken biz teklifin başına "Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlar..." yazdık, bu kanundan özellikle bahsettik çünkü bu kanundaki ve bu bölümdeki esas hedefimiz trafik kazalarını azaltmak, can ve mal kayıplarını minimize etmektir. Hedefimiz burada sürücüleri cezalandırmak değil, sürücüleri kurtarmak, sürücülerin daha fazla hata yapmasını engellemektir.
Maalesef, trafik kazaları nedeniyle bugün Türkiye'de her gün ortalama 20'den fazla kişi hayatını kaybediyor, yılda 7.400 kişi hayatını kaybediyor. Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Şuna dikkat çekmek istiyorum: Her hafta Türkiye'de bir yolcu uçağı düşüyor ve yolcuların tamamı hayatını kaybediyor. Hava yollarıyla ilgili bu senaryo gerçekleşmiş olsaydı bu kabul edilebilir bir durum olur muydu? Hatta böyle bir senaryo gerçek olsaydı hiç kimse uçağa binmezdi. Bu kabul edilemez senaryo, değerli arkadaşlarım, kara yollarında gerçekleşiyor ve her hafta 150 vatandaşımız hayatını kaybediyor. Bu istatistik, senaryodan uzak bir veridir. Dolayısıyla biz bu kısmı onun için önemsiyoruz. Her gün 20 vatandaşımızın hayatını kaybettiği trafik kazaları bir terördür, trafikte de bir terör vardır. Terörle ilgili atmamız gereken, hep birlikte çalışmamız gereken mutlaka adımlar vardır. İşte, bu teklif de bunu ifade ediyor.
Son yıllarda ölümlü kazalarda yüzde 35 oranında azalma var ama hâlâ can kaybı rakamlarımız Avrupa'nın 4 katı oranında bir riske sahip. Bunu düşürmemiz gerekiyor. Biz son dönemlerde hava, deniz, demir yolları ulaşımlarında çok büyük mesafeler katettik ama ülkemizde hâlâ tabii ki büyük oranda kara yolları ulaşımı devam etmektedir. Trafiğe kayıtlı araç sayımız yaklaşık olarak 23 milyon arkadaşlar. Her yıl 1 milyondan fazla araç trafiğe çıkıyor ve trafik kazaları sonunda büyük can ve mal kayıpları ortaya çıkıyor. 1,2 milyon trafik kazası meydana geliyor. Bu kazalarda yaklaşık olarak 250 bin kişi yaralanıyor ve bu 250 binin de 50 bini sakatlanıyor, engelli hâle geliyor, istihdam piyasasının dışına düşüyor ve bunun maddi, manevi bir şekilde farklı boyutları da var. Trafik kazalarının yüzde 98 sebebi de, arkadaşlar, insanlar. Yüzde 90'ı sürücülerden kaynaklanıyor, yüzde 8,5-9'u bir şekilde insanlardan, yayalardan ve yolculardan kaynaklanıyor, yüzde 1'i yol kusurlarından kaynaklanıyor. Aslında trafikte araçlar kaza yapmıyor, insanlar kaza yapıyor; aslında trafikte araçlar çarpışmıyor, insanlar çarpışıyor. Şimdi, böyle vahim bir durum varken mutlaka bir düzenleme yapmak gerekiyordu.
Son yıllarda -biraz önce de ifade ettim- bölünmüş yollar yaptık. On beş yılda 20 bin kilometre bölünmüş yol yaptık Cumhurbaşkanımızın himayelerinde. Bu, önemli ölçüde trafik kazalarını azalttı. Artık çarpışmalı kazalar Türkiye'de azaldı, yüzde 70 oranında azaldı bölünmüş yollardan dolayı. Hatalı sollamalarla ilgili sürekli haberler duyardık, kaza haberleri duyardık, daha az hatalı sollama haberleri duyuyoruz, artık hatalı sollama yapsak da yollar affedici hâle geldi. Ancak hatalı sollamanın yanında hız hatası, hızdan kaynaklanan trafik kazaları hâlâ devam ediyor arkadaşlar. Şu anda kaybettiğimiz insanların yüzde 50'sini aşırı hızdan kaybediyoruz. Uzmanlar diyor ki: "Aşırı hız felakettir." 30 kilometre hızla giden bir aracın çarpma şiddeti 1'inci kattan düşmeye eşitken, 110 kilometre hızla giden bir aracın ortaya çıkardığı şiddet 15'inci kattan düşmeye eşit. Yani saatte 110 kilometre hızla giderken çarpışmak, kaza yapmak 15'inci kattan atlamaya eşit. Bir insan normalde 15'inci kattan atlar mı? Ama gaz pedalına sonuna kadar ve sonunu düşünmeden basıyoruz ve bu durumlar ortaya çıkıyor. Hız arttıkça risk artıyor. 70 kilometre hızla giden bir araçtaki ölüm riski ile 140 kilometre hızla giden bir araçtaki ölüm riski 20 kat farklı. Hız 2'ye katlanıyor, 70'ten 140'a çıkıyor ama risk 20 kat artıyor arkadaşlar. Dolayısıyla, biz de dedik ki: Hızla ilgili düzenlemeler yapalım.
Ben, şimdi, birkaç bilgi vereyim. Hız sınırını aşmak tabii Türkiye'deki en büyük ihlal. Bunu seyir hâlindeyken cep telefonuyla konuşma, alkollü araç kullanma, emniyet kemerini takmama, kırmızı ışık, şerit ihlali takip ediyor. Ben de bu konularda "Neler yapmalıyız, hangi fikirler olmalıdır?" noktasında sizinle de birkaç fikir paylaşmak istiyorum. Biraz önce de söyledim, kazaların yüzde 98'i insanlardan kaynaklanıyor. Trafik kültürü trafik eğitimiyle ancak gerçekleşebilir. Çare olarak, birincisi, eğitim ve bilinçlendirme. Bu konuda Türkiye farklı araçları kullanıyor. Şunu ifade edeyim: Eğitim anlayışı araç kullanma yaşına gelen bireylerin eğitimiyle sınırlı olmamalıdır. Ailede eğitim, okulda eğitim, okul sonrası eğitim, kışlada, iş yerinde, medyada, sosyal medyada, hayatın her alanında eğitim olmalıdır. Bu minvalde, Hükûmetimiz farklı kampanyalar, farklı çalışmalar yapıyor. Okullarda trafik dersleri veriyoruz. Radyo ve televizyonlarda trafik eğitimleri var. Çocuk trafik eğitim bahçeleri var. İçişleri Bakanlığımız çok anlamlı kampanyalar yapıyor. Mesela, geçen, son bayramda İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu "Bu bayramda ben de trafik polisiyim, hatalı sürücüye kırmızı düdük." sloganıyla bir kampanya başlattı, çok da başarılı oldu, özellikle çocuklar üzerinde çok etkili oldu.
Trafikte yaşanan sorunun temelinde eğitim var. Bu anlamda, eğitim konusunda adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum. İnşallah, biz de İçişleri Komisyonu olarak şimdi bir yasal düzenleme yaptık. Eğitim konusunda da neler yapabiliriz, bununla ilgili bir alt komisyon kurarız, diğer partilere mensup milletvekili arkadaşlarla da çalışırız.
Birinci çare eğitim, ikincisi denetim. Öyle bir denetim yapalım ki sürücü yolda hatayı yaptığı anda bunu muhakkak yakalayalım. Bu, yalnızca elemanla olmaz, teknolojiyi kullanmamız lazım. Evet, artık kent güvenlik sistemleri, elektronik denetleme sistemleri var. Birbirleriyle entegre, birbirleriyle görüntü alıp verebiliyor ve bu konuda da önemli mesafeler elde ettik.
Yine, İçişleri Bakanlığının Yüz Günlük Eylem Planı'nda trafik kazalarının yüzde 2 azaltılması ve trafikteki ölümlerin en az yüzde 2 azaltılmasıyla ilgili çalışmalar var. Denetim çok önemli arkadaşlar. Bir denetim örneği vereceğim: İçişleri Bakanlığımız 13 Ekim 2018'de -geçen hafta- saat 22.00-01.00 arasında üç saatlik bir denetim yapıyor ve bu denetim sonunda 107 bin araca bakılıyor. 1.600 sürücünün belgesi geri alınıyor arkadaşlar, 2.500 araç trafikten çekiliyor ve 9.500 araç sürücüsüne ceza yazılıyor. Demek ki hâlâ trafik kurallarına uymadan ciddi bir şekilde trafiğe çıkış söz konusu. Bu konuda denetleme faaliyetleri yapılıyor.
Eğitim, denetim, üçüncüsü de yasal düzenlemeler. Bugün de yasal düzenlemeleri yapıyoruz. Arkadaşlar, bizim hedefimiz sürücüleri cezalandırmak değil, sürücüleri kurtarmak. Bu konuda teklifimizin içinde çok güzel maddeler var, Karayollarına yeni yetki veriyoruz. Hurda araçlarla trafiğe çıkılması konusu var, buna ciddi yaptırım getiriyoruz, her yıl 100 bin civarında araç hurdaya ayrılıyor, bu araçların büyük bir kısmının trafikte olduğunu tespit ettik. Uzmanlarla konuştuk, buna caydırıcı bir ceza getiriyoruz. Öbür taraftan, zaten hurda desteği vererek bu araçların trafik dışına çıkmasıyla ilgili farklı tedbirlerimiz de vardı. Çakar ve sirenle ilgili düzenlemelerimiz var. Abartılı egzozla ilgili düzenlemelerimiz var. Artık çok ses çıkaran egzozlar bundan sonra 1.002 lira para cezasıyla cezalandırılacak. Muayenesiz veya emniyetsiz araçlarla trafiğe çıkma konusunda düzenlemelerimiz var. Makas ve şerit ihlali, yani sürekli şerit değiştirme, bu konuda da ciddi bir para cezası öngördük. Emniyet şeridini ihlal konusunda da bir düzenlememiz var.
Kırmızı ışık ihlalleri ölüme sebep olan en büyük nedenlerden bir tanesi, bu konuda da düzenleme yaptık. Kırmızı ışık, hız ve alkol bu düzenlemeyle neredeyse aynı statüye geldi arkadaşlar. Bu üçünü ihlal edenlerin ehliyetleri bir şekilde geri alınıyor artık çünkü en çok kazaya sebep olan durumdu. Alkolle ilgili ehliyet alma daha önceden geçerliydi, şimdi bu düzenlemeyle hız ve kırmızı ışık konusunda ihlaller yapanların da ehliyetlerini geri alıyoruz. Hız sınırlarını aşma -hız konusunu biraz önce teknik olarak ifade ettim- konusunda da üç kademe getiriyoruz: Yüzde 50 ve üstü aşanlara 2.002 lira para cezası geliyor, ayrıca bir yılda 5 kez tekerrüründe bir yıl süreyle sürücü belgelerine el konuyor.
Spin, el freni çekme ve el freni çekerek tabii ki, aniden aracın yönünü başka noktaya çevirme, buna da ciddi bir ceza var 5 bin lira civarında. Bunlar kamuoyunun çok rahatsız olduğu hususlardı, bunları özellikle düzenledik.
Yaya geçitleri... Burada tam anlamıyla bir mantık, mantalite, paradigma değişikliği yaptık. Artık yayaların sorumluluğu yok, bundan sonra yaya geçidine yaklaşan araçların sorumluluğu var. 23'üncü maddeyi kaldırdık, 25'inci maddeyle bunu düzenledik. Artık sürücüler yaya geçitlerine yaklaştıkları anda yavaşlamak zorunda, yaya adımını attıysa durmak zorunda. Bununla ilgili para cezaları öngördük.
Tabii, buradan ben yasama organının bir mensubu olarak kamu kurumlarına, belediyelere de bir çağrıda bulunmak istiyorum: Burada ciddi bir düzenleme yapıyoruz. Yaya geçitlerindeki tabelalandırma ve işaretleme düzenlemelerini yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor, belediyelerimiz, ilgili kurumlarımız bunu da yapmalıdır.
Cep telefonu, evet, çok önemli. Cep telefonu kullanıcılarına para cezası getirdik. Cep telefonu da tepki süresini artırıyor ve kazalara sebep oluyor. Burada şuna dikkat çekeyim: Cep telefonuyla konuşmak değil, cep telefonu kullanmaya ceza getirdik. Yani sosyal medyaya bakıyor bazen şoförler direksiyonun başında, ona da ceza getirdik; yalnızca kulağa götürenlere değil, cep telefonuyla ilgilenenler bu anlamda cezalandırılacak.
Korsan taşımacılık konusunda da çalışmalarımız ve düzenlemelerimiz oldu, biraz önce arkadaşlarımız ifade etti.
Bu kanun teklifinin içinde farklı hususlar var; polis eğitim merkezlerine başvuracak adayların yaşı var, başpolislik alımı sonlandırılıyor, belli nitelikte olanlar komiser yardımcısı olabilecek. Terörle etkin mücadele amacıyla, suçluları ve delilleri ortaya çıkaranların ödüllendirilmesi var. Uyuşturucuyla etkin mücadele amacıyla burada mesela ciddi bir çalışma yaptık; yine, ödül sistemini değiştirdik, suçluyu yakalayan ya da suçlunun delillerini ortaya çıkaran güvenlik görevlisinden bu konuya planlama katkısı koyan mülki idare amirine kadar tüm görevlilerin ödüllendirilmesi sistemini getirdik.
Yine, mera komisyonuyla ilgili düzenlemeler yaptık. Biraz önce Tanju Bey "Bu izah edilmedi." dedi ama biz Komisyonda izah etmiştik, o ara Tanju Bey dışarı çıkmıştı. Buradaki hedefimiz, meralarla ilgili asayiş olaylarında önleyici kolluk hizmetlerini daha etkin yapabilmek için kolluk kuvvetlerinin de orada bulunmasını istedik.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'yla ilgili de düzenlemeler yaptık. Nüfus Hizmetleri Kanunu'yla ilgili yaptığımız düzenlemenin temel mantığı şudur arkadaşlar: Biz zaten Türkiye'de ikamet eden yabancılara yabancı kimlik numarası veriyoruz; şimdi, ikamet etmeyen yabancılara da veriyoruz bu düzenlemeyle. Sebebi şu: Türkiye'de yatırım yapmak istiyor, şirket kurmak istiyor ama Türkiye'ye gelmiyor, vekâlet veriyor avukatı aracılığıyla, gönderiyor. Bu kişi Türkiye'ye gelmediği için, yabancı kimlik numarası olmadığı için tapudaki işlemleri veya sicildeki işlemleri veya bankalardaki işlemleri olmayabiliyor çünkü mesela banka yabancı kimlik numarası istiyor. Diyelim ki yabancı kimlik numarası olmadan da işlemleri devam etsin ama bir Çin'den ya da bir Arap coğrafyasından gelen kişilerin isimlerini "translate" ederken, çevirirken isim hataları, noktalama hataları oluyor. Bazen "Tiajing" diye çeviriyoruz bazen "Tijen" diye çeviriyoruz; bu da onların işlemlerini yavaşlatıyor. Şimdi, ne yapıyoruz? Onlara yabancı kimlik numarası veriyoruz, yabancı kimlik numaralarıyla onlar e-devlet üzerinden artık yatırım işlerini, Türkiye'de kuracakları firmaların işlerini daha kolay takip etsin istiyoruz. Bu anlamda tabii ki bu konu Nüfus Hizmetleri Kanunu'nu ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nu ilgilendiriyor; yine İçişleri bünyesinde.
Yine, Samsat ve Kâhta ilçelerinde bir deprem meydana gelmişti, Komisyonda Muğla'nın Ula ilçesini de ekledik, buradaki afetzedelere yardım etmek amacıyla bir düzenleme yaptık. Hakkâri'ye bağlı Derecik adıyla bir ilçe kurduk. Bu bölgede kaçakçılıkla mücadele, güvenlik ve asayiş hizmetleri, düzensiz göçle mücadele anlamında bu ilçe gerekliydi, bu düzenlemeyi de yaptık.
Sayın milletvekilleri, teklifimizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Trafik kazalarının, iletişim kazalarının yaşanmadığı güzel günler diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)